Okur Temsilcisine mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 05, 2004 01:42

Kalbe nasıl iyi bakılır

15 Haziran’da Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun hazırladığı ‘Kalbe Nasıl İyi Bakılır’ başlıklı yazıda kalp krizine giden yol şöyle anlatılıyor:

‘Koroner atardamarlarınızda minicik plakalarla başlayan sonu belirsiz damar sertliği serüveni, zamanla onları daha da daraltarak göğüs ağrılarına (anjina pektoris) yol açabileceğinden, sizi merdiven çıkmakta zorlanan, efor kapasitesi sınırlı biri haline getirebilir.

Eğer sorunu önemsemez, önleyici tedbirleri almakta kayıtsız davranırsanız bir süre sonra işiniz daha da zorlaşır. Bu plakalar zamanla koroner atardamarlarını tamamen tıkayan bir pıhtının oluşmasına kaynak teşkil edebilir veya yırtılıp koparak daha uçtaki bir başka damarı tıkayabilir. Koroner damarlarınızın tamamen tıkandığında sizi bekleyen sorunlar daha da büyüktür. Kalp krizi, kalp ritim bozuklukları, kalp yetmezliği...’

Bu, özellikle gençleri riske sokan yanıltıcı bir anlam taşıyor. Koroner yetmezliği her zaman merdiven çıkmak sırasında belirti vererek gelişmez. Özellikle genç yaşlarda oluşan koroner yetmezliği, önceden hiçbir belirti vermeden ani bir kriz ve hatta ani kalp durması ile ortaya çıkabilir. Aynen Ahmet Piriştina ve Orhan Olcay’da (Hürriyet’in eski Yazı İşleri Müdürü) olduğu gibi... Her gün bunlar gibi çok sayıda kişi ne yazık ki hayatını kaybediyor. Olayı bu şekilde anlatmak, çok kişide ‘Ben sigara içiyorum, kiloluyum, kötü besleniyorum, ama 5 kat merdiveni de rahatlıkla çıkıyorum, demek ki kalbim etkilenmemiş’ şeklinde yanlış bir düşüncenin oluşmasına yol açar. Sayın Okur Temsilcisi, temsilcisi olduğunuz okurların hayatlarını korumak için bu uyarıyı en kısa zamanda yayınlamanızı rica ediyorum.

Dr. Gündüz TEZMEN

TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in Sağlık Grup Başkanı olan Dr. Gündüz Tezmen’in bu uyarısını Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’na ilettim. Prof. Müftüoğlu, yazıda Dr. Tezmen’in eleştirdiği yaklaşımı ifade etmek istemediğini söyledi ve konuya şöyle açıklık getirdi:

‘Koroner arter hastalığının başlıca nedeni; koroner damarların aterosklerotik plaklarla ve pıhtılarla daralıp tıkanmasıdır. Pıhtı veya plaklar dışında, plaklardan kopan parçalarla ya da damarlarda oluşan kasılmalarla da (spazm) koroner damarlar tıkanabilirler ve buna bağlı olarak değişik klinik tablolar oluşabilir. Yazıda etraflıca ifade etmek istediğim, koruyucu ve önleyici bir tıbbi yaklaşımın önemsenmemesi halinde koroner damar hastalığının üzücü sonuçlarla bitebileceğidir.

Üzücü ama bir ölçüde de öğretici olan, koruyucu önlemlerin alınmaması halinde oluşabilecek sonuçların yazıldığı gün, rahmetli Ahmet Piriştina’nın böyle bir şanssızlıkla karşılaşmasıdır. Aslında bu ne ilk ne de son uyarıdır. Rahmetli Örsan Öymen’in ve Kemal Sunal’ın başına gelenler de aynı nedenlerden kaynaklanmıştır: Düzenli sağlık kontrollerini önemsememek, sağlığı koruyucu ve geliştirici önlemlere yeterince dikkat etmemek ve sağlık riski analizlerini belirli bir program ve ciddiyet içinde yapmamak.’


Euro 2004 maçları

EVİNE yaklaşık 40 yıldır (babamı da sayarsak) Hürriyet’ten başka gazete girmeyen ve buna da gerek duymayan bir okurum. Yani günlük haber ihtiyacımı (köşe yazarlarından ekonomiye, magazinden spora) sadece Hürriyet’ten alıyorum. Ve gazetem konusundaki felsefem, Hürriyet’te yazmadıysa ya haber değeri yoktur ya da haber asılsızdır. Avrupa Şampiyonası boyunca, gece saat 21.45’te oynanan bazı maçların sonuçlarını gazetede okuyamadım. Haber edinme hakkımın elimden alındığını hissediyorum. Daha acısı, acaba bu maçları kaçırdığıma göre o saatlerde cereyan eden daha neleri kaçırmış olabilirim diye düşünüyorum.

Varol DÖKEN

(Gerçek bir Hürriyet okuru ve bu konunun sonuna kadar takipçisi...)

TEMSİLCİNİN NOTU: Avrupa Şampiyonası’nda çoğu maç saat 21.45’te oynandığı için maç sonuçları, taşra baskılarında hemen hemen hiç yer almadı. Şehir baskılarında da, bazen maçlar uzadığı için bazen de baskı fazlalığından dolayı sonuçlar verilemedi. Bunun nedeni, gazetelerin dağıtım nedeniyle belli saatlerde basılmalarının zorunlu olması. Özellikle büyük gazeteler, Batı ülkelerinde de her gün belli bir saatte basılmak zorunda. Bu konuda Spor Servisi de çok dertli. Spor editörü Mehmet Arslan, ‘Okurlarımızdan özür dilemekten başka çaremiz yok. Ancak okurlarımız şunu bilsin ki, biz maçları yetiştirebilmek için son ana kadar gece-gündüz çalışıyoruz’ dedi.


Devrimlere karşı değildi

21 Haziran’daki ‘Kuran Mealini Kim Yaktı’ başlıklı yazıda İstiklal Marşı ve Safahat’ın yazarı, büyük şair ve vatansever, milli mücadelemizde Atatürkümüzün yanında yer almış, konuşmaları ile halkımızın milli mücadelede yer almasında büyük rol oynamış, sonra aldığı davet üzerine Mısır Üniversitesi’nde ders vermek için Mısır’a gitmiş olan Mehmet Akif Ersoy’un cumhuriyet devrimlerine karşı buruk ve mesafeli olduğu yazılmıştır. Bu haksız ve yanlış bir tanımlamadır. Mehmet Akif Ersoy hem ders vermek hem de kendisine verilen Kuran’ı Türkçe’ye çevirme vazifesini yerine getirmek üzere Mısır’a gitmiştir. Ancak ne yazık ki hastalığı bu vazifesini tamamlamasına imkán vermemiştir.

Tüm torunları adına torunu Selma ARGON

Güler Sabancı’nın fotoğrafındaki hata

GÜLER Sabancı’nın, Sabancı Holding’in başına geçtiğini duyururken mutfaktaki fotoğrafını yayınlamış ve altına ‘Bu fotoğraf iki-üç yıl önce çekilmiştir’ yazmıştınız. Ancak Genel Yayın Yönetmeniniz Ertuğrul Özkök, geçtiğimiz günlerde ‘Güler Sabancı’nın Sabancı Holding’in başına geçtiği gün gazeteyi hazırlarken, nasıl bir fotoğraf kullanacağımızı tartıştık. Benim aklıma, yılbaşında verdiğimiz ilave geldi. Bu ilave için Güler Sabancı’nın evde yemek pişirirken fotoğrafını çekmiştik. Kutup Dalgakıran’ın çektiği fotoğraflar sıcaktı. Güler Sabancı, önünde önlük yemek pişiriyordu. Ben o fotoğrafı kullanalım dedim. Ertesi gün Hürriyet o fotoğraf ile yayınlandı’ diyor.

Madem toplantıda fotoğrafın çekildiği tarih hakkında bu kadar net ifadeler kullanıldı, fotoğraf altı yazısındaki hata neyin nesi! Cansız/TUNCELİ

TEMSİLCİNİN NOTU: Sayfa editörü, ‘Okurumuz tümüyle haklı, özür dileriz. Hata, şehir baskılarında düzeltilmişti. ’ diyor.


Kınamaya kınama

21 Mart tarihli Pazar ekinde yayınlanan ‘Senin Başını Eğenler Utansın’ başlıklı haberim hakkında, geçen hafta çıkan kınama yazısını, gazetemin bana söz hakkı vermeden yayınlamasını haksız bulduğumu belirterek cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

Haber öğretmenleri, bürokratları tanık oldukları ensest vakalarına karşı harekete geçmeye çağırıyordu. İddia edildiği gibi genç kızı teşhir edip zor duruma sokmadım. Haber yayınlandıktan sonra çok sayıda tebrik ve teşekkür aldım, genç kıza maddi manevi yardımlar geldi. Çünkü 15 yaşındaki kızın ‘ailemiz dağılmasın’ diye 8 yıldır çektikleri, Türkiye’de hep gizli tutulan bir gerçeği örnekliyordu.

Ben de haberimi kınayan Basın Konseyi’ni kınıyorum.

Ayten SERİN Hürriyet Gazetesi Muhabiri

Sri Lanka nerede?

HERKESİN bildiği gibi, Sri Lanka Hindistan’ın güneyinde, ‘Hindistan’ın Gözyaşı’ da denen damla şeklinde bir ada devlettir.

11 Haziran tarihli gazetenizde, ‘Mayın Uzmanına Kepli Mezuniyet’ başlığı altında yayınlanan yazıda olduğu gibi Afrika kıtasında değildir.

Bu tür küçük yanlışlar, diğer haberler için insanın aklına şüphe getiriyor. Saygılar.

Filiz ÖNDER

OKURLARDAN KISA KISA...

CÜNEYT MALİK Birinci sayfada ve iç sayfada ‘Nezleyi Kesen Hap’ diye bir haber vardı. Ama yazının içeriğinde bunun hap değil sprey şeklinde buruna uygulanan bir ilaç olduğu anlaşılıyor. Tıbbi terimleri bilmem ama hap ve spreyin ayrı şeyler olmaması lazım.

MUTLU DOĞRU Yıllardır sadece Hürriyet okurum. Çünkü gazeteniz aynı çizgide ve kaliteli yazarlara sahip. Ancak son sayfada bastığınız bikinili ya da iç çamaşırlı kızların fotoğrafları beni çok üzüyor. Modern görüşlü biri olmama rağmen bu fotoğrafları size yakıştıramıyorum.

BURAK SERTOĞLU Yaratmak kelimesinin yanlış kullanılmasından rahatsızım. Artık yeter. Bu bir çirkinliktir. Bir ressamın resmi, bir sanatçının bestesi, mimarın projesi yaratılmış olamaz. Olsa olsa ancak bulmak, üretmek, yapmak veya benzerleri olabilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!