Güncelleme Tarihi:
"Abartmadan söylüyorum, her geçen gün, 'Ah, niye milletvekili oldum' diyorum. 'Niye ben oğlumu bu milletvekillerinin çocuklarının içinde yaşattım' diyorum" sözleriyle dile getiriyor duygularını, 1991'de TBMM Lojmanlarındaki evinde oğlunu cinayete kurban veren dönemin SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör.
Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör'ün, 1991 yılında 24 Haziran gecesi Çankaya'daki TBMM lojmanlarında öldürülmesine ilişkin resmi belgelerde, "Olay tarihi 1991 yılı Kurban Bayramının birinci gününü ikinci gününe bağlayan pazar günü gecesidir. Lojmanların bulunduğu sitenin etrafı tel ve duvar çevrili olup 24 saat polislerce korunan iki adet giriş kapısı bulunmaktadır. Bunun dışında lojmanlarda oturan bakanlar ile bazı milletvekillerinin evleri genel giriş kapıları dışında 24 saat korunmaktadır" ifadeleri yer alıyordu.
Polis ve savcılık, soruşturma kapsamında onlarca kişinin ifadesine başvurdu ancak faillerin kim olduğuna ulaşılamadı.
TBMM'de de 2005'te, yani olaydan 14 yıl sonra Mustafa Güngör cinayetinin aydınlatılması ve sorumluların belirlenmesine yönelik bir araştırma komisyonu kuruldu.
Cinayetle ilgili dava ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2011'de, dosyanın zaman aşımına girmesine birkaç gün kala açıldı.
İddianamede, başka bir dava kapsamında cezaevinde bulunan Abdullah Gökalp adlı kişinin, 14 Mayıs 2010'da adalet müfettişine verdiği ifadede Mustafa Güngör'ü öldürdüğünü söylediğine yer verildi.
İddianamede, "olayda kullandığı bıçak, tabanca, kovan ve mermi çekirdeği ile maktule ait 3 ajanda, fotoğraf makinesi, databank ve kendisine ait olup olay mahallinde unuttuğu ve sonrasında kendisiyle iş birliği yapan kişilerden teslim aldığı şövalye yüzüğünün kendisinde olduğunu'' öne süren Gökalp'in bu eşyaları Eskişehir'de kahvehane işleten arkadaşının kasasına haberi olmaksızın bıraktığını savunduğu da kaydedildi.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinde davanın açılmasından bu yana 5 yıla yakın zaman geçti. Duruşmalarda birçok tanık dinlendi. Başka suçtan Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan sanık Gökalp ise ailesinin can güvenliğinin sağlanmadığını ileri sürerek, bugüne kadar beyan vermedi.
'KUŞKULARI KENDİ ÜZERİNE ÇEKİYORLAR'
Baba Erol Güngör, yarınki duruşma öncesinde açıklamalarda bulundu. Davanın sanığı Abdullah Gökalp'in, "Ben, cinayeti şu kişilerle işledim" dediğini kaydeden Güngör, dönemin ANAP Bitlis Milletvekili Muhyettin Mutlu'nun yeğeni Abdurrahim Mutlu'nun "baştan beri bu cinayetle ilişkilendirildiğini" belirtti.
"Abdurrahim Mutlu'nun ifadesini savcılık almadı, mahkeme de almadı. Bu adam (Gökalp) diyor ki, 'Ben bu cinayeti bunlarla beraber işledim'. Buna rağmen bu kişinin ifadesini almıyorlar" diyen Güngör, Abdullah Gökalp'in, duruşmada, "kendisinin ifadesinin ardından Abdurrahim Mutlu'nun infaz edildiğini" öne sürdüğünü söyledi.
Güngör, cinayetten sonra çıkan bazı haberlerin ardından "Muhyettin Mutlu'nun oğlu ve yeğenleriyle ANAP Muş Milletvekili Mehmet Emin Seydagil'in oğlunun PKK'ya katıldığını, sonra döndüklerini" anlatarak, "Abdullah Öcalan Türkiye'ye getirildikten sonra DGM'ye verdiği ifadede, 'Muhyettin Mutlu, Bekaa'ya geldi. Oğlunu verdik, hediyesini aldık' dedi. Yani para vermişler, oğlunu almışlar. Onlardan başka bu cinayetle ilgili olarak yurt dışına giden yok, PKK'ya giden yok. Kuşkuları kendileri üzerlerine çekiyorlar" diye konuştu.
ÜÇ KİŞİNİN YARDIMI
"Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yaşadığım bunca olaydan sonra savcılara da emniyet mensuplarına da politikacılara da güvenmiyorum. Kendi partimin başında olanlar da dahil, tamamen onlara inancımı kaybettim. 20 yıldan beri hiçbirisiyle görüşmüyorum" diyen Güngör, kendisine bu süreçte "üç insanın" yardım ettiğini bildirdi. Bu kişilerin eski AK Parti Milletvekili Salih Kapusuz, eski CHP Milletvekili Kemal Anadol ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Güngör, "Bunların dışında hiçbir politikacıya saygı duymuyorum, hiçbirisine güvenmiyorum" dedi.
Anadol ve Kapusuz'un, partilerinin grup başkanvekilleri olarak, cinayete ilişkin Araştırma Komisyonunu kurmaya çalıştıklarını aktaran Güngör, şöyle devam etti: "Baktılar ki kotaramıyorlar, bana 'Recep Tayyip Erdoğan ile konuş o zaman. Seni ikna edersin' dediler. Beni konuşturdular. Ben de Başbakana bu olayı ayak üstü de olsa anlattım. Beni 5-10 dakika basının önünde ayak üstü dinledikten sonra, Kapusuz ve Anadol'a 'Bu komisyonu kurdurun' diye talimat verdi. Bunun sonucunda bu Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyon, araştırma sonucunda hepsinin suçlu olduğuna karar verdi ama soruşturma geç açıldığından, bunların suçları zaman aşımına uğradı. Ondan mahkum olamadılar."
'KEŞKE MİLLETVEKİLİ OLMASAYDIM'
Oğlunu kaybetmesine ilişkin duygularını, "Her geçen gün, abartmadan söylüyorum, her geçen gün, 'Ah, niye milletvekili oldum' diyorum. 'Niye ben oğlumu bu milletvekillerinin çocuklarının içinde yaşattım' diyorum. Aynen duygularım bu. Hep böyle. Ah keşke, niye? 'Niye oğlumu, bunların oğlunun, evlatlarının arasında tuttum' diyorum. 'Keşke olmasaydım. Hadi oldum, niye Meclis lojmanlarında oturdum' diyorum" sözleriyle dile getiren Güngör, "mücadelesini sürdüreceğini" belirtti.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Gökalp'in, "infaz edildiğini" iddia ettiği Abdurrahim Mutlu'nun ölüp ölmediğinin araştırılması için ilgili kurumlara yazı yazılmasına karar vermişti.
Cinayete ilişkin 2011'de açılan davanın bir sonraki celsesi yarın görülecek. İzmir'de ikamet eden Erol Güngör de duruşmada hazır bulunacak.