Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2003 00:00
BRÜKSELİKİLİ görüşmede Danimarka Başbakanı Rasmussen, Başbakan Erdoğan'a:‘‘Demokratik kriterleri tam olarak yerine getirseniz, Kıbrıs'ı da çözseniz bile, ülkenizde bölgelerarası dengesizlik olduğu sürece, üyelik görüşmelerinin başlaması zor.’’Bu konuşma AB bildirisinde Türkiye bölümüne yansıyor:‘‘Güneydoğu'da durum ve kültürel haklar...’’Avusturya delegesi Brüksel'deki görüşmeler sırasında:‘‘Türkiye'nin ekonomik durumunu da gözden geçirmek gerek.’’Bu konuşma AB bildirisi Türkiye bölümüne yansıyor:‘‘Türkiye'deki makro ekonomik dengesizliklere dikkat etmek gerekir.’’Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bir demeç veriyor. Brüksel'de Yunanlı delege kalkıyor ve ‘‘Türkiye'de askerin sivil otorite üzerindeki etkisi devam ediyor’’ diyor. Bu konuşma AB bildirisi Türkiye bölümüne yansıyor: ‘‘Sivil-asker ilişkilerinin Avrupa pratiği doğrultusunda geliştirilmesi gerek.’’Herşey cımbızla çekiliyor!.. Cımbızla yerleştiriliyor!..DİPLOMATİK SAVAŞTürkiye'deki her gelişme Brüksel'e tahminlerin ötesinde bir ağırlıkla yansıyor. Diplomatik savaş, Brüksel'de işte böyle başlıyor. Bir ileri, bir geri, iniyor, çıkıyor, kazanılıyor, kaybediliyor. Önceki gece yarısı. Her ülkenin bir tarafından tutup çekiştirdiği Türkiye paragrafı masada. İyi niyetli, kötü niyetli. Tam bu sırada devreye doğrudan AB ülkelerinin dışişleri bakanları giriyor. Her türlü çomak sokmaya rağmen, önemli bir karar veriliyor:‘‘AB ile görüşmelerin başlaması yönünde, şu ana kadar gerçekleştirilen kayda değer ilerlemenin devamı için, AB, Türkiye'yi teşvik eder.’’2004 Aralık ayında görüşmelerin başlamasına dönük, ilk somut cümle. Daha önceki yıllarda Türkiye bölümünde hiç yer almayan, Türkiye'ye cesaret veren ilk somut sinyal. Bu ana kadar görüşmelerin başlaması ile ilgili bir vurgulama yok. Şimdi ilk işaret veriliyor. Ama yukardaki örnekler de dikkate alındığında, dereyi görmeden paçaları sıvamak kolaylığına kaptırmak yine de yanlış. ÇELİŞKİLERE DİKKATÇünkü aynı Türkiye paragrafında, bu cesaret edici cümleye rağmen, Türkiye'nin itiraz ettiği noktalar yine de kalıyor. Güneydoğu ile kültürel haklar yanyana. Yani, kültürel haklar sadece Kürtlerle anılıyor gibi. Ya da sivil-asker ilişkileri, ya da ekonomik durum. Buralarda Türkiye'nin itirazları geçerli olmuyor. Türkiye için diken hep var. İğne hep var. Ümit veren somut bir sinyal, yine de diken ve iğne ile atbaşı. Yani, derin bir oh çekmek yok. Aslında, bu koşullarda olması da zor. TÜRKÇE ANAYASAÖrneğin bir başka çelişki Avrupa Anayasası ile ilgili. Altı ay önce Selanik AB Zirvesi'nde Avrupa Anayasası bir de Türkçe olarak yayınlanıyor. AB'ye Türkiye'den önce, Türkçe giriyor. Ancak, şimdi Brüksel'de Türkçe Anayasa yok. Türkçe raftan yeniden iniyor. Avrupa Anayasası her AB ülkesi dilinde var, ama daha önceden olduğu halde Türkçe yok. AB Türkiye'ye görüşmeler için ışık yakarken, Türkiye'nin dilini metinden çıkartıyor. Teröristler listesi GEREK Başbakan Erdoğan'ın, gerekse Dışişleri Bakanı Gül'ün AB liderleri ile görüşmelerinde terör de ele alınıyor. Herkes teröre karşı işbirliğinde isteğini belirtiyor. İşbirliği, ama nasıl?.. Onların söylediği gibi, sadece istihbarat alışverişi mi?.. Hayır. Eğer, sözde kalmaz ise, yeni bir terörist örgütler listesi çıkabilir. AB ülkelerini Türkiye bu yönde uyarıyor, onlar da içinde KADEK ile İBDA-C'nin yer alacağı yeni bir terörist örgüt listesi hazırlama yönünde söz veriyorlar. Bakalım Brüksel'de verdikleri sözü, yarın ülkelerine dönünce tutacaklar mı?.. Kim etkili?DIŞARIDAN Amerika. İçeriden ise, Almanya, İngiltere ve Fransa başı çekiyor. Bildiride Türkiye paragrafı ve Türkiye'ye yakılan ışıkla ilgili olarak etkili olan ülkeler bunlar. Kuzey ülkeleri mesafeli. Yunanistan hep kollamada. Yeni ve küçük ülkeler ise büyüklerin izinde. Türkiye'nin kaderini 2004 yılında büyük ölçüde bu dört ülke belirlemeye aday.
button