Güncelleme Tarihi:
BİR FOTOĞRAFINI ÇEKMEMİ İSTEDİ
“Yıllarca birlikte röportajlara gittik, ben çekerdim fotoğraflarını. Sevgili Uğur, bir gün büroda otururken akreditasyon kartları ve kimlikleri için fotoğraf çekmemi istedi. Ben de o sırada kaldırdım makinamı ve oracıkta çektim fotoğraflarını. Üzerinde siyah yakalı bir kazak vardı. Suikastın ardından gazeteden fotoğrafını istediler. Seviyordu bu fotoğrafı, hemen bulup gönderdim İstanbul’a. Ertesi günü Cumhuriyet’in manşetinde bu fotoğraf vardı.”
TABUTUN ÜZERİNDE OLACAĞINI HAYAL BİLE EDEMEZDİM
“O fotoğrafın tabutunun üzerinde olacağını hayal bile edemezdim. Zaten sonrasında Uğur Mumcu ismi ile bütünleşti, onunla ilgili en çok kullanılan fotoğraf oldu. Gazetede düzenlenen törende Sevgili Uğur’un tabutunun önünde bu fotoğraf, arkasında ailesi. Çocukları Özge daha küçücük kız ve Özgür 15’inde. Ve ben her anı fotoğraflamaya çalışıyorum. Ne yaşadığımı düşünebiliyor musunuz? Tabuttaki kişi arkadaşım her şeyden önce. Ama belgelemek benim işim. Mecburum, fotoğraf çekiyorum, gazeteciyim. Zor ve çok ama çok acı bir görev. Bir taraftan da şöyle düşünüyorum, bu benim Uğur’a da son görevim oldu.”
OTOMOBİLİ GÖRÜNCE ÖLDÜĞÜNÜ ANLADIK
“Pazar günüydü. Patlama haberiyle sarsıldık. Uğur’a suikast yapılmıştı. Tuncay Özkan, Evren Değer, Işık Kansu birlikte yola çıktık. Olay yerinde arabayı görünce olayın korkunçluğunu ve aslında Uğur’un öldüğünü anladık. Ama konduramıyor insan, bir mucize bekliyor sanki. Fotoğrafları çekerken cenazenin taşındığını gördüm. O mu değil mi biliyorduk. 1993 yılından bu yana sıcaklığını koruyor bu fotoğraflar.”
ÇOK SARSICI BİR AN: DELİLLER SÜPÜRÜLDÜ
“Ama benim için asıl sarsıcı olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in olay yerine geldiği andı. Demirel gelirken yolunu temizlemek amacıyla bütün delillerin süpürülmesini görmek, engelleyememek sadece fotoğraflamakla yetinmek. İnsan çığlıklarla haykırmak istiyor. O gün de büyük bir acıyla olay yeri fotoğraflarını çekmek çok çok zordu.”