Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 25, 2005 01:25

20 yıl önce 1985’te yayımlanan bir haber

BEN Kastamonu İnebolu’da oturuyorum. Size bu yazıyı yazmamdaki neden ise 3 Mayıs 1985 tarihli gazetenizdeki yazıdır. Neden derseniz, bir aileyi kendi iradeniz ve isteğinizle anlayıp dinlemeden yargılayıp gazetenize manşet yapmanızdır.

Biliyorum, aradan çok zaman geçmiş ama ben bu gazeteyi ailenin bir ferdi olarak daha yeni gördüm ve okudum. İnanır mısınız, kendimi aşağılanmış hissediyorum. Ben bu olayı bizzat yaşadım. O zaman küçük olmama rağmen aklımda hálá izleri var. Sizlerin tarafsızlık, doğruluk ilkeleriniz aşağılamayı gerektirir mi bilemiyorum. Bu acı bize çok şeye mal oldu. Babamı bu üzüntüden kaybettim. Senelerdir bana ‘Senin kardeşin kuduzdan öldü’ dendi. Ben bile kuduz diye aşağılandım. Ama kudurmadım, ölmedim. Çok acılar çektik. Mahalleden köye kaçtık. Neden derseniz, kuduz teşhisiyle bütün aile aşı olacaktık. Olmadık kaçtık. Olsaydık belki biz de kardeşim gibi ölecektik.

Sizden istediğim asıl konu ise bir özür metnidir. Böylece bir nebze acılarımız hafifler, insanlar bizi yadırgamaktan vazgeçer.

Ben bir Hürriyet Gazetesi okuruyum ve gazetemin böyle yanlışlar yapmasını hazmedemiyorum. Umarım beni anlar ve gerekeni yaparsınız.

Orhan BAŞ/KASTAMONU

TEMSİLCİNİN NOTU: Eleştirilen haber, 3 Mayıs 1985 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin sadece taşra baskılarında yayımlanmış, haber şehir kalıplarında atılmış. Haber şöyle:

‘Korkunç ihmal. Kuduzdan ölen çocuğun cenazesi, hiç tedbir alınmadan ailesine verildi.’

Haber, İnebolu Hürriyet Haber Ajansı (o zamanki adıyla) kaynaklı.

Bir hayli ayrıntılı olan haberde, 7 yaşındaki bir öğrencinin kuduz teşhisi konularak Çapa Hastanesi’ne getirildiği, burada kuduz belirtileri göstererek öldüğü, doktorlarla konuşularak ayrıntılarıyla anlatılmış. Ancak habere göre doktorlar, kuduz konusunda farklı görüşler savunmuşlar. Kimi kuduz demiş, kimi dememiş.

Haberi yazan muhabir, çocuğun anne ve babasıyla görüşmüş; zaten olayı anlatanlar da onlar.

Ayrıca haberde, kuduz korkusuyla İnebolu Devlet Hastanesi’nde personele aşı yapıldığı bilgisi de var.

Kısaca haberde, okurun söz ettiği gibi haksız bir suçlama yok, sadece yaşananlar aktarılmış.

Yeri gelmişken, genel olarak yanlış algılanan bir konuya değinmek istiyorum.

BASININ GÖREVİ

Basının görevi, yaşananları olduğu gibi aktarmak ve konunun daha iyi anlaşılması için gerekirse ayrıntı vermek.

Bu hakkında dava açılan ve tutuklanan bir tecavüz sanığı da olabilir, cinayet işlediği iddia edilen bir sanık da olabilir, rüşvetle suçlanan bir siyasi de.

Yaşananların sadece aktarılması, bu kişilerin suçlu olduğu anlamına gelmez.

Kişilerin suçlu olup olmadığına mahkemeler karar verir. Mahkeme kararı da ayrıca yine basına konu olabilir.

Okurumuzun yakındığı üstteki olayda da, Hürriyet muhabirleri o zaman yaşananları olduğu gibi aktarmışlar.

Ancak böyle bir haberin sonuçlarından ötürü haberi yazanları suçlamak, ‘Siz yazmasaydınız bunlar olmayacaktı’ demek büyük haksızlık olur.


Yenilen takım, nasıl haftanın takımı olur

13
Nisan 2005 tarihli spor sayfasında yer alan ‘2. Lig’de haftanın görünümü’ bölümünde, haftanın takımı olarak o hafta kendi sahasında yenilmiş olan Sivasspor’u yazmışsınız. Belli ki bir hata var. Ama maçların oynanmasının üzerinden 2 gün geçmesine rağmen böyle bir hatanın yapılmış olmasına anlam veremedim.

Kazım DEMİRYÜREK

kdemiryurek@halkbank.com.tr


TEMSİLCİNİN NOTU: Spor Müdürü Esat Yılmaer, ‘Bu tümüyle teknik bir arızadan kaynaklandı. Bir önceki haftanın grafiği, isim benzerliği nedeniyle sayfada kalmış. Baskıda da fark edilmemiş. Köşeyi hazırlayan Kadir Kaya özür diledi’ dedi.

Anlık korozyon olmaz

5.4.2005 tarihli ‘Zümrüt Faciasına Kıl Payı’ haberi gerçekten çok üzücü. Buna diyeceğim yok. Ancak haberdeki teknik detaylar yanlış. ‘Anlık korozyon’ ne demek? Korozyon anlık olmaz. Korozyon, demirin oksitlenmesidir. Zamanla gerçekleşir. Normal şartlarda demir bir anda paslanmaz.

Fotoğraftan anladığım kadarıyla kolonun taşıma gücü aşılmış ve etriye ile sarılmamış demirler burkularak klasik bir eksenel yük göçmesi yaşanmış.

Herkes bu teknik detaylardan anlamayabilir ama bunu haber olarak yazan arkadaşlar, bilmediklerini bir bilene sorarak yazmalılar. Yoksa bilenleri güldürürler.

Hakan GÜNCER

dasildevo@yahoo.com


Mafya manşeti

9 yaşından beri Hürriyet okuruyum ve 65 yaşındayım. ‘Dostluk Bitti, Arabalar İade’ başlıklı bir mafya haberini manşet yaptınız. Bu haber gençlerin, çocukların mafyaya özenmesine yol açabilir. 400 milyarlık ve 200 milyarlık arabalar karşılıklı hediye ediliyor. Bu haberi Hürriyet’e yakıştıramadım. Aynı gün Başbakan’ın PKK’ya karşı çıkışı vardı, o haber yerine bu çıkış verilebilirdi. Bu nasıl yayıncılık?

İsmet KARATAŞ/ADANA

4 İngiliz haberi aynı sayfada

BİRİNCİ sayfanızda aynı gün İngilizlerle ilgili tam 4 haber olması, Türkiye’ye uygun mudur? Bu gazete Türkiye’de satılıyor. Yani ben de bir meslektaşınızım, emekliyim. Bu kadar yönlendirme olmamalı. Belki önyargılı bakıyorum; ama Türkiye’nin gerçekleri bu değil. Ben yolda yürürken adımbaşı tinercilerle karşılaşıyorum. Her gün köprü trafiği tıkanıyor. Bu gibi sorunlar dururken 4 İngiliz haberi fazla kaçmış.

Abdülkadir KARATAŞ

TEMSİLCİNİN NOTU: Okurun eleştirdiği 1. sayfadaki haberler, ‘İngiliz Sir’ü bana tecavüz edecekti’, ‘İngiliz emlakçı vergi şampiyonu’, ‘İngiliz model Elizabeth Hurley ve Prens Charles’la ilgili. Aynı güne gelmesi tümüyle tesadüf. Ve bazen de böyle tesadüfler maalesef kaçınılmaz oluyor.


Şehit kardeşi

SİZE şehit kardeşi olarak yazıyorum. Teknede bomba araması yaparken şehit olan polis memuru Hulusi Çatalyürek’in kardeşiyim. Haberi gazetenizde verdiniz ve böylece İstanbul dışındaki tanıdıklara da ölüm haberini duyurmuş oldunuz. Allah razı olsun. Deniz Polis Şubesi’nden de Allah razı olsun. Devlet büyüklerimiz artık güvenle gezebilirler; çünkü gemileri kontrol edildi ve bomba yok. Ben canımı, ağabeyimi kaybettim. Umarım bundan sonra şehitlere daha fazla ilgi gösterirler. Çünkü şehitler, vatanı, devlet büyüklerinin canlarını koruyor. Polis teşkilatından da Allah razı olsun. Gazetenize tekrar teşekkürler.

Melih ÇATALYÜREK

melih@melihcatalyurek.com


OKURLARDAN KISA KISA

ÇAĞLAGÜL KOZ: Eğer gazetenizde gençlerden gelecek olan köşe yazıları, hikaye vb. şeyler için yer ayırırsanız çok sevinirim ve yazdığım şeyleri büyük bir zevkle size yollarım.

MESUT ÇİFTSÜREN: Bir istekte bulunacağım, umarım kızmazsınız. Ben sizin bir veya yarım sayfanızı okuyucuya ayırmanızı istiyorum. O zaman insanlar sayenizde, başkalarına olan duygularını daha kolay ifade edebilecekler. Size ulaşmamızı kolaylaştırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

ÜMİT DEMİR: 20 Nisan tarihli gazetenizde, ‘Amerikan Merkezi Haberalma Örgütü’nün (CIA) yayınladığı bir raporda, Türkiye’de 1989’dan sonra işlenen bir dizi suikastın ardında İran’ın bulunduğu öne belirtildi’ diye yazdınız. ‘Öne belirtilmek’ ne demek?

MEHMET TANYERİ: Kıbrıs konusunda duyarlılığınızdan dolayı gazetenize ve çalışanlarına teşekkür ederim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!