Nevzat’ın kararı bozulur mu

İKİ AY, İKİ DURUŞMA

Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde yaşayan 8 yaşındaki Narin Güran 21 Ağustos’ta kaybolmuş, cesedi 8 Eylül’de bulunmuştu. İddianame hızla hazırlandı ve 23 Ekim’de dava açıldı. İlk duruşma 7 Kasım’da yapıldı. İkinci duruşma ise 26 Aralık’ta başladı. 28 Aralık’taki üçüncü celse ise karar günüydü. Cumartesi olmasına rağmen duruşmaya devam edildi. Sabah 10.15’te duruşma başladı ve önceki günden kalan avukatlar savunma için kürsüye geldi. Ardından Yüksel Güran ve avukatları son savunmalarını yaptı. Artık karar zamanı gelmişti. 18.30’da Mahkeme Başkanı kararı 21.00’de açıklayacaklarını duyurdu. Ardından da heyet müzakereye çekildi. Günlerce devam eden duruşmalar, gece yarılarına kadar devam eden celselerden sonra karar aşamasına gelinmişti. 2.5 saatlik müzakerenin ardından heyet salona döndü. Türkiye’nin aylardır  merak ve üzüntüyle sonucunu beklediği süreç böyle tamamlandı.

SALON BUZ KESTİ

Mahkeme Başkanı, saat 21.00’de kararı açıklayacaklarını duyururken salonda alınmasını istediği tedbirlerin de talimatını verdi. Önce jandarmaya döndü, “Sanıklar için bir güvenlik koridoru oluşturulsun” dedi. Oraya kadar her şey normaldi. Ardından “Dışarıda ambulans ve salonda sağlık ekipleri de hazır bulunsun” deyince salon buz kesti. Salon önce kısa bir sessizliğe büründü ardından fısıltılar başladı. Herkes birbirine bakıyor, bir şeyler söylüyordu. Çünkü bunun ne anlama geldiğini herkes anlamıştı…

KARAR BÖYLE GELDİ

Önce Salim ve Enes Güran ardından anne Yüksel Güran salona getirildi. En son da Nevzat Bahtiyar... Resmi bir görevli bütün olup biteni kameraya alıyordu. Hıncahınç dolan salonda adım atacak yer kalmadı. Salondaki derin uğultu mahkeme heyetinin salona girişiyle kesif bir sessizliğe dönüştü. Hâkimler cübbelerini giydi, dosyalarını açtı. Salondaki uğultu gitti,  tam bir sessizlik başladı. Salondan çıt çıkmıyordu. Mahkeme Başkanı salon düzeni için ilk talimatlarını verdi. Herkes pür dikkat bekliyordu. Hukuk fakültesi öğrencileri, sivil toplum temsilcileri, avukatlar ve gazeteciler mahkeme heyetine kulak kesilmişti. 

KADİFE ELDİVEN ÇIKTI

Mahkeme Başkanı karar için salona girdiğinde salondaki uğultu yerini ani bir sessizliğe bıraktı. Heyet ciddi ve soğukkanlıydı. Mahkeme Başkanı kararı aynı sadelik ve soğuklukla özetledi. Bir telaş veya tereddütü yoktu. Yüzünde herhangi bir duygunun emaresi veya yansıması görülmedi. Baştan beri hiç bırakmadığı esprili ve mütebessim tavrından eser kalmamıştı. Kadife eldivendeki demir yumruk ortaya çıkmıştı.

Kararı kelimelerin üstüne basa basa gayet vurgulu bir tonda okudu. Sanıkların yüzüne bakıyordu. Arada salona da göz gezdirdi. Heyet üyeleri de aynı ölçüde renksizdi. Zaten salona da üç halkalı bir zincir gibi uyum ve ahenk içinde girip kürsüye geçmişlerdi. Davanın başından beri kürsüde olan savcı ise artık salonda yoktu.

SESSİZCE DİNLEDİLER

Karar öncesi salon hıncahınç doldu. Üç gündür duruşmayı takip edenler dışında takviye polis ekipleri de salondaydı. Adım atacak yer kalmamıştı. En ön sıradaki sanıklar kararı sessizce dinlediler. Belirgin bir tepki veren olmadı. Sadece Salim Güran yüzünü astı, kafasını sağa sola çevirdi. Aslında gözler Enes Güran’ın üzerindeydi. Jandarmalar etrafını sarmıştı. Aile yakınlarının bulunduğu yer ile salonun geri kalanı arasında da polis bir duvar örmüştü. Bir feveran, bir feryat bekleniyordu. Ama öyle olmadı. Kararı sükunetle dinleyen sanıklar yine aynı sükunetle salonu terk ettiler.

BABA NE YAPACAK

Karar verilirken gözlerin aradığı bir isim de baba Arif Güran’dı. Ambulansın onun için hazır bekletilmiş olması da muhtemeldi. Arif Güran ilk duruşmadan beri eşine ve kardeşine güvendiğini, katilin Nevzat Bahtiyar olduğuna inandığını söylüyordu. Şimdi onun ne yapacağı da merak konusu. Zira davada “müdahil” sıfatı var. Bu da ona kararı temyiz etme hakkı veriyor. Bu hakkını nasıl kullanacak? Eşine, oğluna ve kardeşine verilen cezaların bozulması, Nevzat’a ise en ağır cezanın verilmesi için üst mahkemeye başvurması şaşırtıcı olmaz...

Amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve abi Enes Güran, ‘iştirak halinde kasten öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet cezası aldı.

KATİL KİM

- Önceki gün ‘özet karar’ çıktı. Bu kararda katilin kim olduğu ve cinayetin sebebi yok. Bu konulara dair bir tespit veya değerlendirme yer almıyor. Mahkemenin sanıklara bu cezalarını verme gerekçesi ve olayda hangi sanığı nasıl konumlandırdığı gerekçeli kararda detaylarıyla açıklanması beklenir. O zaman mahkemenin katilin kim olduğu ve cinayetin neden işlendiğine dair kanaati de görülmüş olur. Gerekçeli kararın da birkaç hafta içerisinde çıkması bekleniyor. Ancak gerekçeli kararda da katilin ve cinayetin sebebinin yer alması zor. Zira savcılık katili ve sebebi belirleyemediği için iddianamede bunlara ve cinayetin nasıl gerçekleştiğine dair detaylara yer vermemişti. Soruşturmayı yürüten savcılığın bulamadığı bu detayları yargılama mercii olan mahkemenin bulabilmesi mümkün değildi. Nitekim duruşmalarda da bu yönde bir emare veya ipucu ortaya çıkmamıştı. Dolasıyla bu haliyle dosyadan gerekçeli karara yansıyacak bilgi ve tespitler içinde de katilin ve cinayet sebebinin olması çok zor…

HUKUKÇU GÖRÜŞÜ: NEVZAT TAŞIRKEN BELKİ DE NARİN ÖLMEMİŞTİ... 

- Avukat Nahit Eren: “Mahkemenin kararından Nevzat’ın ölümden sonra oraya geldiğini kabul ettiğini anlıyoruz. Hükmünü de ona göre kurmuş. Ama biz öyle düşünmüyoruz. Nevzat’ın ölüm anında orada olduğunu ve kendi iddiasıyla zorla bu sürece dahil edilmiş olsa bile kasten öldürmeye iştirakten ceza alması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü oraya sonradan gitmiş olsa bile çocuğun o anda tam olarak ölü olup olmadığını bilemiyoruz. Bu konuda benzer vakalara ilişkin birçok Yargıtay içtihatı bulunmaktadır. Bu nedenle karar Nevzat yönünden eksik kaldı. Kararı istinafa taşıyacağız.”

- Avukat Asya Cemre Işık: “Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı beklentilerimizi büyük oranda karşılamış olsa da Nevzat Bahtiyar için tesis edilen karar elbette ki beklentimizden ve taleplerimizden uzaktı. Türk Ceza Kanunu’nun 281/1 maddesi uyarınca ‘Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme’ suçunu işlediği gerekçesiyle verilen 4 yıl 6 aylık cezaya biz Diyarbakır Barosu vekilleri olarak itiraz edeceğiz. Çünkü biz Nevzat Bahtiyar’ın da suça iştirak ettiğini, olay zamanı olay yerinde olduğunu düşünüyoruz. Nevzat Bahtiyar’ın Narin’in cansız bedenini 19 gün boyunca teslim etmemiş yahut bildirmemiş olması da o zamana kadar da bu iştirak iradesine dahil olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Biz tüm bu nedenlerle verilen kararı Nevzat Bahtiyar yönünden istinaf edeceğiz ve bir düzeltme talep edeceğiz.”

AVUKATTAN ZOR SORU

- Nevzat Bahtiyar ilk duruşmanın bütün celselerinde sessiz, sakin ve hatta ‘robot’ gibiydi. Çevresiyle hiç ilgilenmiyordu. Salim Güran ve Enes Güran’ın hakaretlerine aldırış etmiyor, hiç oralı olmuyordu. Ancak ikinci duruşmada farklı bir Nevzat Bahtiyar vardı. İtham ve hakaretlere artık tahammül etmiyordu. Üzerine yürüyen Enes Güran’a hamle yaptı, hakaretlerine aynı tonda cevap verdi. İlk duruşma sadece ne yaptığını anlatmıştı. Şimdi ise bunun hukuki karşılığının farkında olduğunu hissettirerek “Ben taşıdım, sadece onun cezasına razıyım” diye vurguladı. İlk duruşmada avukatı yoktu, şimdi ise iki ‘gönüllü’ avukatı birden vardı. Biri Ankara’dan gelmişti.

HEP CİNAYETİ KONUŞTUK

Duruşmadaki en ilginç anlardan biri Enes Güran’ın avukatının Nevzat Bahtiyar’a sorduğu bir soruyla yaşandı. Amerikan filmlerinden fazlaca izlediği anlaşılan avukat savunmasından sonra Nevzat Bahtiyar’a yöneldi. “Şimdiye kadar hep cinayeti konuştuk ve sorguladık, şimdi ben başka bir şey sormak istiyorum” diyerek Nevzat’a baktı ve yumuşak bir tonla sorusunu sordu: “Nevzat kimdir, ne yer, ne içer? Bir günü nasıl geçer, en son hangi filme gittin mesela?” Nevzat soruya hem şaşırdı hem de anlamadı. Avukata döndü ve ters bir bakışla “Yani neyi diyorsun, yediğimi içtiğimi niye söyleyim” dedi ve heyete baktı. Mahkeme başkanı da soruyu beğenmemişti. “Nevzat bu soruya cevap verme” deyip diğer konuya geçti. Nevzat ise “Acaba avukat ne demek istiyor” dercesine son bir bakış attı ve yerine oturdu.

NOTLAR

- BABAYA 48 BİN LİRA ÖDEYECEKLER: Kararın en ilginç bölümlerden biri bir usül işlemine dair. Sanıklar, avukatlık gideri olan 48 bin lirayı kişi başına 12 bin lira olmak üzere  ‘müdahil’ baba Arif Güran’a ödeyecek.

- GÖSTERGE ÇUBUĞU YERİNE LAZER: Salonda iki dev ekran vardı. Mahkeme ve avukatlar göstermek istedikleri dijital verileri bu ekranlara yansıttılar. Avukatlar bu dev ekranlara yansıttıkları detayları anlatırken gösterge çubuğu yerine lazer kullandılar.

- 10 KLASÖR: Dava dosyasının dijitali dışında 10 klasörlük basılı hali de duruşmalar boyunca kürsünün önündeydi. Mahkeme heyeti avukatların istediği evrakları kürsü önündeki yazıcıdan çıkarıp veriyorlardı.

- AVUKATLAR SAVAŞI: Dava ilk günden itibaren bir avukatlar savaşıydı. Argümanlar, itirazlar ve talepler havada uçuştu. Kimi Shakespeare’den kimi Montesquieu’dan alıntılar yaptı. FBI’ın CSI dosyalarından atasözlerine kadar hepsi salondan geldi geçti. Videolar izletildi, sesler dinletildi. Zaman zaman gerilen avukatlar son duruşmada daha sakin ve birbirlerine karşı daha anlayışlıydı.

- KURABİYE VE ÇAY: Mahkeme heyeti yanlarında termosla çay ve kurabiye de getirmişti. Verilen aralarda bazen çay içip kurabiye atıştırıyorlardı. Bir ara avukatlara ve diğer görevlilere de ikram ettiler.