Kaçırılan işadamı
Geçtiğimiz günlerde Mersin’de,
A.Y. adlı bir işadamı kaçırıldı, işkence edildi ve sonra serbest bırakıldı. Olayla ilgili Hürriyet’te yer alan
haber ve ayrıntılar, işadamıyla akraba olmadığını ve sadece uzaktan tanıdığını söyleyen Mersinli okur
Oğuz Güven’in tepkisine yol açtı.
Oğuz Güven, "Olayla ilgili olarak Hürriyet’te yazılanlar, haberin sunuluş biçimi beni ve ailemi son derece üzdü" dedi ve şöyle devam etti:
"29 Aralık’taki haber, en başta genel görünümüyle rahatsız ediciydi. Haberde
A.Y.’ye ve eşine ait iki fotoğraf kullanılmış. Fotoğrafın hemen altında da şöyle yazıyor:
’Nikáhsız eş B.K.’ Haberi yazanlar, belli ki iyi çalışıp
A.Y.’nin özel hayatıyla ilgili bilgileri edinmişler. Böyle ayrıntılar, meraklı okuyucular için heyecan verici olabilir; ama doğrusu ben, bu bilginin haberin özüyle ne gibi bir ilgisi olduğunu anlayamadım. Acaba, nikáhsız birliktelik yaşayan işadamlarının başına böyle şeylerin gelmesinin olağandışı olmadığı mesajı mı verilmek istendi? Mersin gibi bir üniversite şehrinde ve bu şehrin Pozcu gibi nezih bir mahallesinde bir işadamı kaçırıldı ve günlerce işkence gördü. Ortada şehrin huzurunu bozan, herkesi tedirgin eden böyle vahim bir olay ve mağdur insanlar varken, bu insanları daha da üzecek ve kendi şehirlerinde
’şüpheli şahıs’ durumuna düşürecek haberlerin yazılması bence kabul edilemez. Yazıyı hazırlayanlar, ille de bu kaçırma ve işkence olayıyla ilgisi olmayan bilgi vermek istedilerse, neden
A.Y.’nin
Mersin’de en çok vergi ödeyen kişilerden biri olduğunu belirtmediler? Ayrıca, yazıda
A.Y.’nin açıkladıklarından iddia olarak bahsedilmiş. Yani işadamı, anlattıklarıyla gazetecileri maalesef tatmin edememiş. Bu tür haberler söz konusu olduğunda, hiçbir okuyucunun haberi yazan kişinin yorumuna ve mağdur insanların özel hayatıyla ilgili bilgiye ihtiyaç duyduğunu sanmıyorum. Haberi bu şekilde yazanları ve yayınlayanları düşünmeye davet ediyorum. Merak ediyorum, yayın ilkeleriniz, böyle bir olayın bu şekilde anlatılmasına izin veriyor mu acaba?"
TEMSİLCİNİN NOTU
İlkeli gazetecilikte haberde ayrıntı vermenin tek istisnası var: Ayrıntının haberle doğrudan ilgili olması. Konuyla ilgisi yoksa, evlilik, özel hayat bilgilerinin verilmemesi gerekir. Örneğin, "Ülkede kuş gribi var" diye basın toplantısı yapan bakanın haberinde, "bu kişi evlidir" demek zaten anlamsız olur.
Ayrıca okurun belirttiği doğruysa, kaçırılan bir işadamının nikáhsız eşinden çok, onun vergi rekortmenlerinden olduğunu yazmak daha önemli, öncelikli ve haberle doğrudan ilgisi olan ayrıntı olabilir. Çünkü bu durumda para için kaçırılma olasılığı daha yüksektir.
Kaçırılan kişinin sözlerinin "İddia etti" diye yansıtılması da doğru değil. Zaten bu kişi konuşuyor. Eğer anlattıklarından kuşku duyuluyorsa, çelişki varsa, bu özellikle belirtilmeli, kuşku duyanın kim olduğu, neden kuşku duyduğu, kuşku uyandıran yanlar özellikle belirtilmeli.
Kısaca, haberde muhabir yoruma yer vermemeli, olanı tüm çıplaklığıyla yansıtmalı.Ahlak sürgünü
1 ve 2 Ocak 2006 günleri ilk sayfadan verdiğiniz
"Meclis’ten İlk Ahlak Sürgünü" başlıklı olay nedeniyle, Hürriyet Gazetesi’nin habere, insan ilişkilerine, kadın-erkek eşitliğine ve de kadın haklarına bakış açısında birçok soru işaretine yol açtığı kanısındayım.
1- Kamuoyunun tanımadığı iki insanın ilişkisi bir haber midir?
2- Bir insanın başka bir insanla özel bir ilişkisinden dolayı işini kaybetmesi, kanuni ve de onaylanacak bir durum mudur?
3- İlişkiye girmiş bir kadının ad ve soyadının baş harflerini ve gözüne ince bir çizgi çekerek fotoğraflarını yayımlamanız, o kadının kimliğini açıklamanız anlamına gelmiyor mu?
4- İki gün o kadının fotoğraflarını ve başka bir insanla ilişkisini gazetenizde yayımlamanız, o kişinin kişilik haklarına saldırı olmuyor mu?
5- İki günlük baş sayfadaki bu haberinizde, sanki imam nikáhlı olmak erkek için mubah, kadın içinse utanç verici bir davranış olduğu izlenimi edindim. Bu doğru mu?
6- Ne yazık ki bu haber, Hürriyet’in bir kadın gazetecisinin haberidir.
Gökhan UĞURTAŞ
TEMSİLCİNİN NOTU Okurun sorularına tek tek yanıt vermek gerekirse:
1- Eğer böyle bir ilişki, TBMM’de görevli bir kadının sürülmesiyle sonuçlanıyorsa, evet haberdir.
2- Hayır onaylanacak bir durum değil. Zaten haber de bununla ilgili.
3- Haklısınız, tanınmasına yol açabilir. Yüzünü gizlemek için daha fazla özen gösterilmeliydi.
4- Haklısınız, oluyor. Ancak bu haber gizlenirse, sadece özel yaşamları nedeniyle TBMM’den görevli sürüldüğü de duyulmamış olur.
5- Haberlerde böyle bir yorum yoktu. Dolayısıyla böyle bir sonuç çıkarılmamalı.
6- Bir haberi kadın veya erkek gazetecinin yazması hiçbir şeyi değiştirmez. Gerçek, kadına ve erkeğe göre farklı olmaz. Futbolcu Mehmet Okur!3 Ocak tarihli gazetenizin 41. sayfasında yer alan
"Memo’ya Övgü Yağmuru" başlıklı haberinizde,
Mehmet Okur’un, hocası
Jerry Sloan tarafından övgü yağmuruna tutulduğu ve milli
"futbolcumuzun" takımı için her şeyini ortaya koyduğunu belirten haberinizi okudum. Hürriyet Gazetesi’nde de, diğerlerinde olduğu gibi, spor=futbol mantığının işlediğine bir kez daha tanık oldum. Habere imza atan muhabirin, müsabakayı izleyen Amerikalı ünlüleri takip etmek yerine, basketbol ile futbol arasındaki farkları takip etmesinin daha yerinde olacağını düşünüyorum.
Levent BÜYÜKAHISKA
TEMSİLCİNİN NOTU Okurun, spor sayfalarında futbol egemenliğiyle ilgili görüşüne ben de katılıyorum. Hata da anlaşılan bu alışkanlıktan kaynaklanmış. Spor servisi özür diledi. Yanlış haber
MERHABA, ben 2 Ocak tarihli gazetenizde
"Doktorun Türban Israrı" başlıklı haberde adı geçen doktorum. Erzurum 112 Acil Servisi’nde görev yapmaktayım. Haberde soldaki fotoğraf bana aittir; mayıs ayında sivil olarak, yardım için gittiğim bir yangın olayında çekilmiş, sonucunda soruşturma açılmış ve gerçek anlaşılarak olay kapanmıştır. Ben sosyal hayatımda başörtüsü kullanmaktayım ve bu benim en doğal hakkım, kimseyi ilgilendirmez. Ancak görevde iken TC Anayasası ve kanunların gerektirdiği şekilde kılık kıyafet yönetmeliğine uymaktayım. Mesai saatlerinde başı açık şekilde, 112 Acil Servisi’nin formasıyla çalışmaktayım. Kullandığınız haberde sağ tarafta kim olduğu araştırılmayan bir kişi, sırf beyaz önlüklü olduğu için doktor olarak algılanmış ve benim adımla yayımlanmış. Ayrıca üst makamlara da suç duyurusunda bulunulmuş. Öncelikle o kişi ben değilim, ben öyle bir göreve gitmedim, gitsem bile görev olduğu için kurallara uygun giderdim. Burada yayımlanan yanlış bir haber, benim hem bugünkü hem de gelecekteki iş hayatımı olumsuz etkilemektedir. Şimdi bu haberi yapan muhabir ve doğruluğunu araştırmadan yayımlayan Hürriyet yöneticilerinden olayın düzeltilmesini rica ediyorum. Bu, özgürlük diye bas bas bağıran basından, bir vatandaşın kişisel hakkını savunmak adına ricasıdır.
Dr. Zeynep BİNGÖL
TEMSİLCİNİN NOTU DHA muhabiri Cem Bakırcı, yanlış denilen fotoğrafı uzaktan tele objektifle çektiğini söyledi ve "Hem fotoğrafı çekerken, hem de daha sonra aynı kurumda görevli bir kişiye Dr. Zeynep Bingöl olduğunu doğrulattım" dedi. Ancak anlaşılıyor ki, bu yeterli olmamış. Haber kullanılmadan önce, doktora "Bu siz misiniz?" diye sormak gerekirdi. Hürriyet Yazı İşleri de hatadan ötürü özür diledi.Arka sayfa güzeli3 Ocak’ta arka sayfanızda çıkan yanlış haberi Arjantin Büyükelçiliği olarak bildirmek istedik. Haberde
"Eski káinat güzellerinden Venezüellalı Alicia Machado yazılmış" ancak fotoğraftaki kadın Arjantinli
Pamela David’dir. Eğer
Alicia Machado’yu ismen internette aratacak olursanız, bulacağınız birçok web sitesinden fotoğraflarına bakabilirsiniz. Göreceksiniz ki fotoğraftaki kadınla hiçbir benzerlik göstermemektedir. Aynı zamanda haberde söylenenler de Arjantinli
Pamela David ile ilgili olup kendisi şu anda Arjantin’de TV programlarında sunuculuk yapmaktadır. Ancak kendisi káinat güzeli değildir.
Selin SAYINER
Arjantin Büyükelçiliği Büyükelçi Sekreteri OKURLARDAN KISA KISANECLA AYAZ 73 yaşında bir teyzeyim. İstanbulluyum; ama şimdi İzmir’de oturuyorum. Gazetenizin içindeki bulmacalar çok küçük. Göremiyorum ve bu yüzden sinirleniyorum. Lütfen bunu dikkate alın. Bilbul’u da beğenmiyorum, her gün puzzle vardı, onu kaldırdılar. Çengel bulmacayı ben ne yapayım, bu çocuk işi.
ALTAN UNAN Türk albayının, Amerikalı albayı soymasıyla ilgili haberde hikáyeyi çorbaya çevirmişsiniz. Ne biçim Türkçe, ne biçim cümle kuruluşu, ne biçim haber yazışı. Okuyucunuza saygı lütfen.
PROF. DR. MEHMET K. ATATÜR 7 Aralık’ta
"Hasan’dan Kötü Haber" başlıklı yazının iki yerinde bu oyuncumuzda
"omurilik çatlaması" teşhisinden söz ediliyor. Oysa yumuşak sinir dokusu bileşeni olan omuriliğin çatlayamayacağını, ama onun koruyucusu olan
"omurga" bileşenlerinde çatlama olabileceğini bilmeniz gerekirdi.
C.K. 4 Ocak’ta spor sayfanızda haber başlığı:
"Canaydın ’Birlik’, Yıldırım ’Ulusoy’ dedi." Sayın
Canaydın’dan bahsedilirken
"soyadı", Sayın
Demirören’den bahsederken ise
"ismi". Haberin hákim renkleri ise SARI ve LACİVERT. Hiç yakışmıyor ve okumaya değmeyecek bir haber, neler oluyor diyerek kendini okutuyor.