Nükleer terör, uranyum zenginleştirilmesi, İran ve Türkiye

Güncelleme Tarihi:

Nükleer terör, uranyum zenginleştirilmesi, İran ve Türkiye
Oluşturulma Tarihi: Mart 07, 2007 15:58

Yüksek oranda 50 ton kadar zenginleştirilmiş uranyum,ikinci dünya savaşının ardından ABD'nin barış için atom (Atom for Peace ) programı çerçevesinde çeşitli ülkelerde kurulan araştırma reaktörlerine yakıt olarak satılmış veya hibe edilmiştir.Sonraları,nükleer yakıt ihracatı üzerine konulan sınırlamlar kaldırılmış ve bunun sonucu olarak bomba yapına uygun tonlarca uranyum dışsatımı gerçekleştirilmiştir.

Haberin Devamı

Bu dönemde ihraç edilen yakıtların zenginleştirilme oranı %90 civarındadır.2005 itibariyle 10 ton bomba yapımına müsait uranyum halen nükleer silahlara sahip olamayan ülkelerin elinde bulunmaktadır.

Bu miktardaki yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumdan çok sayıda başlık tipi nükleer silah yapmak mümkündür.Bu küçümsenecek bir tehdit değildir

Tehlikenin farkına varan ABD 1970 yılarda nükleer silahların yayılmasını önlemek amacıyla 1950 den itibaren ihraç ettiği veya hibe ettiği yakıtları kontrol altına alma gereği duymuştur.1978 den itibaren ABD enerji bakanlığı yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumları düşük oranda zenginleştirilmiş uranyumlar ile değiştirme ve araştırma reaktörlerini silah yapına uygun olamayan yakıtlarla ile çalışacak şekilde üretmeye başlamıştır.Bu güne kadar 41 reaktörde değişiklikler yapılmıştır ve 250 kg bomba yapımına müsait uranyum kontrol altına alınmıştır.Geri kalan 42 reaktörde yakıt değiştirme işlemleri sürmektedir.Ancak başlangıçta yüksek güçte tasarlanmış araştırma reaktörlerinin yakıtlarını düşük oranda zenginleştirilmiş uranyum ile değiştirme teknik olarak mümkün değildir.Bu reaktörlerde araştırma yapabilmek için gerekli nötron akısı düşük oranda zenginleştirilmiş yakıt ile elde edilemez.Bu problemi çözmek için yeni tasarımlar gerekir.ABD kendi yaptığı hatayı düzeltmek için şimdi yoğun çaba sarfetmektedir.

Haberin Devamı

1990 ABD Rusya ile yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını kontrol etmek için anlaşmışlardır.

Ancak eski sovyetler birliğinde kayıp uranyumlar bir çok kere çalıntı  yakalandığında farkına varılmaktadır.Ciddi bir kontrol yoktur.Stoklarından bomba yapımına uygun uranyum çalındığı Dünya basınınıda sıkça yer alır.Çalınan uranyum miktarı ve bunların nerelerde olduğu bilinmemektedir.

Nerede oldukları bilinmeyen zenginleştirilimiş uranyumlar,İrandaki nükleer faliyetlerin kadar tehlikelidir.Belki İranın elinde kayıp uranyumlardan oluşan bir stok mevcuttur.Bir uzman 1,5 kg bomba yapına uygun uranyumu satarken yakalanmıştır.Ülkemizde de kırmızı cıva gibi belirsiz adlar altında uranyum kaçakcılığı yapıldığına dair haberler,özellikle sovyetler birliğinin yıkılma dönemine raslayan günlerde,yazılı basında yer almıştır.

Haberin Devamı

ABD ve Rusya yaptıkları anlaşma gereğince,Rusyanın sahip olduğu 17 ton yüksek oranda zenginleştirilmiş yakıtı,düşük oranda zenginleştirilmiş yakıta dönüştürmektedirler.Araştırma reaktörlerinde yakılan uranyumdaki zenginleşme oranı %80 düştüğünde,yeterli nötron akısı veremediği için kullanılmazlar.

Bu oranda U-235 içeren uranyumdan da bomba yapılır.Tam güvenlik için bu cins yakıtlarında kontrol altına alınması gerekir.Nükleer terör bağlamında araştırma reaktörlerindeki yakıtlarda çözülmemiş bir güvenlik problemidir ve büyük bir tehlikedir.

Nükleer atıklar yüksek radyoaktivite içerdiklerinden yeterli donanımı olmayanlar için ölümcüldür ve kendi kendilerini korur.Yakın temasta bulunanları kısa bir süre içinde öldürür.Bu nedenle terröristlerin,yeni atıklardan silah yapma olsılıkları sıfırdır.Ancak radyoaktivite aradan 25-30 sene geçtikten sonra zayıflar.Bu durumda ancak 4-5 saatlik yakın temas ölümcül olur.Bu süreyi göz önüne alan Uluslararası Atom Enerji Ajansı bekletilmekte olan atıkların silah üretimi bağlamında tam güvence altına alınma şartını getirmiştir.Teröristlerin bekletilmekte olan nükleer atıklardan silah yapma olasılığı çok düşüktür,ancak sıfır değildir.

Haberin Devamı

1966 yılında ABD diğer ülkelerden,ihraç ettikleri ve bu ülkelerin araştırma reaktörlerinde kullanılan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum atıklarını,geri göndermelerini talep etmiştir.Rusya.ABD ve uluslararası atom enerji ajansının müşterken yürüttüğü bu proğram başarısız olmuştur.ABD dağıttığı yüksek oranda zenginleştirilmiş nükleer yakıtları belli bir kısmını toplayabilmiştir.

Ancak 10 ton kadar bomba uyapmaya elverişli uranyum henüz kontrol altına alınamamıştır.Aynı şekilde Rusyadan diğer ülkelere gönderilen 2 ton uranyumun nerde olduğu bilinmemektedir.Bu ülkelerin içinde İran olabilir ve bizi yakından ilgilendirir.

11-eylül saldırısından sonra ABD de nükleer yakıtlar konusunda hassasiyet çok artmıştır.Özel şirketlerin elinde bulunan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu ve üretimini tam olarak kontrol altına almak için ABD enerji bakanlığı küresel boyutta bir nükleer arındırma projesini uygulamaya koymuştur.2010 da tüm nükleer malzemeyi kontrol altına almayı planlamaktadırlar.ABD'nin bu projeyi,ayırdığı bütçe ile gerçekleştirebilme olasılığı düşük görülmektedir.

Haberin Devamı

Rusyada ise durum çok daha vahimdir.Siyaset nükleer terörizmi ciddi bir tehlike olarak algılamakta isteksizdir.2005 de gerçekleştirilen Bush-Putin zirvesinde,gündeme gelen üçüncü ülkelerdeki uranyumların kontrol altına alınması projesine Putin sıcak bakmamıştır.

Sadece karşılıklı olarak nükleer tesislere ziyaretleri olanaklı hale getiren bir karar alınmıştır.Bomba yapmaya elverişli yakıt kullanan araştırma reaktörlerinde olduğu gibi,kritik düzeneklerde de silah yapmaya elverişli malzeme vardır.Rusyadaki kritik düzeneklerin hırsızlığa karşı güvenli olduğunu söylemek mümkün değildir.Bir güç reaktörünün elektrik üretebilmesi için,reaktör kalbinin,yani ısı üreten bölümüne yerleştirilen yakıtın kritik kütlede olması gerekir.Güç reaktörlerinin kalp dizaynları kritik düzeneklerde yapılır.Kurchatov Atom Enerjisi araştırma merkezinde,yukarda sözü edilen anlaşma uyarınca,denetim yapan ABD'li uzman bomba yapımına elverişli uranyumun ortalıkta hiç bir güvenlik önlemi altında bulunmadan saklandığını raporunda belirtmiştir.
 
Yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum yakıt kullanan reaktörlerin 47 tanesi Rusyada,4 tanesi kazakistanda 7,tanesi Çinde bulunmaktadır.Bu tesisiler mutlak kontrol altına alınamamışlardır.Ayrıca kuzey kore geliştirdiği teknolojileri ihraç etmekten çekinmemektedir.Uranyumu yüksek oranlarda zenginleştirmek ve nükleer atıklardan plutonyumu ayrıştırmak yukarıda belirtildiği gibi bomba yapmanın ilk adımıdır ve karmaşık teknolojilerdir.Bundan sonraki adımlar basittir.Dolayısıyla Dünya'nın,özellikle ülkemizin,karşı karşıya olduğu tehlike sanıldığından çok daha büyüktür.

Haberin Devamı

Pakistan her iki teknolojiyi Hollandaya gönderdiği öğrenciler ile ülkesine taşımıştır.Pakistanın Khushab bölgesinde çok ciddi yetenekleri olan bir nükleer araştırma merkezi faliyet halindedir.Senelik plutonyum üretim kapasitesi 18 kg dır.Ayrıca Rawalpindide senelik plutonyum üretim kapasitesi 20 kg olan bir ayrıştırma tesisi daha vardır.1984 de Kahuta da bir Uranyum zenginleştirme tesisi kurulmuştur.Pakistan doğal uranyumunu khau bölgesindeki yataklardan temin etmektedir.Dışarıya bomba üretmek bağlamında bir bağımlılığı yoktur.

Gerek Pakistan'ı gerekse Hindistanı nükleer teknoloji ile tanıştıran Kanada Candu firmasıdır,yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumun,yakın coğrafyada yerleşik terrörist gurupların eline geçmesi mümkündür.Özellikle Pakistanda durum kontrol altında değildir.Fanatik köktendinciler veya bu tesisilerde çalışan sempazitanlar veya çıkar peşindeki maceraperestler,terröristler ile işbirliği yapabilirler.Resmi bir geçite çekilen fotoğraf bu bölgelerde nükleer kontrolun ne kadar gevşek olduğunu göstermektedir

Radyoaktif izotoplar kullanarak terrörist eylemler gerçekleştirmek sanıldığından daha kolaydır.Eski bir KGB ajanı Litvinenko'nun Po-210 ile öldürülmesi bunun canlı bir örneğidir.Benzer teknikler ile terröristler,korku salmak toplumda panik yaratmak amacıyla masum insanların yaşamlarını hedef alabilirler.Nükleer terrörism tüm güvenlik görevlilerince öncelikli olarak ele alınması gereken bir eylem türüdür.Ülkemiz güvenlik uzmanlarının bu konuda yeterince eğitimli olduğunu söylemek mümkün değildir.

Batı ülkeleri kısa vadeli kazanç elde etmek için yaratıkları bu canavar ile nasıl mücadele edecekleri konusunda şaşkındırlar.

İran zenginleştirme teknolojilerine sahip olursa Ülkemiz açısından ne gibi tehditler ortaya çıkar?İran bölgesel bir güç haline gelir.AB ve ABD İranın bölgesel güç olmasını önleyecek bir yaptırım potansiyeli yoktur.Bu durumda Türkiye kendi başının çaresesine bakmak durumunda kalacaktır.Geçmişte Suriyenin ülkemize yönelik terrörist faliyetlere verdiği destek ve suriye İran arasındaki ilişkiler,Hatay ve su problemleri göz önüne alınırsa,ortaya yeni bir güvenlik sorunu çıkar.Irak üzerinde ABD tam bir kontrol sağlayamamıştır.Irak şiilerinin İran'la ilişkileride dikkate alınması gereken bir başka konudur.Bu bölgedeki petrol kaynaklarını kimin kontrol edeceğide ucu açık bir sorudur.AB'nin Rusya ve Ortadoğu enerji kaynaklarına aşırı bağımlılığı ve risk almaktan kaçınan siyasi tutumu soruna müdahele şansını zayıflatır.NATO'nun olayı algılama biçimi de ayrı bir tartışma konusudur.İran füzelerinin erişimi içindeki Ankara'nın değişen koşuları göz önüne alarak yeni politikalar geliştirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!