Güncelleme Tarihi:
Beyazperdedeki ilk önemli çıkışını Olağan Şüpheliler ile yaptıktan sonra Trafik, Fear and Loathing in Las Vegas, 21 Gram, Snatch gibi filmlerde sergilediği güçlü oyunculuğuyla hafızalarda yer eden Del Toro, Cannes'da da beklentileri boşa çıkarmadı.
Daha festival başlamadan önce bile onun 4 buçuk saatlik Che filmindeki performansıyla en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sonunda beklenen oldu ve 61. Cannes Film Festivali'nin jüri başkanı Sean Penn, onun adını söylediğinde, deyim yerindeyse salon alkıştan yıkıldı. Del Toro, aldığı ödülü, yaşam öyküsünden çok etkilendiği Ernesto Che Guevara'ya ithaf etti.
Daha çekimleri aşamasında tartışma yaratan Che, yönetmen Steven Soderbergh ile Benicio Del Toro'nun Trafik'ten sonraki ikinci ortak çalışması. Trafik'teki iyi yürekli polis rolünün Del Toro'ya en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ını kazandırdığını da hatırlatalım.
OYUNCULUK TUTKUSU YÜZÜNDEN BABASIYLA ARASI AÇILDI
1967 yılında Porto Riko'da dünyaya gelen Benicio Del Toro, aslında biraz da kendi inadıyla bugünkü konumuna ulaştı. Belki de "yüreğinin götürdüğü yere gitmek" yerine ailesinin sözünü dinleseydi şu anda sadece yakın çevresinin tanıdığı bir avukat olacaktı.
Del Toro'nun avukat olan anne ve babasının tek istediği oğullarının da kendi mesleklerini seçmesiydi. Henüz 9 yaşındayken annesini Hepatit yüzünden kaybedince babası Benicio ve diğer oğlunu da alarak Pennsylvania'ya taşındı. Del Toro burada Mercesburg Akademisi'ne gitti. Yüksek okulu da burada bitirdi.
Aktör, annesini kaybettiği ve babasının yeniden evlendiği o dönemi şöyle anlatıyor: "Küçükken 9 yaşımda annemi kaybettim. Bir süre sonra bu olayı normal karşılamaya başladım, babam daha sonra evlendi. O evlendiğinde ben 13 yaşımdaydım ki, o an kendimi onun ikinci karısına karşı yakın hissetmedim."
AYILARIN EFENDİSİ TARZAN'DIM BEN
İlkgençliğnini büyük bölümünü kuzenleriyle geçirmiş aktör. Çocukluğuna ilişkin şunları söylüyor: " Çocukluğum o kadar da eğlenceli değildi, bilgisayar ya da elektronik oyunlarım yoktu. Sadece kardeşimle birlikte hayaller kurardık. Ben ayıların efendisi "Tarzan"dım. Ve kendi hayallerimle yeni dünyamı yarattım."
Del Toro oyunculuk kariyerine 80'li yılların televizyon dizilerinde kısa rollerle başladı. Çoğu zaman gangster ya da uyuşturucu satıcısı rollerinde göründü.
1987 yılında Madonna'nın "La Isla Bonita" isimli video klibinde çok kısa olarak göründü. Bir süre sonra Big Top Pee-wee filmiyle ilk defa sinema filminde göründü ve ardından henüz 21yaşındayken James Bond - Licence To Kill filminde yer aldı. Bu ona, James Bond filmlerindeki en genç kötü adam unvanını kazandırdı.
Daha sonra da bir kaç filmde rol aldı. Ama ilk önemli çıkışını 1995'te Olağan Şüpheliler ile yaptı.
Bir çok filmde genellikle yardımcı karakterleri canlandıran Benicio Del Toro, buna rağmen akılda kalıcı, güçlü ve 'rol çalan' performanslarıyla tanınıyor.
ELEŞTİRMENLER YERDEN YERE VURDU
Johnny Depp ile birlikte oynadığı Fear and Loathing Las Vegas onun kariyerindeki fırtınalı dönemin simgesi. Eleştirmenlerin yerden yere vurduğu bu film için kilo alan Del Toro o dönemi de şöyle anlatacaktı daha sonra: "O filmdeki gibi kilo almayı bir daha asla yapmam, fiziksel olarak çok rahatsız ediciydi ve aldığım kiloları vermekte oldukça zorlanmıştım.”
Her ne kadar Del Toro bu filmle ilgili pişmanlığa yakın duygular hissetse de Fear and Loathing in Las Vegas daha sonra kült film olarak tarihe geçti.
Bu filmin yol açtığı dalgalanmadan iki yıl sonra yüksek kaliteli filmlerle sinemaya döndü Del Toro. Bunlar arasında onun kariyeri için dönüm noktası olan Steven Soderbergh'in yönettiği Trafik de var. Benicio Del Toro bu filmde canlandırdığı Javier Rodriguez rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu Oscar'ını kazandı. Böylece, İngilice'den başka bir dilde (İspanyolca) konuşarak bu ödülü kazanan sayılı oyuncudan biri olarak tarihe geçti.
Bu filmin başarısından sonra Del Toro, Guy Ritchie hiti Snatch'deki Franky Four Finger rolünü üstlendi. Canlandırdığı karakterin ömrü kısaydı ama o yine her zamanki gibi filmin en akılda kalan perfomanslarından birini sergiledi.
Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzales Inarritu'nun yönettiği 21 Gram'da canlandırdığı Jack Jordan karakteri de Del Toro'nun güçlü performansını bir kez daha akıllara kazıdı.
Halle Berry ve David Duchovny ile birlikte Things We Lost In Tne Fire'da rol alan Benicio Del Toro, uzun süredir beklenen Che filmiyle ilk kez Cannes'da sinemaseverlerin karşısına çıktı. Bu rolün ona Oscar getireceği de daha şimdiden kulislerde konuşuluyor.
Sinemaseverlerin aktörü yakında Che rolünün yanısıra Kurt Adam olarak izleyeceğini de hatırlatalım.
ÖZEL HAYATI GERÇEKTEN 'ÖZEL'
Benicio Del Toro, diğer Hollywood ünlülerinin tersine özel hayatını gözler önünde yaşamaktan pek hoşlanmıyor.
Her ne kadar zaman zaman verdiği röportalarda 'kız arkadaş için vaktim yok' dese de Alicia Silverstone, Sara Foster,Heather Graham, Claire Forlani, Scarlett Johansson ve Charlize Theron gibi ünlüler ile birlikteliği olmuşdu. Del Toro'nun birlikte olduğu ünlülerden biri de İtalyan aktör Marcello Mastroianni ile Fransız yıldız Catherine Deneuve'ün kızı olan Chiara Mastroianni. Herkes ikiliyi birbirine çok yakıştırıp evleneceklerini düşünürken bu ilişki de iki yılı aşkın bir sürenin ardınan sona ermişti.
Bunlardan Claire Forlani ile bir yıllık ilişkisi olmuşdu, birlikte Basquiat (1996) filminde oynamışdılar. 1997de çift ayrıldı, Del Toro Excess Baggage setinde yakınlaştığı manken, şarkıcı ve oyuncu Alicia Silverstone ile bir yıllık birlikteliği olmuşdu. Bunlardan en uzun ilişkisi Sara Foster ile evlenmeyi düşünse de daha sonra ayrılmışdılar.