Güncelleme Tarihi:
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural Kanaltürk'e atanan kayyumların yayını kesmek istemesine sert tepki gösterdi. Vural şunları söyledi:
"Gerçekten bugün bir zorba devletin insanların hürriyetlerini nasıl tehdit ettiğinin bir örneğini görüyoruz. Bugün ve yarın Atilla Kaya ile birlikteyiz. İnternetten izleyebiliyoruz. Hukuka ve anayasaya aykırı şekilde ele geçirilmiş güçle milletimiz korkutulmak isteniyor.
Bugün herkes makul şüphe adı altında her türlü el koyma yapabilir. Bu hukukun değil AKP'nin el koymasıdır. Havuz medyasıyla, ihale havuzlarıyla yönetmek isteyenler bu havuza girmeyenleri tehdit olarak algılamıştır. Bu girişimleri esefle karşılıyorum.
Ey hakim sen bu isimleri kimden aldın? Saraydan mı eline tutuşturuldu? Siz adalete olan güveni ortadan kaldırıyorsunuz. Şimdi aziz vatandaşlarım hangi hakime güvenecekler? Bulamadınız mı başka adam? Bulamadınız mı havuz medyasından başka kişileri?
Bu bir AKP'lileştirme, bu bir çökme operasyonudur. Bugün yandaş ile medyayı ele geçirmek isteyenler, sermaye gruplarını da tehdit ederek, el koymayla tehdit ederek kendi sermayelerine sermaye katmak istiyorlar. Daha nereye götüreceksiniz? Bu bakımdan gerçekten çok üzücü bir durumla karşı karşıyayız.
Kayyumlara sesleniyorum. Biz oraya geleceğiz. Bizim sesimizi kısamayacaksınız. Hepiniz aklınızı başınıza alın. Adam gibi davranmasını bilmeniz gerekiyor. Buradan kamunun atadığı TRT, veya kayyumlar, kim olursanız olun bu devran bitiyor. 1 Kasım'dan sonra 7 Haziran'ı hazmedemeyenler muhakkak cezaların çekecekler. Buna alet olan kim varsa kim olursa olsun haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmadığımızı herkes görecektir. Bunlar Ak Toros operasyonudur."
CHP'li Barış Yarkardaş ise kayyum atanmasından sonra ortaya çıkan durumla ilgili olarak şunları söyledi:
"Şu anda Kanaltürk'ün BugünTV'nin ana kumanda masasındayız. uzun yıllar televizyonda çalıştım. Yetkili olmayan hiç kimse bu odaya giremez. Burası bir geminin kaptanının odasıdır. Az önce sayın genel başkanımız Kılıçdaroğlu ile konuştum. Buradaki hukuk rezaletini aktardım. Sayın Kılıçdaroğlu, selamlarını saygılarını iletti. Önemli bir demokrasi mücadelesi verdiklerini ve bunun yanında basın özgürlüğünün sağlanması iin CHP'nin burada grulunan vekil arkadaşlarımızla birlikte hukukun uygulanması adına görevimizin burada devam etmesini istedi. Biz CHP milletvekilileri olarak hayatımızda ilk kez yetkimiz olmadan bir yere girmek durumunda kaldık. Bu rejinin yayın yapabilmesi için buradayız.
Sabah polislkere defalarca anlatmamız rağmen hukuk dışı bir tebligat uygulamaya çalıştılar. Bu devranın mutlaka ve mutlaka bir gün döneceğini, bu hukuk dışı kararları alanların utanacaklarını ve bu hukukdışılıktan dolayı yargıulanacaklarını kendilerine söyledik.
Belki biraz sonra polis zoruyla, bu camları aşarak kırarak buraya girecekler, yayını kesmeye çalışacaklar. Herkes bu sabah 28 Ekimn 2015 tarihinde Mecidiyeköy'de yaşanan bu kara günü hafızalarına nakşedsin.
Düşünün az önce Halk TV'deydim. Akın İpek'in "kanala el konulursa maaşlarını alamazlar" diyerek maaşlarını ödediğini söyledim. Gazeteci arkadaşlarımız aldıkları paranın karşılığını vermek için çalışmak istiyorlar. Ama polis gazete içinde çalışanlara kimlik soruyor. Bunun adı polis devletidir. Recep TAyyip ERdoğan, Ahmet Davutoğlu yarattığınız eserle övünün.
Tıpkı cunta darbe dönemleri gibi tebligat getirdiğine, gazetecilerin kimlik göstererek koltuklarına oturduğuna şahitlik ediyoruz."
CHP'Lİ HALİK KOÇ: DEMOKRASİNİN KATLİNE TANIK OLUYORUZ
"Kabul edilemez olaylarla karşı karşıyayız. Demokrasinin katline tanık oluyoruz. Tek bir kişi, Türkiye'deki her özgürlük alanını kendisini hukukun üstünde görerek hukuku kendisine uydurarak katletmekle meşgul. Hiç kimse şunu unutmasın. Karanlığın en koyu olduğu an aydınlığa en yakın olunan andır. Hiç kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. Demokrasi bunu kabul etmez. Başından itibaren vurguluyoruz. Devlet korsanlık yapmaz. Şu anda yaşadığımız tablo bu. Bugünleri hep beraber aşacağız."
CHP MİLLETVEKİLİ ŞAFAK PAVEY: BUNLARIN TEK NEDENİ..
Geçmiş olsun diyorum. Bu utanca hep beraber tanıklık ediyoruz. Burada nefes alınmayacak durumda yayın koşulları içindesiniz. Şu anda tanıklık ettiğiniz şey, kırşehir'de kitapevi yakanlar burada bizi yakamadıkları için üzülüyorlar. Şu anda tarihe tanıklık ediyoruz. Türkiye böyle bir şey görmedi. Bunların tek nedeni çaldılar yakalandılar ve ülkeyi başımıza yıkıyorlar.
DEMİRTAŞ: KABUL EDİLEMEZ UYGULAMA
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Koza Grubu'na kayyim atanması ve yaşananlar ile ilgili sert açıklamalar yaptı. Demirtaş şunları söyledi:
"Sabah biliyorsunuz bir televizyona zorla el koyma, neredeyse zulüm uygulamasıyla başladık. Çok mu şaşırdık? Yok. Burası AKP Türkiye’si. Benzer uygulamaları hukuksuz, anayasaya uymayan, çok sayıda uygulamayla karşı karşıyayız. Bizi şok eden şaşırtan değil ama bir kez daha bizi üzen bir olayla güne başladık. Kabul edilemez uygulama olduğunu belirtmek istiyorum.
HDP olarak özgürlüklerin insan haklarının amasız ancaksız herkes için geçerli olduğunu düşünüyoruz. Hiçbir şekilde hiç kimseye doğrudan kendi haklarını aleni şekilde gasp edecek bir uygulamaya hiç kimsenin sessiz kalmayacağını da hükümetin bilmesi lazım.
Bu belki şu anda bir medya grubuna gibi görünüyor ama toplumun tamamına dönük. Düşünce özgürlüğü hak ve özgürlüklerin anasıdır. Onun ihlal edildiği yerde geri kalan hiçbir şeyi koruyamazsınız. Umut ediyorum bütün bu yaşananlardan toplum olarak dersler çıkarırız.
Önümüzde 1 Kasım var, seçmenler açısından siyaseti denetleme kendi yaşadığı ülkede siyasete yön verme açısından seçimler önemli fırsatlardır. Bütün bu olup bitenleri tersine çevirebilecek bir sonuç elde etmeyi umuyoruz. Mevcut iktidarın da bütün bu baskı zulüm anlayışıyla Türkiye'yi getirdiği felaketten geri döndürebilecek bir akıl tutulmasından vazgeçeceğini temenni ediyoruz."
HDP'Lİ GARO PAYLAN: BİZ YETİŞİYORUZ MERAK ETMEYİN
HDP milletvekili Garo Paylan ise şölye konuştu: "Geçmişler olsun tekrar. Şu anda yolda size doğru gelmek istiyorum. Biz elinde sonunda durduracağız. Biz yetişiyoruz merak etmeyin."
LDP GENEL BAŞKANI CEM TOKER: DAVUTOĞLU BU GÖRÜNTÜLERİ İZLİYOR MU
"Öncelikle geçmiş olsun, Türk milletine geçmiş olsun. İzlediklerim kanımı beynime sıçratıyor. İşin çok vahim bir yönü var. Hangi birini sayalım bilmiyorum. Düşünün kanunsuz emir uygulayan polislerle birlikte, üç dört gün sonra seçime gidiyoruz, bu sandıkların güvenliğini taşımasını bu polisler yapacaklar. Sözde tarafsız olması gereken içişleri bakanlığına bağlı polisler yapacak. Endişe verici günlere geliyoruz. DAvutoğlu başbakan olarak bu görüntüleri izliyor mu ama bu kısmen de onun eseridir. Kınıyorum. Sinirimden konuşacak halde de değilim."
İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ'NDEN AÇIKLAMA
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, Kanaltürk'e yapılan kayyum ataması ve bugün yaşananlarla ilgili olarak bir açıklamayla yaşananları kınadı. Yaşananları üzüntü ve kaygıyla takip ettiklerini belirten İGC Başkanı Misket Dikmen, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“HUKUKSUZLUK”
“Koza İpek Medya Grubu’na kayyum atanmasının ardından yaşanan hukuksuzluklar ne yazıkki devam ediyor. Sabah saat 5’te gazete ve kanal binalarına gelerek, kapıları kırıp içeri giren, meslektaşlarımıza hakaretler yağdırıp, göz altına alan ve yayını kesenleri ve onlara bu talimatı verenleri kınıyoruz. İşini kaybetme korkusuyla işine ve mesleğine sahip çıkan gazeteciler darp edilmişlerdir. Üzerine kan sıçramış sarı basın kartı şuan tüm dünya medyasının gündemindedir. Ülkedeki kan ve terör, polis terörü olarak basın mensuplarına da sıçramıştır.
Demokrasilerde ve hukukun üstünlüğünün olduğu hiçbir ülkede yaşanmayacak bu tablo ülkemizde hepimizin gözü önünde gelişiyor. Mülkiyet hakkı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin birinci olmazsa olmazıdır. Basın Özgürlüğü de Anayasamız ile güvence altına alınmıştır. Ancak bu iktidar hem hukuku hem kişi haklarını hem de basın özgürlüğünü ayaklar altına almaya devam etmektedir. Bugün TV ve Kanaltürk’ün yayınlarının durdurulması tamamen hukuksuzdur. Yapılan müdahaleler zorbalıktır. Meslektaşlarımıza ve kurum yöneticilerine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor, yanlarında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Bu kara günler geçecek ve sorumluları elbet hesap verecek.”
Nazlı Ilıcak: Biz de solcu arkadaşlar gibi direnmeyi öğreniyoruz
Bakın burada tekrar hatırlatalım kayyum yazı işleri ve yayın işlerine karışamaz. Müessesenin menfaati için atanmıştır kayyum. Biz yazı yazdık baskıya verdik. Ama ben geleceğim buraya. Bu neye göre savcılık bu kararı verdi. Şimdi MASAK raporundan bir şey çıkmıyor. Vergi denetiminden çıkmıyor. Bunun üzerine sadece üç bilirkişi atıyorlar. Biz de solcu arkadaşlarımız gibi zulme direnmeyi öğreniyoruz.