Güncelleme Tarihi:
Yüzyıllardır tıbbı tedavilerde kullanılan Oğulotu bitkisi halk arasında farklı isimlerle adlandırılıyor. Özellikle, yapraklarına dokunulduğunda ortaya çıkan nanemsi ve rahatlatıcı kokusuyla biliniyor. Son dönemde en çok merak edilen bitkilerden olan Oğulotu, özellikle hastalıklarını doğal yöntemlerle tedavi etmek isteyen vatandaşların araştırılmalarına konu oluyor. Oğulotu hakkında bilinmesi gerekenleri derledik. İşte Oğulotu hakkında tüm detaylar...
Oğulotunun yapraklarına dokunduğunuzda havayı nanemsi, limoni bir koku kaplar. Koku karşı konulmazdır, özellikle de arılar için. Bu gerçek, bitkinin cins adına da yansımıştır; Melissa Yunanca’da bal arısı demektir. Oğulotu bir arı bitkisi olarak 2000 yıldır ekilip biçilmektedir. Dönemlerinin önemli hekimleri olan Dioskorides ve Büyük Pilnius’a göre, Yunanlılar ve Romalılar oğulotunu yiyeceklere lezzet katmanın yanı sıra tıbbi amaçlarla da kullanmışlar. Ateşi düşürmek için şarabı oğulotuyla birlikte içer ve yaraları ve böcek ısırmalarını tedavi için de ezilmiş yaprakları kullanırlarmış.
Doğal yetişme alanı Akdeniz ve Asya olan Melissa cinsi 3 ya da 4 tür barındırır. Oğulotu boyu 30 cm’den 90 cm’ye kadar ulaşabilen dik, otsu ve çok yıllık bir bitkidir. Saplar seyrek ve küçük tüylerle kaplıdır. Karşılıklı sıralanmış dişli, elmas şeklinde oval yapraklar uçlarda buruşmuş ve tarak şeklini almıştır. Taze yapraklar ezildiğinde kuruma yüzünden güzel kokusunu büyük oranda kaybetmiş olsa da kendine özgü yağlı limoni bir koku saçar.
Büyüme koşullarına bağlı olarak yaprakların eni 10 cm boyu da 2,5-7,5 cm olabilir. Çiçekler –en fazla 0,5 cm uzunluğa ulaşırlar- sapın üst kısmında helezonik bir şekil oluştururlar; her helezonda 4-12 arası çiçek olur. Ayva sarısı, pembe ya da beyaz çiçekler yazın sonlarına doğru belirir.
Yunanlılar oğulotunu Araplara tanıtmış olabilir. Araplar bu bitkiyi kalp sorunları ve depresyon tedavisi için ve hafızayı ve zihni güçlendirmek için kullanmıştır. 9. yüzyılda İmparator Şarlman bu bitkinin tedavi edici özelliklerinden öyle etkilenmişti ki tüm manastırların ecza bahçelerinde ekilmesini emretmişti. Oğulotu, Orta Çağ ve Rönesans boyunca yaraları, sindirim bozukluklarını tedavi etmek ve anksiyete ve uykusuzluğu gidermek için kullanıldı. Bazı tarikatlar oğulotunu özel aromatik sularda kullandı. En ünlüsü, Eau de Melisse de Carmes, başka bir adla Karmelit suyudur. Bu su ilk olarak Fransız Karmelit rahibeleri tarafından 17. yüzyılın başlarında bulunmuştur. Oğulotu, melekotu ve değişik türlerin –alkollü- bir karışımı olan bu içecek başağrısına iyi geliyordu.
Avrupalı koloniler oğulotunu Amerika’ya götürdüler ama şifalı bitki olarak kullanımı 19. yüzyıl boyunca durdu. Ancak Avrupa’da hâlâ çok yaygındır. Modern bitkisel tıpta oğulotu, kediotu ve şerbetçiotu gibi diğer yatıştırıcı bitkilerle harmanlanır ve anksiyeteyi hafifletmek ve uykuyu teşvik etmek için kullanılır. Yakın zamandaki çalışmalar oğulotunun ikincil belleği ve bilgiyi öğrenme, depolama ve geri getirme yeteneğini güçlendirdiğini göstermiştir. Bu yüzden bitkisel tıp uygulayıcıları, oğulotunu, Alzheimer hastalığı, bunama ve dikkat eksikliği/ hiperaktivite bozukluğu için de tavsiye eder. Oğulotu ayrıca sindirim sorunları ve hipertiroid için kullanılır ve uçuklar için haricen kullanılır. Oğulotunun kullanımı güvenlidir ve her yaşta kullanılabilir.
OĞULOTUNUN TEDAVİ AMAÇLI KULLANIMI
Özellikle; anksiyete ve stres, Karın ağrısı, Sindirim, Uçuk konularında tedavi edici bir bitki olarak kullanılır. Mutluluk verici olarak bilinen ve Ballıbabagiller familyasından olan bu bitki stresi ve anksiyeteyi azaltmak için bin yıldır kullanılmaktadır. Avrupalı ve Alman uzmanlar, oğulotunun gerilim, anksiyete ve uyku sorunları için kullanılmasına onay verir. Çocuklar ve yetişkinlerle yapılan çalışmalar, kediotuyla harmanlanmış oğulotunun uykusuzluğu azaltıp uykuyu güçlendirdiğini doğrulamıştır. Alzheimer hastalığına yakalanmış insanlarla yapılan bir araştırmada oğulotu ekstresinin dahili olarak alındığında gerginliği azalttığı ve kavrama yeteneğini güçlendirdiği tespit edilmiştir. Oğulotunun öz yağı, lokal olarak uygulandığında bunama görülen yaşlılarda bile olumlu etkiler yaratmıştır.
Oğulotu aynı zamanda her yaşta sindirim düzenleyici olarak kullanılabilir. Oğulotu sindirim sistemindeki kasları da hafif hafif çalıştırır. Avrupalı ve Alman sağlık uzmanları, küçük çaplı sindirim sistemi spazmlarını düzeltmek, şişkinlik ve gazı gidermek için oğulotunu tavsiye ederler. Anne sütü alan ve karın ağrısı yaşayan 93 bebek üzerinde yapılan bir araştırmada, bir haftalık bir sürede oğulotu, rezene ve sarı papatya harmanı verilen çocukların plasebo verilen çocukların yarısı kadar ağladığı saptanmıştır. Yetişkinlerde yapılan çalışmalarda da diğer bitkilerle harmanlanan oğulotunun hazımsızlığı azalttığı görülmüştür. Araştırmaların bir kısmı da oğulotunun dudak uçuğu tedavisindeki rolüne yönelmiştir. Bilim insanları bu bitkinin içeriğinde dudak uçuğu virüsünü engelleyen bazı bileşenler tespit etmişlerdir. Gönüllüler üzerinde yapılan iki klinik araştırmada günde 3-4 defa uygulandığında oğulotu ekstresinin, uçuk süresini ve şiddetini azalttığı saptanmıştır.
OĞULOTU NASIL YETİRŞTİRİLİR?
Geçmişte ezilmiş taze oğulotu yaprakları, arıların kovana üşüşmesi için arı kovanlarına sürülürdü. İşçi arılar karınlarının ucunda Nasonov bezi denilen ve feromon salgılayan bir bez taşır. Bu bez iyi yiyecek kaynaklarının izini bulmaya yarar. Oğulotu, Nasonov beziyle etkileşime giren bazı kimyasal bileşenler içerir.
Güney Avrupa kökenli bir bitki olan oğulotu, kuzeyde İngiltere ve İsveç’ten doğuda Rusya’ya kadar Avrupa kıtasının büyük bölümüne yayılmıştır. Kuzey Amerika’da yerlileştirilmiştir; doğu eyaletlerinin çoğunda ve Kanada’nın eyaletlerinde bulunabilir. Kaliforniya’da kıyı sekoyası ormanlarında yerlileştirilmiştir; bu ormanlarda yetişen oğulotları güneş ışığına ulaşmak için gerilmiş ve yaprakları genişlemiştir. Bu durum güneşli iklimde yetişen oğulotlarına göre farklı bir görüntü kazanmasına neden olur. Ancak limon kokulu yapraklarına hafif bir dokunuş bile oğulotunu tanımamız için yeterli olur.
Oğulotu kolay yetişen çok yıllık bir bitkidir. Tazeyken hoş kokulu ve tatlıdır, veranda ya da sebzelikte yetiştirilmeye uygundur, yaprakları güzel bir sıcak ya da soğuk çay yapmak için kullanılabilir. Tohum, gövde çelikleri ya da bölünmüş kümelerle çoğalır. Bir kez büyüdüğünde artık tohumlarını kendi başına saçabilir. Fideler tekrardan dikilebilir ya da arkadaşlara ve aileye hediye olarak sunulabilir.
Uyumlu bir bitkidir, ama yine de zengin, nemli ve iyi drene edilmiş toprakları sever. İyi güneş alan bölgelerde sıkı ve gür bir şekilde yetişirken gölgeli bölgelerde daha yayılmış haldedir. Yapraklar yetişme sezonunda hasat edilebilir ya da çiçeklenmeden hemen önce yerden 15 cm yükseklikten kesilir, demet haline getirilir ve kurutulur. Ticari üretimin küçük bir kısmı yerel tüketim için kullanılır. Doğu Avrupa’da ihraç edilmek için üretilir
OĞULOTUNUN KULLANIM ŞEKLİ
ÇAY: 1 bardak kaynar suya 5-6 tane taze yaprak, 1 çay kaşığı kurutulmuş yaprak koyun ve 5-7 dakika bekleyin. Süzün. İstiyorsanız bal ya da şekerotu ekleyin. Naneyle lezzetlendirin. Günde birkaç kere için.
TENTÜR VE EKSTRELER: Yaygın bir kullanımdır. Üretici talimatlarını izleyin.
DUDAK KREMİ: Oğulotundan yapılmış dudak kremleri birçok sağlıklı gıda dükkanında ve eczanede bulunabilir. Üretici talimatlarını izleyin.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: 18 aylıktan daha küçük bebeklere bal vermeyin ve üç yaşın altındakilere nane yerine sarı papatya ya da kıvırcık nane verin.
Oğulotunu tüketebileceğiniz çok özel bir tarif; Buzlu Oğulotu Çayı...
1 çay kaşığı kurutulmuş oğulotu yaprağı, 1 çay kaşığı kurutulmuş nane ve 1 çay kaşığı papatya çiçeği karışımını 4 fincan kaynar suya atın. Büyük bir sürahide ya da kasede karıştırın. 10 dakika kadar demleyin. Süzün. Karışımı temiz bir sürahiye aktarın. 1 yemek kaşığı bal ve 1 ila 2 buz ekleyin. Sıcak bir günde keyfini çıkarın!
ŞİFALI BİTKİLER ANSİKLOPEDİSİ İSİMLİ KİTABI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYIN