Obama ile Suriye konuştum

Güncelleme Tarihi:

Obama ile Suriye konuştum
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2013 01:38

Cumhurbaşkanı Gül, BM Genel Kurulu için bulunduğu New York’ta gazetecilerle bir sohbette buluştu ve önemli mesajlar verdi. Yemekte ABD Başkanı Obama ile baş masada oturan Gül, Suriye’yi anlatırken “Sen uzaktasın, biz oradayız” dediğini aktardı.

Haberin Devamı

İşte satırbaşları:

Obama ile yemek: (BM Genel Sekreteri’nin) Öğle yemeğinde aynı masadaydık. Obama, ‘Konuşmanı dinledim’ dedi. Suriye anlaşmasının sağlam bir Güvenlik Konseyi kararına bağlanmasını o da söyledi. Yemekte epeyi konuşma fırsatımız oldu. İkili görüşme yapsak o kadar olurdu. Suriye ile ilgili görüşlerimi söyleme imkânım oldu. Anlaşmanın güçlü bir Güvenlik Konseyi kararına ve BM anlaşmasının 7’nci faslına bağlanması lazım yoksa herkes birbirini aldatmış olur. Boşluk olursa normal insanlar da radikalleşir. Yanında sevdiğini öldüren olursa insan ne hale gelir. Bunu iyi düşünmelerini ve karar alırken bunu gözden kaçırmamaları gerektiğini söyledim. Ve bunun bize direkt etkisini anlattım. ‘Sen uzaktasın ama biz oradayız’ dedim.

Ruhani ile buluşma: (Obama) İlk seçildiğinde, İran’ın dini lideri Hameney’e ‘Yeni dönem başlıyor, iyi değerlendirmek lazım’ demiştim. (Hamaney’e) Diyalog ve uzlaşma için iyi bir fırsat olduğunu söyledim. Dünkü (salı) yemekte Obama bana hatırlattı ‘Sen zaten söylemiştin’ diye. (İran’la) Yakınlaşma ve mektuplaşmanın doğru olduğunu söyledim.

Haberin Devamı

Holland gelmek istiyor: Fransa Cumhurbaşkanı (François) Holland ile görüşme çok samimi geçti. Ona, ‘Geçen yıl Chicago’da görüştük, bu yıl New York’ta, hep Amerika’da mı görüşeceğiz’ dedim. Güldü. Holland, samimi biçimde Ankara’ya gelme arzusunu söyledi. (Fransa’nın) AB konusunda belirgin bir pozisyon değişikliği var. ‘17, 23 ve 24’üncü fasıllar neden açılmıyor. Yargı, adalet, bunları dondurmanın ne çıkarı var’ dedim. Müspet anlamda önemli bir pozisyon gördüm.

Suriye için Cenevre 2 süreci: Birinci Cenevre’nin belirsizlikleri çoktu. Herkes istediği tarafa çeker. (Obama’ya) ‘Cenevre’nin hazırlığını iyi yapın. Her şey pişirilmiş, boşluk bırakmayacak şekilde olması lazım. Yoksa bir araya gelmenin anlamı yok’ dedim. Tabii ki Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin varlığı önemli ama Cenevre’ye İran’ı da çağırın’ dedim.

Güney Kıbrıs lideriyle görüştüm: Kıbrıslılar ilk defa Türk Cumhurbaşkanı konuşurken salonu terk etmediler. Pozitif ajandayla bakmak lâzım. Resepsiyonda (Kıbrıs Cumhurbaşkanı Anastiadis’i) gördüm. Bu işleri zamana yaymayın, pozitif ajandayla bakın, kararlı bir şekilde konuşun ve mesafe alın... Her zaman söylerim, Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan, Doğu Akdeniz’de AB içinde ayrı bir sütun olabilir.

Haberin Devamı

İran’ın Cenevre’ye çağrılması için ön şart var mı?: Ortada bir gerçek var. Suriye’de yaşanan bir vekalet savaşı. En acımasız savaşlar iç savaşlardır. Suriye’de bu noktaya geldi iş ve İran da bu aktörlerden biri. İran olmayacak demenin bir anlamı yok. Önemli olan İran’ın yapıcı bir şekilde katılımını temin etmek.

İyimser misiniz: (Şu an) Suriye’de iyimser olmak için hiçbir sebep yok. Onun için çok daha fazla çalışmak gerekiyor. Burada İran’ın kendisine ilişkin tehdit algısını iyi anlamamız gerekiyor. Bir yerde Suriye’deki savaş onlar için varoluş sebebi, İran için. İran’ın tehdit algılamasına bakacaksın, buradaki kötü düzen biterse, bu sürdürülemez rejim giderse, sana bir tehdit olmacak, demek lazım.

Haberin Devamı

Fethullah Gülen’le görüştünüz mü?: İlk defa sizden duyuyorum, böyle bir iddia mı var? Neresini düzelteyim. Yazılan haberler, bazı şeyler nasıl kaleme alınıyor alışkın olduğumuz için...

Siyasi istikrarsızlık riski yok: Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini de çok soruyorlar. 2 yıl içinde 1 değil 3 seçim olacak diyorum. Heyecanlanmayın hepsinin günü de tarihi de belli. Günü geldiğinde bununla ilgili kararlar da alınır.

‘Gurur duydum’ derken ne demek istedi?

O toplantıda Türkiye’de olup bitenlerle ilgili soru sordular. Ben taa Gezi olaylarının başlangıcında ‘Bu olaylar dünyadaki Türkiye algısıyla ilgili çok zararlı olacak’ diye kaç kez söyledim. Burada, cumhurbaşkanları, başbakanlar, yazarlar, yatırımcılar hepsi ayaküstü de olsa ‘Ne oluyor’ diye soruyor. Televizyonlar uluslararası televizyonlar gereğinin ötesinde bir ağırlık verdiler. Ve bütün bu olaylar Ortadoğu ve Mısır’da olanlarla aynı haftaya rastladı. Uluslarası dergilerde 10 yıl önce Türkiye ile ilgili resim basıldığında el arabası, çarşaflı kadınlar, değnekli adamlar. Son senelerde Türkiye’nin fabrikaları, turistik tesisleri, hep bunlar çıkmaya başladı. Bakın dedim, Türkiye’nin problemleri 10 yıl önce azgelişmiş ülkelerin problemlerine benzerdi. Bu gördüğünüz olayın Ortadoğu’daki insan haklarıyla ilgisi yok. Bunlar gelişmiş ülkelerdeki gibi sıkıntılar. Türkiye’yi oradan buraya getirmişiz. O noktadan bu noktaya gelmiş olmasından gurur duyarım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!