Güncelleme Tarihi:
İddiaya göre Akın, 26 gün sonra 24 Kasım’da sabaha karşı fenalaşması üzerine hastaneye kaldırıldı. Akın, yapılan tüm müdahalelere rağmen kaldırıldığı hastanede beyin kanaması sonucu hayatını kaybetti. Savcılık, olaya ilişkin soruşturma başlattı. Cezaevi müdürü, tutuklu Akın’ın uyuşturucu yoksunluğundan öldüğünü, koğuştaki diğer 41 kişi hiçbir şey görmediklerini söyledi. Ailesi ise Akın’ın cezaevinde gördüğü şiddet sonucu öldürüldüğünü iddia etti.
‘OLAYIN SEYRİ DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILDI’
Akın’ın ailesinin avukatı Aydın Mollaoğlu tarafından savcılığa sunulan suç duyurusu dilekçesinde, “Kurum müdürünün, maktulün koğuşundakiler tarafından kötü muameleye uğradığını bildiği ve herhangi bir koruma tedbiri almadığı, ilgili mercilere durumu bildirmediği sabittir. 21 Kasım 2023’te Vahdet Akın ile görüşen ablası Kader Leylek, kardeşinin gözündeki ve yüzündeki yara izlerini fark etmesi üzerine ‘Bunu kim yaptı, ne oldu?’ diye sormuştur. Vahdet Akın ablası Kader’e eliyle sus işareti yaparak korku ve telaşla aynı gün yan tarafta başka bir görüşmeye gelen aynı koğuştaki tutuklu/hükümlüyü işaret ederek onların yaptıklarını belirtmiştir. Bu maktulün ailesine son yardım çığlığı olmuştur. Maltepe 1 No’lu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Dursun Ceylan tarafından savcılığa sunulan yazı içeriğinde darp ve cebirden bahsedilmeyip raporda tespiti olmayan bir şekilde uyuşturucu madde yoksunluğundan bahsedilerek olayın seyri değiştirilmeye ve adli makamlara başka bir şekilde yansıtılmaya çalışılmıştır” denildi.
Aradan geçen uzun zamanın ardından Vahdet Akın’ın otopsi raporu savcılık dosyasına girdi. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’nin hazırladığı raporda, Akın’ın kanında alkol ve uyuşturucu etken maddeye rastlanmadığı, vücutta kırık ve darp izlerine rastlandığı belirtildi.
‘KOĞUŞTAKİ HERKES ŞÜPHELİ HALİNE GELMİŞTİR’
Raporun soruşturma dosyasına girmesinin ardından Vahdet Akın’ın ailesi avukatları aracılığı ile savcılığa yeniden dilekçe sundu. Dilekçede özetle şunlara yer verildi: “Maktulün ölümüne neden olan şiddetin adli rapora konu vahameti, tek bir kişi tarafından gerçekleşmesi çok zor bir şiddet türüdür. 41 kişinin bu saldırıya dair hiçbir görgüsünün olmadığına dair verdikleri beyanlar tek başına kendilerini bu dosyada şüpheli hale getirmektedir. Cezaevi İdaresi, çok büyük bir olasılık ile kamera olmayan bir ortamda maktulün uğramış olduğu vahim şiddeti, olay anını bizzat gösterir kamera kaydı olmaması nedeniyle ve kendi sorumluluklarının doğacağı kaygısı ile gizlemeye çalışmaktadır. Maktul ile aynı koğuşta kalan 41 kişinin şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması amacıyla, haklarında cezai ve idari soruşturma başlatılması, adli rapora konu müvekkilin ölümüne neden olan şiddetin fail ve iştirakçılarının tespiti açısından etkin bir soruşturma başlatılması gerekmektedir.”