Serkan OCAK
Oluşturulma Tarihi: Aralık 23, 2016 21:19
Dört yıl önce İzmir Gaziemir’de ‘nükleer atık gömüldüğü’ ortaya çıkmıştı. Devlet duruma el koydu. Arazi karantinaya alındı, etrafı tellerle çevrildi. Tarihin o döneme kadarki en büyük cezası kesildi. Peki ya sonuç? Ceza ödenmedi. Sorumlular beraat etti. Tel örgüler söküldü, halk nükleer atıkların üzerine basarak işine, okuluna gitmeye devam ediyor...
Bundan tam 4 yıl önceydi, Aralık 2012. Gaziemir’de eski bir kurşun fabrikasının arazisinde gömülü atıklar ortaya çıktı. Bu atıklara yalnız nükleer santrallarda ve de nükleer güçle çalışan denizaltılarda bulunan radyoaktif madde bulaştığı anlaşıldı. Ancak bunların nereden geldiği tespit edilemedi.
Haber duyulduktan sonra bu konuda ülkede tek yetkili Türkiye Atom Enerjisi Kurumu yetkilileri duruma el koydu. Ölçümler yaptı. Doğada yüzlerce yıl yok olmayan atom izotoplarının atıklara bulaştığı tespit edildi. Derhal ‘karantina’ kararı alındı. Arazinin etrafı tel örgülerle çevrildi. Her tarafa ‘Yaklaşmayın, ölüm tehlikesi’ levhaları asıldı. Kapalı devre kamera sistemi kuruldu. Atık durumdaki fabrikaya bir de güvenlik görevlisi konuldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı atıklardan dolayı sorumlulara 5.7 milyon TL’lik Türkiye Cumhuriyeti tarihinin o döneme kadarki en büyük çevre cezasını kesti. Araziye girilmesi gerektiği, radyoaktivitenin yeraltı sularına karışma ihtimali bulunduğu, atıkların derhal temizlenmesi gerektiği açıklandı.
HEPSİ BERAAT ETTİ
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, sorumlular hakkında ceza davası da açıldı. Kurşun fabrikasının sahibi 2000’de ölmüş, fabrika da bir süre sahibinin çocukları tarafından çalıştırıldıktan sonra 2010’da kapatılmıştı. Fabrikanın sahibi konumundaki 6 kişi hakkında dava açıldı. Ancak yargılama sonucunda sorumlular herhangi bir ceza almadı, hepsi beraat etti. Şu anda bu ceza davası temyiz aşamasında. Kamu yetkilileri hakkında da soruşturulma başlatılması konusunda talepler oldu. Ancak hiçbir konuda soruşturma izni verilmedi.
TEK ÖNLEM: DELİK TEL ÖRGÜ
Bunca gelişmeye rağmen arazi ile ilgili bugüne kadar tel örgülerin dışında hiçbir tedbir alınmadı. Üst düzey yetkililerin “Bir an önce atıkların bertaraf edilmesi gerekiyor” demesine rağmen bugüne kadar bölgede en ufak bir hareketlilik bile olmadı.
Fabrikanın hemen yakınında yaşayan mahalle sakinleri, yıllardır bu arazinin ortasından geçerek işlerine gidiyordu. Devletin ‘karantina’ kararı sonrasında, halkı nükleer tehlikeden korumak için bölgeye tel örgü çekilip üzerine ‘Ölüm Tehlikesi’ yazılı levhalar konulmuştu. Ancak bugün tel örgülerin büyük kısmı tahrip edilmiş vaziyette. Çocuklar okullarına, yetişkinler de işlerine sökülmüş teller arasından geçip nükleer atıkların bulunduğu araziyi kullanarak gidiyor.
'ÜZERİNDEN GEÇMEK TEHLİKELİ'Ege Üniversitesi öğretim üyesi halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa, gömülü atıkların insan ve çevre sağlığına etkisi konusunda şunları söyledi: “Yürünen alanlarda etkili bir radyasyon varsa, geçtikleri sürece radyasyona maruz kalacaklar. Riskler artacaktır. İçin için atıklar yanıyordu, onlardan kaynaklı ağır metal dumanlarına insanlar maruz kalırsa bu da bir soruna yol açabilir. Radyoaktivite orada duruyor, bir yere gittiği yok, ne kadar derine gömüldüğü ile ilgili olarak da tehlikesi devam ediyor. Üzerinden geçildikçe insanlar bu tehlikeye maruz kalıyor.”
ATIKLARI KİM TEMİZLEYECEK?Gaziemir için en önemli sorunlardan biri de atıkların bertarafı. Ayrıştırma projesine yönelik ihaleyi Turanlar AŞ adında bir firma aldı. Bu süreçte önce ayrıştırma işlemi için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı verildi. Ancak bölgede faaliyet gösteren EGE Çevre Platformu (EGEÇEP) bu karara karşı dava açtı. Söz konusu radyoaktivite içeren maddelerin çevre ve insan sağlığına büyük zararları olduğu belirtilerek çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) sürecinin işletilmesi talep edildi. Bu talep mahkemelerce kabul edildi. Aradan dört sene geçtikten sonra bu yıl nihayet ÇED sürecine başlandı.