Güncelleme Tarihi:
İşte dünya barışına hizmetleri ödülle taçlandırılmayan yedi önemli isim:
Mahatma Gandi: Hindistan bağımsızlık hareketinin ruhani ve siyasi lideri Mohandas K. Gandi, şiddet içermeyen sosyal hareketlerin de savunucusuydu. 1921 yılında Hindistan Ulusal Kongresi liderliğine getirilen Gandi’nin hedefi Hintliler arasındaki sosyal ve ekonomik ayrımcılıkların sona erdirilmesi ve ülkeye tam bağımsızlık verilmesiydi.
Hindistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 30 Ocak 1948’de milliyetçi bir Hintlinin suikastına kurban giden Gandi, 1937, 1947 ve 1948 yıllarında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi fakat siyasi kişiliğinden dolayı jürinin elemesinden geçemedi.
Eleanor Roosevelt: ABD Başkanı Franklin Delano Roosevelt’in eşi olmasının yanı sıra önde gelen bir feminist ve insan hakları savunucusu olan Roosevelt, dünya barışını tesis etmede Birleşmiş Milletler’in rolünün altını çiziyordu.
Yeni Düzen politikaları döneminde özellikle kadınlar ve Afrikalı Amerikalıların toplumdaki yerlerinin iyileştirilmesi için çalışan Roosevelt, Harry Truman döneminde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ABD delegeliği görevini üstlendi. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin kabulünde önemli rol oynayan Roosevelt 1947, 1955 ve 1962 yıllarında ödüle aday gösterildi.
Vaclav Havel: Çekoslovakya üzerindeki Sovyet egemenliğinin sonunu hazırlayan hareketin kültürel ve siyasi sesi olan Havel, Çek Cumhuriyeti’nin NATO ve Avrupa Birliği’ne girişinde de önemli rol oynadı. Komünist sistemi eleştiren ve Doğu Avrupa’da anti-Sovyet hareketi canlandıran tiyatro metinleri dolayısıyla 1979’da hapse giren yazar, 77 Sözleşmesi’nin imzacıları arasında yer alıyor. 1989’daki Kadife Devrim’den 2003 yılına kadar Çek Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı sıfatını koruyan Havel ödüle 1989’da aday gösterildi.
Ken Saro-Wiwa: Nijeryalı çevre aktivisti ve yazar Saro-Wiwa, Nijer Delta’sındaki petrol arama çalışmaları dolayısıyla yaşanan çevre tahribatına karşı şiddet içermeyen bir kampanyanın öncülüğünü yaptı. Kendi kabilesinden 300 bin kişiye 1993 yılının Ocak ayında yapılan bir yürüyüşte liderlik yapan Saro-Wiwa 1995 yılında tutuklanıp askeri mahkeme tarafından idama mahkum edildi. Aynı yıl Nobel’e aday gösterilen Saro-Wiwa, bu ödülü alamasa da alternatifi olan Doğru Yaşam Ödülü’ne layık görüldü.
Sarı Nusseibeh: İsrail ve Filistin arasında barışın tesis edilmesi için çalışan Nusseibeh, 1995’ten bu yana El-Kudüs Üniversitesi’nin, 2001’den bu yana da Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Kudüs temsilciliğini yapmaktadır. 1994 yılında Yaser Arafat, Şimon Peres ve İzak Rabin’i ödüle layık gören komite o günden bu yana İsrail ve Filistinlilere ödül vermekten kaçınıyor. Ancak Foreign Policy, Nusseibeh’in ödül için en uygun isimlerden biri olduğunu savunuyor.
Corazon Aquino: Filipinler'in ünlü diktatörü Ferdinand Marcos’un en büyük siyasi rakibi Senatör Benigno Aquino’nın eşi olan Corazon Aquino, 1983’te sürgünden dönen eşinin suikastının ardından, onun yerine geçti. 1986’daki erken seçimlerde muhalefetin liderliğini üstlenen Aquino’nun taraftarları, Marcos’un resmi sonuçlara göre seçimi kazandığının duyurulmasının ardından Halkın Gücü Devrimi’ni başlattı.
Bu sürecin sonunda Filipinlerin ilk kadın devlet başkanı olan Aquino, 1986 yılında Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi ancak bu onuru Holocaust’tan sağ çıkmayı başaran Elie Wiesel’e kaptırdı. Aquino aynı yıl Time dergisi tarafından Yılın İnsanı seçildi.
Liu Xiaobo: Çin’de Komünist Parti’yi açıkça eleştiren ilk isimlerden biri olan Xiaobo, Havel’in 77 Sözleşmesi’ni model alan ve Çin’deki rejimin modernleşmeye yönelik yaklaşımını eleştiren demokrasi yanlısı 08 Sözleşmesi’nin de ilk imzacıları arasında yer alıyor. 1989’da Tiananmen Meydanı’ndaki gösteriler dolayısıyla tutuklanan Liu’nun bir kez daha hapse girmesi uluslararası camiada kınanmış, ABD Kongresi’nde de Liu için bir karar çıkarılmıştı.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 60’ıncı, Tiananmen Meydanı olaylarının da 20’inci yıldönümü dolayısıyla seçici komitenin bu yıl Liu’yu seçeceğine dair pek çok söylenti olsa da Obama’nın seçilmesi beklentileri boşa çıkardı.