Güncelleme Tarihi:
‘‘Okul fobisi’’ daha çok 6-11 yaş arası çocuklarda ortaya çıkıyor. İlk belirtiler karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrıları ve ateş yükselmesi. Annesinden uzaklaşmak istemeyen çocuk, okula gitmemek için her türlü bahaneyi öne sürebiliyor. Özellikle okula yeni başlayan çocuklarda görülen bu fobi 2-3 haftada atlatılıyor. Eğer çocuğunuzun okuluna uyum dönemi bu süreyi geçerse bir uzmana danışmakta yarar var. Psikolog Tülin Yurtbay'a göre bu sorun aile ve öğretmen işbirliğiyle çözümlenebilir. Ancak ailenin çocuğun okula gitmesi için kesin kararlı bir tavır takınması şartıyla.
Okul sözünü duyar duymaz ya koltukların arkasına saklanıyor ya da odadan kaçıyordu. Altı yaşını doldurduğunu, artık ilkokula başlaması gerektiğini söyleyen annesine her defasında okula gitmek istemediğini bağırarak anlatmaya çalışıyordu. Önce onun bu davranışını ciddiye almadılar. Sıradan bir kapris gibi gördüler. Ancak o günün gelip çatmasıyla, aslında ne kadar büyük bir problemle karşı karşıya olduklarını anladılar. Can, kahvaltıdan sonra banyoya koşup bütün yediklerini çıkarmış, sonra da annesine çok hasta olduğunu, o gün okula gitmek istemediğini söylemişti. Gerçekten yüzünün rengi solmuş, ateşi yükselmişti. Anneyle baba onun hasta olduğuna inandılar ve o gün okula götürmediler. Ancak bu hastalık oyunu yaklaşık bir hafta sürünce bir çocuk psikoloğundan yardım istemeye karar verdiler. Babanın anneden daha kararlı olması işe yaradı. Oğlunu okula babası götürdü. İlk günler sınıfa girmek istemese bile, okulun bahçesinde, koridorlarında dolaştılar birlikte. Ve yaklaşık bir ay sonra her çocuk gibi Can da okulu sevmeye başladı...
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Psikolog Dr. Tülin Yurtbay, çocuklarda okul fobisinin sık rastlanan bir durum olmadığını ancak ailelerin bu olguyla karşılaştıkları anda önlem almaları gerektiğini söylüyor.
Kesin tavır takının
‘‘Ruhsal yönden evden kopabilme olgunluğu gösteremeyen çocukların okula uyumları kolay değil. Yeterli sosyal etkileşim deneyimi olmamış, aileye ve özellikle de anneye aşırı bağımlı yetiştirilmiş çocukların ilkokula uyum dönemini sağlıklı bir şekilde aşamadıklarını görüyoruz. İlkokula uyum dönemi üç haftayı aşarsa, okula gitme saatlerinde karın ağrısı, mide bulantısı, ateş yükselmesi gibi belirtiler görülürse ‘okul fobisi'nin ortaya çıktığını söyleyebiliriz.’’
Yurtbay’a göre belirtinin türü ve şiddeti çocuktan çocuğa değişiyor. ‘‘Bu problemi aşmanın yolu kuşkusuz sevecen bir öğretmenin yardımıyla, anne öğretmen işbirliğiyle gerçekleşecektir. Aile bireylerinin çocuğun okula gitmesi için kesin kararlı bir tutum takınmaları gerekiyor. Okula gidişin ertelendiği her gün ve saat, problemin daha da büyümesine yol açacaktır. Bu nedenle okula gitmeyi reddeden çocuğa karşı kesin bir tavır takınarak, mümkünse problem yaratmayacağı bir aile bireyiyle okula hemen devamı sağlanmalıdır.’’
Okulun ilk günlerinde her sırada birkaç annenin çocuğuyla birlikte oturduğunu görmek alışık olduğumuz görüntülerden. Çocuklar annelerinin eteğinden bir türlü ayrılmak istemez, annesi gitmeye kalksa avaz avaz ağlamaya başlarlar. Yurtbay, sosyal yetiştirilmeyen çocuklarda bunun gözlemlendiğini anlatıyor. ‘‘Aşırı korunmuş çocuklardır bunlar. Hatta evin dışına çıkarılmazlar, oyun oynayan arkadaşlarını pencerenin arkasından seyretmesi istenir, diğer çocuklarla arkadaşlık yapmaları engellenir. İşte bu tür çocuklar fobik davranışlar gösterebiliyor.’’ Eğer bu tür çocuklar okula adaptasyon güçlüğü çekiyorsa, kesin bir davranış tavrının takılması gerektiğini söylüyor Yurtbay. ‘‘Öyle veya böyle çocuk okula götürülmeli, sınıfa girmek istemiyorsa öğretmen odasında oturabilir, bahçede dolaştırılabilir ama mutlaka okula götürülmelidir.’’
Eğitmene düşen görev
Eğitimde iyi bir başlangıcın, çocuğun gelecek yıllarını olumlu yönde ve kalıcı olarak etkilediğini bu yüzden ilkokul öğretmenine çocuğun okula adaptasyonunda önemli rol düştüğünü anlatıyor Dr. Tülin Yurtbay. ‘‘Öğretmen ana babanın yerini tutuyor, çocuğun gözünde her şeyi bilen hiç yanılmayan kişi. Okul öncesinde çocuk nasıl anne ve babasını örnek alıyorsa, okul çağında da öğretmenini örnek alıyor. Çocuğun okul fobisini yenmede öğretmen ve aile işbirliği de yeterli olmuyorsa bir uzman psikoloğa danışmakta yarar var.’’
Bugüne kadar İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Ana Bilim Dalı Aile Ve Çocuk Tedavi Bölümü'ne gelen her yüz çocuktan birkaç tanesinde okul fobisi gözlemlendiğini vurguluyor Yurtbay: ‘‘Okul fobisi aslında çocuğun evden, aileden, anneden ayrılma anksiyetesidir. Bu tür davranışı gösteren çocuklar arasında aile sorunlarının yaşandığını görüyoruz. Sürekli kavga eden anne, baba, depresif anne gibi. Çocuk hep evde birşey olmasın diye okula gitmek yerine, evde nöbet tutmayı tercih ediyor.’’
Dr. Tülin Yurtbay eğer ortaokul ve lisede de okul fobisi ortaya çıkıyorsa, çocuğun aile yapısına bakılmasının, her hangi bir ruhsal sorunu olup olmadığının incelenmesinin zorunlu olduğunu söylüyor. ‘‘Mesela bir vaka hatırlıyorum. Dame De Sion'da okuyordu. Tahtadayken yaptığı bir heceleme hatası yüzünden öğretmeni onu sınıf önünde küçük düşürmüş. Arkadaşlarının gülüşmesi ise tetiği çeken son davranış olmuş. Ve çocuk bu günden sonra okula adımını atmamış. Bu genç kızı incelediğimizde maalesef çok uzun zamandır fobik olduğunu gördük. Oysa ailenin çok uzun zaman önce önlem alınması gerekirdi...’’
Öğretmen nasıl davranmalı
Davranışı tutarlı, olgun ve dengeli olmalı
Tepkileri çocuklar için anlaşılmaz ve şaşırtıcı olmamalı
Esnek ve hoşgörülü olmalı
Korkutma ve dayağa başvurmadan sınıfta düzeni sağlayabilmeli. Kendi kişiliği, özellikleri ve öğretim becerisiyle çocuktaki ilgiyi canlı tutabilmeli
Sorumluluklar vererek öğrencilerde kendi kendilerini denetleme yeteneği geliştirmeli
Eksikliklerini ve yetersiz yönlerini vurgulamak yerine, başarılarını ön plana çıkarıp öğrenciyi yönlendirmeli. Başarısız durumlarda ise öğrenciye sınıf önünde küçültücü söz ve tutumlardan kaçınmalı.
Öğrencilerini kıyasıya bir yarışa itmemeli
Kendi iç çatışmalarını, bunalımlarını öğrencilerine asla yansıtmamalı.
OKULDA BAŞARILI OLMAK İÇİN
Rehber Danışman Nilgün Aktaş, yeni okul döneminde şu birkaç ayrıntıya dikkat edilirse öğrencilerin başarılı olmasının kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Bunları yapın
Derse hazırlıklı gelin (Konudan haberdar olun).
Ders sırasında not tutun.
Zamanında ve konuyla ilgili öğrenme amaçlı soru sormaktan kaçınmayın.
Dersi dikkatle dinleyin.
Anlamadığınızı tekrar sorun.
Bir önceki derste verilen ödevleri yapın, konuyu tekrar edin.
Dersin başladığı andan itibaren yalnızca dersle ilgilenin.
Konuyla ilgili yerinde ve düzeyli espri yapın.
Öğretmeninize konuyla ilgili anlatımı bittikten sonra soru sorun.
Ders sırasında aktif katılım ile dinlenme zamanını iyi ayarlayın.
Ders sırasında öğrenme isteğinizi ve zevkinizi açıkca gösterin.
Diğer arkadaşlarınızla kuracağınız iletişim çerçevesinde olumlu ve samimi bir sınıf havası oluşturun.
Öğrenci kimliğine uygun davranışlar sergileyin.
Öğretmeninize ve arkadaşlarınıza karşı saygılı davranın.
Bunlardan kaçının
Sınıfın dikkatini dağıtacak davranışlar sergilemek.
İkili ya da üçlü konuşmalar, yazışmalar yapmak.
Sırada yayılarak oturmak.
Derste not tutmamak.
Ders sırasında gazete, dergi okumaya çalışmak.
Verilen ödevleri yapmamak.
Devamsızlık yapmak.
Çiklet çiğnemek, yemek yemek.
‘‘Ben bunu biliyorum’’ düşüncesi ile ilgisiz davranmak.
Öğretmenin sözünü sık sık kesmek, konu anlatımı sırasında sık sık araya girmek.
Öğretmene ve arkadaşlara saygısızlık yapmak.
Teneffüslerde ya da ders dışı zamanlarda yapılması gereken davranışları ders sırasında sergilemek.
Konu dışı sorularla dikkati dağıtmak.
Önyargılı ve tavırlı davranmak.
Tepkisiz bakmak, konuya katılmamak.
Derste ilgisiz davranmak ve de bunu arkadaşlarına yansıtmak.