Güncelleme Tarihi:
Saçlarında yılların sürdüğü ak boyalar, yüzünde çizgiler olsa da, Tamer Yiğit'in yüreği hep delikanlıdır. Hele, yıllar öncesine, Balıkesir'deki zıpkınlık dönemlerine dönüp de, sinemaya geçişiyle birlikte yaşadıklarını hatırlayınca, iyiden iyiye gençleşir.
Sinemadaki ilk yıllarında Tamer Yiğit, önce çevresindeki kadınlardan kaçar. Ama bakar ki, bu kaçış çok farklı ve yanlış yorumlara neden olmaktadır. O da hayatını yaşamaya başlar:
'Bir Anadolu delikanlısıydım. Kadınlarla olan ilişkilerim hep ölçülüydü. O ara Ayşe'den kaçtım, Zeynep'ten kaçtım, baktım hakkımda ileri geri konuşanlar var. 'Tamer o biçim mi?' dedikodusu benim de kulağıma gelince, çok kızdım. Sinemada dürüstlük işe yaramaz. Mesela, bir film çeviriyorsun, karşında Hatice Hanım var, rol arkadaşın olarak. O sana asılıyor, ama sen karşılık vermiyorsun. Çünkü, Hatice Hanım, senin 'abi' dediğin bir adama bağlı. Onunla yaşıyor. Karşılık vermeyince de, sana düşman kesiliyor, Hatice Hanım. Gidip prodüktörlere 'Tamer çok huysuz ve uyumsuz birisi' demeye başlıyor. Kısacası ekmek paramla oynuyor. O ara çok kızdım ve pekçok beraberlik yaşadım. Başka çarem yoktu.'
Türk sinemasının gözüpek aktörü Tamer Yiğit, 1973 yılında 'Hayatımın kararı' dediği kararı alır ve kendisine hayat arkadaşı olarak sinema dışından bir kadını seçer. Evet, ünlü işadamı Murat Bayrak'ın kızı Rukiye Bayrak'la evlenir Tamer Yiğit. Ve ardından kıyamet kopar.
'Kayınpederim bu evliliğe karşıydı. Biz ondan habersiz evlenince çok kızdı. O yıllarda Çanakkale milletvekiliydi kendisi. Tanınan kişiliğiyle, bilinen yapısıyla inanılmaz bir şekilde karşı çıktı. Hani bir insan karşı çıkar, ama en kabadayı bir yıldır bu süre. Hayır, tam 11 yıl döğüştük. Çocuklarım oldu, hala kapışıyorduk.'
Önce Aslı, sonra Nazlı, ardından Yusuf gelir dünyaya. Ama Murat Bayrak'ın öfkesi de, inadı da bitip tükenmez. O yılları tekrar hatırlayan Tamer Yiğit'in şimdi bile yüzüne gölgeler düşer.
'Her ünlü aktör evlenince üzerine konfeti yağar. Benim üzerime kurşun yağdı. Hiç unutmam Halkalı taraflarında bir film çekiyorduk. Yönetmen Mehmet Aslan'dı. Aynur Akarsu ve bazı oyuncular vardı yanımızda. 28 tane mermi sıktılar. İnanılmaz şeyler yaşadım. Film setinde, sokakta, evimde hep rahatsız edildim. Ama şimdi düşünüyorum da, ben de kötü şeyler yapabilirdim. Elimi kana bulayıp, katil olabilirdim.'
TÜRKEŞ, ECEVİT VE DEMİREL
Tamer Yiğit, MHP tandanslı kayınpederi Murat Bayrak'ın saldırıları karşısında, önce dönemin MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş'e başvurur. Ardından da Bülent Ecevit'le Süleyman Demirel'e:
'MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş'e gittim. Kapıma gelen, bana saldıran, tehdit eden adamlar, sizin adamlarınız dedim. Ben de milliyetçiyim, Murat Bey'le konuşsanız, bu aramızdaki kavga bitse artık. Çoluk çocuğa karıştık Sayın Türkeş dedim.
'Bunu isteme benden. Başka ne istersen iste' dedi. O dönem koalisyon dönemiydi. Bülent Ecevit'e gittim. Başbakan'dı, o zaman da. Durumu anlattım. 'Sizi İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan korur' dedi. Çocuk mu kandırdığını sandı Bülent Bey bilmiyorum. Ama ben kanmadım. Murat Bayrak, AP Çanakkale milletvekiliydi. Sonunda Süleyman Demirel'e gittim. 'Tamer'ciğim' dedi Demirel, 'Seçimleri bekle, seçimleri'. Sanki başka çarem mi vardı, bekledik. Ama bu arada hep saldırıya uğradım.
GAZİNOCULARIN TEKLİFİ
Eğer arabacı Kazım, manav Hüseyin olsaydım, çoktan ölmüştüm. Ve ne acıdır ki, sinemadaki hiçbir yönetmen, hiçbir oyuncu, hiçbir dernek 'Yahu bu çocuğa haksızlık ediliyor, bu olayı protesto edelim' demedi. Vatandaş arka çıktı bana, basın arka çıktı. 12 Eylül'de Murat Bayrak yurtdışına gitti. Ve sonrasında öfkesi, kini kabuk bağladı.'
Kayınpederi nedeniyle Tamer Yiğit'in sürekli gazete manşetlerine çıkması, o dönem gazinocuların dikkatini çeker. Ve Tamer Yiğit'i arayıp sahneye çıkmasını için teklifte bulunurlar:
'Acı ama gerçekti. Adamlar, sürekli gündemde olduğum için beni sahneye çıkarmak istediler. Hatta bazıları,'Tamer bizim gazinoda çıksın, bir gece de baskın olursa bütün gazetelerde manşet oluruz. Bir yılda yapacağımız reklamı bir günde yaparız' diyorlarmış.’
Sakin bir hayat sürüyor Tamer Yiğit. İnşaat müteahhitliği yaparken, bazı dizilerde rol alıyor, kameraya olan özlemini gideriyor.
'Aktörlüğü unutmak mümkün değil. Elimde yıllardır üzerinde çalıştığım büyük bir proje var. 'Dinler Tarihi' adlı bir belgesel bu. Sponsor bulabilirsem, mutlaka çekeceğim bunu.'
Sinema dışında, 'Gönül Dostları', 'Yuva', 'Çiçek Taksi' ve 'Zehirli Çiçek' dizilerinde rol alan Tamer Yiğit'in, belki de gizlediği bir başka projesi de kayınpederinin ona 11 yıl yaşattığı cehennem hayatıdır. Bakarsınız bir gün, hayatının en güzel yıllarında yaşadığı bu dehşeti filme alır belki.
Belgin Doruk sayesinde ünlendim
1942 yılında Balıkesir'de dünyaya gelen Tamer Yiğit (Asıl soyadı Özyiğitoğlu'dur)'in 50'li yıllardaki çocukluğu sıkıntılıdır
Sinema aklında fikrinde değildir Tamer Yiğit'in. Ama okul arkadaşları Cemil ile İzzet, bilmeden geleceğin jönünü yaratma konusundaki ilk adımı attırıverirler ona.
'Bir gün Cemil bana çektirdiği bazı fotoğrafları gösterdi. 'Bak, ben artist yarışmasına katılacağım' dedi. Bir diğer arkadaşım olan İzzet ise 'Tamer, sen de katılsana' diye ısrar etmeye başladı. Bunlar benim beynimi yıkayıverdiler. Param yok dedim, 10 lira borç verdiler. Ertesi gün atladım otobüse, ver elini İstanbul.'
Yıl; 1962'dir. Tamer Yiğit, Ses Dergisi'nin artist yarışması için İstanbul'a gelir. Yüreğinde biraz umut, çokça da korku ve endişe vardır:
'Tophane'de otobüsten indim, yürüyerek Cağaloğlu'na geldim. Ses Dergisi'ne girdim. 'Çektirdiğin fotoğrafları bırak. git' dediler. Fotoğraf çektirmemiştim. Zaten fotoğraf çektirecek param da yoktu. O zamanların ünlü fotoğraf muhabiri Erol Dernek bana bir iyilik yapıp fotoğraflarımı çekti. Şimdi ne zaman Yeşilçam'daki Erol Dernek sokağından geçsem, gözlerim dolar.'
Yarışma sonuçları açıklanır. Tamer Yiğit, erkeklerde birincidir. Ve onun birinciliğini ilan ettiği günlerde, dönemin iki ünlüsü Göksel Arsoy'la Belgin Doruk kavga eder.
'Ve birkaç hafta sonra da 'Daima Kalbimdesin' adlı ilk filmime başladım. Belgin Doruk ve Sadri Alışık'la kamera önüne geçtim. Belgin Hanım'la kamera önünde büyük bir aşk yaşayıp evlenince tüm dikkatler üzerimde toplandı, şans yüzüme güldü.'
'Hayatımda iki kez elimi kana bulayabilirdim. Birincisi; Yeşilçamlı kadınların yatak davetlerini geri çevirdiğimde yaydıkları 'Tamer o biçim mi!' dedikodusu. İkincisi ise kayınpederim Murat Bayrak'ın adamlarını peşime takması. Acıdır ama bana ne Türkeş, ne Ecevit, ne Demirel, ne de sinema yardım elini uzatamadı. Sıradan bir vatandaş olsaydım, çoktan ölüp gitmiştim.'
HUZURU EVİNDE BULUYOR
Eşi Rukiye Hanım'la büyük kızı Aslı'yı yanına alıp objektifimize poz verirken, sinemada ve özel hayatında yaşadıkları gözlerinin önünden bir film şeridi gibi akıp gidiyor.
MAZİDEKİ KÖTÜ GÜNLER
Ne Tamer Yiğit, ne de Rukiye Hanım geçmişteki o kötü günleri hatırlamak bile istemiyorlar. Bu fotoğraf 1979 tarihli. Yiğit çiftinin otomobili kurşunlanmış. İkisi de panik halinde.
ÇOCUKLUK YILLARI
Balıkesir'de dünyaya gelen Tamer Yiğit, yoksul bir çocukluk geçirmiş. Ablası Nesrin'le çektirdiği bu fotoğraf ona, bugün bile özlediği, yoksul ama sevgiyle sarmalanmış o çocukluk yıllarını hatırlatıyor.