Güncelleme Tarihi:
"İDDİANAMEYİ POLİS ÇIRAKLARI HAZIRLADI"
İlk olarak söz alan Prf. Dr. Yalçın Küçük 1959’dan beri ceza davalarına girdiğini, bu yüzden de kendisini alaylı bir ceza hukukçusu ve sanığı saydığını belirtti. Yalçın Küçük, "Bu davanın iddianamesi polis çırakları tarafından hazırlanmıştır. Biz polis çıraklarının yazdıklarıyla hapislerde çürüdük. Bu iddianameye göre ben Oda Tv’yi, Ergenekon’u, PKK’yı, CHP’yi yönetiyorum. Benim gibi ufak tefek bir adam nasıl olurda PKK’yı, CHP’yi, Oda Tv’yi yönetir. Bizi bu iddianameyle yargılamayın. Bize yakışan bir iddianame yazın" dedi. Küçük, Hanefi Avcı ile ilgili ise şunları söyledi:
’Hanefi Avcı cezaevinde beni yıllarca takip ettiğini söyledi. Şimdi nasıl olur da beni ömür boyu izlemiş bir polis şefiyle aynı davada yargılarsınız" dedi. Bu dava yüzünden hiç kimse birbiriyle konuşamaz oldu diyen Küçük, mahkeme heyetinden Savcı Zekeriya Öz hakkında soruşturma talebinde bulundu. Küçük; "Ancak asla bize yapıldığı gibi değil, bir devlet memuru gibi yapılsın" dedi.
"BU DAVADA KAN AKMIŞTIR"
Yalçın Küçük’ten sonra Gazeteci Soner Yalçın beyanda bulundu. Yalçın, "4 yıldır gerek yandaş medyada gerek cemaat medyasında hakkımızda söylenmedik söz bırakmadılar. Biz gazeteciyiz. Biz Namık Kemallerden beri acıya alışığız." dedi. Kaşif Kozinoğlu’nu hiç tanımadığını, Kozinoğlu’nun iftiralarla zindana atıldığını söyleyen Yalçın, "Sizden rica ediyorum. Kaşif Kozinoğlu aramızda yok. Bu davada kan akmıştır. Bu dava da cinayet işlenmiştir. Bu dava devlet içindeki çetenin ortaya çıkarılması için bir fırsattır. Bitiriniz ve suç duyurusunda bulununuz" dedi.
"SANIK SANDALYESİNDE OTURANLARIN YERİNİ DEĞİŞTİRİN"
Kendisine tutuklu kaldığı 19 ay boyunca hiç soru sorulmadığını belirten Barış Pehlivan ise, "Bu davada, Ergenekon’da ’kumpas var’ dedik diye mi yargılanacağız. Başbakan diyor ki ’Pensilvanya’daki çete, Oda Tv operasyonunu yaptı’ Bu davanın sahibi Fethullah Gülen’dir. Sayın heyet, lütfen sanık sandalyesinde oturanların yerlerini değiştirin" dedi.
"BU DAVA BU HALİYLE BİTMİŞTİR"
Sanıklardan gazeteci Ahmet Şık da savcı Zekeriya Öz’ün avukatlarıyla gözaltında bulunduğu sırada, "Ahmet Bey’i tanımam polis gönderiyor ben imzalıyorum" dediğini öne sürdü. Şık, dosyayı okuduğu için hakime teşekkür etti. Ahmet Şık, "Bu soruşturmayı Gülen Cemaat’inin yaptığından kimsenin kuşkusu yok. Fethullah Gülen’in ve dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın birlikte suç işlemek için örgüt kurmaktan mahkemede yargılanmadığı bir dava eksik kalır. Erdoğan, Fethullah Gülen’le birlikte yargılanmak zorundadır. Erdoğan’ın ’ne istediler de vermedik’ demesi bir suç itirafıdır. Bu dava bu haliyle bitmiştir" dedi.
"TÜBİTAK RAPORUNDA BİLE BİLGİSAYARDA OYNANDIĞI GÖRÜLÜYOR"
Sanıklardan eski polis müdürü Hanefi Avcı ise "Bu davanın konusu yoktur. Tüm iddiaların tersini gösteren belgeler bu dosyada vardır. Bu davada sahte belgeler olduğu eldeki delillerde mevcuttur. Bu komployu yapanların yargı ve polisteki bir Cemaat olduğu da dosyada vardır" dedi.
Avcı sözlerine şöyle devam etti: "Ben bu davada kitapla suçlanıyorum. Kitabı talimatla yazmakla suçlanıyorum. Bunun aksini gösteren bütün yayınevi yazışmalarımı gösterdim. Ama dikkate almadılar" dedi. Davadaki isimleri tanımadığını belirten Avcı, "Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul’u 10 yıl önce bir kez gördüm. Nedim’le haber için birkaç kez konuştuk. Ahmet’in telefonla sorduğu sorulara yanıt vermişliğim vardır. Görsem tanımazdım. Müyesser Hanım’la kitaptan sonra bir kez röportaj yaptık" dedi. Hanefi Avcı, "TÜBİTAK raporunda bile bilgisayarlar üzerine uzun süre uzaktan oynandığı görülüyor. Polis bu sırada bilgisayarları izliyor. Polis izlerken o sırada gelen mailleri, virüsleri görüyor. Ama hiçbir işlem yapmıyor" diye konuştu.
DOSYA ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLSİN TALEBİ
Sanıkların ardından avukatları taleplerini iletti. Nedim Şener’in avukatı Fikret İlkiz, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından yargılamanın kaldığı yerden yapılacağı yönündeki 6526 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğu ve dosyanın bu nedenle bekletici mesele yapılarak Anayasa mahkemesi’ne gönderilmesi talebinde bulundu.
YARSUVAT’IN MİKROFON TALİHSİZLİĞİ
Soner Yalçın’ın avukatı aynı zamanda Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Duygun Yarsuvat, söz aldı. Bu sırada eline aldığı mikrofon arıza yaptı. Görevliler pilini dahi değiştirmesine rağmen mikrofon çalışmadı. Yarsuvat diğer mikrofona geçti ancak o da arızalıydı. Yarsuvat üçüncü mikrofonda ancak konuşabilirken yaşanan bu olay gülüşmelere neden oldu. Yarsuvat, adli bilişim uzmanına hazırlattıkları raporun yanı sıra mahkemenin bir bilirkişi raporu alabileceğini belirtti. Yarsuvat, "Bu dava sizin önünüze gelmeden zaten bitmişti. Savcının esas hakkındaki mütalaasını sunmasını ve davanın bunun ardından karar bağlanmasını talep etti.
BİLİRKİŞİ RAPORU TALEBİ DAHA SONRA DEĞERLENDİRİLECEK
Mahkeme Heyeti, bir kısım sanıklar müdafiinin Boğaziçi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşacak heyete bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki taleplerinin daha sonra değerlendirilmesine karar verdi.
ANAYASA MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLME TALEBİNE RET
Heyet ayrıca, bazı sanık avukatlarının, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından yargılamanın kaldığı yerden yapılacağı yönündeki 6526 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğu ve dosyanın bu nedenle bekletici mesele yapılarak Anayasa mahkemesi’ne gönderilmesi taleibi heyet, "Dosya kapsamı ve soruşturma aşamasında yapılan işlemlere yönelik delillerin kanuna uygun olup olmadığı ve verilerin yasal delil kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin mahkemece verilecek kararda dikkate alınacağı ve tartışılacağı anlaşılmakla" bu yöndeki talebi reddetti.
12 HAZİRAN’A ERTELENDİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca devam eden Oda Tv soruşturmasının bulunup bulunmadığını varsa aşamasının mahkemeye bildirilmesine karar veren heyet, bazı sanık avukatlarının soruşturma aşamasında görev alan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin esas hükümle birlikte değerlendirilmesine karar verdi. Duruşma 12 Haziran saat 09.30’a ertelendi.