Güncelleme Tarihi:
1. DOĞU KARADENİZ
Obezite sıklığı bölgelere göre değişiyor. En sık görüldüğü bölge % 33.1 ile Doğu Karadeniz. 2. sırada % 33 ile Batı Anadolu, 3. sırada ise % 32.9 ile Orta Anadolu geliyor. Obezite oranı Batı Marmara Bölgesi’nde % 30.7, Doğu Marmara’da % 30.6, Akdeniz’de % 30.1, Ege’de % 28, Kuzeydoğu Anadolu’da % 23.5, Güneydoğu Anadolu’da % 22.9, Ortadoğu Anadolu’da ise % 20.5 olarak saptandı. AB’nin resmi istatistikleri de Türkiye’nin obeziteyle imtihanı konusunda hiç umutlu bir tablo çizmiyor. Özellikle kadınlarda obezite ve şişmanlık oranı % 56.7 ile hem AB ortalamasının üzerinde, hem de Avrupa ülkeleri arasında en kötüsü.
ERKEKLERİMİZ 15’İNCİ
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mahmut Şahin, obezitenin artık bir “salgın”a dönüştüğünü söylüyor. Avrupa Kalp Damar Hastalıkları İstatistikleri (ATLAS) verilerine göre Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) üyesi 56 ülke arasında Türkiye en kilolu ülkeler sıralamasında erkeklerde 15, kadınlarda ise ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de sağlığı tehdit eden en yaygın hastalıkların başında kalp ve damar hastalıkları geliyor. Prof. Dr. Şahin, obezite ve fazla kilolu olmakla, kan basıncı yüksekliği, diyabet, kolesterol yüksekliği gibi kalp hastalığı risk faktörleri arasında kuvvetli ilişki bulunduğunu söylüyor. Prof. Dr. Şahin, “Türkiye’de koroner kalp hastalığının fazla olmasının nedenleri hareketsiz yaşam, obezite, kan yağlarının yüksekliği ve yüksek tansiyonun kadınlarımızda daha çok görülmesi. Ülkemizde alınan kalori miktarı artarken, hareketsizlik nedeniyle tüketilen enerji azalıyor. Yani yaşam tarzımız hastalık üretiyor” dedi.
2 KATI HIZLA ARTIYOR
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz ise Türkiye’de son 20 yıldan bu yana obezite artışının büyük bir ivme kazandığına dikkati çekiyor. Yapılan çalışmalar, Türkiye’de obezite artış hızının kıta Avrupa’dan 2 kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Yılmaz, “Bu artışın bu kadar yüksek olmasının 2 önemli nedeni var. Birincisi, bizim yerel mutfağımızın yağdan ve karbonhidrat yönünden daha zengin olması, ikincisi, ulus olarak daha az hareket ediyor olmamız” diye konuştu. Türkiye’nin milli ‘fast-food’u dürüm, lahmacun, ekmek arası döner vb. gibi yağlı ve yüksek karbonhidratlı besinlerden oluşuyor.
HAREKET YETMİYOR
Prof. Dr. Yılmaz şunları söyledi: “Sonuçta teknolojiyi daha fazla seven, spora az zaman ayıran, yerel mutfağı daha ağır olan bir ulus olarak ciddi bir obezite artış hızıyla karşı karşıyayız. Ülkemizde obezite ile mücadelede hareketsiz yaşamla mücadele önceliklendirildi. Oysa tüm bilimsel veriler sağlıklı beslenen insanlarda hareketsiz yaşam da olsa, obezitenin oluşmadığını gösteriyor. Yani obezitenin altındaki ana nedenin sağlıksız ve kötü beslenme olduğunu ortaya koyuyor.”
GENLER DE ÖNEMLİ
Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı diyetisyen Prof. Dr. Murat Baş, genlerin de vücut ağırlığının düzenlenmesinde önemli bir rol oynadığının düşünüldüğünü söyledi, “Son 10 yılda iş yerinde fitness merkezlerinin sayısı önemli ölçüde arttı. Fakat yaşamımızın geri kalan kısmı hareketsiz olduğu için, bu aktiviteler yetersiz kalıyor. Ülkemizde yetişkinlerin sadece % 15-20’si düzenli fiziksel aktivite yapıyor” dedi.
ABD’DEN DE KÖTÜYÜZ
ABD’de normalden fazla kiloluların oranı % 35.4, obezite sıklığı % 29.6. Ülkede obezite sıklığı rekoru % 35.9 oranıyla Arkansas eyaletinde. Obezitenin en yaygın göründüğü ikinci eyalet % 35.7 ile Batı Virginia, üçüncü eyalet ise % 35.5 ile Missisippi. Colorado 50 eyalet içinde % 21.3 ile obezite sıklığının en düşük olduğu yer. ABD verileri Türkiye ile kıyaslandığında çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Türkiye, ABD’nin 31 eyaletinden daha kötü durumda. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, fazla kiloluluk ve obezite Avrupa’daki yetişkinlerde tip 2 diyabetin % 80’inden, kalp hastalıklarının % 35’inden ve hipertansiyonun % 55’inden sorumlu. Her yıl 1 milyondan fazla insanın ölümüne neden oluyor.
KENT FARKI
ÇOCUK ve ergenlerdeki obezite artışı da alarm veriyor. Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre 0-5 yaşta fazla kilolu olanların oranı % 17,9, fazla kilolu ve şişman olanların da oranı % 26,4. Bu, 20 yıl sonra Türkiye’de sadece obezite değil, diyabet ve diyabete bağlı kalp hastalıkları, felç, yüksek tansiyon, böbrek, kanser ve pek çok hastalığın artacağı anlamına geliyor. Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Kliniği’nden Prof. Dr. Şükrü Hatun, “Türkiye’de şişmanlık sıklığı kentlerde kırsala göre 3 kat fazla. Benzer fark İstanbul/batı ile doğu/güneydoğu için de geçerli. Bu veriler çocuklardaki şişmanlık artışında yaşam ve beslenme tarzının ne kadar belirleyici olduğunu gösteriyor. Kentler ve batıdaki çocuklar küçüklükten itibaren fazla kalori içeren ve yendiğinde/içildiğinde keyif veren ve bu nedenle de ömür boyu yeme alışkanlığı kazanılan ürünlerle daha çok karşılaşıyorlar. Erken yaşlarda şişmanlamaya başlıyorlar” dedi.