Güncelleme Tarihi:
Amerikan New York Times gazetesi yazarı Andrew Finkel yazısına, bir restoranda yemek sonrasında Türk kahvesi istediğinde yaşadıklarının, Türk hükümetinin tutuklu gazetecilerle ilgili geçen hafta yayımlanan rapora verdiği tepkiyi anımsattığını belirterek başladı.
Başka bir yerden kahve isteyen Finkel'e restoranın verdiği, “Bizde yok, dışarıdan da getiremeyiz. Bir kez sizin için istisna yaparsak, herkes ister” cevabını, Türk hükümetinin Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) raporuna verdiği yanıta benzeten yazar, “Hükümetin tavrı da buna benziyor. Yargı sistemi, istisna yapıp gazetecilere gerçek adaleti sağlarsa, sonra öğrenciler, doktorlar, sendikacılar ve öğretmenler de isteyebilir” ifadesini kullandı.
"CPJ’in ‘Türkiye'de basın özgürlüğü krizde’ isimli raporunda Türk hükümeti, basın özgürlüğünü kısıtlamak ve gazetecilere hapse atmakla suçlanıyordu. Hükümetin buna cevabı, 'Üzgünüz, basına özgürlük veremeyiz çünkü sonra herkes bunu bekleyebilir' olmuştu" diyen Finkel, Türkiye’de İran ve Çin’den daha fazla gazetecinin cezaevinde olduğuna dikkat çekti.
CPJ raporuna göre cezaevindeki pek çok gazetecinin, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu olduklarını vurgulayan Finkel, hükümetin ulusal güvenlik ve siyasi özgürlükler arasındaki dengeyi kuramadığını savundu.
Basın yayın kuruluşları yöneticilerini ticari amaçları uğruna hükümetin baskısına boyun eğmek ve boyun eğmeyenleri de sansürlemek ya da işten çıkarmakla suçlayan Finkel, “İtaatkâr bir devlet televizyonu ve sadık, dost bir medya pek çok eleştirinin gün ışığına çıkmadığı anlamına geliyor” ifadesini de kullandı.
CPJ, 53 sayfalık raporda Türkiye'de 76 gazetecinin hapiste olduğunu belirtmiş ve “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümeti basına karşı yakın tarihinin dünya çapında en büyük saldırısını yürütüyor” demişti.