Güncelleme Tarihi:
Kılıçdaroğlu, Antalya kampında özetle şunları söyledi:
ZATEN YOLLAR AYRILMIŞTI
(Emine Ülker Tarhan’ın istifası) Biz bir aileyiz. Parti olarak ideallerimiz, hedeflerimiz var. Belli alanlarda görüşbirliği içinde mücadele ediyoruz. Ufku dolanlar bizden ayrılabiliyorlar. İstifaya ilişkin ‘Normal’ demiştim çünkü zaten yollar daha önce ayrılmıştı. Emine Hanım mutlaka kendisine bir yol haritası çizmiştir, bizim elimizden başarı dilemek gelir. Başka istifalar olabileceği değerlendirmeleri hakkında ise yorum yapmam. Çünkü kimsenin iradesine ipotek koyma gibi bir düşüncem söz konusu değil. (Davutoğlu’nun Tarhan’ın istifasından bölüm okuması) CHP’yi eleştirmek için söyleyecek başka şey bulamamış demek ki. CHP’yi eleştirmek için de CHP’den istifa eden birinin dilekçesine bu kadar önem veriyorsa kendi partisine çağrı yapıyor demektir.
TOPLANTI UZUYORSA SORUN VAR
MGK toplantısının bu kadar uzun sürmesi aslında Türkiye’de iktidarın görevini yapamadığı şeklinde algılanabilir. Ülke yönetiminde ciddi bir boşluğun, kaosun olduğu şeklinde algılanabilir. Sağlıklı işleyen bir demokraside MGK bu kadar uzun süre toplanmaz. 12 yıldır ülkeyi yöneten siyasal iktidar, ülkenin geleceğiyle ilgili kaygı duyan bir kurulu saatlerce toplayıp görüşüyorsa orada sorun var demektir.
KIRMIZI KİTAP SIK DEĞİŞMEMELİ
Bir ülkenin geniş kitleleri bir tarafa bırakın, dar bir alanda bile rahat tartışamayacağı ama belli kararların alınabileceği oluşumlar olabilir. Bunun mutlaka bir metne bağlanması da olabilir. Ancak bunlar ulusal güvenliğimiz açısından ortak aklın ürettiği metinler olmalı. Türkiye’de var, adına ‘Kırmızı Kitap’ diyorlar. Bu tür düşüncelerin çok sık değişmesi söz konusu olmaz. Bir iktidarın, topluma bakış açısıyla ilgili olarak tavır değişikliğine gitmesini ben doğru bulmuyorum.
PARTNER OLMAYIZ
(Aysel Tuğluk’un sözleri) Bu süreçte CHP’nin partner olmasını beklemek doğru değil. Böyle bir niyetimiz yok. Biz sadece bu sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin görüşlerimizi kamuoyuna açıkladık. Yazılı metin olarak dönemin Başbakanı’na verdik. Sorunun parlamentoda çözüleceğini de söyledik. Ancak onlar ‘Kendi yöntemlerimizle çözeriz’ dediler. Ortaya çıkan tablo ise iç açıcı değil. Karşılıklı güvensizlik üzerine inşa edilmiş. Sürecin başladığını görmedik ki bittiğini de görelim. Sadece söz olarak söyleniyor. ‘Biz çözeceğiz bu sorunu’ diyorlar, ortada bir şey yok. Güneydoğu’da çok sorun var. Bölgede yaşayanlar biliyor. Hükümetin Doğu ve Güneydoğu’da ulusal güvenlik açısından ciddi bir zaaf penceresi açtığını herkesin bilmesi gerekir. Eğer siz kapalı kapılar ardında değil de, meşru zeminde tartışırsanız, gerekirse vatandaşların taleplerinin tümünü de karşılarsınız. Sorunun bütün boyutlarını masaya yatırmak lazım. Abdullah Öcalan ile masaya yatırırsanız bu çözümsüz bir süreçtir. Bir devlet meşru organlarla bir araya gelir, oturur konuşur. Kapalı kapılar ardından neyi konuşuyorlar, kimse bilmiyor. Bu sorunu çözmek için illa oturup HDP ile anlaşacağım diye de bir kural yok. Oturulup konuşulacak yer parlamento.
SIFIRDAN BAŞLAMAYIZ
Eğer sizin birinci koşulunuz sorunu çözmekse, halkın bizi yetkilendirmesi, bizi iktidara getirmesi lazım. İktidara geldikten sonra oturulup tartışılır, kapalı kapılar arkasında neler konuşuldu, onlara bakılır. Bütün bunların hepsini reddedip sıfırdan yeni bir şey getirmeyeceğiz. Halkın kabul etmediği bir taahhüdün altına bir siyasal parti giremez. Öyle anlaşılıyor ki AKP halkın kabul etmeyeceği bazı taahhütlere kapalı kapılar arkasına girmiş ve o nedenle sıkışmış durumda. Çıkıp, herkesin bildiğini açıklamak zorunda.
YÜZDE 85 ÖNSEÇİM
Tüzüğümüz yüzde 85 önseçim, yüzde 15 merkez yoklamasını öngörüyor. Dolayısıyla oranımız belli. Yüzde 85 oranında ön seçim yapılacak. Mevcut vekillerimizin performasını da üyelerimiz ölçecek. Üyelerimiz taktir hakkını kullanır, saygı duyacağız.
BULDUĞU ÇARE MUHBİR VATANDAŞ
(Davutoğlu’nun ‘İşçiler işvereni şikâyet etsin’ önerisi) ‘Alo Fatih’in çok fazla etkisinde kalmış. Hangi işçi, işvereni ihbar edebilir, ertesi gün işine son verilir. Herkesi Alo Fatih sanıyor. İşçi ölümlerine karşı ürettiği çare muhbir vatandaş yetiştirmek. Allah akıl fikir versin, sözde akademisyen. Benim önerim, tüm yeraltı çalışanlarına sendika zorunluluğu getirsin.
‘KAÇAK SARAY’ DİYECEĞİZ
Kılıçdaroğlu, partisinin Antalya kampının kapanışında yaptığı konuşmada, Atatürk Orman Çiftliği yerleşkesine yapılan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı için, “O binayı ‘Kaçak Saray’ olarak adlandıracağız” dedi. Kılıçdaroğlu, laiklik tartışmalarına ilişkin ise, “İnsanlar işsizliğin pençesinde, evlerine aş götüremiyorlar. Bu sorunları yaşayan birine laiklik ve demokrasiyi anlatamazsınız. Biz laiklik ve demokrasiye ilişkin hassasiyetimizden geri adım atmadan, ekonomik ve sosyal politikalarımızla seçmenin karşısına çıkacağız” diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU’NA YENİ DANIŞMAN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski DYP’li bakan Cemil Erhan’ı başdanışmanlığına getirdi. Erhan, “Sayın Genel Başkan bizi görevlendirdi, biz de kefeni boynumuza taktık, gidip Doğu’daki teşkilatları dolaşarak çalışacağız” dedi. Erhan, Tansu Çiller’in genel başkanlığı döneminde DYP’de yer almış, kısa bir süre devlet bakanlığı yapmıştı. 15’inci dönem CHP, 19 ve 20’nci dönem DYP milletvekili olan Erhan, yurtdışı gezisi sırasında bakanlık görevinden alınmasıyla gündeme gelmişti.