Güncelleme Tarihi:
Bilimsel adlar çoğu kez bir bitkinin görünüşüne dair esaslı bir fikir verir ve Petasites bu kurala istisna değildir. Kelimenin kökeni Yunanca’da geniş kenarlı şapka anlamına gelen petasos sözcüğüdür. Öksürük otu yetiştiği bazı bölgelerde hâlâ doğal şemsiye ve güneşlik olarak kullanılmaktadır.
Öksürük otunun yaprakları yaz mevsiminde yayıktan alınan tereyağını sarmak için kullanılırdı ve bu kullanım şekli bitkinin en bilinen ismini açıklar (ç.n.: öksürükotunun İngilizce’deki karşılığı “butterbur”, Türkçe anlamı “tereyağı kozalağı”-dır). Öksürük otu yüzyıllar boyunca başka isimlerle bilindi. Hakkını verdiği adlardan biri de “öksürük otu”ydu, bu şekilde adlandırılmasının
sebebi bin yıl boyunca öksürüğü ve solunumla ilgili başka birçok rahatsızlığı iyileştirmek için kullanılmasıydı. Öksürük otu en az 2000 yıldır tıbbi amaçlarla kullanılmaktadır. Eski Yunanlılar bu bitkiyi astım tedavisinde kullanırlardı. Ortaçağ Avrupası’nda, öksürük otunun köklerinden ya da yapraklarından yapılan çaylar öksürüğe, ses kısıklığına, bronş enfeksiyonlarına ve idrar yolu rahatsızlıklarına devaydı ve bağırsak kurtlarını atmakta işe yarardı. Ateş düşürmek ve bağırsak rahatsızlıklarını yatıştırmak için de kullanılırdı. 1600’lü yıllarda, taze öksürük otu yaprakları lapa haline getirilerek vücuttaki şişmiş bölgelere, ağrıyan eklemlere, kramp giren kaslara, kaşıntılara, yaralara ve diğer vücut tahrişlerine uygulanırdı.
İnsanlar hırıltılı öksürüklerinden kurtulmak için kurutulmuş öksürük otu yaprağının ya da kökünün dumanını içme yoluna bile gidiyorlardı. Modern bitkisel tıpta tedavi için öksürük otunun kullanıldığı rahatsızlıkların sayısı dikkate değer derecede fazladır. İyileştirici uygulama olarak kullanıldığı başlıca alanlardan biri, migren ağrılarının tedavisidir. Öksürük otu ekstresi migren ağrılarının süresinin ve şiddetinin yanı sıra ağrıların sıklığını azaltmada da yardımcı olabilir. Ayrıca migren ağrılarının ortaya çıkmasını başından itibaren engelleyebilir. Bitki tedavisi uygulayıcıları, öksürük otunu, uyuşukluk ve antihistamin (ç.n.:alerji ve kaşıntıyı önleyen ilaçlar) almaktan kaynaklanan diğer yan etkiler haricindeki mevsimsel alerjilerin (alerjik rinit) belirtilerinin tedavisi için de önermektedirler. Geçmişte olduğu gibi bugün de öksürük otu, eklem ağrılarından kurtulmak, öksürüğü ve bronşiti hafifletmek ve incebağırsak rahatsızlıklarını yatıştırmak için kullanılmaktadır.
ÖKSÜRÜK OTU HANGİ TARİHLERDE NASIL KULLANILDI?
1633; İngiliz botanikçi J.Gerard öksürük otunun şarapla birlikte tüketildiğinde “şahane bir ilaç” olduğunu söyleyip övdü.
1951; Öksürük otuyla ilgili söylenenler bu bitkinin tıbbi özelliklerineduyulan ilginin yeniden canlanmasına neden oldu.
1954; Yüzüklerin Efendisi’nde Şahlanan Pony’nin hancısının adı Barliman Öksürük Otu’ydu. Barliman Butterbur.
1997; Birleşik Devletler’de öksürük otuyla ilgili ticari hazırlıklar artık mevcuttu.
Kalın köksaplı çok yıllık bir bitki olan öksürük otunun 20’den daha az türü vardır ve doğal olarak yetiştiği başlıca yerler kuzey yarıkürenin, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika dahil olmak üzere, soğuk bölgeleridir. Birçok öksürük otu türü, kalın ve geniş yaprakları için sulak topraklarda oluşturulan büyük tarlalarda bahçecilik faaliyeti olarak yetiştirilmektedir. 90 santimetreye kadar ulaşan dev yapraklar çiçeklerden sonra ortaya çıkarlar.
Kalp şeklinde ve neredeyse dairesel olan yaprakların kenarında dalgalı dişler vardır. Yapraklar olgunlaştığında neredeyse tüysüz bir hale gelir, koyu yeşil bir renk alır ve yaprakların alt taraflarında grimsi ince tüyler çıkar. Ravend bitkisininkilere
benzeyen yaprak sapları 45 santimetre uzunluğa ulaşır. Erguvan rengi çiçekler yapraklar ortaya çıkmadan önce ilkbahar zamanı 90 santimetreye ulaşır. Kültürdeki bitkilerin çoğu erkektir. Her erkek bitkinin üzerinde erguvan rengine çalan 30’dan fazla, her bir dişi bitkinin üzerinde de 130 kadar pembe-leylak çiçeklik belirir. Erkek ve dişi bitkilerin çiçekleri ve çiçekli sapları o kadar farklı görünüşlere sahiptirler ki eski zamanlarda farklı türler olarak sınıflandırılırlarmış. Reçine aromalı köklerinin acı bir tadı vardır.
ŞİFALI BİTKİLER ANSİKLOPEDİSİ İSİMLİ KİTABI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN
YETİŞME ALIŞKANLIKLARI
Öksürük otları genellikle sulak alanlarda, akıntı ve ırmak kenarlarında yetişir ve büyük koloniler oluştururlar. Büyük yapraklar, bu kolonilerin yabani doğada kolaylıkla fark edilmesini sağlar. 18. yüzyılda yaşayan İsveçli botanik bilimci Carolus
Linnaeus, tavukların ve diğer küçük çiftlik hayvanlarının yağmur yağdığında öksürük otunun büyük yapraklarının altına girerek korunduklarını gözlemlemiştir. Kuzey Avrupa’da dişi bitkiler ender görülür, baskın olan erkek bitkilerse yüzyıllardır bilinmektedir. Öksürük otu Birleşik Devletler’in kuzeydoğusundaki işlenen topraklardan kaçmış ve ayrıca Illinois ve Washington’da yayılmıştır