Okur temsilcisi'ne mektuplar

Güncelleme Tarihi:

Okur temsilcisine mektuplar
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2004 01:40

Üçüncü sayfa haberlerine tepki

3’ÜNCÜ sayfa haberlerinizi okumak istemiyorum. Bu tür haberler, dünyadaki gazetelerde küçücük bir paragrafla, fotoğrafsız yayınlanıyor. Bu normal dışı görüntü ve haberler, sanki 70 milyon insan hep böyle yaşıyormuş gibi normalleştiriliyor ve bazı kişilere de, ‘Bak normal olan bu, sen de öyle yap’ mesajı veriyor. Yani ne yapacak; bıçak çekecek, kesecek, tecavüz edecek, gasp edecek, dövüşecek, kavga edecek, küfredecek, gerekirse tehdit edecek.

Etrafınızı kuşatan insanları, güzel haberlerle büyüleyin. Siz de, çoluğunuz çocuğunuz da sokağa rahat çıksın. İnsanları iyi şeylere yönlendirin, iyiyi, güzeli büyük fotoğraflı haberlerle ödüllendirin, kötüyü övmeyin, yüceltmeyin, artık büyütmeyin.

Mustafa GÜNDAR

TEMSİLCİNİN NOTU: ‘Polisiye ve adli olaylar’dan oluşan 3. sayfa haberleri, bazı okurların sürekli olarak eleştirdikleri bir konu. Ancak dünyanın en ciddi gazeteleri bile bu tür haberleri mutlaka yayınlıyorlar. Birden farklı bölümler halindeki ABD gazetelerinde bu tür haberler genel olarak A bölümünde değil, metro yani kent ilavelerinde yer alıyor.

Cinayetler, tecavüzler, trafik kazaları tabii ki insanları üzen, olmaması arzu edilen gerçekler. Ancak bu tür olayları görmezden gelmek de mümkün değil. Dünyanın en ciddi gazeteleri bile, ABD’li futbolcu O.J. Simspon’un eski eşi ve onun sevgilisini öldürmekle suçlandığı davanın tüm ayrıntılarını yayınladılar. Eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın, Beyaz Saray stajyeri ile ilişkisi de normalde konuşulmayacak en ince ayrıntılarıyla yine en ciddi gazetelere ve TV’lere haber konusu oldu. Unutulmamalı ki, ABD veya Avrupa’daki cinayetlerin, tecavüzlerin, kazaların fotoğraflarını da saygın haber ajansları AP, REUTERS abonelerine ulaştırıyor.

Gazetelerin bu tür haberleri yayınlamasının, bu tür olayları teşvik ettiği, ‘Sen de yap’ dedirttiği yorumuna katılmak ise mümkün değil.


İstanbul’un sorunları

EDİRNEKAPI-Rami arasında 2002 yılında kazılan, trafiğin canına okuyan tramvay hattı projesiyle ilgili, birkaç ay önce bu yoldan tesadüfen geçen bir köşe yazarınızdan başka, konuya kimse değinmedi? Hürriyet Gazetesi’ni 50’li yıllardan bu yana muntazaman okurum. Her türlü haber ve yorum gazetede yer buluyor fakat günlük şehir problemleriyle ilgili konular sadece cinayet haberlerinden ibaret kalıyor (3. sayfa haberleri). Oysa ki İstanbul’da ikamet edenlerin yollara ilişkin problemleri de vardır. İki yıla yakın zamandan beri Edirnekapı-Rami arası mezbeleye döndürüldü. Söylenenlere göre Minibüsçüler Odası buraya tramvay döşenmesine karşı çıkmış. Hürriyet birkaç defa yazsa bu yolun yeniden düzeltileceğine inanıyorum. (Vergi konusunda birçok düzeltmeler Hürriyet sayesinde olmuştur.)

Hasan Erer / hasan_erer@hotmail.com

Statlar karıştı

28 Mayıs 2004 tarihli gazetenizin spor sayfasında ‘CİMBOM ARENASI’ başlıklı Galatasaray, Amsterdam’daki Arena Stadı’nın bir benzerini Seyrantepe’deki arsaya yaptırması için çalışmalara hız verdi’ içerikli haberde kullanılan fotoğraf Amsterdam Arena Stadı değil Portekiz’in Lizbon şehrinde bulunan Estadio Da Luz Stadı’dır. Bu kadar geniş sütunlarda verilen büyük bir fotoğrafın yanlış kullanılması size yakışmadı.

Ersin ALP ersinalp.gs@mynet.com

TEMSİLCİNİN NOTU: Spor Servisi editörü Mehmet Arslan, ‘Okurumuzun uyarısı üzerine fotoğrafları bir kez daha kontrol ettik. Haklı olduğunu anladık. Bu dikkatinden ötürü kendisini kutluyoruz, hem kendisinden hem de diğer okurlarımızdan özür diliyoruz. İki stat arasındaki benzerlik bizi yanıltmış’ dedi. Mehmet Arslan, Arena Stadı’nın üstteki fotoğrafını da buldu.


Türkçe tartışması

DOĞRU söylüyorsunuz, gazeteciliğin temel ilkelerinden biri dili doğru kullanmaktır; haber, bilgi aktarmak için dilden başka aracımız var mı? Dünyanın hiçbir yerinde ‘saf, arı’ dil yoktur; bilimsel, sanatsal, teknolojik gelişmeler nedeniyle sözcük alışverişi kaçınılmazdır. Ne ki dünyanın hiçbir ülkesi kapısını, yabancı sözcüklere böyle bilinçsizce açmamıştır. Gazetelerin adresleri bile yabancı sözcüklerden oluşturuluyor.

Dilimiz kimliğimizdir, ama bu kimlik kirleniyor, bu kirlenmede yazık ki basın-yayın organları başı çekiyor.

Dil Devrimi ile hesaplaşmanın bitmesi gerek artık, dün Dil Devrimi ile kazandığımız her sözcüğe karşı çıkanlar bugün bunları şıkır şıkır kullanıyorlar. Kullanmak zorunda, çünkü bu Türkçe’nin gücü.

Sorun, yabancı sözcüklere bulunan Türkçe karşılıklarda birlik sağlanamamasından da kaynaklanmıyor; herkes her sözcüğü eleştirmekle yükümlü sanki. Yabancı sözcüklere gösterilen hoşgörünün, çok değil yarısının Türkçe’ye gösterilmesi yeter! Dün ‘olanak, olasılık, yanıt, sorun, özgürlük, ilginç’ gibi onlarca sözcüğe kara çalındı, şimdi kullanmayan var mı? Kara çalanlar en önde... Yeter ki Türkçe’ye sahip çıkma bilinci gelişsin.

Yabancı sözcük saldırısından daha kötü bir durum söz konusu, Türkçe’nin sözdizimi bozuluyor ve sizin gazetenizde de ‘çeviri’ kokan haberler, yazılar çıkıyor. Yabancı sözcükleri Mustafa Kemal kararlığıyla temizleme olanağımız var, ama dilin sözdizimini (tümce kurma becerimizi) yitirirsek, işte o zaman felaket... Abartmıyorum, işte o zaman ulusal kimliğimiz olan dilimize fatiha okumamız gerekir.

Sevgi ÖZELDil Derneği Başkanı-Yazar

Yanlış fotoğraf

GAZETENİZDE iki gün kapaktan verdiğiniz haberde yer alan fotoğraflar ‘Aysel Malkaç’a değil, bana aittir. 1992 yılında çekilmiş fotoğrafımın böyle bir haberde ve de yanlış bir şekilde kullanılması beni oldukça rahatsız ve mağdur etmiştir. Böyle bir haberle fotoğrafımın kullanılması can güvenliğimi de tehdit etmektedir. Bu yüzden söz konusu bu yanlışın bir an önce düzeltilmesini rica ediyorum. Bu konuyla ilgili avukatım Eren Keskin’e de ulaşabilirsiniz. Kendisi bu durumu size teyit edebilir.

Aynur BOZKURT

Amper öldürür

MERHABA, 2 Haziran tarihli sayınızda, ‘Başkan 380 Volt Akımla İntihar Etti’ başlıklı bir yazınız var. Volt gerilim demektir ve öldürmez; eğer öldürseydi yüksek voltajlı gerilim hatlarına konan bütün kuşlar ölürdü. Öldüren vücudun direnç vazifesi görüp voltaj karşısında çektiği amperdir, amper akımdır.

Nesrin KARACALİ

nesrinkaracali@ttnet.net.tr


Saatin fiyatı

29 Mayıs’ta ‘Siyasetçiler Lüksü Seviyor’ başlığı altında Rolex, Chopard, Bvlgari ve Cartier marka saatlerin fiyatlarını vermişsiniz, ancak verdiğiniz fiyatlar tam doğru değil. Ben size, o saatlerin yetkili satıcısı olarak doğru fiyatlarını yazıyorum.

Rolex Daytona: 30 milyar demişsiniz, fakat 30 milyara Daytona yok. Daha pahalı veya ucuzu var.

Çelik-Altın: 19

Altın: 40 milyar

Chopard: 30-40 milyar demişsiniz, fakat daha pahalıları olduğu gibi 5 milyarlıkları da var. Zaten talep gören modeller de 5-10 milyar arası olanlar.

C. Özgür YALAMAN

coyalaman@turk.ne


OKURLARDAN KISA KISA...

ALİ SUDAGEZER Adı Hürriyet olan bir gazetenin, bir başka gazetenin sırf eleştirilerinden dolayı haksız yere 900 milyar TL tazminata mahkûm edilmesini adeta alkışlarcasına ‘Generallerin Hukuk Zaferi’ diye manşete çekmesini şiddetle kınıyorum. Hani ‘Basın özgürlüğü’ istiyordunuz. Özgürlük sadece sizin gibi düşünenler için mi olmalı?

DR. YAHYA KARAKAYA 19 Mayıs tarihli gazetenizde ‘Çekin Çekin Bizler Modern AKP’lileriz’ başlıklı yazıda kullanılan salıncakta sallanan başörtülü bayanın etek altı görünen fotoğrafı, hem bu kişinin haberi olmadan çekilip kullanıldığı düşüncesi veriyor ve kişilik haklarını zedeliyor hem de gazetenizin saygınlığına yakışmıyor.

EMRE T. Uzun süredir takip ediyorum, gazetenizde üçüncü sayfada bulunan ezan vakitlerini günlük güncellemiyorsunuz. Biz okuyuculara doğru olanı ulaştırmakla yükümlüsünüz.

YAKUP BAŞAT 3 Haziran tarihli gazetenizde, ‘Burnundaki Eti Aldırırken Öldü’ haberinde hastalık adı olarak ‘mali’ diye yazıyor. Doğrusu ‘maling’ olmalıydı. Latif Demirci’nin karikatüründe de ‘Cemaati Müslim’ yerine ‘Cemaati Müslimin’ olmalıydı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!