Güncelleme Tarihi:
Olimpiyat açılışı
GÜVENİLİR gazetenizin 15 Ağustos tarihli sayısında Esat Yılmaer imzası ile yayınlanan, Atina Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreniyle ilgili sözde ‘Yunan şovenizmi’ ve ‘Geçiş sırasında doruğa çıkan Yunanistan olgusunun herkesi rahatsız ettiği’ ve de ‘Bu fanatik tutumun enfes gecenin tadını kaçırdığı’ yolundaki yazının başlığı ve içeriği için çok üzgünüm.
Yazarın düşünce ve eleştirileri, töreni izleyen herkesin dile getirdiği, olağanüstü övücü ve son derece olumlu değerlendirmelerden çok uzaktır. Bu olumlu değerlendirmeler, defalarca şahsen bana, burada Türkiye’de iletilmiştir. Anlaşılan odur ki bu yazıyı kaleme alan, olimpiyat oyunlarının açılış töreninin, olimpiyat oyunlarını organize eden ülkeye her zaman, Antik Yunanistan’da doğup asırlar boyu süren olimpiyat geleneğini kendi tarihi ve kültürel kimliği ile bağdaştırarak gözler önüne serme fırsatını verdiğini unutmaktadır. Atina’da gerçekleşen törenin organizatörlerinin bu çerçeveyi aşmadıkları herkesin ortak görüşüdür.
Bunun dışında ‘fanatik tutum’ ve ‘Yunan şovenizmi’ gibi ifadelerle, bu gecenin muhteşem ve ‘olgun’ her ulustan 75 bin seyircisine haksızlık yapıldığı kanısındayım. Aynı seyirci, en içten duygularla, Türk grubunu (aynı şekilde Filistin grubunu da) karşılamış ve alkışlamıştır.
Atina Olimpiyat Oyunları’nın açılış törenine bu gibi dar görüşlü bir yaklaşımın, gerçeğe ve olimpiyat idealine, yani halklar arası barışa, kardeşliğe ve işbirliğine hizmet etmeyeceği görüşümü paylaştığınıza eminim.
Michael B. Christides
Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi
TEMSİLCİNİN NOTU: Atina’da olimpiyatları izleyen ve yazıyı kaleme alan Spor Müdürü Esat Yılmaer, sadece izlenimlerini aktardığını belirtti ve şöyle dedi: ‘Açılış töreni çok başarılıydı. Benim izlediğim en iyi olimpiyat açılışıydı. Yazımda bunu vurguladım. Ancak özellikle Yunan takımının geçişi sırasında yaşananlar, pek çok yabancı gazetecide böyle bir duygu uyandırdı. Basın merkezindeki yabancı gazeteciler bunu açıkça dile getirdiler. Hatta bazı Yunanlı gazeteciler bile, ‘Haklısınız, ölçü kaçmış’ yorumunu yaptılar. Ben de bunları aktardım.’
SS’lere Kafkas oyunu
10 Ağustos 2004 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde çıkan, ‘Nazi kampında SS subayları için Kafkas oyunu oynadı’ başlıklı yazıda, üç gün önce 82 yaşında ölen Musa Ramazan’ın, ‘1892’ doğumlu olduğu yazıyor.
Ancak hatalar bununla bitmiyor:
‘1892 yılında Dağıstan’da doğan Ramazan, 19 yaşındayken bağımsızlık mücadelesi verdiği Rus ordusuna alındı’ diye bir bölüm var. Musa Ramazan, Rus ordusunda hangi bağımsızlığın mücadelesini veriyormuş?
Dünya Savaşı sırasında Sovyet ordusuna katılıp Almanlara esir düşen Musa Ramazan için, ‘Esir kampında hayatta kalmayı başaran Ramazan, savaş sonrası Rus ordusuna teslim edilmemek için kaçtı ve böylece ikinci kez kurtuldu’ deniyor.
Buradan, Rusların Alman esir kamplarındaki kendi askerlerini öldürdükleri(!) gibi bir anlam çıkıyor ki, bunun ne derece saçma olduğu ortada.
Bulmaca gibi ve konuya ilgi duymayanların anlayamayacağı bir yazı olmuş doğrusu. Son olarak, ‘SS’ yazarken büyük harf kullanmanız gerekiyor.
Can MACİT
TEMSİLCİNİN NOTU: Okurun eleştirisi üzerine haberi yazan muhabir Mutlu Koser’le konuştum. Ortaya şöyle bir sonuç çıktı:
1- Musa Ramazan’ın doğum tarihi yanlışlıkla 1922 yerine 1892 yazılmış.
2- Musa Ramazan, Rus ordusuna katılmadan önce, Dağıstan’ın SSCB’ye karşı bağımsızlığı için Rus ordularına karşı verilen mücadeleye katılmış. Muhabirin yazdığı bu ifade haber kısaltılırken, anlamını yitirmiş.
3- Musa Ramazan, Stalin’in ‘Esir askerler benim askerim olamaz’ diyerek teslim edilen askerleri öldürttüğü için Rus ordusundan firar etmiş. Ancak haberde bu açıkça belirtilmemiş, Drau Faciası denilerek anlatılmak istenmiş. Tabii ki, Drau Faciası’nı herkesin bilmesi gerekmiyor, açıkça anlatılmalıydı.
‘Onun’ sözcüğü nasıl yazılır
AĞIRLIKLI olarak spor sayfalarında olmak üzere gazetenizde zaman zaman ‘O’ zamirinin kesme işaretiyle ayrıldığını görüyorum. Artık o kadar çok tekrarlandı ki, bu şekilde kullananlar doğru şeklinin bu olduğunu zannediyorlar diye düşünmeye başladım. Eğer ‘O’nun arabası var’ şeklinde bir cümlenin doğru olduğunu düşünüyorlarsa, bari tutarlılık adına diğer cümleleri de ‘Sen’in araban var, ama Ben’im yok’ şeklinde yazsınlar.
Örnek olarak, 10 Ağustos tarihli gazetenizde çıkan ‘Ali Güneş, F.Bahçe’den ayrılmasında parasal konuların rol oynamadığını belirterek, ‘Benim hiçbir zaman Daum ile sorunum olmadı. O’nun benimle sorununun olduğunu hissettim’ dedi’ haberini gösterebilirim.
Evren ATEŞALP / atesalp@yahoo.com
Kaza haberindeki yanlışlık
BEN oyuncu ve yönetmenim. Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncusu değilim. 29 Temmuz 2004 günü saat 03.00 civarında Levent’ten Akatlar yönüne gidiyorduk. Ben Nissan cipin ön koltuğunda, arkadaşım Leyla Türker ise arkadaydı. Aracı kullanan Mübeccel Esen alkolsüz ve son derece kontrollü bir şekilde anayolda ilerlemekteydi. Sol ara sokaklardan birinin hizasını tam geçmiştik ki bir ışık parlaması fark ettik ve büyük bir gürültü koptu. Birkaç takla attıktan sonra araç ters olarak durdu. Leyla Türker ve Mübeccel Esen olay yerine çağrılan bir ambulansla hastaneye götürüldü. Polisler, iyi durumda olduğum için benim olay yerinde kalmamı istediler. Bize çarparak devrilmemize sebep olan Honda marka aracın sürücüsüyle o zaman karşılaştım; 16 yaşında, ehliyetsiz ve alkollü idi. Polislerle tartışmamın sebebi ise diğer sürücünün bizim aracı benim kullandığıma dair gerçek olmayan açıklamaları ve polislerin de buna inanan tavırlarıdır.
Ercan DİLER
Estetik uğruna canından oldu
YUKARIDAKİ bu başlık, 22 Ağustos Pazar günkü Hürriyet Gazetesi’nin internet sayfasının manşetiydi. Ölümlü sonuçlanan olay, bana göre oldukça yanlış bir başlıkla hem de ana sayfada veriliyordu. Böyle bir yanlış yoruma yol açacak başlığın, Ertuğrul Özkök gibi ustanın gözünden nasıl kaçtığını anlamış değilim. ‘Estetik uğruna’ derken, sanki ‘artistlik uğruna uyuşturucuya başladı’ gibi bir ifadeyle eşdeğer anlam taşımıyor mu? Günümüzde burun ameliyatı, tedavi amacıyla yapılan diğer tüm ameliyatlardan farklı görülmemeli. Nasıl ciğeri uğruna, böbreği uğruna canından oldu diyemeyeceksek estetik uğruna da dememeliydik.
Mustafa YILDIZ
mstydz@juno.com
TEMSİLCİNİN NOTU: Haber okurumuzun da sözünü ettiği gibi Hürriyet’in internet sayfasında böyle yer aldı. Ancak gazetede bu farklı bir başlıkla, ‘Güzelleşmek isterken canından oldu’ şeklinde yansıdı.
OKURLARIMIZDAN KISA KISA
DR. SELAMET GÜNDOĞDU 22 Ağustos’ta başlığınız, ‘İşçi 2, doktor 1.2 milyar vergi ödedi’ diye. Doktorların büyük bölümü, kamu kuruluşunda çalıştıkları için zaten yüksek vergi ödüyorlar. Sözü edilen 1.2 milyar, ayrıca ödenen. Bunun içinde stopaj, KDV yok. İşçiyle karşılaştırılması yanlış. İşçi gidip vergi ödemez. Biri zorunlu kesinti yapılıyor, öteki kişisel olarak ödeniyor. Başlık öyle bir atılmış ki, doktorlar hırsız imajı yaratılmış.
CENGİZ YILDIRIM Muhabirlerinizden Orhan Saat’e Bulgurlu Mahallesi’nde cereyan eden hırsızlık olaylarına gösterdiği hassasiyetten dolayı mahalle sakinleri adına çok çok teşekkürler ederiz. Saygılarımızla.
SEDA KALEM Yazarınız Yalçın Bayer, 25 Ağustos tarihli yazısında belediyelerle ilgili problemlerini anlatan A.A. isimli okuyucunun Türkçesini eleştirmiş. Dille ilgili yanlışlıkların giderilmesinin önemli olduğuna ben de katılıyorum ancak okurun dil yanlışlarını düzeltmeden önce aynı tarihte kendi gazetenizin ikinci sayfasında büyük harflerle yazılan ‘Öğretmen Nazım’ın Mardin YANLIZLIĞI’ başlığındaki YANLIŞLIĞI görmeniz gerektiğine inanıyorum.
NÜKHET AYDIN Ben Çek Havayolları Türkiye Satış Müdürüyüm. 25 Ağustos tarihli gazetenizde yayınlanan CSA Logolu Tupolev uçağı, Çek Havayolları’nda 10 yıl önce hizmetten kalktı. Şimdi tüm filolarımız Boeing uçaklarından oluşuyor. Haberde kullandığınız bu fotoğraftan ötürü son derece üzüldük ve mağdur olduk.