Güncelleme Tarihi:
Kutsal Kitap ve Musevi inanışı Musa'nın, öldürülmesin diye annesi ve babası tarafından sazdan bir sepete konduğunu ve Nil nehrine bırakıldığını, Firavun'un kızının da ırmakta yıkanırken onu bulduğunu anlatır. Oysa Gerald Messadie, Musa'nın Kral 1. Seti'nin kızı bir prensesle İbrani ustabaşı Amram'ın çocuğu olduğunu yazıyor. Ayrıca, Mısırlı prenseslerin çamurlu Nil sularında değil, özel kuyulardan süzülmüş tatlı suda yıkandığını da hatırlatıyor.
Hz. Musa tarihin yetiştirdiği en büyük şahsiyetlerden biri. Ancak hayatı hakkında ne biliyoruz? Bildiklerimiz kutsal kitaplar ve Musevi efsanelerinde anlatılanlardan ibaret. Ancak efsane her zaman tarihi gerçeklerle uyuşmuyor. Gerald Messadie ‘‘Musa, Mısır Prensi’’ adlı kitabında ‘‘Efsane’’ Musa'yı değil ‘‘İnsan’’ Musa'yı anlatıyor. Milliyet Yayınları'ndan çıkan kitabı Türkçeye Gülseren Devrim çevirdi. Kitabın birinci cildi Kızıldeniz kıyısında son buluyor. İkinci cilt ise yakında çıkacak.
Fransız gazeteci-yazar Gerald Messadieş ‘‘Musa, Mısır Prensi’’ adlı kitabında bir yandan bir roman gibi Musa'nın hayatını anlatırken bir yandan da bilimsel verilere dayanarak efsane ile tarihi gerçekleri karşılaştırıyor. Yazar, kitabının önsözüne ‘‘Musa, dünya tarihinin devlerinden biridir. 3300 yıl önce insanlığa sunduğu tektanrı inancı, üç büyük kitaplı dinin anası olmuş, böylece, Doğu'nun ve Batı'nın kaderi, bir daha geri dönmemecesine değişmiştir’’ diye başlıyor. Ancak, hemen ikaz ediyor: ‘‘3300 yıl sonra Tevrat'a körü körüne inanmamız mümkün değildir. Kişiliği, Eski Ahit'in ilk beş kitabında (Pentateuhos) anlatıldığı biçimiyle bir efsane yaratmış ve efsane, insan Musa'yı öylesine sarıp kuşatmıştır ki, bazı tarihçiler onun bir ‘mit' olduğu kanısına varmış, Musa'nın gerçekten yaşamış bir tarihi kişi olduğundan bile kuşku duymuşlardır. Doğrudur, efsane ‘insan'ı gölgede bırakmıştır ama o bir gerçektir, o dahinin gölgesi altında yaşayan bir insan vardır; o insan var olmasaydı, Yahudilik var olmazdı’’ diyor. İşte efsane ile tarihin uyuşmadığı bazı noktalar :
MUSA İBRANİ MİDİR?
Kitabı Mukaddes'e göre Hz. Musa'nın ailesi Mısır'da İbrani topluluklardan Levioğulları'na bağlıdır. Yani Musa ana ve baba tarafından İbrani'dir.
Tarihçiler ise Hz. Musa'nın ya anne babası Mısırlı olan safkan bir prens olduğunu ya da Mısırlı bir prensesin İbrani bir işçiden doğma çocuğu olduğunu düşünürler. Messadie kitabında bu ikinci görüşü benimsemiştir.
NİL'DEKİ SEPET EFSANESİ
Kutsal Kitap ve Musevi inanışı Musa'nın doğumunu şöyle anlatır: Mısırlılar, İbranilerin çoğalmasını önlemek için doğan erkek çocukları öldürtüyordu. (Bir başka efsaneye göre Firavun rüyasında yeni doğacak bir İbrani çocuğun tahtını yıkacağını gördüğü için 10 yıl boyunca bütün bebeklerin öldürülmelerini emretmişti). Babası Amram ve annesi Yokebed, bebek Musa'yı üç ay sakladıktan sonra çamurla sıvamış, sazdan bir sepetin içine koyup Nil nehrine bırakmışlardı. Firavun'un kızı bir prenses ırmakta yıkanırken sepetteki çocuğu buldu. Küçük Musa Mısır sarayında bir Mısırlı gibi yetiştirildi. Prenses ona ‘‘Su'dan gelen’’ anlamına gelen Moşe adını taktı. Asıl annesi de saraya sütannesi olarak girip oğlunu emzirdi.
Gerald Messadie (Ve daha birçok uzman) Musa'nın kökenini ve doğumunu farklı anlatır. Musa, Kral 1. Seti'nin kızı bir prensesle İbrani ustabaşı Amram'ın çocuğudur. Annesi hamileyken bir Mısırlı ile evlenmiştir ve Musa'yı doğurmuştur. Bebek Musa'yı (Efsanedeki gibi öz annesi değil) öz babasının karısı emzirmiştir. Meessadie'ye göre Musa/Moşe adı Mısır dilinde ‘‘oğlu, erkek çocuğu’’ anlamına gelen ‘‘Mes’’ veya ‘‘Mesu’’ ekinin değişmiş şeklidir. (Ra'nın oğlu Ramses, Tut'un oğlu Tutmos gibi...) Musa'nın asıl adı asla bilinemeyecektir. Messadie ayrıca, Mısırlı prenseslerin çamurlu Nil sularında değil, özel kuyulardan süzülmüş tatlı suda yıkandığını da hatırlatıyor.
CİNAYET VE KAÇIŞ
Musa, bir gezi sırasında, bir İbrani'yi feci şekilde döven bir Mısırlı memuru öldürünce, kaçıp saklanmak zorunda kaldı. Tevrat, Çıkış bölümünde Musa'nın Mısır'dan kaçışının tek sebebini ‘‘işlediği cinayeti İbraniler'in gidip Firavun'a ihbar etmesinden duyduğu korku’’ olarak anlatır.
Kral Seti'nin verdiği görev sırasında Delta'daki şantiyelerde duvarcı olarak çalışan İbraniler'le ilk kez tanıştı. Musa, İbraniler'e eziyet eden ahlaksız bir Mısırlı ustabaşını öldürünce kaçmak zorunda kaldı. Messadie kaçışı şöyle yorumluyor: ‘‘Musa kendini henüz yeteri kadar İbrani saymıyor ve bu sebeple güvenmediği İbraniler'in sırrını saklayamayacağını düşünüyordu.’’
RAMSES'E BAŞVURU
Çıkış Kitabı'na göre Musa ve kardeşi Harun Firavun Ramses'in karşısına çıkıp İbraniler'i azat etmesini istediler. Musa Tanrı'nın kendisine İbrani kavmini Mısır'dan çıkarma emri verdiğini söyledi ve ilahi gücünü gösterip, Ramses'i ikna etmek için bir çok mucize gösterdi. Ama Ramses elindeki en kalabalık ve disiplinli işgücünü bırakmak istemedi ve buna baskıyı arttırarak cevap verdi. Musa bir kargaşadan faydalanarak İbraniler'i Mısır'dan kaçırdı. Ama Firavun'un orduları İbrani halkının peşine düştü.
Messadie, romanında Musa'nın Mısır'a geri dönmediğini, Ramses'e bir mektup yazarak İbranilerin ülkeden ayrılmasına izin vermesini istediğini anlatır.
MUCİZELER
Efsaneye göre, Firavun Musa'dan kendi büyücüleriyle yarışmasını istedi. Musa Tanrı'nın buyruğuyla bu yarışmayı kabul etti. Mısırlı büyücüler ellerindeki değnekleri yere atarak birer yılana döndürdüler. Musa'nın kardeşi Harun değneğini yere atınca, ortaya bir ejderha çıkıp bütün yılanları yuttu. Musa toplam dokuz mucize gerçekleştirecektir. Çıkış Kitabı'na göre, Musa Nil'in sularını kana çevirir, bütün balıkları öldürür ve havayı iğrenç bir leş kokusu salar; gökten kurbağa ve çekirge yağdırır...
Messadie bu iddiaları Musa için küçültücü bulur. ‘‘Musa'nın firavunla dövüşürken kılıç gibi kullandığı sihirli değnek, bizim o büyük insana olan saygımıza ters düşer’’ der. Ayrıca, bu efsanenin, Messadie'ye göre ‘‘Eski Mısır'ı tanımayan bir yazar tarafından kaleme alındığı’’ ortadadır. Mesela Tevrat'ta Tanrı Mısırlılar'ı ‘‘develeri ve öteki hayvanlarını öldürecek korkunç bir hastalık göndermekle’’ tehdit eder. Oysa o zamanlar Mısır'da deve yaşamazdı.
KIZILDENİZ'İ YARIŞI
Kutsal metinler ve Musevi inancına göre Tanrı, Musa'ya halkını belli bir yerde toplamasını ve oradan Mısır'ı terk etmesini söyler. Ancak, konaklama yerini Mısır askerleri basar. Tanrı, Musa'ya ‘‘Değneğini kaldır, suyu yar ve yürü’’ diye emreder. Deniz yarılıp İbraniler geçer ancak peşlerinden gelen Mısır ordusu dev dalgaların altında kalıp boğulur.
Tarihçiler, Tevrat'ın gösterdiği yerin coğrafi açıdan İbraniler'in toplanmasına uygun olmadığı görüşünde. Tarif edilen yerde büyük bir su birikintisi bulunuyor. Messadie'ye göre bölgede tek uygun yer Shur çölü ve İbraniler burada toplandılarsa, denizi veya bataklığı geçmelerine gerek yok. Çölden yürüyerek Mısır'dan çıkabilirlerdi. Efsane'nin bir başka açıklaması daha var: o tarihte İbraniler'in toplandığı yere yakın (gerçek) bir volkanik patlama olmuştu. Koca bir dağ yok olurken meydana gelen dev krater denizin sularını da yutmuştu. İşte rivayete göre Musa, tam bu andan istifade ederek kavmini karşıya geçirmişti. Bundan sonra, toprağın derinliklerindeki binlerce derece ısıyla kaynayan deniz suyu fışkırarak korkunç bir med dalgası oluşturmuş ve Musa'yı izleyen Mısır ordusunu yutmuştur. Ancak jeologların bu izaha bir itirazı var. Bir kere bu müthiş patlama Musa'dan çok sonra olmuştur. İkincisi de, tarihin kayıtlarına göre, med dalgası o kadar büyüktü ki, Mısır'ın kilometrelerce içerisine kadar birçok şehir yok olmuştu. Yani böyle bir felaketten İbraniler'in kurtulması mümkün olamazdı.
İBRANİLER KAÇ KİŞİYDİ?
Tevrat'ta Mısır'dan çıkan iki milyon İbrani'den bahsedilmektedir.
Tarihçiler Musa'nın kavminin 15 bin kişi olduğunu söylerken, Messadie Mısır'da 40-50 bin kadar İbrani'nin yaşadığını, Musa'nın bunları kurtardığını anlatır.
KAÇ YIL YAŞADI?
40 yıl çöllerde gezen Musa ile İbranilerden sağ kalanlar Sina Ahti'ni yenilediler. Bir gün, Şeria Vadisi'ndeki kampından ayrılarak Pisga Dağı'na tırmanan Musa bir daha dönmedi, nasıl öldüğü de asla bilinmedi. Moab ülkesinde bir yere gömüldü. Hz. Musa'nın 120 yıl yaşadığına inanılır. Çıkış'ın anlattığı Musa yaşlı bir adamdır. Medyen'e kaçtığında 40 yaşındadır. Sina Dağı'nda alevli çalıyı da bir 40 yıl sonra, yani 80 yaşında görmüştür. Yani Çıkış mucizesini 80 yaşında yapmıştır. Ve 120 yaşında da ölür.
Messadie'ye göre bu rakamlar doğru olamaz. Tevrat Musa'ya, Çıkış çağında saygın bir yaş vermek için rakamları abartmıştır. Tarihçiler ise Musa'nın Çıkış günlerinde 30 yaşlarında olduğunu tahmin etmektedir. Ancak zamanımızdan 3300 yıl önce insan ömrü çok kısaydı. Uzun yaşamak mucize sayılırdı. Eski Ahit'te ‘‘çok uzun yaşamak’’ anlamına ‘‘40 yıl yaşadı’’ denilmiştir.