OluÅŸturulma Tarihi: Haziran 28, 2003 00:00
‘‘Bir zamanlar kadınlar benimle hop oturup hop kalkıyordu. Yaşasın, erkeklere ölüm, hepsine ölüm, arkanı dön çık, küt, tekme falan... Seveceğim gezeceğim, ne istersem onu yapacağım, sen çocukları haftasonu bana gönder, ev bende kalsın, arsa sende kalsın gibisinden bir tavır vardı o şarkılarda. Hoş Gör Sen ile hafif bir erime durumları var. Neticede artık dedim ki 'Biraz da geyşa kadın ruhunu taşıyayım ki insanlar biraz rahatlasınlar!' Aslında klibi de geyşa kılığında yapmalıydık.’’Yıllara meydan okuyan Süperstar Ajda Pekkan ya da nüfus káğıdındaki adıyla Ayşe Ajda Pekkan... Beş yıllık aradan sonra orijinal bir parça olan ‘‘Sen İste’’nin single'ıyla müzik marketlerde yerini aldı. Şarkının üç değişik versiyonundan biriyle aranjörlüğe de el atan Pekkan; 'Kapı açık! Arkanı dön ve çık!' diye haykıran, kendi tabiriyle 'feminist' parçalarının ardından, bu kez 'geyşa kadın ruhu’nu, yine o kendine has tabirlerinden biriyle ‘‘dokunmatik’’ bir şekilde aktaran ‘‘A La Pekkan’’ bir performans sergilemiş bulunuyor! Sonbaharda ise içinde Sezen Aksu'nun kendisine hediye ettiği Hayat Dediğin parçasının da yer alacağı yeni bir albüm çıkartması bekleniyor. Bugüne kadar müzik piyasasına sürülmüş 250 parçasıyla Türk pop tarihine adını lateks pelerinli bir ‘‘Supergirl’’ performansla kazıyan Ajda Pekkan'a dününü, bugünü ve nasıl olup da her dem ‘‘yeni’’ kalabildiğini sorduk. (Editörün özel notu: Sanatçının tırnak içindeki beyanatlarına mümkün mertebe dokunulmamıştır.)Deniz albayı Rıdvan Pekkan ile Nevin Dobruca'nın kızı Ajda Pekkan sesinin farkına, ortaokul yıllarında vardı. Çamlıca Kız Lisesi'nde okurken ilk sahnesi, evlerinin banyosu olmuştu: ‘‘Evde banyonun akustik sesini çok sever, bağıra bağıra şarkı söylerdim. Konu komşu teşvik ediyorlardı. İtalyanca söylüyordum. O zaman zaten Türkçe pop yoktu. Mina ve Milva en büyük favorimdi.’’Ancak Pekkan'ın ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluğu, tabiatıyla gençliğini de etkiledi: ‘‘Ailem bana ve kardeşime karşı korkunç tutucuydu. Hava karardıktan sonra sokakta olmamız mümkün değildi. Ben 16 yaşındaydım. 'Kalamış'ta simit yiyip eve geldik' dediğim halde babamdan dayak yediğimi biliyorum. Bir tokat attı yani. Hep bir aile kontrolü içindeydik. O baskı aşırı sıktı.’’Ajda Pekkan'ın şarkıcılığa ilk adımı ise kardeşi Semiramis'in ettiği bir telefonla oldu: ‘‘'Kabiliyetli gençler aranıyor! Çatı Kulüp'e müracaat etmeleri gerekiyor!' diye bir ilan görmüştük. Kardeşim benim yerime; 'Müziğe ilgim var, beni dinler misiniz?' diye Çatı Kulüp'ün sahibi İlham Gencer'i aradı. Beni dinlediler beğendiler. Los Çatikos diye bir grup vardı orda, adı Çatı'dan gelen. İlk kez orada sahneye çıktım.’ SİNEMADAN SAHNEYEİlk olarak seslendirdiği, Mina'nın ‘‘Il Cielo In Una Stanza’’ şarkısı olmuştu. 1960'ların ortalarında Ses Dergisi'nin sinemaya yeni yüzler kazandırmak amacıyla açtığı kapak yıldızı yarışmasına katılmasıyla
sinema hayatı baÅŸladı. Avrupai görünümü ve cüretkar tavırlarıyla YeÅŸilçam'ın gözde sanatçılarından biri oldu. Gelin görün ki aklı daima müzikteydi: ‘‘BeÅŸ yıla yakın süre sinema yaptım. Sinemayı sevdiÄŸim halde kendimi çok oraya ait hissetmedim. Tanınmam sinemayla oldu, sonra Maksim'de 1966'nın 29 Ekim'inde, Zeki Müren'le beraber sahneye çıktım.’’Ajda Pekkan'ın vokal kabiliyeti rol aldığı filmlerdeki yapımcıların da dikkatinden kaçmamıştı. Ä°lk filmlerinden Abidik Gubidik'te seslendirdiÄŸi Göz Göz DeÄŸdi Bana ÅŸarkısı, Öztürk Serengil'in seslendirdiÄŸi Abidik Gubidik ÅŸarkısıyla birlikte 45'lik plak olarak yayınlandı. Fecri EbcioÄŸlu'nun desteÄŸiyle 1965 yılında kendine ait ilk plağı olan ‘‘Her Yerde Kar Var / 17 Yaşında’’ piyasaya sürüldü. Ajda Pekkan, 1968 yılında çıkardığı ‘‘İki Yabancı’’ 45'liÄŸi ile aranjman dalında satış rekoru kırdı. Atina'daki Uluslararası Apollonia Müzik Festivali'nde iki kere dördüncü oldu. Barcelona'daki Akdeniz Åžarkıları Festivali'nde Ve Ben Åžimdi ÅŸarkısı ile Türkiye'yi temsil etti.Philips firmasıyla yaptığı anlaÅŸma da Pekkan'ın müzik hayatının kilometre taÅŸlarındandı. Kayıtları Fransa'daki stüdyolarda gerçekleÅŸtirilen, Fikret ÅženeÅŸ'in sözlerini yazdığı ÅŸarkılarla, Ajda Pekkan diÄŸer ÅŸarkıcıların önüne geçmeye baÅŸladı. Kendini yenileyen tavrı ve imajıyla moda alanında örnek alınmaya baÅŸladı. 1976 yılında Paris'in ünlü Olympia müzikholünde, pek çok ÅŸarkısının Türkçe versiyonlarını seslendirdiÄŸi, dönemin ünlü Cezayir asıllı Fransız ÅŸarkıcısı Enrico Macias'la seri konserler verdi. Bir dost meclisinde Erol Simavi'nin; ‘‘Ajda Pekkan'a star demek yetmez, ancak süperstar dersek yerini bulur,’’ sözüyle, önce sanat çevrelerinde, sonra tüm ülkede ‘‘Süperstar’’ unvanıyla anılmaya baÅŸladı.27 YILDIR SÃœPERSTAR1977 yılında bu unvanını Kim Ne Derse Desin, Hancı gibi ÅŸarkıların yer aldığı albümü ‘‘Süperstar’’ ile resmiyete kavuÅŸturdu. Tokyo'daki Yamaha Müzik Festivali'nde A Mes Amours ÅŸarkısıyla elde ettiÄŸi baÅŸarılı netice, Almanca, Fransızca plakları, Fransa'da ses getiren 45'lik çalışmaları ve sonunda ‘‘Pour Lui’’ isimli Fransızca albümü ile Pekkan, tüm 70'lere ismini, bir mühür misali vurdu. Ajda Pekkan, 1979 yılında BambaÅŸka Biri, Haykıracak Nefesim gibi ÅŸarkıların yer aldığı ‘‘Süperstar 2’’de kariyerinin doruÄŸuna çıktı.Eurovision ÅŸarkı yarışmasına 1980 yılında Türkiye'yi temsilen, Ajda Pekkan'ın Petr'oil ÅŸarkısı seçildi. Bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. 70'lerin sona ermesiyle ‘‘Sen Mutlu Ol’’ ve ‘‘Sevdim Seni’’ isminde hafif müzik ve alaturka sentezi iki albüm yaptı. Pekkan daha sonra, kendi önderliÄŸinde yükselen aranjman akımına geri döndü. Fikret ÅženeÅŸ'le birlikte çalıştığı Uykusuz Her Gece, Son Yolcu gibi ÅŸarkıların yer aldığı ‘‘Süperstar '83’’ albümüyle yeniden popülarite kazandı. 87 yılında ‘‘Süperstar 4’’ albümünü hazırladı.Evlilik nedeniyle müziÄŸi bırakma kararı aldı. Ancak bu kararda yeÄŸenini kan kanserinden kaybetmenin acısı da rol oynadı.EVÄ°NÄ°N KADINI‘‘Süperstar veya Diva... Tüm bunlar, insanların verdiÄŸi unvanlar. Ama o unvanlar, ancak onlar olduÄŸu zaman geçerli. Kendi evrimimi kendim yarattığıma inanıyorum. Çok zor bir ÅŸey o kabuÄŸu oluÅŸturmak ve kabuklaşıp da insanlara kendini yıllarca sevdirebilmek. 1980'lere kadar; 'Acaba saçıma mı, gözüme mi, yürüyüş tarzıma mı, yoksa trendi yakaladığım bir ÅŸeyden dolayı mı bana bu ilgiyi gösteriyorlar?' diyordum. Bir zaman, bugünkü kadar hayatımdaki bazı sorunlar, duygusal sanatçı yönüme çok ters yansıdı ve o sırada bir takım ruhi erozyonlar oldu. Mesela yeÄŸenim Emir'i kaybettiÄŸim zaman çok yaralandım. Bir annenin çocuÄŸunu kaybetmesi gibi bir his bu. O yüzden evlenmek benim için bir bahaneydi. Bir kenara çekilip yaramı sarmak ihtiyacını hissettim. MüziÄŸe çok küsmüştüm.’’Ajda Pekkan, 1989'un son günlerinde ‘‘Ajda '90’’ albümünü piyasaya sürdü. Pop müziÄŸin çıkmaza girdiÄŸi günlerde ‘‘Yaz Yaz Yaz’’ ile büyük ilgi topladı. '91, '93 ve '96 yıllarında yaptığı, çoÄŸunlukla yerli bestecilerle çalıştığı albümleri beklenen ilgiyi görmedi. ÇeÅŸitli sahne çalışmalarına devam ederken '98 yılında eski ÅŸarkılarının yeni düzenlemelerini seslendirdiÄŸi ‘‘Best Of’’ albümünü çıkardı. Bu arada Devlet sanatçılığına layık görüldü. 2000 yılında 2 CD'den oluÅŸan ‘‘Diva’’ albümü piyasaya çıktı ve büyük baÅŸarı elde etti. Bu albümden Bir Günah Gibi, dünyaca ünlü DJ Claude Challe'nin ‘‘Buddha Bar’’ serisinde yer aldı. 2000 yılında Monaco'da Monte Carlo Sporting d'Eté müzikholünde dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne alan Süperstar, bir de ‘‘Prestige de la Turquie avec Ajda Pekkan’’ isminde videoklip hazırladı. ‘‘ŞİZOÄ°D BÄ°R DURUM’’Ajda Pekkan şöhret olmanın hayatından bir çok ÅŸeyi de götürdüğünü düşünüyor: ‘‘Hiçbir zaman şöhret olmak istemedim ama bir ÅŸekilde yola çıkmam gerekiyordu. Ä°kinci planda da kalabilirdim, birdenbire birinci oldu olay. Ama o birincinin bayrağını taşımanın inanılmaz bir sorumluluk olduÄŸunu, her seferinde faturasını ödeyerek gördüm. Bir kadın olacaksın, sevecen olacaksın, hoÅŸ olacaksın... O paradokslardan sonra insanın kendi kimliÄŸiyle şöhret kimliÄŸi arasında ÅŸizoid bir durum var. Onu çözmek psikoterapiste gitmeyi gerektiren bir durumdu ama ben kendi kendime çözdüm.’’Pekkan, espri yeteneÄŸini de hiç kaybetmediÄŸini her haliyle gösteriyor: ‘‘Küçükken sürekli komiklik yapmayı severdim. OÄŸlan çocuÄŸu gibiydim, ÅŸimdi kadın çocuÄŸu gibi oldum. Çünkü sanatçı gibi davranmak zorunda kaldım. Sorumluluklar kapının dışına çıktığın anda baÅŸlıyor. Ama bunun içinde maske yok, hep olduÄŸum gibi olmayı çok sevdim.’’Â
button