Güncelleme Tarihi:
Temyiz dilekçesinde, Özal’ın suikasta kurban gittiği iddiasına dayanak olarak, Abdullah Öcalan’ın değerlendirmeleri de kanıt olarak sunuldu ve “Nitekim Turgut Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yer alan siyasilerin birçoğu da bu görüştedir. Örneğin; Abdullah Öcalan dahi Turgut Özal’ın ölümünü suikast olarak değerlendirdiğini açıkça belirtmiştir. Bu ifadelerden de görüleceği üzere davanın başından beri bahsetmiş olduğumuz kirli yapı Abdullah Öcalan’ın da belirttiği gibi tamamen siyasi ve ideolojik amaçlarla suikasti gerçekleştirmiştir” denildi. Temyiz dilekçesinde, yerel mahkemenin soruşturmanın genişletilmesi ile ilgili tüm taleplerini reddederek, eksik inceleme ile sanığın beraatına karar verdiği iddia edilerek, “Bu nedenlerle Yüksek Yargıtay dairenizin yerel mahkeme kararını bozması gerekmektedir” denildi.
Sanık Levent Ersöz’ün avukatı Hulusi Coşkun ise Özal ailesinin temyiz dilekçesine karşı verdiği cevap dilekçesinde şunları belirtti:
TAM BİR HUKUK GARABETİ
“Bu davanın açılış şekli itibariyle kumpasın bir parçası ve Silahlı Kuvvetleri itibarsızlaştırma zincirinin halkası olduğu açıkça görülmektedir. İddianame düzenlenirken merhum Özal’ın eşi Semra Özal tarafından zehirlenerek öldürüldüğü kısımları gözardı edilerek, tek sanık olarak sadece emekli general olan müvekkilimin gösterilmesi, tezimizi doğrulamaktadır. Müvekkilin, Semra Özal’a zehirleme eylemini gûya elindeki seks kasetlerini kullanarak azmettirdiği ve Özal’ın ölümünün böylece gerçekleştirildiği, Ahmet Özal’ın da suçu örtbas etmeye çalıştığı gizli tanıklara söylettirilmesine rağmen ölümü gerçekleştirdiği iddia olunan tarafın katılan olarak kabulü ve katılan tarafın, kendileriyle ilgili namus ve iffetlerine yönelik iddiaları kabul edercesine, müvekkil aleyhinde temyiz yoluna gitmeleri tam bir hukuk garabetidir.
ÖCALAN’A İTİBAR EDİLİYOR
Binlerce kişinin ölümünden sorumlu olan Abdullah Öcalan’ın beyanları kanıt olarak gösterilmektedir. Böylece, Devlet Denetleme Kurulu Raporu, Genelkurmay Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı yazıları, Adli Tıp Kurumu raporları, dosyadaki ciddi ve biat etmemiş resmi görevlilerce hazırlanan soruşturma ve belgeleri geçersiz sayılmakta ‘terörist başı’ olarak bilenen hükümlünün beyanına itibar edilmesi ve bu kişinin itibarlaştırılması öngörülmektedir.”