O safhayı geçti

Güncelleme Tarihi:

O safhayı geçti
Oluşturulma Tarihi: Mart 21, 2011 00:00

ABD ve Batı ülkelerinin Libya’ya yönelik başlattığı hava ve deniz operasyonundan 17 saat sonra suskunluğunu Suudi Arabistan’da bozan Başbakan Erdoğan, “Kaddafi’yi uyardık ancak başarılı olamadık. Keşke bu bedel ödenmeseydi” dedi. Erdoğan bir gazetecinin “Sizce Kaddafi hemen gitmeli mi?” sorusuna da, “O safhayı geçti bile” yanıtını verdi.

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, uluslararası gücün Libya’yı bombalamaya başlamasından 17 saat sonra, Suudi Arabistan’da sessizliğini bozdu. Kaddafi’yi başından beri uyardığını belirten Erdoğan, Cidde Ekonomik Formu’nda yaptığı konuşmada, “Uyardık başarılı olamadık. Keşke bu bedel ödenmeseydi. Operasyonun bir an önce sonuçlandırılmasını bekliyoruz” dedi.
Erdoğan, bir Arap gazetecinin, “Sizce Kaddafi hemen gitmeli mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi: “O safhayı geçti bile. Burada Kaddafi kendi kendiyle çelişki içinde biliyorsunuz ilk anda şu sözleri çok önemliydi; ‘Şu anda resmi bir görevle Libya’nın başında değilim’ diyordu. Resmi bir görevle Libya’nın başında olmayana düşen resmi bir görevle Libya’nın başında olana Libya’yı teslim etmekti. Gerek kendilerine gerekse oğluna ben telefonla bunları ifade ettim. Bunun yapılması gerekir dedim. ‘Halkın iradesine saygı duymalısın ve bir an önce de bu bitmelidir’ dedik. Ne yazık ki işi bu noktaya getirdi. Benim kendisiyle bu görüşmem 1 Mart tarihindedir. Ne yazık ki bunda başarılı olamadık. Temenni ederim ki bu son gelişmelerle Libya’da kardeşin kardeşi öldürdüğü dönem süratle bitsin ve Libya halkının iradesi Libya’ya hâkim olsun.” Erdoğan konuşmasında şu mesajları verdi:

Elimiz bağlı duramayız

- Irak huzursuzken biz huzurlu olamayız, Lübnan mutsuzken biz mutlu olamayız, Mısır, Tunus değişirken biz buna bigane kalamayız. Libya kan ağlarken, Libya gözyaşı dökerken, biz elimiz kolumuz bağlı oturup seyredemeyiz. Biz, bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne, bağımsızlığına saygılıyız. Biz, hiç bir ülkenin iç işlerine karışmadık ve asla da karışmayız. Hiçbir ülke üzerinde gizli hesaplarımız, gizli niyetlerimiz olamaz. Türkiye’nin ekseni bellidir, dış politikada eksenimiz bellidir, gayet açıktır.

Yeni Osmanlıcılığa karşıyız

- Biz, bölgesel barışın tek tek ülkeler için hayati derecede önem arz ettiğine inanıyor, sadece ve sadece bölgesel barış için katkı sunmaya çalışıyoruz. Hele hele, ‘yeni Osmanlıcılık’ gibi bir iddiayı kabul etmemiz asla mümkün değildir. Bu,Türkiye’nin barış için yaptığı katkıları engellemek için ortaya atılmış art niyetli bir iddiadır.

- Türkiye’nin samimi çabalarından rahatsız olanlar, bölgede kan üzerine dış politika inşa etmeye çalışanlardır. Türkiye’nin samimi işbirliği çabalarından rahatsız olanlar, kendi kirli çıkarlarının sona ermesinden tedirgin olanlardır. Bizim bölgede, dayanışmadan, paylaşmadan, işbirliğinden, yani kardeşlikten öte bir gayemiz yoktur ve olmayacaktır.

- Bağdat’ın, Kudüs’ün, Gazze’nin derdi, nasıl Suudi Arabistanlı kardeşlerimin derdiyse bizim de derdimizdir. Kabil’in meselesi nasıl Riyad’ın meselesiyse bizim de meselemizdir. Kahire, Tunus, Bingazi, Beyrut hüzünlendiğinde nasıl ki Cidde hüzünlenirse, biliniz ki Ankara da o kadar hüzünlenir. Amman, Şam, Sanaa, Manama sevindiğinde, Mekke ve Medine ne kadar sevinirse, biliniz ki İstanbul da o kadar sevinir. Bu coğrafyada tarihimiz ne kadar ortaksa, geleceğimiz de o kadar ortak olacaktır.

İsrail halkına zulmediyor

- Bu bölgede, özellikle İsrail’in, işte bu gerçeği anlaması gerekiyor. Kan ve gözyaşını hakim kılan düzen, Filistin’e ve bölge ülkelerine zarar verdiği gibi, aslında İsrail’in kendisine de zarar veriyor. İsrail Hükümeti, şiddet politikalarıyla sadece Filistin’e zulmetmekle kalmıyor, esasen kendi halkına da zulmediyor.

- Bölgede kan döken, bölgede sivillere saldıran, çocukları katleden, Akdeniz’de korsanlık yaparak uluslararası sularda yardım gemilerine saldıran bir hükümet oldukça, ne bölge ne de İsrail refah içinde olur. Dünya değişirken, bölge değişirken, İsrail de değişmeli.

Değişim kaçınılmazdır

- Değişim, kaçınılmazdır. Değişim, ihmal edilemeyecek, ıskalanamayacak, ertelenemeyecek bir süreçtir. Değişim kadar önemli olan mesele, değişime liderlik etmek, halkın önünden giderek değişime olumlu yönde istikamet çizebilmektir. Ben her zaman söylüyorum, şahsımdan başlayarak söylüyorum, bütün miting meydanlarında söylüyorum, ‘hasibu kable entuhasibu’... Hepimizin gideceği yer, en nihayetinde kara topraktır. Kefenimizden başka bir şey var mı? Koltuklar liderlere güç katmaz, liderler koltuklara güç kazandırır.

- Gün, silahları kendi halkına doğrultma değil, kendi kardeşine doğrultma değil, kucaklaşma günüdür. Gün, kan akıtma günü değil, kan davalarını bitirme günüdür. Artık birbirimizi nasıl altederiz, nasıl etkisiz hale getiririz, dışlarız diye değil, birbirimize nasıl adaletle, uhuvvetle, şefkatle davranırız, gün işte buna yoğunlaşma günüdür.

- Biz, kardeşlik derken, dayanışma derken, Libya’da sivil halka yönelmiş silahlar, kurşun vızıltıları vicdanımızı kanatmıştır. Aynı kıbleye dönen, Mekke’ye yönelen insanların, Irak’ta camilerde katledilmesi umutlarımızı incitti. Bu tabloyu hak etmiyoruz.

Yere düşen can bizimdir

- Tunus’ta, Mısır’da, halk değişim için sesini yükselttiğinde, biz Türkiye olarak Mısır ve Tunus yönetimine gereken uyarıları yaptık. Kendilerine, çok net bir şekilde, çok samimi bir şekilde, halkın sesine kulak vermelerini, halkın taleplerine dikkat kesilmelerini tavsiye ettik. Aynı ilkeli tavrımızı Libya konusunda da ortaya koyduk. ‘Libya’da hiç kimsenin burnu kanamasın’ dedik, Libya’da yere düşen her can bizim canımızdır dedik. Halka bombalarla yapılan saldırıları tasvip etmediğimizi gerekli olan lidere söyledik. Söylemekle de kalmadık, yönetimi itidale çağırdık, halkın sesine kulak vermeye çağırdık. Her iki tarafla da görüşmeler yaptık. Tavsiyelerimizi, uyarılarımızı ortaya koyduk, hiç kan akmadan, kimse mağdur olmadan Libya istikametini belirlesin istedik.

- Keşke Libya’da olaylar bu noktaya gelmeden çözülebilseydi. Keşke Libya, Mısır ve Tunus gibi değişim sürecini bu tür bedeller ödemeden tamamlasaydı. Ne yazık ki bu olmamış, hadise hiç arzu etmediğimiz bir yere gelmiştir. Libya’nın, kendi iradesiyle, kendi kararıyla kendi istikametini belirlemesini arzu ediyoruz. Tabii ki askeri müdahalenin, bu operasyonun bir an önce sonuçlandırılmasını, Libya’nın bir an önce istikrara kavuşmasını arzuluyoruz.

Cidde hatırası

SUUDİ Arabistan’daki Cidde Ekonomik Forumu’na üçüncü kez katılan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ’Küresel Liderler Diyaloğu’ konulu oturumda yaptığı konuşma büyük ilgiyle izlendi. Konuşmasından sonra katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılaşan Başbakan birlikte fotoğraf çektirmek isteyenleri de kırmadı. Erdoğan, Ekonomik Forum Toplantısı’ndan sonra, ailesiyle birlikte Umre yapmak için Mekke’ye geçti. Erdoğan, Türkiye’ye dönüşünde Libya operasyonuyla ilgili toplantı yapacak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!