Doğan SATMIŞ
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2005 01:18
Bakanın sözlerini neden yayımladınız?GEÇTİĞİMİZ günlerde Turizm Bakanı Sayın
Atilla Koç ile ilgili yayımladığınız
haber için yazıyorum. Sayın
Atilla Koç, söylememesi gereken şeyleri söyledi belki; ama haber anlayışınıza hayret ediyorum. Ben de bir basın yayıncıyım. Sizin, ülke yararını ve Türk turizmini düşünerek bu sözleri es geçmeniz ve yazmamanız gerekirdi. Üstüne üstlük köy kahvesinde yapılan bir konuşmaydı neticede. Böyle devam etmeniz halinde biz daha çok yılana sarılırız. Hani Türk milliyetçiliği nerede kaldı? Sözde basın olarak ülkeyi düşünüyorsunuz; pehhh... Nerede bunalım, buhran çıkarabilirsiniz bunları düşünüyorsunuz. Ondan sonra da yeni TCK’dan sızlanıyorsunuz. Turizmden 3 milyon aile, yani yaklaşık 10 milyon kişi geçiniyor; bunları da mı düşünmediniz? Sizleri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Gereken hassasiyeti gösterip kendi kendimizi deşifre etmeyelim. Elinizi vicdanınıza koyun.
Ahmet ÇETİN
ahmett_cetinn@hotmail.com
TEMSİLCİNİN NOTU: ‘Gazetecilerin, ülke çıkarı için bazı şeyleri gizlemesi gerekir mi?’ sorusu, her ülkede zaman zaman gündeme gelir. Çünkü bazen verilen bir haber, ülke çıkarlarına zarar veriyor gibi görülebilir. Öncelikle Hürriyet’in 1 numaralı yayın ilkesini hatırlatmak istiyorum. İlke şöyle:
‘Gazetecilikte temel işlev, gerçekleri bulup bozmadan, abartmadan ve hiçbir baskının etkisi altında kalmadan, en kısa zamanda ve edinilebilen tam bilgiyle kamuoyuna iletmektir.’
Aslında bu ilke, gazeteciliğin evrensel kurallarından biridir.
Günümüzde, internetin sağladığı sonsuz iletişim olanakları varken, bir haberin gizlenmesi veya gizlenmeye çalışılması zaten mümkün değil; ayrıca böyle bir çaba, uğranılacak zararı daha da büyütebilir.
Turizm Bakanı’nın sözlerinin, öncelikle Hürriyet gibi Türkiye’nin en etkili gazetesinde, daha ilk anda iri puntolarla yer alması, doğru ve önemli bir gazetecilik olayıydı. Aynı gün Hürriyet, Ertuğrul Özkök gibi önemli bir yazarının, Bakan Koç’u eleştiren yazısına da yer verdi. Ertesi gün de bakan özür dilemek zorunda kaldı. Sanıyorum böylece bakanın sözlerinin Türk turizmine vereceği zarar büyümeden önlenmiş oldu.Fötr değil silindirBU mektubu 35 yıllık Hürriyet okuru olarak yazıyorum. Gazetemizde, ne yazık ki size yakışmayan hatalar yer almaktadır. Geçtiğimiz haftalarda ekonomi sayfanızda Reklamcılar Derneği Başkanı
Jeffi Medina ile ilgili bir haberde Sayın
Medina’dan
Medina Turgul diye söz ediliyordu. Oysa Medina-Turgul,
Jeffi Medina ile ortağı
Yavuz Turgul’un soyadlarından oluşan şirketlerinin adıydı. Gelelim son haftaya.
‘Emekliliği Yasak 104’lük Memurun Ölümü’ başlıklı haberin fotoğrafaltında
‘Tanrısever, dedesinin fötr şapkasıyla’ denilmekteydi. Oysa o şapka bir fötr şapka değil, bir
‘silindir şapka’ydı. Ve silindir şapkalar katiyen fötrden imal edilmez. Fötr şapka takım elbiseyle takılır, silindir şapka ise
‘white tie’ olarak bilinen frakla. Hatanın tekerrür etmemesi için yazıyorum.
Fatih VANLI
TEMSİLCİNİN NOTU: Ekonomi servisi, Jeffi Medina’nın adının taşra baskısında hatalı olduğunu, sonra fark edilerek hemen düzeltildiğini belirtti.Başlıkta ayrımcılık6 Nisan 2005 tarihli gazetenizde bir sayfanın manşeti şuydu:
‘Meclis Onları Dinledi.’ Haberi okuyunca,
‘onlar’ diye nitelenenlerin, Türkiye’nin Ermeni yurttaşları olduğu fark ediliyordu. Bu başlığın altında büyük bir ayrımcılık yatmıyor mu? Ortada sosyolojik ifadeyle
‘öteki’leştirme yok mu? Sizin sık sık belirttiğiniz gibi, Hürriyet yayın ilkelerinde
‘insanların dili, dini, cinsiyeti vb. dolayısıyla aşağılanamayacağı, ayrımcılığa tabi tutulamayacağı’ yok mu?
Tam da böyle bir dönemde yapılan bu ayrımcılık, bu insanlara,
‘Bakın işte bizi böyle algılıyorlar’ deme imkánı vermiyor mu?
M.Salih POLAT
TEMSİLCİNİN NOTU: Okurumuzun da belirttiği gibi Hürriyet’in yayın ilkeleri, her türlü ayrımcılığın yapılmayacağını öngörüyor. Ayrıca gazetecilikte açıklık ve objektiflik esastır. Eğer bir başlık yanlış algılanabilecekse, kesinlikle kullanılmamalı. Editörler de, bu yanlış anlama olasılığından ötürü özür dilediler.‘1915’te ne oldu’ dizisiORAL ANTMEN Gazeteniz, uzun süredir kime hizmet ettiği bilinmeyen bir öğretim üyesinin, Ermeni soykırımı hakkında desteksiz ve ispatsız konuşmalarına tam sayfa yer vermiş. Delil ve belge gösterse kabul edilebilir. Bu yazı nedeniyle sizi kınıyorum.
CENGİZ ÇETİNER ‘1915’te ne oldu’ adlı yazı dizinizi tutmadım. Üslubunuz uygun değil. Ciddi konuları ele alma biçiminize lütfen dikkat edin.
‘Kefere’ sözcüğü23 Şubat’taki bulmacada, yukarıdan aşağıya 3. sorunun son kısmında
‘Müslüman olmayanlar’ sorusuna cevap olarak ertesi gün yayımlanan çözümde
‘kefere’ açıklaması yapılmıştır. Bunun sebebini açıklamanızı rica ediyorum. Yakın zamanda
‘Bakanın Gávur Gafı’ başlıklı bir haber yayımlayan gazetemin böyle bir harekette bulunması hiç hoşuma gitmedi. O soruyu kınıyorum.
Sedat ASİL
s_asil@sedatasil.net
TEMSİLCİNİN NOTU: Kefere sözcüğü, Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘Müslüman olmayanlar’ diye geçiyor. Ancak sadece haberlerde ve köşe yazılarında değil, bulmacalarda da hassasiyet yaratabilecek kimi sözcüklerin kullanımından kaçınılması gerektiğine katılıyorum.Köpek kaçırmaGASP edilen köpek haberiniz Hürriyet’e yakışmadı. Benim de bir köpeğim var ve kaçırılırsa tabii ki üzülürüm; ama sizin manşet yaptığınız olay tam bir fiyasko. Ben de bir eski banka müdürüyüm; ama köpeği kaçırıldı diye 6 gün işine gitmeyen nahif hanımefendiyi ben işten kovardım. Eminim Hürriyet de kovardı. Kapkaç olaylarını vurgulamak istiyorsanız böyle Marslı vatandaşlarımızı konu almayın.
Tunç USANMAZ
tusanmaz@e-kolay.netMersin olaylarıMERSİN’deki Nevruz olaylarıyla ilgili olarak
Faruk Bildirici’nin hazırladığı
‘Bir Kent İki Dünya’ başlıklı yazıda, bana atfen
‘Burada kalmayacak. Mersin sorunlu bir kent artık’ sözleri yer aldı. Oysa ben,
‘Burada kalmayacak’ derken sorunun çok boyutlu olduğuna dikkat çekmek istedim.
Prof. Dr. Uğur Oral
Mersin Üniversitesi Rektörü Sağlık yazısıBEN 6 ay önce stent takılan bir emekliyim. Ankara sayfanızda çıkan bir hastane tanıtım haberinde deniyor ki,
‘Ucuz stent taktırmayın, 4 milyarlık pahalı stent taktırın, yoksa damarlarınız tıkanabilir’. Ve ayrıca deniyor ki,
‘Kendinizi sadece bir doktora değil, kardiyolog ve cerrahlardan oluşan birden çok doktora gösterin’.
Yani 4 milyarı bulamazsam öleyim mi? Ayrıca vatandaş, tek doktoru bulamıyor, 2-3 doktoru nereden bulacak.
Özer ULAY
Metreslik yapılmaz, olunurKELEBEK ekinde
Hülya Avşar’ın yeni filminde metreslik yaptığı yazıyordu. Doğrusu metresliğin bir meslek olduğunu bilmiyordum. Çocuklarına bakmak için para karşılığı yapılan şey metreslik değil fahişeliktir. Ayrıca metreslik yapılmaz, olunur. Bir metres hiçbir beklentisi olmadan ve maddi karşılık almadan yıllarını geçirebilir; ama fahişe için aynı şey geçerli değil. Kaldı ki günümüzde erkeklerin yalanları yüzünden farkında olmadan metres durumuna düşen çok sayıda kız var. Sanırım
Hülya Avşar olduğu için üstlendiği rolü hafifletmek istediniz ya da hata yaptınız. Ne olacak ki demeyin. Kelimeler önemlidir ve Türkiye’nin en önemli gazetesi, kadınları bu şekilde damgalayan kelimeleri daha dikkatli kullanmalıdır.
Sevil GÜNER
arlareklam@hotmail.comOKURLARDAN KISA KISA... SELÇUK GÜREL Gazetenizde ekonomi sayfası ve ekonomi konusunda köşe yazarları diğer büyük tirajlı gazetelere kıyasla az. Ekonomi sayfası ve köşe yazarı sayısı artırılmalıdır. Bu görüşümü dikkate alacağınızı bekler, saygılarımı sunarım.
MELTEM ALSA Gazetenin sayfalarını kim kontrol edip tashih işlemini yapıyorsa, gözden kaçırdığı çok hata var. Bir yazıda en az 3-4 hata oluyor. Bence bu Hürriyet gibi bir gazeteye yakışmıyor.
SAİM TURAN 30 Mart tarihli gazetenizde,
Hülya Avşar’ın elinde sigarayla pozu var. Bir kadının elinde sigarayla böyle sergilenmesi doğru mu? Bu bence yanlıştır. Kötü örnek oluyorsunuz.