Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 2005 01:31

Her haber gazeteye girer mi?

BEN depremi önceden, vücuduma enerji geldiği için hissediyorum. 6 seneden beri bu işle uğraşıyorum. Cep telefonuyla Deprem Konseyi’ne mesaj geçip, depremin olacağını önceden haber veriyorum. Enerji bana kademe kademe geliyor. Deprem büyüdükçe ben onun yerini daha kolay tespit ediyorum. Şili’de olan depremi Peru’da verdim. Ben yarıçapı 800 km içinde olan tüm depremlerin yerini önceden verebilirim. Bir de internet sitem var.

Dünyanın bir ucunda olan depremi önceden tespit etmek, siz gazeteciler için normal bir durum mu?

Sizin İzmir Bölge Müdürlüğü’nüze başvurdum, Menemen muhabiri gelip benimle görüştü, haber yaptı, ancak bu haber yayınlanmadı.

Tarafıma hiçbir açıklama veya savunma hakkı verilmedi. Kamuoyunu ilgilendiren bu haberi neden yapmak istemiyorsunuz? Lütfen bir yanıt.

Mehmet ARAÇ

marac@mynet.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Okurumuzun bu mektubu üzerine, hem kendisini aradım, hem de kendisiyle röportaj yapan Doğan Haber Ajansı (DHA) Menemen muhabiri Hüsamettin Doğan ile konuştum. Menemen’de yerel bir gazete çıkaran DHA muhabiri Hüsamettin Doğan, ‘Ben Mehmet Araç’la depremi önceden tahmin etme iddiası konusunda röportaj yaptım. Sonra röportajı, merkeze ulaştırdım. Ancak bu röportaj kullanılmadı, nedenini de bilmiyorum’ dedi.

Sevgili okurlar, zaman zaman bu örnekte de olduğu gibi, ‘Muhabiriniz haber yaptı ancak haber kullanılmadı’ eleştirilerine rastlıyoruz.

Hürriyet muhabirlerinin veya bu örnekte olduğu gibi DHA muhabirlerinin, her yaptığı haberin kullanılması diye bir kural yok.

Haberin kullanılabilmesi için, önce haber editörlerinin bunu gerçekten haber olarak değerlendirmeleri ve eksiksiz bulmaları gerekiyor. Anlaşılan bu örnekte, haber editörleri, eldeki bilgileri haber olacak olgunlukta bulmamışlar. Gazetelere günde binlerce haber geliyor, sadece 100-150 kadarı kullanılıyor.


Hababam Sınıfı

‘HABABAM Sınıfı Dünya Listesinde’ başlıklı haberinizle ilgili bir yorum yapmak istiyorum. Komedi dalında filmler listesinde görülen rakamlar gerçekten komik. Birinci sırada olan ‘Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb’ adlı film yaklaşık 65 bin kişi tarafından oylanarak bu sırayı almışken, Hababam Sınıfı 1400 Türk arkadaş tarafından yüksek puan verilerek bu sıraya konuldu. Yani bu konunun haber niteliği yoktur. Bu komik durumu, tüm gazetelerin haber yapması ise çok acı bir durumdur. Ben sağlam bir Hürriyet okuyucusuyum.

Emel Öztürk - emelozturk5@gmail.com

ABD elçisinin Cadillac’ı

3 Temmuz’daki, ‘ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü’nün 40. yıl buluşması’ ile ilgili manşet haberinizi, çeşitli yanlışlıklar içermesine rağmen hoşgörüyle karşılamam mümkündür.

4 Temmuz 2005 günlü, aynı konudaki haberinizi üzülerek tekzip etmek zorundayım.

Haber tarafsız gözle okunursa, ‘öğrencileri yönlendiren’ Ahmet Sönmez’in, 60 yaşındaki arkadaşlarıyla birlikte ‘araba yakma’ eğitimi verdiği gibi bir anlam çıkartılabileceği görülüyor. Habere esas olan gerçek; 36 yıl önce bazı ODTÜ öğrencileri tarafından yakılmış olan malum arabanın önündeki armanın tarafımdan sökülmüş ve bugüne kadar özel arşivimde saklanmış olmasından ibarettir.

Malum arabayı yakan ben değilim. Bu eylemle suçlanan arkadaşlarım 36 yıl önce bunun hesabını uygun bir biçimde verdiğine göre, gazetenizde yer alan bu ifade tarzı nedir? Benim araba yakmak gibi özel zevklerim veya alışkanlıklarım yok. 55-65 yaş grubundaki eski arkadaşlarım adına konuşarak ‘60’ında da yakarız’ demiş değilim. Haberi hazırlayan arkadaşınız acaba beni ne zannediyor? ‘Fotoğraftaki eylemci konuştu: Yine yakardım’ şeklindeki başlık sizce nasıl bir anlam taşıyor? Ben ‘firar’ halindeyim de gazeteniz beni saklandığım yerde mi buldu? Ben ve arkadaşlarım her gün sokağa çıkıp yakacak Amerikan arabası mı arıyoruz? ODTÜ stadyumuna öğrencilerin silah zoruyla götürülüp işkence gördüğü gibi yanlış bir ifade neden kullanıldı? Stadyum, 5 Mart olayları sonucunda öğrenci yurtlarında yaylım ateşi altında kalan öğrencilerin götürülüp birkaç saat tutulduğu bir mekándır, ‘işkencehane’ değil.

Ahmet SÖNMEZ-Mimar

Seri ilanlar

TEBRİKLER...
Geç kalmanıza rağmen seri ilan sayfalarını internette yayımlamanız çok olumlu. Küçük bir hatırlatma yapayım. Lütfen ‘otobant’ı da yayımlayın. Örneğin, ben İzmir’de yaşıyorum ve İzmir’de otobant olmaması şanssızlık. İyi çalışmalar.

Not 1: İleride seri ilan sitesini ücretli yapacak olursanız her gün gazetede şifre yayımlayın. Gazeteyi satın alanların bu siteye ücretsiz ulaşmak gibi bir ayrıcalığı olsun.

Not 2: İzmir’deki vapur iskelesi gazete otomatlarını kentkart ile çalışır hale getirirseniz satışlarınız artacaktır. Biz de gazete bayii önünde beklemekten kurtuluruz.

Dr. Semih ÇANDIR

Argo başlıklar

SPOR sayfanızdan başlıklar:

‘Süreyya’nın önü tıkandı.’

‘Volkan ve Ümit, Mersin yolcusu.’

‘Hamit’ten yılın golü.’

Başlıklardaki gariplikler mi?

İlk başlığı fazlaca açıklamaya gerek yok.

İkinci başlığı görünce, bu iki sporcunun Mersin’e transfer olduğunu sanırsınız; ama bu kişiler düğüne gitmişler; fıkra gibi yani.

En önemlisi son başlık. Hamit (Altıntop) golü kime attı?

Normalde bu bir spor haberi; ama ‘eş durumundan’ yani mayolu arkadaşından dolayı arka sayfa güzelinin yanına konulmuş. Şimdi tekrar soruyorum; Hamit golü kime attı, hem de yılın golünü.

Ben bir Hürriyet Gazetesi okuru olarak söylemek istiyorum ki, büyük bir gazete olan Hürriyet, böyle küçük hesaplar yapmamalı, büyük düşünmeli. Bu gereksiz haber veya benzetmeleri, argoyu başkalarına bırakmalı.

Bahri ÖZBULUT - bari_oezbulut@web.de

Öteki kişiler

27 Haziran’da ‘Viyana Kuşatması Hatırası’ başlığıyla basılmış bir haber ve fotoğraf karesi, beni bir okur olarak çok sevdiğim Hürriyet Gazetesi konusunda kuşkuya düşürdü. Bu fotoğraf karesinde beş kişiden üçünün isimleri (Deniz Baykal, Onur Öymen ve Petek Gürbüz) yazılmış, diğer iki kişinin ise yok. Merak ediyorum neden yazılmamış. Çok önemsiz kişiler olsalar, Deniz Baykal’ın yanında ne işleri vardı? Veya soruyu şöyle sormam daha iyi olacak: Madem ki önemsiz kişilerdi, neden o kişileri çıkarıp fotoğraf öyle basmadınız? Bunlara ayrıntı deyip geçemezsiniz. Bu ayrıntılar okurların kafasında büyük soru işaretleri bırakıyor. Hürriyet hep okurlarıyla büyümüştür, unutmayın.

Can ÖZER

Bil Bul eleştirileri

BİL Bul ekindeki yanlışlara değinen yazılarıma tepki alamadım. Uzun olduğu için yayımlanmaması mazur görülebilir; ancak anlaşılıyor ki bulmacayı hazırlayanlara da herhangi bir uyarıda bulunulmamış. Çünkü aynı yanlışlar devam ediyor, hatta yenileri de ekleniyor. Örnek: Delikli kalbur: Sarat... Siz, deliği olmayan bir kalbur gördünüz mü? Sorunun doğru biçimi, ‘Büyük delikli kalbur’dur.

23 Mayıs 2005 tarihli Bil Bul’dan da birkaç yanlış örnek vereyim.

‘Süslemek’, donama değil ‘donamak’tır.

‘Ayıplamak’, kınama değil ‘kınamak’tır.

Yığın, küme: ‘Tomar’ karşılığına hiçbir yerde rastlamadım.

Görevden ayrılma, ‘ıstıfa’ değil ‘istifa’dır. ‘Istıfa’nın karşılığı ise ‘ayıklama’dır. Hangi birini düzeltelim?

Ayhan GÖKSAN

TEMSİLCİNİN NOTU: Bulmacaları hazırlayan B.Uğur Banoğlu şu cevabı verdi: ‘Okurumuz her iki e-postasında da büyük ölçüde isim ve fiil ayrımına takılmış. Elbette ki konunun uzmanı değilim; ancak bildiğim kadarıyla durum şu: Türkçe’de bir cümleyi ‘tedavi etme’ diye kullanamazsınız, yazamazsınız. Bunun doğrusu ‘tedavi etmek’tir. Ya da ‘baştan çıkarma’ diyemezsiniz, doğrusu ‘baştan çıkarmak’tır. Yani okurumuzun takıldığı nokta aslında bir dil bilimcinin yanıtlaması gereken, fazla da üzerine düşülmemiş bir konu; ancak ben doğru yaptığım kanısındayım. Ayrıca okurumuz, ‘ıstıfa’ sözcüğü konusunda haklıdır; bu fazla benzerlikten ve miyop gözlerden kaynaklanan net bir yanlıştır. ‘Sarat’ ise ‘delikli kalburdur’ ve doğrudur.’


OKURLARDAN KISA KISA...

CAN SEZGEN ‘Mantropi, Erkeklerin Neslini Tüketiyormuş’ başlıklı haberinizin alt başlığında geçen ‘aut’ kelimesine anlam veremedim. Bildiğim kadarıyla İngilizce’de böyle bir sözcük yok. Ayrıca 28 Haziran’da da spor sayfasında yer alan ‘Başkanı Tanımadı’ başlıklı haberinizde de ‘Presiedent’ diye yazılmış. Bu başkan anlamına gelen ‘president’ olmasın.

FATİH ONAY Hürriyet Tarih ekinizi büyük bir zevkle okuyorum; yalnız sayfa sayısı çok az. Pazar günleri verdiğiniz eklerden Hürriyet Pazar’ın bile sayfa sayısı daha fazla; üstelik bana göre bu ekte okunacak hiçbir şey yok. Tarih ekinizde hem gündemdeki konularla, hem de o tarihte yaşanmış olaylarla ilgili konular olması bana göre daha iyi olur.

FATMA ÖNCEL Merhaba, 23 Mayıs 2005 tarihli Seyahat ekinin ‘Nereye Gitmeli’ bölümünde Hırvatistan’la ilgili bir tanıtım yazısı var. Ancak yazıda kullanılan fotoğraf, Slovenya’nın dünyaca ünlü Bled Gölü’ne ait. Lütfen, özellikle turizme yönelik tanıtım içerikli bir yazıda doğru fotoğraf kullanmaya özen gösterin.

LEVENT ORMAN Ben her sabah babama Hürriyet alırım, babam Hürriyet’teki haberleri her zaman takip eder.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!