A.A
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 12, 2011 15:14
ODTÜ Eğitim Bilimleri Fakültesince hazırlanan 2011 Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) Raporu'nda, “ÖSYM tarafından da bu yıl ilk defa kullanılan şifreleme sisteminin, geniş ölçekli sınavlarda bilimsel dayanağı olmayan bir uygulama olduğu” bildirildi.
ODTÜ'den yapılan yazılı açıklamada, üniversitenin Eğitim Bilimleri Fakültesince hazırlanan “2011 Yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı Hakkındaki Fakülte Görüşü” başlıklı rapora ilişkin bilgi verildi.
ÖSYM'nin, Şubat 2011 tarihinden itibaren tüm sınavlarında “hak ve adaleti” sağlamak amacıyla “adaya özgü soru kitapçığı” uygulamasına başladığının anımsatıldığı raporda, ÖSYM'nin, “kitapçıklardaki soruların birbirinin tamamen aynı olacağı ancak soruların veya sorulardaki seçeneklerin sıralanışı ile doğru cevap seçeneğinin yerinin değişebileceği, bu nedenle her adayın cevap anahtarının da farklı olacağı” açıklamasına işaret edildi.
Uygulamanın, ölçme ve değerlendirme açısından çeşitli nedenlerle uygun olmadığı görüşüne yer verilen raporda, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“En temel ölçme ilkelerinden biri, soruların test içinde zorluk sırasına göre verilmesidir. Ancak 1 milyon 700 bin aday için ayrı ayrı hazırlanan formlarda bu ilkeye
ters düşüldüğü için adaylar arasında adil bir ölçme yapılmasını tehlikeye atacak bir uygulama ortaya çıkmaktadır.
Bu kadar çok test formunun, soruların güçlük sırası dikkate alınarak hazırlanması mümkün değildir. Soruların test formları içinde farklı yerlerde olması belli istatistiksel parametreleri değiştirdiğinden test formları arasındaki benzerlik bozulmaktadır. Test soruları, formlar içinde farklı yerlerde oldukları için öğrenciler tarafından daha zor ya da daha kolay algılanabilmektedir ya da formlar arasında yanlılık gösterebilmektedir. En doğru uygulama, tek bir formun olmasıdır ve böylece her aday için aynı ölçme koşulları sağlanmış olacaktır.”
“FORM SAYISI ARTTIKÇA ADALETSİZLİK ARTAR”
ÖSYM'nin yıllar içinde 4 ya da 5 form uyguladığına, son yıllarda da form sayısını 10'a çıkardığına dikkati çekilen raporda, form sayısı arttıkça farklı formları alan bireyler arasında da adaletsizliğin artacağı savunuldu.
Çoktan seçmeli testlerde uyulması gereken diğer bir temel ilkenin de sayısal cevap seçeneklerinin büyükten küçüğe ya da küçükten büyüğe göre sıralanması olduğu vurgulanan raporda, bu sıraların değiştirilmesinin bireyler arasında adil olmayan bir durumun doğmasına neden olacağı belirtildi.
“SINAV YALIN ŞEKİLDE HAZIRLAMALI”
“Bu sınav bir ölçme aracıdır ve öğrenciyi yanıltmak ya da ipucu vermek gibi bir amacı olamaz. Bu nedenle en yalın şekilde hazırlanmalıdır” görüşüne yer verilen raporda, “Aksi takdirde öğrenciler üzerinde yeteri kadar sınav baskısı varken bir de soruların ve seçeneklerin sıralamasının uygun olmamasının hem dikkat hem de konsantrasyon açısından sorun yaratacağı yapılan pek çok bilimsel araştırma ile de doğrulanmıştır” ifadesi yer aldı.
Raporda, şunlar kaydedildi:
“Sınavın hazırlanması, çoğaltılması, dağıtılması ve uygulanması sırasında alınabilecek önlemlerle sınav güvenliğini sağlamak mümkün iken sınavın geçerliğini ve güvenirliğini olumsuz etkileyecek, ÖSYM tarafından da bu yıl ilk defa kullanılan şifreleme sistemi bu tür geniş ölçekli sınavlarda bilimsel dayanağı olmayan bir uygulamadır. ÖSYM daha önceki yıllarda seçenekleri karıştırmadan uygulama yapmakta idi. Seçeneklerin karıştırılmasının soruların parametrelerine olumsuz etki yaratacağı kaçınılmazdır.
Hem soru yerlerinin farklı olması hem de seçeneklerin bireyden bireye karıştırılarak verilmesi bireyler arası adaletsizliği daha da arttıran bir etkiyi kaçınılmaz olarak yaratacaktır. Kaldı ki işin en sorunlu yanı her formu bir aday yanıtladığı için bu olumsuz etkinin ne ölçüde büyük olduğunu kestirmek ve anlamak istatistiksel olarak mümkün olmayacaktır.”
Standartlardan uzaklaşmanın, bu yıl sınavı iptal edilen YGS ve ALES öğrencilerine yeni bir sınav uygulaması ile daha da büyüdüğüne işaret edilen raporda, test formlarındaki basım hatalarından dolayı sınava giremeyen öğrencilere, soruları farklı yeni testler uygulanacağına dikkat çekildi.
Ancak bu formlardan elde edilen sonuçların daha önceki uygulamalarla karşılaştırmanın ve birlikte yorumlamanın teknik olarak mümkün olmadığının belirtildiği raporda, “Burada bir başka önemli ölçme ilkesine ters düşülmektedir. O da soruları farklı olan ve puanları eşleştirilmeyen sınav sonuçlarının hiçbir koşul altında karşılaştırılmaması ilkesidir. Ancak ne yazık ki ÖSYM, bir kez daha ölçme kuramlarına ve uygulamalarına ters düşen ciddi bir hata yapmaktadır” denildi.
ÖNERİLER
Raporda, “geniş ölçekli testlerin hazırlanmasında ve uygulanmasında ÖSYM'nin yaptığı gibi her adaya özgü soru kitapçığı hazırlama, bilimsel olarak psikometrik ölçütlere dayanan, kabul görmüş ve uygulanan bir sistem değildir. Yukarıda sıralanan sorunlar nedeniyle böyle bir uygulama geniş ölçekli testlerde kullanılmamaktadır” görüşüne yer verildi.
Raporda, “ÖSYM'nin bir an önce yaptığı yanlışlıktan geri dönmesini, bundan sonra yapılacak uygulamalarda ölçme ve değerlendirme çalışmalarının gereği olan bilimsel doğrulara göre hareket etmesini beklemekteyiz” ifadesi yer aldı.
(SME-ARD)
15:08 12/05/11
"