Güncelleme Tarihi:
Radikal Gazetesi'nden Rifat Başaran çocuklardan N.C. ile Mersin İHD Şubesi nde görüştü. Görüşmede Şube Başkanı Ali Tanrıverdi de yer aldı.
İşte Rıfat Başaran'ın yazısı:
Mağdur yedi çocuğun olayı cezaevinden tahliye olduktan sonra açıklaması ve ‘şahit oldukları olay’ diye aktarması, cinsel istismar ve şiddetin tıbbi açıdan ortaya çıkartılmasına ve adli işlem yapılmasına engel oluyor. Cezaevinden çıkan çocukların görüştüğü psikolog ve hekimler istismarın ruhsal izlerinin gözlendiğini belirtirken, “Sadece ‘Tecavüz var mı?’ diye sorgulanması yerine bu çocukların içinde bulundukları durum anlaşılmalı” uyarısında bulunuyor.
Kamuoyunda ‘taş atan çocuklar’ olarak bilinen çocuklara verilen hapis cezalarıyla ilgili vicdani tartışmalar henüz sona ermemişken, bu kez onların tutuklu bulundukları Pozantı M Tipi Çocuk ve Gençlik Cezaevi’nde işkence, baskı ve tecavüz iddiaları gündeme geldi.
Ancak olay 2011 Temmuz ayından bu yana ‘iddia’ olmaktan öteye geçemedi. Bunda, Adalet Bakanlığı’nın adım atmakta gecikmesi kadar, yaşananların siyasi olarak kullanıldığına ilişkin endişeler de etkili oldu. Mağdur çocukların yaşadıklarını tahliye olduktan sonra açıklaması tıbbi açıdan belgelenmesini engelledi. Adli işlemlerin yapılamamasında bir başka engel ise çocukların özellikle ‘tecavüz’ iddialarını ‘arkadaşlarının başına gelmiş’ olarak anlatması.
İlk girişte dayak
Görüştüğümüz, 17 yaşındaki A.K., bu iddiaların kamuoyuna yansımasını sağlayanlardan. A.K. ilköğretimi bitirmiş. Bir PKK’lının cenazesinden çekilmiş fotoğrafları nedeniyle tutuklandığını söyleyen A.K., cezaeviyle tanışmasını şöyle anlatıyor:
“Cezaevine ilk girdiğimizde gardiyan ‘Suçun ne?’ dedi. ‘Siyasi’ dedim ve beni ‘Sen terörden geldin’ diyerek dövmeye başladı. Arkasından adlilerin arasına verdiler. Koğuşta tek siyasi bendim. Kendileri oturuyor, koğuştaki en pis işleri bize yaptırıyorlardı, yapmayınca dövüyorlardı.”
A.K, çocuk ve gençlik cezaevinde yaşanan cinsel istismar iddialarıyla ilgili konuşurken “Büyükler var. Sakallı bıyıklı ama yaşı nüfusa küçük yazıldığı için çocuk cezaevinde. E.D diye bir adam vardı. 23 yaşında ama aynı ad soyadı taşıyan yeğeninin kimliğini kullanmış, çocuk cezaevinde kalıyor. Bunun yanında 12-13 yaşında olup büyük yazılan çocuklar da var” sözleriyle bir başka skandalı gündeme getiriyor.
Müdür tembihi: Anlatma
‘Tecavüz’, ‘taciz’ kelimelerini kullanmamaya özen gösteren A.K, cinsel istismarın daha çok bu çocuklar arasında yaşandığını anlatırken, “Başka çocuklara cinsel şeyler yaptıklarını gördüm, duydum. Adli çocuklar arasında daha yaygındı. Yaşı küçük S.Y. vardı, hırsızlıktan gelmiş. Esrardan gelmiş F.B. vardı, onlara aynı şeyleri yapmışlar. Gelip bize anlattılar” demekle yetiniyor.
A.K. tahliye olurken, cezaevi müdürünün “Burada yaşananları kimseye söylemeyin, daha sonra bir daha yolunuz düşer” diye tembihlediğini de sözlerine ekliyor.
İki buçuk ay kaldığı cezaevinden geçen hafta tahliye olan N.C.’nin anlattıkları ise onca şikâyete rağmen, uygulamada bir değişiklik olmadığını ortaya koyuyor. N.C. ile İHD Mersin Şubesi’nde görüştük:
“İlk gün cezaevi müdürü elini uzatıp öpmemi istedi. Sonra gardiyanlar ve adli tutuklular dövdü. Dayak hep vardı. Adlilerin parası olmadığı için bizim paramızı harcıyorlardı. Zorla elbiselerimi aldılar. Müdürün seçtiği koğuş mümessili sabaha kadar bize boncuk yaptırıp, sonra da uyutmuyordu.”
N.C. de cezaevindeki cinsel istismar iddialarını anımsatmamız üzerine ‘yan koğuşta kalan arkadaşlarının’ başına geldiğini söylüyor.
Bedenen olmasa da ruhen izleri var
Tahliye olan çocuklarla görüşen insan hakları savunucuları ve hekimler, üzerinden zaman geçen şiddet ve tecavüzün bedenlerdeki izlerini saptamanın mümkün olmadığını ancak bu izleri ruhlarında taşıdığını anlattı. İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi bir başka dramatik duruma dikkat çekti:
‘Arkadaşıma oldu’ diye anlatıyorlar
“Yazılı ve sözlü olarak beyanda bulunurken taciz ve cinsel girişimleri bir arkadaşlarının üzerinden anlattılar. Ama öyle ilginç ki; Ahmet Mehmet’e, Mehmet Ahmet’e yapıldı diyordu. Kendi başlarına geleni başka arkadaşlarının hikâyesi üzerinden anlattıklarını fark edince başvuru yaptık.”
TİHV Adana Şubesi başvuru hekimi Alev Aksungur ise erkek çocukların geleneksel yapı içinde bu tür eylemleri ifade etmekte zorluk çekmesinin normal olduğunu belirtirken, “Yaklaşık bir yıldır bu konu ile ilgili kamuoyu oluşturmaya çalıştık ama ne yazık ki başarılı olamadık. Olayın kamuoyunda sadece ‘Tecavüz var mı?’ diye sorgulanması yerine bu çocukların içinde bulundukları durumun tam olarak anlaşılması daha önemli” dedi.
Geleceklerine etkisi
Aksungur’un sözleri çocukların yaşadığı travmanın geleceklerine etkisiyle ilgili ciddi ipuçlarını da barındırıyor. Bu konuda cezaevinden çıkan çocuklarla ‘travmayla baş etme’ çalışmalarını yürüten Akdeniz Belediyesi İŞTAR Kadın Danışmanlık Merkezi uzmanı Didem Gediz Gelegen, “Cezaevi deneyimleri çocukların yaşamını paramparça ediyor. Sonrasında madde bağımlılığı, şiddet davranışları, aieleriyle ilişkilerinde bozukluklar gibi pek çok sıkıntıları var” diyerek Aksungur’u destekliyor.
Olayları anlatan çocuklara polis baskısı
İHD Mersin Şube Başkanı Ali Tanrıverdi bir iddiayı daha gündeme taşıdı. Tanrıverdi, Adalet Bakanlığı’na dilekçe verilmesinin ardından, çocukların polisten baskı gördüğünü öne sürdü: “Çocuklar Mersin’de karakola çağrıldıkları ve İHD’ye verdikleri beyanların geri çekilmesi için baskı kurulduğunu içeren başvurular yaptı. ‘İfadenizi geri alın, yoksa yeniden cezaevine girersiniz’ baskısı yapılmış ve ‘İHD’ye beyanı tanımadığım şahıslar tarafından kandırılarak yazdım ve tehditle imzalatıldı. Şikâyetimi geri çekiyorum’ şeklinde kağıt imzatılmış.” Tanrıverdi ayrıca, Pozantı’dan Mersin E Tipi Cezaevi’ne nakledilen çocuklardan birinin kaleme aldığı ihbar mektubunun cezaevi disiplin kurulunca ‘sakıncalı’ kategorisine alınarak, İHD’ye gönderilmediğini söyledi.
Öte yandan Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sefa Mermerci ile Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk dün ilçeye giderek incelemelerde bulundu.