Sefa KAPLAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2001 01:54
Entelektüel Batı Avrupa solunun tanınmış dergisi New Left Review (NLR) nihayet Türkçe yayımlanıyor. 1960'dan beri yayımlanan NLR milenyumla birlikte yeni bir formata kavuşmuştu. Derginin editörlerinden biri de, Türkiye'de romanlarıyla çok iyi tanınan Pakistan asıllı yazar Tarık Ali. Derginin Türkçe Seçkisi'ni o yaptı. Dergi, Türkiye'de solcular arasında kıyamet koparacak gibi görünüyor.
Enis Batur, yıllar önce Gergedan Dergisi'nde yazdığı ‘‘Türkiye'de Yeniden Sol Düşünmek’’ başlıklı denemesinde ‘‘teori terörü’’nden şikayet ederek, ziyadesiyle Latin Amerika aydınlarına benzediğimizi vurgulamıştı. Çünkü, Misak-ı Milli sınırlarından içeri giren her türlü düşünceyi ‘‘kendimize benzetmek’’ gibi olağanüstü bir yeteneğimiz vardı. Ne sol düşünce kurtarabilmişti bundan yakasını, ne nihilizm, ne de liberalizm. Üstelik, sözü edilen ‘‘kendimize benzetme’’ eylemi, öyle bir ‘‘teori terörü’’ eşliğinde yapılırdı ki, işin aslını bilenler dahi, aforoz edilme korkusuyla doğruyu söylemekten çekinirdi. ‘‘Serin serin Kapalıçarşı, cıvıl cıvıl Mahmutpaşa’’ denilerek yaşanıp gidilirdi işte...
Büyük Britanya kökenli, dünya eksenli New Left Review (NLR) Dergisi de, genellikle böyle yakınmalar eşliğinde gelirdi gündeme. ‘‘Keşke böyle bir dergimiz olsa, keşke Batı'da yapılan tartışmaları kaynağından okuyabilsek’’ diye hayıflanılır ve sonra bu da unutulurdu doğal olarak...
Unutmayanların da olduğu nihayet görüldü. Everest Yayınları editörü Pakistan asıllı Tarık Ali'nin bileşimleriyle derginin ilk Türkçe Seçkisi yayımlandı. İngilizce dışında İspanyolca ve Portekizce edisyonları bulunan NLR'in, üçüncü dil olarak Türkçe'de yayımlanması önemli bir gösterge.
Seçki'de birbirinden ilginç yazılar var ama kuşkusuz en ilginci Perry Anderson'un yazısı. Milenyumla birlikte NLR'nin editörlüğünü yeniden üstlenen Anderson, ‘‘Yenilenmeler’’ başlığıyla kaleme aldığı makalede, ‘‘yeni dönem’’e dair çarpıcı şeyler söylüyor. Genel olarak, ‘‘uzlaşmaz gerçekçilik’’ten yana tavır koyduğunu vurgulayan Anderson, şu önemli tesbitiyle, pek çoklarını öfkelendireceğe benziyor.
SOLDAKİ LAF EBELİĞİ
‘‘... Sağ, dünyanın nereye gittiğine ya da nerede durmuş olduğuna dair birbiri ardına tamamlanan tek bir akıcı bakış sunmuştur: Fukuyama, Brzezinski, Huntington, Yergin, Luttwak ve Friedman. Bunlar, tek bir güçlü tezi, akademik okurlar yerine daha geniş uluslararası kamuoyu için tasarlanmış, akıcı bir popüler tarzla birleştiren yazarlardır. Amerika'nın fiilen sahip olduğu bu kendinden emin yazı türünün Sol'da bir karşılığı yoktur. Sol'da olsa olsa, bunların fiili gidişatı hakkında ahkam kesen ya da laf ebeliği yapan 'kozmopolit demokrasi' veya 'halklar hukuku' gibi normatif şemalar, o da ancak eksik bir alternatif olarak bulunabilmektedir.’’
Başta Perry Anderson'ın yazdıkları olmak üzere, NLR'de yer alan görüşlerin, memleketimizdeki ‘‘teori terörü’’ne kurban edilmemesini diliyoruz. Çok şey istediğimizi de biliyoruz üstelik!
New Left Review'nun editörlerinden Tarık Ali
Sol bazen çerçöple uğraşıyor
Ayna Korkusu, Selahattin'in Kitabı, Taş Kadın, Nar Ağacının Gölgesi gibi kitaplarıyla Türkiye'de hatırı sayılır bir okura ulaşan Tarık Ali, NLR ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı.
NLR'in Türkçe edisyonunu yayımlama fikri nasıl geldi gündeme? Bunun Türk solu için bir kazanç olacağını düşünüyor musunuz?
-Bu fikir geçen yıl Ayna Korkusu'nun tanıtımını yapmak üzere İstanbul'a TÜYAP Kitap Fuarı'na geldiğimde Osman Akınhay'la aramızdaki tartışmalardan doğdu. Türkiye seçkisini yapmak yararlı bir düşünceydi. Derginin Türkiye'deki solcular açısından bir kazanç olup olmayacağını ben söyleyemem. Umarım öyle olur. Ama NLR her zaman enternasyonalist bir dergi olmuş ve evrensel ufku olan tartışmalara yer vermiştir.
Perry Anderson neden yeniden NLR'ye editör oldu ve neden Anderson'la birlikte derginin formatı değişti?
-Perry Anderson'ın editörlüğü üstlenmesinin nedeni, Robin Blackburn'ün, köleliğin tarihi hakkındaki iki dev çalışmasını tamamladıktan sonra, Kuzey Amerika kampüslerinden sürekli davetler almasıydı. Geçenlerde New York'ta New School'da profesörlüğe getirildi. Bunun üzerine Perry Anderson dergiyi yeniden yapılandırmaya karar verdi. Formatı her sayıda beş yerine ortalama on yazıya yer verecek şekilde değiştirdik. Hedef, denemelerin daha kısa, çok daha iyi kaleme alınmış olması ve özellikle akademik jargondan kaçınmak. Tepkilerin olumlu olduğunu söyleyebilirim.
Sol düşünce, geçmişteki canlılığını yitirmiş gibi görünüyor ama Batı düşüncesinde hálá önemli bir yere sahip. Bu açıdan bakıldığında, NLR, çağdaş sol düşünce için bir platform işlevi görebiliyor mu?
-Evet bu işlevi görüyor ve görmeye devam edecek. Ama okur yazar olan her insanın kavrayabileceği bir dille.
‘‘Türkçe Okurlara Not’’ başlıklı yazınızda, ‘‘Tamamen muzaffer bir havaya girmiş olan Batı'nın, eski ve yeni düşmanlarını vurmak için yararlandığı 'insan hakları' retoriği, kuşkusuz en grotesk çifte standartlarından birine temellenmekte’’ diyorsunuz. Bu fikri açar mısınız biraz, 'insan hakları retoriği' derken neyi kastediyorsunuz?
- Benim kastım, insan haklarının, ABD imparatorluğunun çıkarlarına hizmet ettiği zaman sahneye çıkması. Bu insan haklarına karşı çıktığım anlamına gelmez elbette. Doğal olarak ben de insan haklarından yanayım. Ama benim gözümde insan hakları çalışma, barınma, eğitim ve sağlık hakları demektir. ABD'nin insan hakları anlayışı ise, dünyanın her ülkesine neo-liberal iktisadı empoze etme anlamına geliyor.
Perry Anderson, NLR'nin yeni bakış açısını ortaya koyarken, 'uzlaşılmaz gerçekçilik'ten söz ediyor. Bu konsepti nasıl algılamak gerekiyor?
-Kısa vadeli çözümlerin mümkün olabileceği yanılsamasına kapılmadan, dünyayı yönetenler karşısında keskin bir duruş sahibi olmak. Sol bazen hakikaten çerçöple zaman kaybediyor. Oysa biz bugün rüzgarın geride bir sap bile bırakmadığını ileri sürüyoruz. Seattle, Göteborg ve Cenova önemli göstergelerdi. Ama onlar kapitalist düzene karşı bir tehdit oluşturmuyor.
Türkiye'deki siyasal ortamı ve sol düşünceye katkıda bulunan entelektüelleri ne kadar tanıyorsunuz?
-Türk Solu'nun durumunun, geçmişteki ve şimdiki halinin farkındayım. Türk Solu'nun geleceği uluslararası solun geleceğiyle bağlantılı ve Türkiye'de olsun, dünyanın başka bir yerinde olsun önemli olan, sol entelektüellerin çaba harcamaktan vazgeçmemeleri, yanılsamalara kapılmamaları ve kendi alanlarıyla sınırlı uğraşlarına takılıp kalmamaları. İslamcılığın yükselişinin bir nedeni, solun yenilmesi ve geri çekilmesi olmuştur.
Türkçe baskının editörü Osman Akınhay
Bugüne kadar yetmişe yakın kitap çeviren Osman Akınhay, Everest Yayınları'nın editörlüğünü de yapıyor. NLR'nin Türkçe'de yayımlanmasının entelektüel solun en büyük hayalleri arasında yer aldığını söylüyor.
NLR'nin Türkçe'de yayımlanma fikrini entelektüel çevrelerle tartıştınız mı hiç?
-Hayır. Yalnız karar verdikten ve günlük konuşmalar arasında başkalarına anlattıktan sonra olumlu tepkiler aldık. Seçkinin hazırlanmakta olduğunu belirten ilanın çıkmasından sonra, en az yüz telefon aldığımızı söyleyebilirim. Menderes'in basın danışmanından Ece Ayhan'a kadar çeşitli eğilimlerdeki birçok kişinin seçkiyi beklediğini gördük.
Türkiye'de sol entelektüel düşüncenin durumunun pek de parlak olmadığı ortada. NLR bu konuda yeni açılımlar sağlayabilecek mi sizce?
-Sol entelektüel düşünceye katkısının olacağına inanıyorum, ama yeni açılımlar sağlaması konusunda bir şey diyemem. İyimser olmak çok zor. Türkiye'deki sol düşünceli yazarlar, bir kere şablon ve komplekslerinden arınıp berrak bir akılla dünyayı şöyle bir tarayan bir ufka sahip olmalılar, diye düşünüyorum. Kanımca bu, orijinal argümanlar geliştiriyor olma havasından daha kalıcı bir hamleyi temsil eder.
ÊSeçkide yer alacak yazılar nasıl belirleniyor? Tarık Ali mi seçiyor, yoksa tartışarak birlikte mi karar veriyorsunuz?
-2000 Seçkisi'nin tüm yazılarını Tarık Ali seçti. Biraz da hızlı hareket etmek zorundaydık. Bundan sonraki seçkilerin de asıl editörü Tarık Ali olacak. Ama bizim özellikle yer almasını ya da bulunmamasını isteyeceğimiz bir yazı konusunda ısrarlı olmayacağını biliyorum.
Bugüne kadar pek çok sol yayın Türkçe'de yer aldığı halde, NLR ile ilgili bir teşebbüsün olmayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
-NLR'de çıkan makalelerin hatırı sayılır bir oranı Türkiye'de yayımlanmıştır. Fakat bunlar, dergilerde öylesine rastgele ve bağlamdan kopuk bir şekilde değerlendirilmiştir ki, NLR'nin bir ‘‘çizgi’’ veya ‘‘çevre’’ olarak Türkiye'de toplu bir etki bırakmasına yaramamıştır. Oysa NLR, dünya çapında bir odaktır; Avrupa ve Dünya solu için bir merhaledir.