Nüfus artışı enflasyondan önemli

Güncelleme Tarihi:

Nüfus artışı enflasyondan önemli
Oluşturulma Tarihi: Ocak 30, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yılda yaklaşık 30 bin bebeğin dünyaya geldiği Türkiye'nin en büyük doğumevi SSK Bakırköy Hastanesi'nin Başhekimi Dr. Metin Nurluoğlu, ‘‘Böyle bir rekora imza atmak istemezdim’’ diyor. 10 yıl sonra Türkiye'nin nüfusunun 80 milyonu bulacağını tahmin eden Nurluoğlu ‘‘Tam bir facia. Burada devletin çok büyük bir günahı var. Televizyonlarda bu konuda yoğun bir eğitim seferberliği başlamalı. Bu konu Türkiye için PKK'dan da, enflasyondan da daha önemli’’ diyerek kaygılarını dile getiriyor.

1997 yılında 22 bin 500, 1998'de 26 bin 425 doğumun gerçekleştiği, 1999'da ise 30 binleri yakalaması beklenen SSK Bakırköy Doğumevi-Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde, yılda 180 bin kadın ve çocuk muayene oluyor. Türkiye'nin en büyük kadın ve çocuk eğitim hastanesi olan SSK Bakırköy Doğumevi'ndeki görüntüler, Türkiye'nin genel bir fotoğrafını da sunuyor. Sabah 08.00'de başlayıp akşam 17.00'ye kadar devam eden hasta kabulü, günde 100 doğum ve 80 ameliyatla gün be gün süregiden bu sürecin ardındaki gerçeği Başhekim Metin Nurluoğlu şöyle değerlendiriyor:

KABUS GİBİ

‘‘Bu manzara aslında hiç de içaçıcı, gurur verici değil. Böyle bir rekora imza atmak istemezdim. Hastalarımıza en ideal sağlık hizmetini vermek için çabalıyoruz ama gelin görün ki, yılda 30 bin doğumla birinciyiz. Bu, Türkiye hatta Uzakdoğu'daki birkaç örneği de saymazsak, bir dünya rekoru. Avrupa'da hiçbir merkez bu sayıya ulaşamadı. Ama bizi rekortmen yapan nüfus artışı, aslında bizim kabusumuz oldu. Bundan 35 yıl önce, aile planlamasına kötü gözle bakan siyasi liderler, Türkiye'nin 100 milyon nüfusu besleyebileceğini söylüyordu. Şimdi aynı insanlar, hiç utanmadan, aile planlamasının çok yoğun birer savunucusu oldular. Sanırım, 10 yıl sonra nüfusumuz 80 milyonu bulur. Tam bir facia. Burada devletin çok büyük bir günahı var. Hala da uyanmış değil. Bir kere her eve, her odaya giren televizyonlarda bu konuda yoğun bir eğitim seferberliği başlamalı. Hem de herkesin en çok izlediği saatlerde, hatta ana haber bültenlerinde. Bu konu Türkiye için herşeyden, PKK'dan da, enflasyondan da daha önemli. Çünkü, bu Türkiye'nin geleceği. Medyanın olaya katılması şart. Bir de orta ve liselerde eğitim programları başlatılmalı. Durmadan doğuran kadın, kendisine, vücuduna, sağlığına ne kadar zarar verdiğinin farkında değil ki. O zavallı bir kadın. Bu yüzden, hem eğitim imkanını, hem de tıbbi sağlık hizmetini Doğu'ya götürmeliyiz. Aile planlaması konusunda, toplanacak ciddi bir sağlık şurasından, hiç değişmeyecek bir 10 yıllık master plan çıkmalı.’’

1992'de UNESCO tarafından Ankara Zekai Tahir Burak Doğumevi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'yle birlikte ‘‘Bebek Dostu Hastane’’ unvanıyla ödüllendirilen SSK Bakırköy Doğumevi'nin yeni bir unvanı daha var: Bebek Fabrikası. Türkiye'nin en büyük doğumevi olan SSK Bakırköy Hastanesi'nde her yıl yaklaşık 30 bin bebek dünyaya geliyor. 24 yıldan bu yana hastanede görev yapan, 1989-1992 tarihleri arasında başhekimlik yaptıktan sonra, 1996'da aynı göreve atanan Op. Dr. Metin Nurluoğlu, bu rakamın 50 binlere yaklaşmasına İstanbul'da pıtrak gibi çoğalan özel hastanelerin engel olduğunu söylüyor ve şu yorumu yapıyor: ‘‘Allah'tan onlar var. Bize faydaları oldu. Hastamız azaldı.’’

Kendisini özellikle Türkiye'nin başına giderek dert olan nüfus artışı ve aile planlaması konusunda canlı bir tarihe benzeten Başhekim Nurluoğlu, çok çocuk doğuran kadını ‘‘zavallı bir mahluk’’a benzetiyor. Ona göre, kadının çok fazla doğum yapmasının ilk nedeni cahillik. 20 kez hamile kalmış kadın gördüğünü belirten 30 yıllık hekim Nurluoğlu, Türk kadınını ‘‘doğurma isteğini’’ şöyle çözümlüyor:

UMUT IŞIĞI YOK

‘‘Türk kadınının en büyük arzusu, erkeğine mutlaka çocuk vermek. Eğer doğuramıyorsa, kocası ve onun ailesi tarafından aşağılanıyor. Çocuğu olmayan bir aile, doktorlara inanılmaz para akıtıyor. Bu da ayrı bir facia tabii. Kadını bir doğum makinesine çeviren bir diğer etken ise, erkek çocuk sevdası. Bu belki 200 yıl önce önemliydi ama artık önemi kalmadı. O zaman, aile reisinin ya tarlası ya da dükkanı vardı. Kendisine yardımcı bir erkek evlat isiyordu. Ama şimdi roller değişti. Artık kadın erkekten daha çok çalışıyor.’’

Türkiye'nin nüfus artışı ve aile planlamasına ilişkin sağlık politikalarını eleştiren, Başhekim Nurluoğlu, ‘‘Hiç bir umut ışığı yok mu?’’ sorumuza şu yanıtı veriyor:

‘‘Hiç bir umut yok. Hep kötüye gidiyoruz. Umutlanmamak için çok yeterli nedenlerim var. Bir kere, Türkiye ne yazık ki bir sağlık politikası netleştiremedi. Anormal nüfus artışına paralel olarak, ne hastanelerinde, ne de tıbbi açıdan gelişme sağlandı. Devlet, gittikçe artan problemlerle başedemez hale geldi. Bunun iki nedeni var. Her parti ve her bakanla ortaya çıkan ve sonuçlanmayan bir sağlık politikası ile sözde reform tasarıları. Tamamiyle dolara bağımlı tıbbi teknoloji alımları devleti çökertti. Devlet, artık hiçbir hastanesine yatırım yapamıyor. Yapsa da, geç kalıyor. Çünkü tıbbi teknoloji sürekli yenileniyor. Bu durumu daha da çıkmaza sürüklüyor. Çözüm ise, bir başka seçime, bir başka partiye ve bir başka bakana erteleniyor.’’

SSK Bakırköy Doğumevi

Kapısından dönülmez

Sadece İstanbul'a değil, hemen hemen Türkiye'nin her iline hizmet veren, her ilden hasta kabul eden SSK Bakırköy Doğumevi, 1952'den bu yana hizmet veriyor. 1959'da Bakırköy Doğumevi ve Dispanseri adını aldı. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, 1986'da hastanenin adını ve kimliğini değiştirdi. Hastanenin adı SSK Bakırköy Doğumevi ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi oldu. Hastane, 464'ü kadın, 536'sı çocuk yatağı olmak üzere 1000 yatak kapasitesine sahip. Gerek fizik kapasite, gerekse doğum ve ameliyat sayısı açısından kendisine en yakın kurumlar olan İstanbul'daki Zeynep Kamil ve Ankara Zekai Tahir Burak Hastanesi'nin önünde Türkiye rekoru kıran SSK Bakırköy Doğumevi, Kilyos'dan Tekirdağ'a kadar bütün çocuklara bakıyor. Üniversite klinikleri ve devlet hastanelerinin yetersiz olmasından dolayı, her gece 500'e yakın acil çocuk kabul eden hastanenin en önemli özelliği, hastaya ‘‘Bugün git, yarın gel’’ denmemesi. Nurluoğlu, ‘‘Bizim hastanenin kapısından dönmek yok. Her gün bizim kapımıza gelen 2 bin-2 bin 500 kişiye poliklinik hizmeti verip, 110 asistanımızı eğitiyoruz. Bizim kapımızdan giren hiç bir gebe geri dönmez’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!