Güncelleme Tarihi:
İki devasa sütunun arkasındaki tarihi binanın kapısı sessizlik ve hüzne açılıyor. İçerisi sahaf dükkânları gibi, geçmiş kokuyor. Zil çalınca çocuk sesleri koridorları doldurmuyor, kimi sınıfların kapısı en son 10 yıl önce açılmış, arka bahçe otlarla kaplanmış, basketbol potalarının paslı direkleri duruyor... Koca okulda sadece bir öğrenci eğitim alıyor. Askıda bir tek onun hırkası, panoda bir tek onun kompozisyonları, tahtada bir tek onun tebeşir izleri var... Kadıköy Rum İlköğretim Okulu terk edilmiş gibi.
Radikal Gazetesi'nden Umay Aktaş Salman'ın haberine göre; Bakırköy’deki Rum İlköğretim Okulu’nun ise altı yıldır öğrencisi yok. Okulun kapısı haftada bir kez resmi evrakları dosyalamak için başka bir okuldan gelen idareci tarafından açılıyor. 22 yıldır bekçilik yapan ve okulun bahçesinde yaşayan Carcar ailesi öğrencili yılları düşündükçe hüzünleniyor. Bir zamanlar çocuklarının okuduğu okul, ailenin ikinci kuşağının oyun bahçesi şimdi. Maraşlı Rum İlköğretim Okulu’nun yüksek duvarlı avlusunda üç çocuk top oynuyor.
Teneffüsün bittiğini zil haber vermiyor. Zaman dolunca büyük koridorlarda sadece üç kişinin adımları yankılanıyor.. İstanbul’daki 22 özel Rum okulundan sadece 10’unda öğrenci var. Çoğunda okul mevcudu tekli rakamlardan oluşuyor. En kalabalık okul 120 kişi. Sadece Türk asıllı Rumların gidebildiği okullar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Zoğrafyon İlköğretim Okulu ve Lisesi’nin 18 yıllık Müdürü Yani Demircioğlu “Perde kapanmasın. Bu okullar Rumca öğrenmek isteyen herkese açılsın” diyor.
MÜZE GİBİ OKULLAR
Türkiye’de Rum nüfusu bugün yaklaşık 3 bin. İstanbul’daki Rum öğrenci nüfusu 214. Okullar birer müze gibi. Kadıköy’de Rum İlköğretim Okulu’nun camlarından biri 29 Ekim’de asılmış Türk bayraklarıyla süslü. Bir tek camları süslü o sınıfta eğitim var. Kapalı sınıflar terk edilmiş gibi. Yemekhane artık depo niyetine kullanılıyor. Okulun panosunda ise kalabalık yıllardan kalan renkli resimler asılı hâlâ. 139 yıllık okulun son beş yıldır sadece iki ya da üç öğrencisi olmuş. Şimdi bir tek 4. sınıf öğrencisi Valendi Mihailidis eğitim alıyor. İki tane de eğitimci var. 18 yıldır okulda öğretmenlik yapan Hristo Peştemalcioğlu aynı zamanda müdür. Müdür yardımcısı Türk öğretmen de Türkçe ve sosyal bilgiler dersine giriyor. Okulda bir sekreter bir de hizmetli var. Yani öğrenciyle birlikte toplam nüfus beş. 18 yıl önce 32 öğrenciyle öğretmenliğe başlayan 46 yaşındaki Peştemalcioğlu 160 kişilik okulda sadece bir öğrenciye eğitim vermenin kendini üzdüğünü söylüyor: “Çocuk sesi yok, oyun sesi yok. Rekabet ortamı yok. Ancak öğrencimiz çok iyi çocuktur, çalışkandır, bizi üzmüyor.”
'ARKADAŞ İSTERİM AMA YOK'
Bu okulda öğrenci olmak da zor. Valendi derslerde olduğu gibi teneffüslerde de yalnız. Kimi zaman öğretmeniyle top oynuyor kimi zaman kitap okuyup, resim yapmakla yetiniyor. “Canın sıkılmıyor mu” sorusuna, “Ben de arkadaşım olmasını istiyorum ama güzel yanları da var tek olmanın” diye cevap veriyor. Valendi tek öğrenci ama hiçbir bayram da es geçilmiyor. En son 29 Ekim’de Valendi öğretmeninin günün anlam ve önemini belirten konuşmasının ardından şiir okudu. Seneye beşinci sınıf olacak daha sonra ise ilköğretim ikinci kademe için başka bir Rum okuluna gidecek. Yeni kayıt olmazsa Valendi okulun son mezunu olacak.
Fener’deki Maraşlı Rum İlköğretim Okulu’ndaki öğrenci sayısı da ‘tek haneyi’ aşamıyor. Koca binada 6 öğrenci... Okulda biri müdür başyardımcısı, biri Türkçe diğeri Rumca olmak üzere iki Türk bir Rum öğretmen var. Bir de 10 yıldır bekçilik yapan İstitato Talyadoro. Dört kişilik ailesiyle okulun içinde yaşıyor ve okulun bakımını yapıyor. 10 yıl önce göreve başladığında 10 öğrenci varmış. Öğretmenler de okulun bu haline üzülüyor: “Tıpkı bir insan gibi yaşlanacak ve ölecek. Keşke elimizden bir şey gelse.” Türkçe öğretmeni Tayfur Altıok, üç yıldır okulda. 1000 kişilik bir devlet okulundan kendi isteğiyle gelmiş.
İKİNCİ KUŞAĞA OYUN BAHÇESİ
Bakırköy’deki Rum İlköğretim Okulu’nun ise altı yıldır hiç öğrencisi yok. Yan taraftaki dershaneden öğrenci sesleri geliyor ama bu ahşap bina hüzün ve sessizlikle dolu. Yakındaki Ermeni okulundan görevli gelen idareci Özen Albar haftada bir gün gelen resmi evrakları dosyalamak için uğruyor. Okula bekçilik yapan Carcar ailesi 22 yıldır bahçedeki müştemilatta yaşıyor. İki oğlunu da bu okulda okutan Silva Carcar, okul bahçesine ektiği sebze ve çiçeklerle oyalanmaya çalıştığını anlatarak “Çiçekleri suluyoruz, yerleri süpürüyoruz. Ne yapalım eğitim varmış gibi yapıyoruz” diye konuşuyor. Bir zaman çocuklarının okulu olan bu yer şimdi ikinci kuşağın oyun bahçesi.
Az da olsa, ‘daha çok öğrencili’ okullar da var. Her şeye rağmen hedeflerini yüksek tutuyor ve geleceğe umutla bakıyorlar. En kalabalık okul, 120 öğrenciyle Zapyon. 6, 7 ve 8. sınıfların ve lise öğrencilerinin olduğu Fener Rum İlköğretim Okulu ve Lisesi’nde de 60 kişi var. Üçüncü en kalabalık okul ise ilköğretim ikinci kademe ve lise eğitiminin verildiği Zoğrafyon. Taksim’deki 117 yıllık okulda 41 öğrenci var. Zoğrafyon’ın 18 yıllık müdürü Yani Demircioğlu mezun olduğu okulda çalışıyor. Yıllardır okulun sesini duyurmak ve öğrenci sayısını arttırmak için büyük bir mücadele veriyor. Okulda tiyatrodan sergiye, spordan araştırma faaliyetlerine kadar pek çok faaliyet yapılıyor. Üniversite başarısı yüzde 100. Rum okullarını bir tiyatro perdesine benzeten Demircioğlu, “Perde inmesin. Bizler bu oyunun son kahramanları olmak istemiyoruz” diyor.
ÇÖZÜM STATÜ DEĞİŞİKLİNDE Mİ
Rum okulları, Lozan Antlaşması ile güvence altına alınmış ve sadece Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrenciler devam edebiliyor. ‘Vatandaş’ Rum sayısı artmadıkça öğrenci sayısının artması da mümkün değil. Ancak okullara alınan öğrenci statüsünün değiştirilmesiyle okulların boşalması önlenebilir. Dört yıl önce yabancı uyruklu öğrencilere izin verilmesine yönelik hazırlanan kanun taslağı CHP’nin muhalefeti nedeniyle yasalaşmamıştı. Taksim’deki Zoğrafyon Lisesi’nin müdürü Yani Demircioğlu da çözüm için okulların yabancı uyruklu öğrencilere açılmasını öneriyor: “1923’te 2.280 öğrenci vardı, 1973’te 1.080, bugün 210 oldu. Yunanistan’dan tüccarlar geliyor. Yunan uyruklu velilerin çocukları niye buraya gelemesin?”