Güncelleme Tarihi:
Bursa Barosu’nun düzenlediği ‘Nasıl Bir HSYK’ konulu paneline HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur, YARSAV Başkan Yardımcısı Bülent Yücetürk, Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu konuşmacı olarak katıldı. Panel öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan HSYK 1’nci Daire Başkanı İbrahim Okur, HSYK seçimlerinin Türkiye için çok önemli olduğunu, fakat eşit şartlarda yarış yapılmadığını söyledi. Kamuoyunun bunun da farkında olduğunu kaydeden Okur, şöyle konuştu:
"Bir yandan Adalet Bakanlığı’nın imkanlarıyla Yargıda Birlik Platformu, bir yandan dernekler, bir yandan da benim de içinde olduğum bağımsız adaylar yarışıyoruz. Meslektaşlarımın inandıkları, güvendikleri isimlerle kendi listelerini yapacaklarına inanıyorum. Demokratik bir kurul oluşturacaklarını düşünüyorum. Bir yandan devletin imkanları kullanılıyor. Bir yandan da insanlar bireysel olarak kendilerini tanıtmaya çalışıyorlar. Bunu doğru bulmuyorum. Destekleyebilirler. Gönül verebilirler ama bunu yaparken devletin imkanlarını kullanmamalı. Nitekim dün Facebook’ta paylaşıldı. Yargıda Birlik Platformu’nun imzaladıkları etik sözleşme resmi posta ile adliyelere gönderilmiş. Etik sözleşme 13 Ekim’den sonra yürürlüğe girecek. Henüz etik sözleşmenin zamanı gelmedi. Ama resmi posta ile gönderiliyor. Bunlar doğru değil, şık değil."
Seçimler öncesi hakim ve savcı maaşlarına zam yapılacağının açıklandığının hatırlatılması üzerine İbrahim Okur, bunun güzel bir karar olduğunu, hakim ve savcıların özlük haklarının da düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Okur, yasa çıkarılmasının HSYK seçimden sonraya bırakılmasının manidar olduğunu ifade ederken, "Umarım seçimin sonucu ne olursa olsun, zam yapılır" diye konuştu.
"ÖZ’ÜN DİLİ BİRAZ AĞIR"
HSYK 1’inci Daire Başkanı İbrahim Okur, HSYK tarafından Bolu Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e soruşturmaya izin vermesine de değinirken şunları söyledi:
"Dünkü toplantıda 4 arkadaşımızın ’soruşturmaya izin verilsin’ oyu ile soruşturma izni verildi. Elbette insanların ifade özgürlüğü var. İfade özgürlüğüne saygı duyarız herkes tweet atabilir, ifadelerini söyleyebilir ama bunun hakaret ve tehdite varmaması gerekir. Zekeriya Öz’ün tweetleri’nde biraz dilinin ağır olduğu düşüncesiyle arkadaşlarımız böyle bir sonuca vardı. Soruşturmanın sonucunda bunun suç olup olmadığı değerlendirilerek ve bir karar verilecektir."
"ANAYASA MAHKEMESİ’NE GİDECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
İbrahim Okur, "Torba Yasada, kamu görevlilerinin verdikleri kararlardan sorumlu olmayacaklarına ilişkin bir maddenin geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Anayasa Mahkemesi’ne gideceğini düşündüğüm bir konu. Ancak hukuk devletlerinde böyle maddeler olmaz. Hukuk devletleri mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bütün kamu görevlileri de mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu şekilde belli sürelere yayılması ya da uymayanlara ceza verilmeyeceğine yönelik maddelerin olması hukuk devletinin temel prensiplerine aykırıdır. Bu Anayasa Mahkemesi’nden dönmezse yargıya duyulan güven olumsuz etkilenecek. Artı idari yargı işlevsiz hale gelecektir."
"EŞİT OLMAYAN ŞARTLARDA SEÇİM YÜRÜTÜLÜYOR"
Yargıçlar Sendikası Genel Başkanı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, HSYK seçimleri ile ilgili değerlendirmede bulunarak, seçim takvimi içerisinde ziyaret ettikleri adliyelerde, Adalet Bakanlığı bürokratları ile karşılaştıklarını söyledi.
Hükümetin her türlü kamu kaynaklarını, seçimlere giren belli adaylara açtığını ve kullandırttığını gördüklerini söyleyen Eminağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Serbest ve eşit olmayan şartlarda yürütülen bir seçim ortamı var. Avrupa Yargıçlar Birliği de geldiğinde aynı söylemleri ifade etti. Şunu net olarak söylememizde bir sakınca yok. HSYK Türkiye’de kurulduktan sonra, yapısı hep baskıcı yönetimler geri götürüldü. Ve en son hiç bir dönemde, 3’üncü dünya ülkesinde bile karşılaşılmayan 2014’teki bir yasa değişimi, tekme tokatla, uçan tekme ile burun kırarak, yasa değişikliği ile hükümet HSYK’nın önemli görevlerini kendisinde topladı. Bunlar Anayasa Mahkemesi ile iptal edilince, şimdi kaybettiği o görevleri bu seçim ortamını etkileyerek, bu seçimlerden kendi etkisi altında kalacak adayları HSYK’ya taşıyarak, o yapıyı bu HSYK’da sürdürme amacını taşıyor. Biz HSYK’nın yargıya güvence olmasını istiyoruz. Bütün siyasi iktidarlar, Türkiye’de aynı tabloyu yaşatıyor. Yargıya güvence olan değil, yargıyı yöneten bir HSYK isteniyor. Yargıyı yöneterek de yargı üzerinden demokrasiyi, sosyal yaşamı biçimlendiren bir HSYK’yı yaratma amacı güdüyorlar. Biz gerçekten adaleti yaşatan bir HSYK istiyoruz. HSYK yargıyı yöneten bir organ olmasın. Tam bağımsız olsun, yargıya güvence olsun. Hiçbir siyasi iktidarın etkisi altında kalmasın. Bunun içinde bu mücadeleyi veriyoruz."
"3’ÜNCÜ KUVVET YARGIYI ETKİSİZ KILIYOR"
Eminağaoğlu, Torba Yasa’nın, yargı bağımsızlığı için var olan bir HSYK’yı olabildiğince yürütmenin vesayeti altına çektiğini, "Kuvvetler ayrılığının söz konusu olduğu bir demokraside 3’ncü kuvvet siyasi iradeyi denetleyen yargıyı, yaptırımsız ve etkisiz kılıyorsunuz. Yargıyı etkisiz bir kuvvet haline getirdiğinizde, yürütmeyi tek güç haline sokuyorsunuz. Yürütmeyi tek güç haline getirdiğiniz zaman bunun adı çağdaş bir demokrasi olamaz" diye konuştu.
"SİYASAL MÜHENDİSLİKLE TASFİYE SÜRECİ VAR"
YARSAV Başkan Yardımcısı Bülent Yücetürk ise konuşmasında seçimlerin siyasal mühendislik tasfiye süreci içinde geçtiğini belirterek, Türkiye’nin 4- 5 yılına baktıklarında Ergenekon yargılamaları ile başlayan, toplumda siyasal iktidarın kendisine muhalif olan kesimleri yargı üzerinden siyasal mühendislikle tasfiye sürecinde, HSYK ve yargı çok önemli bir konuma geldiğini belirtti. Yücetürk, "2014 yılına kadar siyasal iktidar yargı eliyle kendi muhaliflerini bir şekilde tasfiye etti. Yargının son 4 yıllık pratiğinde Ergenekon, Balyoz yargılamaları, Oda TV, şike davaları buna benzer davalarda gördük. 2014 yılına geldiğimizde kendisine yeni bir muhalefet buldu. Şimdi bunu yargı üzerinden tasfiye etmek için HSYK üzerinde planlar yaptığına şahit olduk. Bu tartışmalar üzerinden seçimlere giriyoruz" dedi.
Yarışın adil olmadığı iddiaları ile ilgili de değerlendirmede bulunan Yücetürk, şöyle dedi:
"Farklı gruplar oluştu. Bir tarafta siyasal ve sendika blokunun oluşturduğu adaylar, bir tarafta bağımsız adaylar. Bir tarafta hükümetin desteklediği yargıda birlik platformundaki arkadaşların listesi var. Yargıda Birlik Platformu sekreteryasını, Adalet Bakanlığı bünyesinde oluşturarak , kampanyasını Adalet Bakanlığı bürokratları yürütüyor. Gerçekten bu eşitsiz bir durum. Bu imkanları bize de, onlara da vermesinler. Ama bunu sahada bir dezavantaj olarak görmüyorum. Bu bir avantaj. Çünkü bu bizim farkımızı gösteriyor. Yarın biz bu seçimleri kazanırsak Adalet Bakanlığı’nın desteği ile kazanmış olmayacağız. Hakim ve savcıların verdiği özgür oylarla bunu yapmış olacağız. Hiç kimseye diyet borcumuz olmadan bağımsız görev yapmamızı sağlayacak."
Torba Yasa ile mahkeme kararlarını uygulamayan kamu görevlileri ceza almamasının nasıl değerlendirdiği sorulması üzerine Yücetürk, şunları ekledi:
"Bunlar; 17 Aralık’ın iktidar üzerinde yarattığı tahribatı bir şekilde düzeltmek için çıkartılmış yasalar. Türk hukuk sisteminde, demokratik hukuk sisteminde telafisi mümkün olmayan zararları ortaya çıkartıyor. Vatandaşın hukuk, demokrasi, devlete olan güvenini sarsıyor. Bir devletin yaşaması için hukuk sisteminin öngörülebilir, adil ve eşit olması gerekiyor. Siyasal iktidar olarak hukuk alanında bağışıklıklar yaratırsanız, bu halkın size ve hukuka olan güvenini sarsar. Anayasa Mahkemesi, aykırı bu maddeyi iptal ettirecektir. Bu maddenin tartışılacak tarafı yok. Hukuki bir tartışma yürütülemez."