Okur Temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur Temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2004 01:18

Türkiye’nin en iyi 10’ları

BİRKAÇ ay önce gazetenizin Cuma ekinde ‘Türkiye’nin En İyi On Mantıcısı’ başlığıyla ilgili bir yazı yayınlandı. Sonraki bir ay içerisinde bu mantıcı, Kayseri ve çevresindeki reklam panolarında Hürriyet Gazetesi ambleminin altında en iyi mantıyı kendilerinin yaptığını deklare ediyordu. Bu yazıda Türkiye’nin en iyi mantıcısı olarak seçilen Kayseri’deki yere gidelim dedik. Önce mantı yedik. Sonra mantı alıp eşe dosta gönderdik. Ardından kahvaltıda katmer yemeye gittik. İyiden iyiye müşterisi olmuştuk bu mantı evinin. Ta ki bir sabah ağza alınmayacak laflarla ‘Buraya bir daha gelmeyin’ diye kovuluncaya kadar: Bir sabah kahvaltı için birer katmer ve çay istemiştik. Geldi, afiyetle yedik. İkinci sabah katmer istediğimizde, kahvaltı mönüsü almazsak, katmer servisi yapamayacaklarını söylediler. Katmeri tek tek satıp satmadıklarını sorduk, satıyorlardı. Ama patrona sorup vermediler. Peki, dedik. Katmer ve çay alalım, kahvaltı mönüsü öderiz. Katmerimiz ve çayımız geldi, yedik. Kahvaltı mönüsü üzerinden hesabımızı ödedik. Çıkarken oranın sahibi olduğunu öğrendiğimiz bir beyefendi(!), bize ne iş yaptığımızı sordu. İlaç sektöründe çalıştığımızı söyledik. Ardından hiç beklenmedik bir ses tonuyla ‘Bizim burda bir sistemimiz var, beğenmiyorsanız gelmeyin. İşinize geliyorsa’ dedi. Biz şaşkın şaşkın çıkarken ‘saydırmaya’ devam ediyordu.

Böyle saygısız bir işyeri sahibini Türkiye’nin en iyi mantıcısı seçtiğiniz için gazetenize teşekkürler!

Murat AYDIN

aydinmarje@hotmail.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Hürriyet’in Cuma ilavesi, iki yıla yakın bir süredir Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek her hafta belli bir konuda en iyi 10 yeri açıklıyor. Seçimi her hafta değişen jüriler yapıyor. Bu çalışma o kadar başarılı oldu ki, ‘En İyi 10’lar kitap olarak satışa çıktı. ‘En İyi 10’ listelerine giren pek çok işyeri, Cuma ilavesini bir övünç ve kalite belgesi olarak çerçeveletip astı.

Zaman zaman okurlar, ‘En İyi 10’ listesine giren bazı yerlerle ilgili şikáyetlerini yazıyorlar. Geçen yıl, Kemer Olympos’taki bir pansiyon şikáyet edilmişti, bazen lokantalar ve oteller için eleştiriler geliyor. Daha çok da, ‘En İyi 10 Yayla’ örneğinde olduğu gibi ‘Bizim burası daha güzel’ eleştirileri yapıldı.

Cuma ilavesi, bu seçimi yaparken okurlara fikir vermeyi amaçlıyor, tabii ki herhangi bir garanti vermiyor. Seçimlerin jürilerin sübjektif görüşü olduğu da açık. ‘En iyi pansiyon’ denilen bir yerdeki çalışanın davranışı konusunda garanti vermek mümkün değil.

Kaldı ki, üstte mantıcıdan şikáyet eden okur, mantının kalitesinden şikáyetçi değil. Tersine mantıyı beğenmiş, ancak işyerinin sahibinin davranışından şikáyet ediyor. Hak verirsiniz ki, bu durumda Cuma ilavesinin yapacağı bir şey yok.


Rio de Janeiro

SON zamanlarda Rio de Janeiro’nun TRT de dahil aşağı yukarı bütün TV kanalları spikerlerince Rio de Janerio olarak telaffuz edilmesine bakarak ‘Artık bazı isimlere dili dönmeyenler bile spiker olarak alınıyorlar’ diye düşünüyordum. 17 Mayıs tarihli Seyahat ekinizin kapak sayfasında da Rio de Janerio başlığını görünce irkildim. ‘Bu şehrin adına dili dönmeyenler olduğu kadar kalemi dönmeyenler de var’ peşin hükmüne kapılmamak için bunun bir dizgi hatası olduğu ümidiyle hemen 3’üncü sayfadaki ayrıntılı habere geçtim. Ne yazık ki burada da böyle yazılmıştı. Türkiye’nin turizm merkezlerini çok iyi tanıdığını iddia eden bir yabancı, Antalya hakkında ‘Tatil cenneti ATNALYA’ diye bir yazı yazsaydı acaba tepkimiz ne olurdu?

Prof. Dr. Uluğ ÇAPAR

‘Çin’e ithal’ başlığı

GEÇEN
hafta başında, köşenizde Sevgi Özel’in ‘Türkçe Tartışması’ adlı yazısını okuduktan ve hak verdikten sonra gözüm, Kelebek ekinizdeki ‘Çin’e Yarışma İthal Ettik’ başlığına takıldı. Bu başlık Türkçe’nin ne kadar yanlış kullanıldığının bir kanıtı. Ya bir yere ihraç edilir yahut bir yerden ithal edilir. Osmanlıca-Öztürkçe tartışmasını bir yana bırakıp her gün gittikçe zavallılaşıp yok olan Türkçe’yi kurtarmaya bakalım. Doğrusu böyle bir yanlışı Hürriyet’e yakıştıramadım.

Erdal YETKİN/İSTANBUL

TEMSİLCİNİN NOTU: Bu konuda pek çok okur daha eleştiride bulundu. Kelebek, bu hatadan ötürü, kendi sayfalarında tüm okurlardan açık yüreklilikle özür dilemişti.


‘Kürt bayrağı’ ifadesine tepki

HÜRRİYET’in 11 Haziran tarihli sayısında ‘Kürt Bayraklı Sevinç’ başlıklı, fotoğraflı bir haber yayınlandı. Fotoğrafta Leyla Zana ve arkadaşlarının Ankara Merkez Cezaevi’nden tahliye edilmeleri nedeniyle, ellerinde PKK tarafından benimsenen ve Kürt kökenli vatandaşlarımızın simgesi gibi gösterilmek istenen sarı-yeşil-kırmızı bezlerle sevinç çığlıkları atan insanlar görünmekteydi.

Ben destekledikleri veya hayranlık duydukları insanların özgürlüğe kavuşmasını coşkuyla karşılayanları anlarım. Ama Hürriyet gibi, birinci sayfasının en mutena yerinde Atatürk madalyonunu yayınlayan, her gün okuyucusuna ‘Türkiye Türklerindir’ mesajını veren bir gazetenin renkli bezleri ‘Kürt bayrağı’ olarak okuyucuya sunmasını anlayamam. Bunu Türkçe bilgisinin kıtlığına mı, iyi niyet eksikliğine mi vereceğiz bilemiyorum.

Bu arada belirteyim:

Hürriyet’in bu tür özensizlikleri önemsemeyeceğini söylemenizi hiç beklemiyorum.

Ali Rıza GÜNAYDIN

‘Harley’cilerden tahrifat şikayeti

HARLEY sahipleri olarak Fethiye’ye gezi düzenledik. Gezinin amacı, bölgenin uluslararası motosiklet turizmine açılmasını sağlamaktı. Bu amaca uygun olarak basın mensuplarını da davet ettik.

Ancak 1 Haziran Salı günü Kelebek ekinizde muhabiriniz tahrifata dayalı bir haber yaptı.

Dr. Alev Güner, ‘Harleycilerde itibarı, sevgilinin yaşı belirliyor’ ifadesini kullanmadığını belirtmektedir.

Alev Güner’in motosikletinin arkasında oturan sevgilisi değildir. Alman TV ekibi ile gelen animasyon grubundandır.

Meslektaşınız olan Levent Oğuz ve Ogün Doğan Akyol, evli ve çocukludur. Geziye tek katılmışlardır.

Harley Davidson’ın 100’üncü yıl kutlamaları üzerinden bir yıl geçmiştir. Haberde bu anılmıştır.

Harley Davidson, motosiklet fiyatları gerçeğinden fazla olarak yazılmıştır.

Emrah SOYUER

H.O.G. Türkiye Başkanı


OKURLARDAN KISA KISA...

A. GÜNEŞ İngiliz dağcı Alan Hinkes’in, İspanyol dağcı İnaki Ochao de Olza’yı, K-2’nin 7200 metresinde ölüme terk ettiği yazılmıştı. Haberin geneli doğru ancak olayın 1995 yılında gerçekleştiği unutulmuş. Haber, yeni olmuş izlenimi veriyor. Konuyla ilgili yeni olan tek şey, kısa süre önce Makalu Zirvesi’ne çıkan Ochao de Olza’nın, ‘CampoBase’ dergisine verdiği röportajda, 9 yıl önce yaşanan olayla ilgili detaylı bilgi vermesi.

AYLİN GÜLTEKİN Hürriyet Gazetesi benim vazgeçilmez bir ayrıcalığımdır. Sizden ricam, halkı politikadan ve stresten uzak tutacak haberlerin yapılması. Böylece insanlar sıkıntılarını biraz olsun aşabilir. Mesela güzel karikatürlere yer verebilirsiniz. Toplum içindeki örnek insanları konuşturabilir, anılar diye bir bölüm açabilirsiniz. İnsanların gülmeye ve düşünmeye ihtiyaçları var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!