Güncelleme Tarihi:
NTV canlı yayınında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
Sayın Erdoğan 2002'den beri Türkiye'yi yönetiyor bir sorun yoktu. Cumhurbaşkanı olduktan sonra ortaya çıktı. İçeriğinde ne var bilmiyoruz. Metin olmadan bizim düşüncelerimizi ifade etmemiz doğru değil. Görelim ondan sonra otururur tartışırız. Yapılan bir rejim değişikliğidir sistem değişikliği değildir. Bu ülkenin 140 yıllık parlamenter sistem geleneği var mı? Var. Aksayan yönleri düzeltilebilir. Anayasalar bütün demokrasilerde toplumsal uzlaşma belgesidir. Anayasalar bir partinin mutfağında hazırlanmaz. Geçmişte Yargıtay'a 160 militan atandı. Hangi ülkede OHAL döneminde anayasa değişiyor?'
Hangi ülkede OHAL döneminde anayasa değişiyor? Demokratik parlamenter sistem güçlenecekse biz varız dedik. Darbe hukukundan kurtulacaksak biz varız dedik. Cumhurbaşkanlığı devletin sigortasıdır. Bir evde sigorta atarsa olmaz. Nedir sigorta? Devletin kurumları uyumlu çalışamıyorsa bir hakeme ihtiyaç vardır. Bizim sistemimizde bu makam cumhurbaşkanlığıdır.
Şimdi cumhurbaşkanı siyasi taraf olacak. Kendi partisinin cumhurunun başkanı olacak. Böyle bir şey olmaz. Halkı kandırmasınlar. Sistemin aksayan düzletilmesi gereken yanları var. Bir araya gelip düzeltelim diyoruz.
REFERANDUM TARTIŞMASI
Kuralları var hukuk kuralları var. Bu kurallar içinde bu çalışır. 330’u geçilirse referanduma gidilir. 82 anayasası yüzde 92 oyla kabul edildi. Yüzde 92’nin altında kalan oyun belki meşruiyeti bile tartışılabilir. Hangi koşullarda evet dendi? Demokrasi askıdaydı. Şimdi de demokrasi askıda. Hangi demokrasiden bahsediyoruz biz? Türkiye bu kafayla giderse ve yönetilirse, bakın çok açık söylüyorum, çok daha büyük sorunlara gebe olur Türkiye.
Boş kağıda imza atan milletvekilleri akıllarını kime kiraya verdiler. Boş kağıda imza atma nereden çıktı? Seçim bölgesine gittiğinde “sen bizim değil sana boş kağıda imza attıranın vekilisin” diyeceklerdir. Ve haklılardır. Türkiye’nin geleceği konusunda ciddi kaygılarım var.
BÜTÜN GÜCÜ BİR KİŞİYE VERMEK DOĞRU MU
Türkiye’nin geleceği konusunda ben hangi endişeleri taşıyorsam Bahçeli de umarım taşıyordur. Bir anlamda neredeyse Türkiye Kuzey Kore’ye dönecek. Bütün uygar dünya ile kavgalı hale geldi Türkiye. Bu endişeyi ben yüreğimde duyuyorum. Bahçeli’nin bunu duyması gerekir. Bütün gücü bir kişiye vermek doğru mu? Devlet benim anlayışı Hitler anlayışıdır. Sayın Bahçeli bu kültürü destekliyor mu desteklemiyor mu?
BU OLACAK BİR ŞEY Mİ?'
Fiili durum nedir? Bir kişi “anayasaya uymayacağım, ettiğim yemine uymayacağım” diyor. O zaman ne deniyor “sen anayasaya uymuyorsan anayasayı sana uydururuz.” Bu olacak bir şey mi? Bu anlayış emin olun söyleyecek söz bulamıyorum. Bir kişinin arzusuna göre anayasa mı yapılır? Bana dünyada üçüncü sınıf ülke gösterin bir kişiye bağlı olarak anayasa yapılan. Bahçeli de bunları eleştirmişti. Peki nasıl oluyor. Benim aklım almıyor inanın ki.
Bu süreçte sadece bir kişi var. Bir kişinin egolarına bütün Türkiye’yi teslim edelim diyorlar. Vatandaş adaleti nerede arayacak peki.
'ÖCALAN DA BAŞKANLIK İSTİYOR'
Abdullah Öcalan’ın İmralı günlükleri yayınlandı. O da başkanlık sistemini savunuyor. Her başkanlık sistemi toplumu ayrıştırır. Eğer bunu hala görmüyor ve okumuyorlarsa bu ülkeye ihanet ediyorlar. Bu kadar açık bu kadar net söylüyorum. Toplumu kandıracaklar, “efendim başkanlık değil de cumhurbaşkanlığı.” Bütün yetkiler yine bir kişide…
AHMET ALTAN VE NAZLI ILICAK’IN İSMİNİ OKUMASI
Orada üç değil 13 isim de olabilirdi. Hapishanelerde 146 gazeteci var. İmkanım olsa 146 gazeteciyi de sayardım? Biz bir ilkeden bahsediyoruz. Bir ülkede bir gazeteci yazı yazdığı için içeri atılmamalı. Düne kadar bunlar sizin el üzerinde tuttuğunuz gazetecilerdi. Şu anda hapisteki gazetecilerin çoğu tek kelime CHP lehine yazı yazmış değildir. Ama biz demokrasiyi savunmak zorundayız. Demokrasi ve ahlak çifte standardı kabul etmez. Hapiste olmak kahraman olmak değildir. Kahramanlaştıran iktidarın kendisidir. Ben değilim. Bir insanı suçsuz yere tutuklayıp içeri atarsanız kahraman yaratmış olursunuz.
Gazeteci yargılanmaz değil elbette yargılanır. Mahkum olursanız gider yatarsınız. Ama aylarca iddianame yok ortada, içeride kalıyor. Kolektif suç oluşturdular. Birisinin suçu varsa bütün aileyi suçluyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Dindarız diyorlar ben onların dindar olduğuna da inanmıyorum. Onlar çıkarcı. Dindar olsalar sevgili peygamberimizin veda hutbesine bakarlar.
DANIŞMANININ GÖZALTINA ALINMASI
Gönüllü danışmanlık yapıyor. Mitinglerde miting öncesi nabız tutuyordu. Bir ekiple. Biz bunlara herhangi bir ücret ödemiyoruz. Miting sonrasında da aynı ekip konuşmanın ne kadar memnun ettiğine bakarlardı. Bu 3 arkadaşın Gülen cemaatiyle bağlantıları nedir onu da bilmiyoruz. Biz gelen herhangi bir bilgi yok.
KARDEŞİNİN AÇIKLAMALARI...
Kardeşimle bu konuyu konuşmadım. Kardeşim küçük bir çocuk değil. Dolayısı ile illa benim siyasi görüşümü desteklemek gibi bir durum da yok.
Herbirimiz bağımsız bir bireyiz. Ama bizim Didim belediyemiz olağanüstü hizmetler veriyor. Didim’de 2 tane yüksek bina var. Bu binaların yıkılması lazım. Çünkü Didim örnek bir turizm kenti olmak zorundadır. Şimdi o binaların sahipleri parayla insan satın alıp bize saldırtmanın yolunu arıyorlar. Onların etrafındaki insanlara bakın. Göreceksiniz o müteahhidin yandaşları...
(Kardeşinize para mı verdiler? sorusu üzerine) Benim ne söylediğimi siz de söylediniz herkes anladı. Belediye başkanımıza, “Soyadı Kılıçdaoğlu da olsa, kim olursa olsun buna benzer şeyler söyleyince kapının önüne koyun” dedim. Konu ahlaki bir konu… Ama birisi cebine para koydu, çık şunu söyle dediyse kapının önüne koyarız. Benimle aynı görüşü paylaşmasa bile ahlaklı insanın başımın üzerinde yeri vardır. Bana sordular ağabeyinizle bir sorununuz var mı diye? Ağabeyim olmadığı için hayır sorun yok dedim.