Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2001 00:00
FRANKFURTDÜN, Amerika'daki saldırının birinci ayıydı. Frankfurt Kitap Fuarı'nda da ölenlerin anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.* * *Demir Özlü, Türk standında bana Nobel Ödülü'nü kimin aldığını sorduğunda, Naipaul cevabını verirken, bize gene Nobel yok diye aklımdan geçirdim.Nobel; onu alacak, uluslararası kalitede yazarlarımız varken, edebiyat dışındaki nedenlerle her gün bizden biraz daha uzaklaşıyor.Kültür Bakanlığı'nın mali desteğiyle organizasyonunu Tüyap'ın yaptığı stantta bu yıl epey Türk yazarı toplandı. Hepsi de davetli. Orada okuma saatleri yapılıyor. Yazımı yazdığım şu saatlerde, biraz sonra yöneteceğim açık oturumu düşünüyorum.Konusu; ‘‘Yurtdışında Türk Edebiyatı’’. Gerek Tüyap'ın, gerek Yayıncılar Birliği'nin stantlarına bakıyorum, raflar Türkçe kitaplarla dolu.O zaman da, bu konuyu tartışmak bana 'abesle iştigal' geliyor. Yerli kabuğumuzdan ne zaman çıkacağız, ne zaman fuarlarda birbirimizi dinlemekten, birbirimizi okumaktan kurtulacağız?Dört cici hanım müzisyenden oluşan İstanbul Quartet, gerçekten standa başka bir hava verdi. Onların doldurduğu bir CD'yi de zevkle dinlemiştim.Geçen gün Fuar'la ilgili Kültür Bakanı İstemihan Talay'la konuştum, o da uluslararası olamamanın sancısını çekiyor.Belki gelecek yıl Frankfurt Kitap Fuarı'nın ulusal görünüşü değişebilir, değişmelidir.Gelecek yıl Tüyap Kitap Fuarı Beylikdüzü'nde açılacağından uluslararası bir nitelik kazanabilir.* * *BU yıl Fuar'ın 'Onur Konuğu' olan Yunanistan'ın pavyonunu gezdim.Sadeliğin verdiği görkemi iyi kullanmışlar. Yazarlarıyla, müzikçileriyle, sanatçılarıyla öylesine övünüyorlar ki...Pavyona girip Elitis, Kavafis, Seferis, Ritsos adlarıyla karşılaştığımda, bir gün bizim de yapacağımız pavyonumuzun dizaynını çizdim kafamda.Her yazar için ayrı broşür hazırlamışlar.Kavafis Anfiteatrı'nda yaşlıca bir hanım geleneksel Yunan şarkılarını söylüyor; ney, lavta, keman, kanun, darbuka eşliğinde.Aynı günün akşamı da ünlü opera şarkıcısı Agnes Baltsa'nın konseri vardı.‘‘Bana Şarkı Söylemesini Öğreten Memleketim’’ CD'sini anımsadım. Orada Rumca şarkılar söylüyordu.Girit'teki zeytinyağı müzesinin broşürünü okurken, küçük bir şişede zeytinyağı armağan ettiler.İstanbul'da tanıştığım Yunan Kültür Bakanı Venizelos'la Yunan pavyonunda karşılaşıp konuştuk. Kutladım kendilerini.* * *O sevimli reklamdaki çocuk ne diyordu: ‘‘Çok çalışmam lazım, çok.’’ Aynı bizim gibi.Dilerim gelecek fuarlarda, biz bize, diz dize kalmayız.
button