Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Şubat 27, 2006 00:00

Haberin Devamı

Karikatür mitingi

19 Şubat’ta İstanbul’da yapılan karikatürleri kınama mitinginin Hürriyet’teki kullanılma şekline ve katılanların sayısının 50 bin olarak yazılmasına bazı okurlar tepki gösterdi. Önce tepkileri özetle görelim:

MEHMET AKSAN: Meydanda yüz binler toplanıyor, bir olayı protesto ediyor ve sizin gazetenizde bu haber nedense mikroskopla görülebilecek kadar yer buluyor. Ama Rio de Janeiro’da Rolling Stones’un verdiği konser arka sayfanın yarısını kaplıyor.

BARIŞ MERT: Çağlayan’da yapılan karikatürleri protesto mitinginden neden 20 Şubat’taki gazetede bahsedilmiyor acaba? Orada binlerce insan toplanmış, nasıl göremiyorsunuz. En azından "İstanbul trafiği kilitlenmiş" diyerek bir haber yapsaydınız bari.

MEVLÜT KARSAVRAN: Orada bulunan polislerin dahi bir milyondan fazla diyerek yorumladığı, aileleriyle birlikte 5 milyon insanın feveran ettiği karikatürleri kınama mitingi, sizde haber değeri taşımıyor.

KAÇ KİŞİ KATILDI

Öncelikle, mitinge kaç kişinin katıldığını bulmaya çalıştım. Gerçekten de İstanbul’da 1 milyon kişinin katıldığı bir eylem yapıldı da Hürriyet muhabirleri bunu 50 bin kişi olarak mı yansıttılar? O gün tüm gazeteler, mitinge katılanlar için farklı sayı vermişler. İşte gazetelere göre sayılar:

MUHABİRLER NE DEDİ?

Mitingi izleyen Hürriyet muhabirleri ise, haberde kullanılan 50 bin sayısının polis raporunda yer aldığını söylediler ve şöyle dediler:

"Miting alanı, polis kayıtlarına göre 28 bin metrekare. Bir metrekareye 4 kişi düştüğü düşünülünce, bu alan tümüyle tıktım tıklım olsa bile 112 bin kişi alıyor. Polis, 50-60 bin kişi ancak vardı, diyor. 1 Mayıs’ta yaklaşık 100 bin kişi oluyordu, o da bu kalabalıktan daha fazla görünüyordu. Bazı gazetelerin yazdığı 1.5 milyon kişi olması için metrekareye 53 kişinin doluşması gerekir ki, buna fiilen imkan yok."

Meydanın büyüklüğü sorusunu bir de Kağıthane Belediyesi Harita Bölümü’ne sordum. Bölgedeki park ve anacaddeler dahil tüm alanın 62 dönüm olduğunu söylediler. Ancak 62 dönüm dikkate alınsa bile, yüz binlerce kişiden söz etmek zor.

TEMSİLCİNİN YORUMU:

Anlaşılıyor ki, bazı gazetelerin verdiği 1.5 milyon kişi, gerçekçi bir rakam değil. Meydan zaten tıka basa dolu olsa bile bu sayı mümkün değil, kaldı ki fotoğraflarda boşluklar açıkça görülüyor.

Bu tür mitinglerde, katınların sayısı hep tartışma yaratır. Bu haberlerde muhabirlerin sayı tahmininden çok, polis raporlarına geçen kayıtları esas almaları gerekir diye düşünüyorum. Ama eğer mitingi organize eden farklı bir sayıdan söz ediyorsa, onlara atfen bu sayı da yazılabilir.

Haberin Hürriyet’te küçük kullanılması eleştirisi ise haklı olabilir. Karikatür tartışmalarının sıcaklığıyla, gösteriyle ilgili haber daha irice kullanılabilirdi.


Hürriyet50 bin

Sabah40 bin

Milliyet150 bin

Posta150 bin

Radikal100 bin

VatanOn binlerce

Yeni VakitYüz binlerce

Yeni ŞafakYüz binlerce

GözcüBinlerce

Zaman50 bini aşkın

BugünSayı yok

CumhuriyetBinlerce

Milli Gazete1.5 milyon

TürkiyeYüz binlerce

TercümanOn binlerce

Akşam 50 bin

Star Çok sayıda

İTÜ mezunu

HÜRRİYET’te 12 Şubat 2006 tarihinde "İTÜ Mezunu Hırsız" başlığıyla yayınlanan haberde, bazı hırsızlık olayına karıştıkları iddia edilen kişilerin ad, soyad ve yaşlarının açıkça yazıldığını gördüm. Hatta hırsızlık yaptığı iddia edilen şahıslardan birinin İTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunu olduğu yine adı, soyadı ve yaşı ile beraber yazılmış.

Gazeteciliğin "haber vermek"ten önce "sorumluluğunu bilmek" olduğunu hatırlatarak, kim olursa olsun, suç ne olursa olsun mahkeme kararıyla suçluluğu kesinleşmeyen birini teşhir etmenizi yadırgadım.

Lütfen biraz hassasiyet.

Ahmet KURT

TEMSİLCİNİN NOTU: Aynı konuda, İTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan da, "Haberinizde İTÜ Elektrik-Elektronik Fakültesi, Elektrik Mühendisliği mezunu olarak ismi geçen F.Ç. üniversitemiz mezunu değildir. Üniversitemizden bilgi alınmadan yayımlanan haber büyük üzüntü yarattı. Doğruluğu tetkik edilerek istihbarat haline getirilmemiş bilgilerin kamuoyuna aktarılmasının, bugünlerde çok gereksinim duyduğumuz sivil otoritelerin yıpratılması açısından olumsuz nitelikler taşıdığı bilinmektedir" dedi.

Muhabir, sanığın İTÜ mezunu olduğu bilgisinin polisçe verildiğini söyledi.

Burada polis bile verse, her bilginin mutlaka çifte kontrolden geçirilerek yazılması zorunluluğunun önemi ortaya çıkıyor. Yani polis bile söylese, o gençle ilgili yazılan bilgiler bir kez daha kontrol edilmeli.

Haber için atılan "Hırsız" başlığı ise Hürriyet’in yayın ilkelerine aykırı; çünkü mahkeme kararıyla kesinleşmediği sürece hiç kimse suçlu ilan edilemez.


Bulmacada gávur

17 Şubat tarihinde her zamanki gibi bulmacayı çözerken bir sütunda "dinsiz" kelimesinin diğer anlamı sorulmuş. Yanıt olarak "gávur" çıktı. Çok şaşırdım; acaba ben mi yanılıyorum diye sözlüğe baktım. Sözlükte gávurun anlamı Hıristiyan olarak geçiyor. Acaba bulmacayı hazırlayanlar kelimenin anlamını mı bilmiyorlar, yoksa kendi dinimizden olmayan herkesi dinsiz mi kabul ediyorlar? Bulmacayı oluşturanları bu duyarsızlıklarından dolayı kınıyorum.

Nesrin

nes_961@hotmail.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in bulmaca ekini hazırlayan Uğur Banoğlu, bu sözcüğü artık kullanmadığını belirtti ve şöyle dedi:

"Gávur kelimesi TDK’da (1. Müslüman olmayan kimse, 2. (din bilgisi) Dinsiz kimse olarak geçiyor. Bu kelimeyi (doğru olmasına karşın) uzun zaman önce dijital sözlüğümden çıkarmıştım, ama gözden kaçmış. Çünkü doğru olmalarına karşın yanlış anlamalara kapı açan sözcükleri eliyorum."

Sözcüğü ben de kontrol ettim. Ancak "dinsiz"in karşılığında "gávur" çıkmadı. "Gávur"un karşılığında "Dinsiz kimse" deniyor.

Haberlerde de, köşe yazılarında da, bulmacada da bazı insanları rahatsız edebilecek sözcüklerden şiddetle kaçınılmalı. (Hürriyet Gazeteciliği kitabında, bu konuda pek çok örnek var.)

Bulmaca Editörü’nün kelimeyi bir daha kullanmama kararı çok doğru.


Terfi değil kızak

GEÇTİĞİMİZ günlerde TRT Ankara Radyosu Çoksesli Müzik Müdürü Ergin Erenoğlu’nun, TRT Müzik Dairesi Başkanlığı’nda bir uzmanlık görevine terfi ettirildiğini yazdınız. Devlet dairelerinde uzmanlar ne iş yapar, uzmanlık nasıl bir kadrodur biliyor musunuz da bu atamaya terfi diyorsunuz? Uzmanlığa atanmak terfi değildir, merkeze çekilen valilerin durumu gibidir. Yani kızak görevidir.

Ali GEZER

TEMSİLCİNİN NOTU: Bircan Akpınar adlı bir başka okur ise olayın kahramanının başka bir gazeteye demeç vererek haberi yalanladığını hatırlattı ve "Hangisi doğru?" diye sordu.

Haberi yazan muhabir Umut Erdem, eleştiriler için şöyle dedi: "Kapatın Lan Şu Gávur Müziğini" başlıklı haberim, savcılığa yapılmış bir başvurunun kamuoyuna duyurulmasıdır. Ergin Erenoğlu’nun soruşturma sürecinde görevlendirildiği TRT Müzik Dairesi Başkanlığı, Ankara Radyosu Çoksesli Müzikler Müdürlüğü bölümünü kapsayan bir üst dairedir. 30 yıllık bir TRT mensubu olan haber kaynağımdan aldığım bilgiye göre haberi yazdım. Bir devlet memuruna, son üstlendiği konumdan düşük bir görev verilemezmiş, kurumda bu terfi olarak niteleniyormuş."

Anlaşılıyor ki, terfi olsa da atama genelde kızak olarak değerlendiriliyor. Haberde, terfi nitelemesini TRT çalışanlarının yaptığı özellikle belirtilebilirdi.


Guantanamo faresi

GUANTANAMO röportajında, sözü edilen ve fotoğrafı basılan canlı fare değil, onunla aynı familyadan bir kemirgendir (rodent). Adı "kapibara"dır. Amerika kıtasının güneyinde ve Amazonlar’da yaşar. Çok büyüyebilir ve bazı ülkelerde yenir bile. Yani Amerikan emperyalizminin bir aracı değil, Küba faunasının şaşkın bir üyesidir. Malumatfuruşluk yapmak istediğimden değil, haberin neredeyse özüne dair (dev fare El Kaide’ye karşı) olduğu için yazıyorum.

Temuçin TÜZECAN

Haberin Devamı

OKURLARDAN KISA KISA

SELDA MUTÇALI: Bizim evimizde tam 41 yıldır Hürriyet okunur. Ve eminim yıllar boyu da sürecek. Fakat bir öğretmen olarak gazetemde eğitimle ilgili bir tane bile habere rastlayamamak beni çok üzüyor. Eğitim-öğretim konularına magazin ve cinayetten daha fazla yer verilirse çok güzel olacak.

ÖZLEM KARA İsteğimiz, üniversite sınavlarına hazırlanmamızda gazetemizin bize yardımcı olması. Bizler dershaneye gidemiyoruz ve bizim gibi çoğu kişi de gidemiyor. Biz kendi çabalarımızla hazırlanıyoruz ve gazetemizin de bize bu konuda yardımcı olmasını, en azından haftada bir kere ÖSS hazırlık dergisi vermesini istiyoruz.

TARIK ERSOY: Bir sanat tarihçisiyle yapılan röportajda, Hürriyet mensubunun "Levni eniştemizin biraz nonoş olduğu söylenir" cümlesi bence hiç hoş olmadı. Bu tip azgelişmiş ve homofobik ifade tarzı Hürriyet’e hiç yakışmıyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!