Güncelleme Tarihi:
Dava dosyasına göre, 16 yaşındaki lise öğrencisi Ş.A. çocuğu olduktan sonra ailesinin baskı ve şiddeti nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Atatürk Çocuk Destek Merkezi’ne sığındı. Ş.A., kendisini istismar eden H.M.D. ile evlenilmesine izin verilmesi için de Ankara 4. Aile Mahkemesi’ne dava açtı.
YURT: EVLENMESİ İYİLİĞİNE
Ş.A.’nın kaldığı Atatürk Çocuk Destek Merkezi, mahkemeye sunduğu raporda, “evlenmelerine izin verilmesinin tarafların iyiliğine olacağını” savundu. Davaya bakan Hâkim Dursun Genel, “Ş.A.’nın, H.M.D. ile cinsel ilişkiye girdiği 4 Ağustos 2017 tarihindeki bulunduğu yaş durumu itibari ile ortaya koymuş olduğu bu eylemin ileri yaşamı ve sosyal çevresi, ailesi çevresi toplum nezdinde doğuracağı sonuçların idraki içerisinde” olup olmayacağı konusunda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan rapor alınmasına karar verdi. Hastanenin mahkemeye sunduğu raporda, özetle şu görüşe yer verildi:
MAHKEMEDEN İZİN YOK
“Ş.A.’nın olayın yaşandığı tarihteki bulunduğu yaş ve ergenlik döneminin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda yaşadığı eylemin ileri yaşamı, hayatı, sosyal çevresi, aile çevresi ve toplum nezdinden doğuracağı sonuçları tahmin edemeyeceği, şu anda içinde bulunduğu durumu; çocuk yaşta anne olmasının, eş olmanın, evlenmenin ve bebek bakımı sorumluluğunu üstlenmesinin getirebileceği yükümlülükleri sağlıklı bir şekilde değerlendirilmediği anlaşılmıştır.” Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi ve Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı’nın (ÇAÇAV) müdahil olarak kabul edildiği davanın karar duruşması 25 Ocak’ta yapıldı. Mahkeme, Ş.A.’nın istismarcısıyla evlenmesine izin vermeyerek davanın reddine karar verdi.
ÇOCUK YAŞTA EVLİLİKLER İÇİN TARİHİ BİR KARAR
- ÇAÇAV Koordinatörü Şahin Antakyalıoğlu kararı Hürriyet’e şu sözlerle değerlendirdi: “Erken ve zorla evliliklerin önlenmesi bakımından tarihi bir karar olmuştur. Çocukların erken evlendirilmesine gebelik veya çocuğun doğmuş olması yargı tarafından olağanüstü ve pek önemli bir sebep olarak kabul ediliyordu. Mahkeme tarafından Hacettepe Üniversitesi’nden aldırılan bilimsel raporla bunun aksi ortaya konulmuş oldu.”