Oğlum yanına otursun

Güncelleme Tarihi:

Oğlum yanına otursun
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2003 01:50

Yürekli baba Kibar Işıldak örnek bir davranışta bulunarak okula başvurdu ve aynı okulda üçüncü sınıfta okuyan oğlu Özgür Işıldak'ın Y.O.'nun yanında yarım gün oturmasına izin verdiğini bildirdi.

Haberin Devamı

HIV taşıyan Y.O. ile çocuklarının aynı sınıfta okumasını istemeyen 29 veliye karşı bir veli oğlunun yarım gün Y.O.'nun yanında oturabileceğini söyledi.

İzmir'de AIDS'e yol açan HIV (Human Immunodeficiency Virus) taşıyan 7 yaşındaki Y.O. ile çocuklarının aynı sınıfta okumasını istemeyen 29 veli direnişini sürdürürken, Kibar Işıldak adlı veli, oğlunun Y.O.'nun yanında oturabileceğini söyledi.

Oğlu Özgür Işıldak, Y.O.'nun bu yıl kaydolduğu Şerif Remzi İlköğretim Okulu 3/D sınıfında öğrenci olan Kibar Işıldak, dün müdür Salim Yılmaz'a dilekçe verdi. Dilekçesinde Y.O.'nun okulda kalmasını isteyen Işıldak, bir çocuğun geleceğinin üç-beş velinin eline bırakılamayacağını belittiği dilekçesinde, ‘‘Hasta olan çocuğumuzun okula devam etmemesi halinde, bu okula duyduğum güven sarsılacak ve ben bir veli olarak tepkimi kendi çocuğumun kaydını alarak göstereceğim’’ dedi.

Y.O.'nun anne ve babasını tanımadığını, kendi çocuğunun, 3'üncü sınıfta olmasına rağmen, gerekirse yarım gün Y.O.'nun yanında oturabileceğini belirten Işıldak, şöyle dedi:

‘‘Ben evlat acısını çok iyi biliyorum. 2000 yılında 4 yaşındaki kızım Zeynep'in kalbinin delik olduğunu söylendi. Birçok profesör ve uzmanla görüştük. Ameliyat gerektiğini söylediler. Ege Üniversitesi'nde kalp ameliyatına girdi. Ancak kalbinin delik olmadığı atar damar ve toplar damar ağında şekil bozukluğu olduğu ortaya çıktı. Operasyon kalp deliğinin düzeltilmesi üzerine yapılacaktı. Damarlardaki bozukluğun çok riskli bir ameliyat olduğu belirtildi. Neticede çocuğum ameliyat masasında kaldı. Önceden doğru teşhis konabilseydi belki de yaşayacaktı. Ama bu benim doktorlara olan güvenimi etkilemez. Sonuçta doktorlara güvenmeye devam edeceğiz. Çünkü sağlığımız onlara emanet.’’

Milli Eğitim Müdürü: Arkadaşlarıyla okuyacak

İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Y.O'nun çoklu eğitim görmesine karar vermesinin ardından isyan eden veliler, önceki gün okula gelerek çocuklarını almış, sınıf bir anda boşalmıştı. Veliler, karar değişmediği takdirde pazartesi günü çocuklarının kaydını alacaklarını söylemişlerdi. Y.O'nun ailesiyle İstanbul'da bulunması nedeniyle gelmediği 1/B sınıfında okuyan 13 öğrenci, dün derlere girdi. Diğer velilerin bir kısmı çocuklarını okula göndermezken, bazıları da çocuklarıyla bahçede beklemeyi yeğledi. Bu arada Milli Eğitim İl Müdürlüğü de velileri toplantıya çağırdı.

İl Sağlık Müdürü Dr. Levent Kıdak, İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, Ege Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar, İnfeksiyon ve Bakteriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Gökengin ve Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süha Miral, okula gelerek velilerle toplantı yaptı.

Okulda toplanan velilerin bir bölümünün önceki günkü kadar kesin kararlı olmadığı dikkat çekti. Velilerden Songül Karaaslanoğlu ‘‘Çocuğumu dünden itibaren okula göndermedim. Hálá tereddütlerimiz var. Biz istemiyoruz’’ dedi. Gülay Baydar ise ‘‘Bu çocuğa ve aileye günah. Uzmanlar televizyonlarda yok böyle bir tehlike diyorlar. Koskoca profesör tehlike yok diyorsa yoktur’’ diye konuştu.

Öğrenciler slogan attı

Milli Eğitim Müdürü Aydoğan, velilerle yaptığı toplantıdan sonra ‘‘Y.O'nun eğitimi devam edecek ve bu diğer çocukların sağlığını etkilemeyecek. Pazartesi günü sınıfta bir doktor, bir hemşire ve rehber öğretmen de bulunacak’’ dedi.

Gazetecilerin bir haftadır eksik olmadığı Şerif Remzi İlköğretim Okulu'ndaki öğrenciler ise öğle tatili sırasında karşılarında kameraları görünce ‘‘Y.O'ya eğitim, bize sağlık’’ sloganı attı.

Tedirgin veli pazartesini bekliyor

Okulda yapılan toplantıdan ikna olmayan velilerden Emine Yunus, ‘‘Benim çocuğum da Y.O. ile aynı sınıfta ders görüyor. Çocuğum, kendisi de hasta olunca kameraların gelip gelmeyeceğini soruyor. Doktor olan babası dahi tam açıklayamıyor. Pazartesi günü duruma bakacağız’’ diye konuştu.

Sorularla AIDS ve HIV

AIDS ve HIV nedir?

İlk kez 1981 yılında ABD'de teşhis edilen AIDS, HIV (human immunodeficiency virus) aracılığıyla bulaşıyor. Bağışıklık sistemindeki hücreleri öldüren ya da zarar veren bu virüs, vücudun enfeksiyon ve belirle kanser türleriyle mücadele etmesini önlüyor.

Dünyada kaç AIDS’li var?

AIDS ve HIV ile yaşayan 36 milyon insan var. Bugüne kadar 22 milyon kişi AIDS'ten öldü. Bunların 4.3 milyonu çocuk. Dünyada AIDS ve HIV ile yaşayan yetişkinlerin yüzde 70'i, çocukların ise yüzde 80'i Afrika'da.

Daha çok hangi yaşta?

AIDS ve HIV'le yaşayanların üçte birini 15-24 yaş grubundaki gençler oluşturuyor. Bu da 10 milyon genç insanın AIDS hastası olduğu anlamına geliyor. Her bir dakikada, 25 yaşın altında altı genç insan HIV kapıyor.

HIV nasıl bulaşıyor?

Korunmasız seks, uyuşturucu enjektörünün paylaşılması, hamilelik sırasında, doğum esnasında veya emzirme yoluyla anneden bebeğe, HIV'li kanla doğrudan temasla. AIDS'in ilk teşhis edildiği yıllarda kanlar kontrol edilmediği için birçok hemofili hastası, kan nakli yoluyla HIV kaptı.

HIV hangi yolla bulaşmaz?

Öpüşme, dokunma ve tokalaşma. Çatal-bıçağın paylaşılması, hapşırma ve öksürme, tuvaletin ortak kullanımı, böcek ve sinek sokması, yüzme havuzu, HIV'li birinin eliyle hazırlanmış yemek.

Bulaşma riski ne kadardır?

İğne gibi nesnelerle yaralanmalarda HIV'nin bulaşma riski binde 1-3. Hepatit B hastalığı, AIDS'ten 100 kat daha kolay bulaşabiliyor. Türkiye'de 20-30 çocuktan biri Hepatit B taşıyıcısı ve şu anda okul çağındaki çocukların yüzde 90'nı bu hastalığa karşı aşılı değil.

HIV'in belirtileri nelerdir?

Başlangıç aşamasında bazı kişilerde fazla belirti görülmez. Ancak bazılarında virüsün bulaşmasından sonra bir-iki ay içinde grip benzeri semptomlar görülür. Ateş, baş ağırısı ve yorgunluk belirir. Semptomların ne zaman belireceği kişiden kişiye, birkaç aydan 10 yıla kadar farklılıklar gösterir.

Hepatit B daha mı tehlikeli?

ANKARA Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Balık, Y.O'nun, vücudundaki virüs yükünün düşük olduğunu, bu nedenle hastalığı bulaştırma açısından çok düşük bir riske sahip olduğunu öne sürdü. Y.O'nun, bu durumda arkadaşlarına hastalığı bulaştırması gibi riskin bulunmadığına işaret eden Prof. Balık, Hepatit B'nin bulaşma riskinin AIDS'ten daha çok olduğunu söyledi.

BATI ÜLKELERİNDE OKUMAYA ENGEL YOK

İNGİLTERE:
İngiltere'de HIV sorunu Prenses Diana'nın girişimi ve cesaretiyle çözüldü. Prenses Diana henüz 26 yaşındayken, Londra'da ilk AİDS kliniğinin açılışını yaptı ve girdiği koğuşta hastalarla eldiven giymeden tokalaşarak kucaklaştı. Prenseslerinin cesaretini gören İngilizler, o gün bugündür, HIV taşıyanları bağırlarına bastı ve HIV'li çocuklar çekinmeden okula gidiyorlar, iş yerlerinde saklanmıyorlar.

ABD: Anayasa uyarınca her çocuk gibi HIV taşıyanlar da temel bir hak olarak eğitim eşitliğinden yararlanıyor. Çocuğun hayatı hiçbir şekilde kısıtlanamıyor. Engelleme varsa çocuk mahkeme kararıyla okula gönderiliyor. Ana-babalar eğitiliyor, HIV'in gündelik trafik içinde kolay bulaşmadığı anlatılıyor.

ALMANYA: Aileler çocuğun HIV taşıdığını bildirmek zorunda değil. Okulda düşen HIV'li çocuk kanının etrafa bulaşmaması konusunda dikkatli olması gerektiğini bilir. Ama bir öğrencinin HIV taşıdığı duyulur da okulda huzursuzluk çıkarsa, bilgilendirme toplantısı düzenleyerek virüs hakkında bilgi verir. Endişeleri ortadan kaldırır.''

DANİMARKA: Aileler, HIV'li çocukların okula devam etmesine karşı çıkmıyor, tersine destek oluyor. Bir çocuğa karşı bulaşıcı hastalık taşıyor veya kalıcı bir hastalığı var diye ayrımcılık yapılamaz, diğer çocuklar gibi eğitimine aynı sınıfta, aynı sıralarda devam edebilir. Buna hiçbir ailenin itirazı olmaz.''

BM: HIV tecritinin gerekçesi olamaz

Y.O.'nun diğer çocuklarla aynı sınıfta okula devam etmesi tartışmalarını gündemine alan BM Türkiye Temsilciliği, ‘‘Tecritin hiçbir gerekçesi olamaz’’ açıklaması yaptı.

Açıklamada, ‘‘HI virüsü taşıyıcısı kişilerin, okul ya da işyeri gibi ortamlara alınmaması veya tecrit edilmesinin hiçbir bilimsel gerekçesi ve doğruluğu olmadığı gibi, bu durum, hem söz konusu kişiler, hem de aynı okul ve işyeri gibi ortamları paylaşan diğer kişiler açısından onarılmayacak psikolojik sıkıntılara yol açabilecektir’’ denildi.

AIDS'li Nkosi efsane oldu

1 Haziran 2001 yılında AIDS'e yenik düştüğünde Güney Afrika'da bu hastalıkla en uzun yaşayan çocuk olarak tarihe geçen Nkosi Johnson'un çağın vebasıyla ilgili duyarlılığı artırmak için verdiği mücadeleyle de efsane oldu. 1989’da doğan Nkosi, doğuştan HIV taşıyıcısıydı. Annesi de AIDS hastası olduğu için Gail Johnson tarafından büyütüldü. Nkosi'nin koruyucu annesi Gail ile AIDS ile ilgili duyarlılığı artırmak için verdiği mücadele sayesinde Nkosi'nin Cenneti isimli AIDS'li çocuklar ve anneler için sığınaklar açılmaya başlandı. 2000 yılında Güney Afrika'nın Durban kentinde yapılan 13'üncü Uluslararası AIDS Konferansı'nda hastalığı ileri aşamaya gelmiş olan Nkosi Johnson, 11 yıllık mücadelesini anlattığında Afrika'daki AIDS sorunu bir kez daha manşetlere taşındı. Nkosi konuşmasında şu sözleriyle dünyaya sesleniyordu; ‘‘Bize bakın ve bizi kabul edin - hepimiz insanız. Biz normaliz. Ellerimiz var. Ayaklarımız var. Yürüyebiliyoruz, konuşabiliyoruz, diğerleri gibi bizim de ihtiyaçlarımız var. Bizden korkmayın - biz de sizin gibiyiz.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!