Güncelleme Tarihi:
Öcalan'ın Kenya'dan getirilmesi için Cavit Çağlar'ın sahip olduğu uçağın kullanıldığı ortaya çıkmıştı. Ancak bu uçağın neden seçildiği hep karanlıkta kaldı.
Cavit Çağlar'ın uçağının seçilmesinin nedeni, Türkiye'de bu modelde tek uçak olmasıydı.
Bu uçak seçildi, çünkü Ankara'ya o dönemde Öcalan'ın Yunanistan tarafından Kenya'dan Hollanda'ya götürüleceği ve bunun Falcon 900B tipi bir uçakla yapılacağı istihbaratı gelmişti.
Türkiye'de aynı tip uçak arandı ve Çağlar'ın uçağı bulundu.
ÖCALAN, VERSACE ELBİSESİ İLE...
Bu arada, karada Öcalan'ın Kenya'daki Yunan Büyükelçiliği ikametgahından alınması operasyonu başlatıldı. Öcalan, ikametgahtan iki araçla çıktı; Öndeki araçta kendisi, arkada ise korumaları vardı.
Öcalan'ı taşıyan araç ikametgahtan çıktıktan hemen sonra, yolda Kenya polisi bir çevirme yaptı. Öcalan'ın aracı çevirmeden durdurulmadan geçerken, arkadaki eskort araç durduruldu.
Öcalan'ı taşıyan araç, doğrudan havaalanına gitti ve Öcalan alanda kendisini bekleyen Türk uçağı personeline teslim edildi.
Öcalan, son ana kadar kendisini Hollanda'ya götüreceğine inandığı, Yunanlılar tarafından ayarlanmış olan uçağa bineceğini sanıyordu.
Ancak Hollanda uçağından önce alana inmiş olan Türk uçağına bindirildi.
Uçak derhal havalandı. Türk uçağı havalandığında, Hollanda'dan gelen aynı tip uçak da, Kenya hava sahasına girmek üzereydi.
TÜRK UÇAĞINDAKİ İKİ KORKU..
Öcalan'ın teslim alınmasından sonra, uçakla Türkiye'ye doğru yola çıkan ekip üyeleri, daha sonra yaşadıklarını yakınlarıyla da paylaştılar.
Buna göre, uçak Türkiye'ye seyrederken iki konuda endişe duyuldu;
Bunun ilki Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden geçerken, hava sahasını denetleyen Rum Kuleye verilecek uçağın kimliğine ilişkin bilgiler konusundaydı. Uçak yaklaşık 20 dakika boyunca Kıbrıs Rum Kulesi'nin kontrolünde olacaktı. Pilotlar, bu süre boyunca gerek "İngilizcenizi anlamıyoruz" diyerek, gerekse şaşırtıcı ifadeler kullanarak, laf kalabalığı yaparak, Rum Kuleyi oyaladılar ve Türk görevlilerinin kontrolündeki hava sahasına böyle girdiler.
UÇAĞIN BANDIRMA ASKERİ HAVAALANINA İNMESİ PLANLANIYORDU AMA...
Operasyon hazırlanırken, Öcalan'ı getiren uçağın Bandırma askeri havaalanına indirilmesi planlanıyordu. Ancak o gün oluşan sis, planları bozdu. Uçak Bandırma üzerine geldi, ancak yoğun sis nedeniyle Bandırma'ya iniş yapamadı. Bu arada, uçağın yakıtının da azaldığı ortaya çıkınca, uçak İstanbul'a yönlendirildi.
Ancak İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki kule, operasyonun gizliliği nedeniyle böyle bir uçağın geleceği konusunda haberdar edilmemişti. Nitekim, kule ilk etapta yaklaşan uçağı iniş izni vermek istemedi. Bunun üzerine, dönemin Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri devreye sokuldu ve uçağın soru sorulmadan, Atatürk havalimanına inişi sağlandı.
Uçak İstanbul'a indiğinde, kapılar hiç açılmadı, içindekiler aprona ayak basmadı. Sadece, Ulaştırma Bakanlığı'ndan gelen talimat üzerine, uçağa yakıt ikmali yapıldı ve Bandırma'daki sisin geçmesi beklendi.
Sisin dağıldığı haberi üzerine uçak yeniden Bandırma'ya hareket etti.
GENELKURMAY BAŞKANI, BANDIRMA'DAKİ KOMUTANI BİZZAT ARADI
Uçak Bandırma'ya yaklaştığında, dönemin Genelkurmay Başkanı bizzat Bandırma üssünün komutanını arayarak, kendisine "bir uçak birazdan üsse inecek. İçindeki paketi bizzat, aprona giderek sen teslim al" talimatı verildi. Ancak operasyonun gizliliği nedeniyle üs komutanına bile "paketin" ne olduğu söylenmedi. Komutan, ancak uçak Bandırma'ya inip de kapısı açıldığında "paketin", Öcalan olduğunu öğrendi.