Güncelleme Tarihi:
Orhan Miroğlu'nun mesajı şöyle:
Oğlum Zerdeşt Miroğlu'nu onbeş gün önce bugün son yolculuğuna uğurladık. Bu vesile ile kısa da olsa geride bıraktığımız ve artık Zerdeşt'in aramızda olmadığı taziye günlerindeki o müthiş, o hayranlık ve gurur verici kadirşinas halkıma kelimelerle seslenmenin ve minnettarlığımı ilan etmenin çok gerekli olduğuna inandım.
Bu satırlar bu inancın sonucu olarak yazıldı. Yüreğimizin içinden kopan bir kaç cümleyle mensubu olmaktan, onun dilini, örfünü ve inancını paylaşmaktan gurur duyduğumuz saygıdeğer bir halkın bize bu zor ve meşakkatli zamanlarda ne hissettirdiğini yazıya dökmenin, herhangi bir gazeteye tam sayfa teşekkür ilanı vermekten daha iyi olacağını düşündüm. Bu düşüncemi sevgili Canan ve sevgili Hiwa'nın da paylaştığını söylemek isterim. Değerli Mardin halkım, iki hafta boyunca Mardin'de ve Ankara'da bizleri hiç yalnız bırakmadı, acı ve yasımızı paylaştı, bizlerle beraber gözyaşı döktü. Zerdeşt'in taziye günlerinde ağırlamaktan onur duyduğumuz dostlarımız, kardeşlerimiz, yıllardır özlemini çektiğimiz toplumsal kaynaşma, birlik ve beraberlik içinde acıya ve yasa ortak olma geleneğini yeniden yaşattılar.
Zerdeşt yalnızlığı hiç sevmez, insan kalabalıklarının içinde olmaktan mutlu olurdu. O melek oldu ve aramızdan ayrıldığında onu çok seven kuzeni küçük Baran'ın ifadesiyle gökyüzüne yerleşti. Bizi oradan görmeye ve onun için fatiha okuyan, dua eden insanları seyretmeye devam etti. Bu mutluluğu oğluma yeniden yaşatan herkese minnettarım. Böyle bir halkın mensubu olduğumuz için bir kez daha gurur duydum.
Zerdeşt yaşarken bir şekilde karşılaştığı ve beraber olduğu ondan yaşça küçük, büyük herkesin gönlünde taht kurmuş bir çocuktu. Ömrü kısa oldu, ama bu kısa ömre kimselere kolay kolay nasip olmayacak çok büyük mutluluklar sığdırdı. Hayatta kalmak ve onu seven herkes için büyük bir mücadele verdi. Tedavi gördüğü o hastane odalarında , büyük fikirler, davalar uğruna hayatını feda eden kahramanlar gibi direndi. Ölüme giderken bile, bizi üzmek istemedi. Hastanede koma halinde geçen son günlerini bizi, ölüme ve ayrılığa alıştırmaya ayırdı. Son gecesinde, gözleri kapalı, vücudu makinelere bağlı olsa da, kulağına taktığımız kulaklıkla sabah şafak sökünceye kadar dinlediğinden emin olduğumuz o çok sevdiği türküleri dinledi. Etek sarı sen etekten sarısın, Suzan Suzi, Melullenme Deli Gönül, Gez bir zaman gör nice olur ve diğerleri…
Zero’muzu türkülerle uğurladık ebedi ve sonsuz cennetine...
Çok sevildiğini biliyorduk, ama vefatının bütün Türkiye'de hissedildiğine tanık olmak, hayatın ve yüce Rabbimin bize bahşettiği bir hazine bir armağan gibiydi. Sayın Cumhurbaşkanımız taziye dileklerini ilk bildiren büyüğümüz oldu, Sayın Başbakanımız bunca yoğun mesaisinin ortasında Ankara'dan çıkıp Mardin'e geldi. Defin merasimine kıymetli bakanlarım Süleyman Soylu, Hakan Çavuşoğlu ve Mehdi Eker, Grup Başkan vekilimiz değerli kardeşim Mehmet Muş ve bizi hiç yalnız bırakmayan değerli vekilim Ceyda Bölünmez Çankırı ve değerli dostumuz Süleyman Bölünmez'le beraber katıldı. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Grup Başkan Vekili Engin Altay, Zerdeşt'in vefat ettiği hastaneye lütfedip gelerek taziye dileklerini samimi duygularıyla beraber paylaştılar. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin ve HDP Eşbaşkanı Sayın Pervin Buldan'ın telefon ederek taziye ve başsağlığı dileklerinde bulunması, bu güzel ülkenin acı ve yas söz konusu olduğunda nasıl da tek yürek haline geldiğini bir kez daha gösterdi.
Ülkemle gurur duydum ve bu ülkeye , bu ülkenin, fikri, inancı, dili farklı insanlarına karşı her zaman yüreğimde hissettiğim mesuliyet duygusunun arttığını ve bir evladın vefatından sonra bu mesuliyetin nasıl da bizi daha da güçlü kıldığını fark ettim.
Zerdeşt, Miroğlu ailesine güzel bir miras bıraktı. Bu mirasa sadık kalarak yaşamak ve sonra vakti geldiğinde Zero'muzla buluşmak annesi ve benim yegane amacımız olacak.
.