OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 12, 2005 00:00
Gazetecinin şikáyetiGAZETENİZİN Pazar ekinde 21 Ağustos’ta Şermin Sarıbaş imzasıyla ve ‘Mafya Fabrikasına El Koydu, Sahibi Ortadan Kayboldu’ başlığıyla yayımlanan haberde, ne benim adımdan, ne Milliyet Gazetesi’nden bahsedilmiştir. Oysa
haber içeriÄŸinin yüzde 95’i bana aittir. Gazetemde çeÅŸitli tarihlerde haberler incelendiÄŸinde bu açıkça ortaya çıkacaktır. Muhabiriniz Åžermin SarıbaÅŸ, belli ki benim yazdıklarımı önüne koymuÅŸ ve birkaç telefon açarak edindiÄŸi ‘küçük detayları’ da ekleyerek ‘sözde yeni’ bir haber yapmıştır. Olay, bundan 8 ay önce Milliyet’te, hem de manÅŸetten duyurulmuÅŸtur; fakat Hürriyet, aylar sonra aynı olayı, ‘Mafya Fabrikasına El Koydu, Sahibi Ortadan Kayboldu’ baÅŸlığıyla yeniden yayımlamıştır. Haberde, tarafımdan yazılan polisin operasyon kapsamında yaptığı teknik dinlemelere takılan bazı telefon konuÅŸmalarına yer verilmiÅŸtir.Haberde ayrıca, benim satırlarımdan birebir alıntılar olduÄŸu aÅŸikár birçok bilgi de bulunmaktadır. Bu haberler internette aynen durmaktadır.Kısacası, bu haberin bu ÅŸekilde tekrar okura aktarılması ne kadar etiktir? Hürriyet’in açıklamasını merakla bekliyorum.Lube AYAR / Milliyet MuhabiriTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Hürriyet muhabiri Åžermin SarıbaÅŸ, Lube Ayar’ın iddia ettiÄŸi gibi, haberlerinden alıntı yapmadığını, gazeteciliÄŸin temel ilkelerinden ‘fikri takip’i uyguladığını ve kendi haber kaynağı bulunduÄŸunu belirterek şöyle dedi:‘Haberime konu olan ve iÅŸadamı Sezai Rahmi Özden, 2003’ten beri ortada yok. Ä°zmir’de önemli bir fabrikanın sahibi ve kayboluÅŸunda soru iÅŸaretleri olduÄŸundan elbette gazetelere haber oluyor. Lube Ayar, sadece Milliyet’te yayımlanan, polisin operasyon kapsamında yaptığı teknik dinlemelere takılan bazı telefon konuÅŸmalarına yazımda yer verdiÄŸimden bahsetmiÅŸ.Ayar’ın bu konuÅŸmaları temin ettiÄŸi haber kaynakları kimdir bilmiyorum; ama emniyetin raporuna sadece kendisinin ulaÅŸabileceÄŸi hatasına düşmeyeceÄŸini tahmin ediyorum. Benim haber kaynağım, Lube Ayar’ın yaptığı haberler deÄŸil, ismini elbette veremeyeceÄŸim bir emniyet yetkilisidir.GeçtiÄŸimiz günlerde aynı emniyet yetkilisi ile iÅŸadamının akıbetiyle ilgili bir geliÅŸme olup olmadığını sorduÄŸumda, yüzde 99 öldürülmüş olabileceÄŸini söyledi. Emniyet mensubunun bu sözleriyle haber yeniden önem kazanmıştı. Sezai Özden’in başına gelenleri, son geliÅŸmeyi de ekleyerek özel bir teknikle yazdım. Ayar’ın, Hürriyet’in cevabını merakla bekliyorum, cümlesine diyeceÄŸim ÅŸudur: Ne haberler ne de haber kaynakları hiçbir gazetecinin tekelinde deÄŸildir.’ TEMSÄ°LCÄ°NÄ°N YORUMU: ‘Fikri takip’, gazeteciliÄŸin önemli iÅŸlevlerinden biri. Yani bir olay duyulur, ardından öteki tüm gazeteler konuyu bir ÅŸekilde sayfalarına aktarırlar. ÖrneÄŸin, Bülent Ecevit, büyük tartışma yaratan ‘Vahdettin hain deÄŸildi’ sözlerini Zaman Gazetesi’ndeki röportajında söylemiÅŸti, ardından Hürriyet bunu sayfalarına taşıyınca konu aktüel hale geldi, günlerce tartışıldı, bu arada röportajı ilk yapan da unutuldu.Kaldı ki Åžermin SarıbaÅŸ, kendi yazdıklarını, kendi haber kaynaklarından öğrendiÄŸini söylüyor. Ortada bir kaybolma öyküsü varsa, bunun farklı gazetelerde bile olsa aynı detaylarla yer alması normal. Bir telefon konuÅŸmasının da, farklı haber kaynaklarından bile olsa, iki muhabirin haberine aynı sözlerle yansıması da doÄŸal.Peki bu konuda etik ilke nedir diye sorulursa, yanıt çok basit. Ä°ntihal, yani aşırma bir suç, oysa gazetecilik dürüstlüğe dayanır.Gazeteci Lube Ayar, iddialarında ısrarlı ise baÅŸka yollara baÅŸvurabilir.Rock’n Coke’ta The Cure5 Eylül tarihli Kelebek’te, Mevlüt Tezel imzasıyla yer alan Rock’n Coke izlenimleri, temelsiz, tek taraflı ve anti-objektiftir. Özellikle ‘The Cure’ hakkında yazmış oldukları yalan ve asılsız sözler gazetenize yakışmıyor. 25 yılını müziÄŸe adamış The Cure’u bilenler, 3 Eylül 2005 akÅŸamı grubun ne kadar baÅŸarılı bir performans sergilediÄŸi konusunda hemfikirdirler. The Cure 3 saat üzerinde bir müzik ziyafeti sundu, 5 defa bis yaptılar ve Robert Smith sahneden inemedi. Hayranlığını her fırsatta dile getirdi. The Cure’un sıcak, samimi ve uzun performansını izleyen on binlerce hayranı buna ÅŸahit oldu. O gece orada on binlerce kiÅŸi, The Cure ile ÅŸarkı söyledi, yaÄŸmurun altında ıslandı.Zekeriya S. ÅžENTEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Bu konuda, birkaç eleÅŸtiri daha geldi. Arda Töre, ‘Avrupa Turnesi’nde The Cure’un 3 saat 4 dakika çaldığı bir ülke var mı acaba, muhabir araÅŸtırmış mı? Grubun performansını hangi konserine göre karşılaÅŸtırıp da bu performansını kötü bulmuÅŸ? Lütfen kimse bilmediÄŸi konular hakkında yazı yazmasın’ dedi. Ertan Kurt da benzer eleÅŸtirilerde bulundu.Muhabir Mevlüt Tezel, eleÅŸtirileri şöyle yanıtladı: ‘Öndeki fanatik kitle görmemiÅŸ olabilir; ama yaÄŸmur dinmiÅŸ olmasına raÄŸmen binlerce kiÅŸi, The Cure konserinin yarısında alanı terk etti. Ve Robert Smith, müsamere parçaları bile çalınsa alandan ayrılmayacak sadık izleyicileriyle konserine devam etmek zorunda kaldı. Ben bir gazeteciyim, konser alanını terk eden binlerce insanı yazmak zorundayım.’ TEMSÄ°LCÄ°NÄ°N YORUMU: Gazeteci, izlediÄŸi ÅŸey ne olursa olsun, objektif olmak, sadece yaÅŸananları yansıtmakla yükümlüdür. Ä°zlenimlerine kiÅŸisel görüş katmak, beÄŸenilerini ön plana çıkarmak etiÄŸe aykırı olur. Bunu sadece köşe yazarları yapabilir. Konser boÅŸalmışsa, bunu yazmak ÅŸarttır; ama ‘KeÅŸke hiç sahneye çıkmasaydılar, bana göre kötü performans sergilediler’ gibi ifadeler, kiÅŸisel düşüncedir. Mevlüt Tezel, okura özür borçlu.Yener Süsoy’un fotoÄŸrafıYENER Süsoy’un gazetenizde yayımlanan röportajlarında kullandığı kazaklı fotoÄŸrafı, bu korkunç yaz sıcaklarında bana ve sanırım o fotoÄŸrafa bakan herkese fenalıklar geçirtmektedir. O fotoÄŸrafa bakarken sanki bu sıcaklıkta o kazak benim üstümdeymiÅŸ gibi hissediyor ve bunalıyorum.Kaç yazdır bunu yazmak istedim, ihmal ettim. Havalar soÄŸuyunca da vazgeçtim. Rica etsek, Sayın Süsoy yaz ayları için kazaksız bir fotoÄŸrafını kullanamaz mı?Biraz serinleyelim.Oktay SOMER/ANKARATEMSÄ°LCÄ°NÄ°N NOTU: Yener Süsoy, okurun eleÅŸtirisi üzerine ilk fırsatta farklı bir fotoÄŸraf çektirme karar aldı.Placebo ilaç deÄŸildir6 Eylül tarihli gazetenizde ‘Kalp Krizi Riskini Azaltan Kombinasyon’ baÅŸlıklı haberde ‘10 bin hastaya kolesterol düşürücü ‘Atorvastatin’ ve ‘Placebo’ haplar verdiler’ ifadesi yer almaktadır. ‘Placebo’ hap deÄŸildir. Hastaya ilaç diye verilen tesirsiz maddedir. Bir grup ilacın etkisini araÅŸtırmak için yapılan çalışmalarda ya da hastayı sadece psikolojik olarak rahatlatmak için kullanılır. Yani yalancı ilaçtır. Böyle bir yanlışı, bilgi eksikliÄŸini size yakıştıramadım. Åžimdi bir hasta, eczaneye girip ‘Ver bakalım oradan bir kutu placebo’ derse ne olacak? Sırmagül ÖZKANEn eski bakkallar‘EN iyi on’ yayınınızı beÄŸeniyle takip eden bir okuyucunuzum. DoÄŸduÄŸum yıl olan 1979’dan beri Eyüp’te oturuyorum. ‘En iyi on’ ile ilgili size naçizane bir önerim olacak. Bugün mahallemizde benim doÄŸduÄŸum yıldan daha fazla, çok az deÄŸiÅŸikliklerle varlığını sürdüren bakkalımıza gittiÄŸim zaman aklıma bunu internet aracılığıyla iletmek geldi. Halen çok eski bir yazarkasanın kullanıldığı, kredi kartının geçmediÄŸi, mermer tezgáhlı, bisküvi ve çorba paketlerinin camlı çekmecelerde durduÄŸu bu bakkal gibi Ä°stanbul’da acaba kaç tane daha vardır, diye düşündüm. Marketlere, hatta süpermarketlere hálá direnen bu nostaljik yapıların ‘En iyi on’ konusu olabileceÄŸini düşündüm. Gülçin ÅžENGENNew OrleansPAZAR günkü manÅŸetinizde yer alan ‘MeÄŸer kendimize ne büyük haksızlık etmiÅŸiz’ haberini ÅŸaÅŸkınlıkla okudum. ABD’de sular altında kalan bölge Ä°ngiltere’nin yüzölçümünden büyük bir alan. Türkiye’de bu kadar geniÅŸ bir alanda afet felaketi yaÅŸadığımızda neler olacağını, daha doÄŸrusu nelerin olmayacağını tahmin edebiliyor musunuz? Biraz hayalinizi zorlayın lütfen. Vazgeçtim Ä°ngiltere büyüklüğünde alandan, sadece Ä°stanbul böyle bir felaketi yaÅŸasa neler olur? Bir haberi yorumlu verirken biraz araÅŸtırın, ne yazdığınızı bilerek yazın. Sevgi BELGÄ°NTeÅŸekkürlerASLINDA sizin gazeteyle benim görüşlerim çoÄŸu zaman uyuÅŸmuyor. Ama bence demokrasi örneÄŸinde bir numarasınız. Neden mi? Benim aslında sempati duyduÄŸum bazı gazeteler, ‘okuyucu olarak yorumunuzu yazın’ diyorlar; ama hükümeti eleÅŸtirdik mi yayınlamıyorlar, onların istediÄŸi gibi övgü yaptığımızda ise en üst sıralara taşıyorlar. Siz, gazetenizi ağır dille eleÅŸtirenleri bile en üst sıralarda yayımlayacak kadar demokratsınız. Bu yüzden teÅŸekkürler. Volkan YERLÄ°KAYA / volkivolki22@yahoo.com.trOKURLARIMIZDAN KISA KISA...RUÅžEN KUL Her gün okumak için en az bir kilometre yol kat ettiÄŸim gazeteniz, terör yanlısı insanların Ä°stanbul gibi bir ÅŸehirde her yeri talan etmesi haberini 18. sayfada yayınladı. Sanırım devlete yapılan bu saldırı, Radikal Gazetesi yöneticisinin evine giren hırsızdan daha önemli. CEVAT YAZICI 05.09.2005 tarihli gazetede yer alan ‘Köprüden Uçak Geçti’ haberindeki uçak Boeing 737 deÄŸil, Boeing 727’dir. Ä°nternette uçağın modeli doÄŸru verilmiÅŸ ama gazetede yanlış yazılmış.AHMET GÖRECÄ° Alman BaÅŸbakanı ilan-ı aÅŸk etti, haberi 1’inci sayfada kocaman, avukatların Anıtkabir yürüyüşü ise hiç yok. Bunları da verin, insanlarımız aydınlansın. Bunu es geçmeniz yakışık almıyor. Son sayfadaki ilanları da yarıya indirip üzerine haber çalışın.ORHAN ÃœMÄ°T TAMUMAN 2 Eylül tarihli spor sayfanızın manÅŸetinde, ‘Danimarkalı Piontek’ ifadesi kullanılmıştır. Sepp Piontek, Danimarkalı deÄŸil, Alman’dır.Â
button