Doğan SATMIŞ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2005 01:52
Şiddet haberleriBEN hemşirelik bölümünde okuyan bir üniversite öğrencisiyim. Akıl ve ruh sağlığı hocamızın bize verdiği bir ödev nedeniyle 30 gün boyunca arkadaşlarımla gazetenizde yayımlanan şiddet olayları hakkında inceleme yaptık. Bu haberler gazetenizin 3. sayfasında büyük manşetlerle veriliyor. İnsanların size daha kolay ulaşıp bu konuda
haber ulaştırmasını sağlamak için bir de adres ve telefon numarası koymuşunuz. Bu tür haberlerin çok talep aldığı bir gerçek. Fakat bu olayların bu şekilde verilmesinin sizce doğruluğunu sorgulamak istedim.
Şiddetin öğrenilebilen bir kavram olduğunu ve toplumumuzun çoğunun bu konuda bilinçsizliğini düşünürsek bu durumun çocuklar ve yetişkinler üzerindeki etkilerini hiç düşündünüz mü? Bence bir düşünün. Değerlendirmeye alırsanız sevinirim, iyi günler.
Emine POLAT
eminepolat_sgm@mynet.com
TEMSİLCİNİN NOTU:
Bu konuda, Ayhan Bilgin adlı okurumuz da, ‘Şu haber değeri taşımayan ölüm, kavga, dehşet haberlerini ne zaman sayfalarınızdan kaldıracaksınız. Bunlar da ülkenin gerçekleri diyeceksiniz ama bir basın yayın aracı olarak gerçeklerin önem derecelerine göre yansıtılması gerekir. Bu tip olayları manşetten verip sanki ülkenin bütün sorunları bitmiş de kavga ve dehşet olaylarının çözümü kalmış gibi bir hava yansıtmak ne kadar doğru bir gazetecilik anlayışı’ diye eleştiride bulundu.
Okurlarımıza katılmak isterim; ancak ne yazık ki, rahatsız edici de olsalar, bu tür cinayet-kavga-tecavüz haberleri tüm dünyada gazetelere konu oluyor. Bir haber verme aracı olarak gazetelerin her türlü haberi vermesi de zaten doğal işlevi.
Bu tür olayların gazetelerde yansıtılmasının, öğretici ve teşvik edici olduğu eleştirisine gelince; unutmayın ki televizyonlarda yayınlanan filmler, çok daha ayrıntılı şiddet sahnelerini, odalarımıza kadar taşıyorlar.
Ancak bu tür haberlerde, haber verme amacını aşan, gereksiz ayrıntıların yazılmaması gerekir. Buna özen gösterilmeli.Yanlış sözcükBUNDAN bir süre önce, 45 yıllık gazetemi, inandırıcılığını yitirdiği, demokrat görüntüsü vermesine karşın dürüst ve samimi bulmadığım için bırakarak Hürriyet’e başladım. Gazetenizi tanıma aşamasındayım.
Ancak, bir dilci olarak dikkatimi çeken en büyük yanlışlığınızın, köşe yazarlarınız ve muhabirlerinizce, bir sözcüğün sürekli olarak yanlış yazılması olduğunu gözlemledim.
Gazetenizde ‘
yayınlamak’ biçiminde yazılan sözcük, hiçbir sözlükte bulunmamaktadır, yanlıştır. Ne yazık ki, neredeyse tüm medya bunu yapmaktadır.
‘Yayımlamak’ sözcüğü ise Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğünde şöyle tanımlanıyor:
1. Kitap, gazete, dergi gibi şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek. 2. Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, açıklamak, ilan etmek.
Saygınlığı gereği, gazetenizin bu yanlıştan sıyrılması gerektiğine inanıyorum.
Ayhan GÖKSANStrafor yanlışOKURLAR tarafından yazım hataları konusunda yapılan uyarıları dikkate almadığınızı üzülerek görüyorum. Gazetenin yayına verilmeden önce yazım düzeni ve yazım kuralları açısından Türkçe’yi iyi kullanan bir kurul tarafından gözden geçirilip sonra yayımlanması, okuyucuya olan saygının gereğidir. En son 15 Aralık tarihli gazetenizin 24. sayfasında alt taraftaki başlıkta geçen
‘strafor’ kelimesi tamamen uydurmadır. Bunun İngilizcesi STYROPOR olup, Türkçe’de STİROPOR diye yazılması gerekir.
Nihal EMREPara-borsa ilanına belge zorunluluğuGAZETENİZİN ilan sayfalarında, özellikle para-borsa sütunlarında zaman zaman Hazine Müsteşarlığı’ndan İkrazat-Faktoring-Finans izni faaliyet belgesi olmadan bu işi yapanların ilanları çıkıyor.
Ellerinde hiçbir izin belgesi olmayan bu kişiler, insanların çeklerini alıp kayboluyorlar. Bu mağdurlardan bir tanesi de benim.
İlan verecek kurumun adı ne olursa olsun, para satan, çek kıran bu tür kişilerin mutlaka Hazine Müsteşarlığı’ndan almış oldukları faaliyet izin belgesini ibraz etmesi gerekir. Aksi takdirde tefecilik suçu işlemiş sayılmaktadır. İzin belgesi olmayanların ilanlarını yayınlamayın.
Nuri KARADAĞLI/EDİRNE
TEMSİLCİNİN NOTU:
Okurumuzun bu uyarısı üzerine Reklam Koordinatörü Hakan Önen ile konuştum. Önen, okura teşekkür ederek, Hürriyet İlan Servisi’nin aldığı yeni bir kararı da şöyle açıkladı:
‘Gazetemizin ‘Para-Borsa’ sütun başlığı altında yayımlanan ilanlarla ilgili geçen ayın sonunda sözel bazı şikáyetler aldık. Bunun üzerine ilanları araştırdık ve 8 Aralık 2004 tarihinden itibaren, Hazine Müsteşarlığı’nın izin belgesini gazetemize ibraz etmeyen özel veya tüzel kişilerin ilanlarını yayımlamıyoruz. Dikkat ederseniz, bu tarihten itibaren bu sütundaki kelime sayımızda azalma görülmektedir.’Direnişçi demeyinMERHABA. Ben Türk asıllı ABD vatandaşıyım, ABD ordusunda askerim. Yakında Irak’a gidiyorum. Irak ile ilgili haberleri daha tarafsız vermenizi diliyorum. Irak’ta bizimle savaşan güçler için genelde
‘direnişçi’, ‘milis’ terimlerini kullanıyorsunuz. Her iki terim de uluslararası hukuk gereğince belli bir legalite taşımakta. Bence doğru terim, anti-koalisyon güçleri (anti coalition forces) veya terörist.
Saygılarımla.
Okan YILMAZ
okanyilmaz7@yahoo.com
Not: Bu arada
Okan Yılmaz gerçek ismim değil, güvenlik amacıyla gerçek ismimi kullanmıyorum.
OKURLARDAN KISA KISA...ATOK KANSAV 19 Aralık Pazar günü yayımladığınız
Haluk Bilginer-Zuhal Olcay’la ilgili boşanma haberinde sanatçıların Moda’da kurdukları tiyatronun adı Oyun Akademisi olarak defalarca yanlış aktarıldı. Doğrusu,
‘Oyun Atölyesi’ olmalıydı.
ALİ ÖZÇELİK 31 Aralık tarihli gazetenizdeki
‘Kaçak cep telefonu’ haberinde,
‘iki ay içinde 25 bin YTL ödeyerek cihazlarını kayıt altına aldıracak’ denilmiş. 25 bin YTL, 25 milyar demektir. Bu 25 YTL, yani 25 milyon TL olmasın. Eğer milyarsa kim bu parayı vererek kayıt altına alır, zaten yenisi ne kadar ki?
BURAK KAHVECİ Sürmanşetinizde,
Emre Aşık’ın yaşadığı şoku(!) görünce, açıkçası ben şoke oldum. 100 bini aşkın kişi ölmüş, kendilerine özel uçak kaldırılmış, sayın futbolcu
‘Türk’ün Türk’ten başka dostu yok’ diyor. Ve siz de bunu manşetten veriyorsunuz. Kendisi için ne yapılmasını bekliyordu acaba? Lütfen bu tip olaylara manşetten yer vermeyin. Veya gerekli yorumu ekleyin.
MEVHİBE ŞAHİNLER Hürriyet’in ilk sayfasındaki ceset fotoğrafını kınıyorum. İlk sayfa fotoğraflarınızı seçerken daha dikkatli olun, kocaman cesetlerle dolu tabutlar Hürriyet’e yakışmadı. Çocuğuma gazete okuma alışkanlığını kazandırmaya çalışıyorum. Ama böyle haberlerle maalesef gazeteleri saklamak zorunda kalıyorum.