Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Filistin İçin Özgürlük' temasıyla toplanan Parlamenterler Arası Kudüs Platformu beşinci Konferansı'na katıldı. İstanbul'da düzenlenen konferansa Erdoğan'ın yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Başkanı Hamid Abdullah El-Ahmar ve Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Türkiye Başkanı Nureddin Nebati, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe de katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konferansta yaptığı konuşmada, “Kalbi Kudüs ve Filistin için atan siz kıymetli parlamenterleri ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Medeniyet, tarih ve kültür başkenti güzel İstanbul'umuza hepiniz hoş geldiniz. Parlamenterler arası Kudüs Platformu beşinci konferansının hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Buradan sizlerin vasıtasıyla Afrika'dan Asya'ya, Amerika'dan Avrupa'ya kadar dünyanın dört bir yanındaki bütün Kudüs sevdalılarına selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Sizlerin şahsında Filistin davasını kendi meselesi görüp destek veren Kudüs'e ve Filistin'e sahip çıkan tüm Parlamenterlere teşekkür ediyorum" dedi.
"KANDAN BESLENEN HAÇLI ZİHNİYETİ HORTLATILMAK İSTENİYOR"
Erdoğan "Üç gün boyunca gerçekleştireceğiniz istişarelerin temas ve ziyaretlerin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Az önce yapılan konuşmaları ilgiyle takip ettik. Parlamenterler arası Kudüs Platformu'nun kuruluşundan bu yana geçen sürede önemli bir boşluğu doldurduğunu memnuniyetle müşahede ettik. Türkiye- Filistin dostluk grubu himayelerinde 34 ülkeden 157 üye ile dokuz yıl evvel başlayan girişim bugün 2 bin üyeye ulaştı. Platform faaliyetleriyle toplantı ve konferanslarıyla farklı alanlardaki çalışmalarıyla, Filistin davasının küresel ölçekte sesi ve nefesi oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına, prensiplerine, uluslararası normlara uygun olarak Kudüs ve Filistin'e hizmet eden siz kardeşlerimi tebrik ediyorum. Müslüman olmanın, Müslümanca yaşamanın, hakkı, hukuku ve adaleti cesaretle savunmanın gerçekten zor olduğu günlerden geçiyoruz. Bilhassa ilk kıblemiz Mescidi Aksa'nın mahremiyetine, tarihi statüsüne ve kutsiyetine yönelik tacizler giderek artıyor. İşgalci İsrail tarafından Kudüs'ün kadim kimliği adım adım yok ediliyor. Kandan ve gözyaşından beslenen haçlı zihniyetinin tekrar hortlatılmak istendiğini görüyoruz. Haçlı Seferleriyle yakılıp yıkılan Kudüs'ü tekrar ayağa kaldıran ve dört asır boyunca bir esenlik diyarı haline dönüştüren ecdadın torunları olarak Filistin'de yaşanan menfi müspet, her gelişmeyi yakından takip ediyoruz" diye konuştu.
"NETANYAHU GAZZE KASABIDIR"
Erdoğan, "Son bir asırdır toprakları aşama aşama işgal edilen Filistin halkı bugün tarihin en vahşi zulümlerinden birine maruz bırakılıyor. Buradan mücadeleleriyle Kudüs'le beraber tüm insanlığın onuruna da sahip çıkan Filistinli kahramanlara bir kez daha selamlarımı gönderiyorum. İşgalci zalimler karşısında dik duran, Filistin'in yiğit evlatlarını ülkem ve milletim adına saygıyla selamlıyorum. Dünyanın dört bir yanında Filistin ve Gazzeli kardeşlerimizle dayanışma sergileyen vicdan sahibi tüm insanlara teşekkür ediyorum. 7 Ekim'den bu yana yaşananları anlatmaya artık kelimeler yetersiz kalıyor. Modern dönem firavunlarını görmek isteyen hiç uzağa gitmesin son 203 gündür 35 bin Filistinli, acımasızca katledenlere baksın. Günümüzün Hitler'i ve Nazileri Gazze'de 15 binden fazla çocuğu öldüren katillerdir. Netanyahu, kendisinden önceki caniler gibi adını Gazze kasabı olarak tarihe utançla yazdırmıştır. Alnına yapışan bu kara leke ne yaparsa yapsın çıkmayacaktır." dedi.
"SOYKIRIMA SESSİZ KALAMAYIZ"
Erdoğan, "Şimdi biz böyle konuşunca bakıyorsunuz birileri hemen rahatsız oluyor. Cürmü yüzüne söylenen her suçlu gibi İsrail yönetimi de antisemitizmle itham ederek bizi susturabileceğini zannediyor. Ellerindeki basın ve lobi gücüyle Gazze'de işledikleri cinayetlerin üstünü örtebileceklerini düşünüyorlar. Buradan onlara şu hakikati tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Ne yaparsanız boş. Ne kadar uğraşsanız da beyhude. Tayyip Erdoğan'ın kalbine de, kavline de zincir vuramazsınız. Sizin tehditlerinize ve baskılarınıza asla boyun eğmeyiz. Ey Netenyahu, duam şu: Ya Rab Kahhar ismi şerifinle tecelli ederek başta Netanyahu olmak üzere bu Siyonistleri kahru perişan eyle. Birileri dönse de biz yolumuzdan dönmeyiz. Dönmeyeceğiz. Çünkü biz Allah'a ve hesap gününe inanıyoruz" diye konuştu.
“HAMAS FİLİSTİN'İN KUVAYİ MİLLİYESİDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz şartlara göre, esen rüzgara göre, konjonktüre göre sözünü, duruşunu, tavrını belirleyen tatlı su siyasetçilerinden değiliz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Bu kutlu yola ömrümüzü adadık. Yarım asırlık siyasi hayatımız boyunca bedel ödemekten asla çekinmedik. Biz birilerine şirin gözükmeksizin değil Filistin bir sınav kağıdı her mümin kulun önünde diyen merhum Cahit Sarifoğlu'nun ifadesinde anlamını bulan o ağır imtihanı hakkıyla vermenin derdindeyiz. Kimse kusura bakmasın. Tüm imkansızlıklara rağmen Filistinli kardeşlerimiz tam 203 gündür tek başlarına direnirken yalnız başlarına tüm insanlığın onurunu savunurken hiç kimse bizden soykırıma sessiz kalmamızı bekleyemez. Sırf İsrail ve Batılı destekçileri öyle istedi diye Hamas'a, terör örgütü iftirası atanlardan olamayız. İsrail'e gönüllü veya ücretli mukabili uşaklık yapan lejyonerlerin ve kiralık kalemlerin kavramlarıyla Filistinli direnişçilere terörist yaftası vuramayız. Varsın birileri rahatsız olsun. Varsın birilerinin ezberleri bozulsun. Biz işgalcilere karşı vatanlarını savunan Hamaslı kardeşlerimizin Filistin'in Kuvayi Milliyesi olarak görmeye devam edeceğiz" dedi.
“BAĞIMSIZ, EGEMEN, TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ HAİZ BİR FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASI İÇİN ÇABA HARCAMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Erdoğan, “Bu hakikati de dilimiz döndüğü, gücümüzün yettiği kadar her platformda cesaretle dillendirmekten geri durmayacağız. Sesimizle, sözümüzle, dualarımızla, insani yardımlarımızla tüm imkanlarla Filistin davasına, Gazzeli kardeşlerimizin ortaya koyduğu asil ve onurlu direnişe destek vermeye devam edeceğiz. Bu konudaki dirayetli tavrımızı geçen hafta görüştüğüm Hamas siyasi liderliğine açıkça ifade ettim. İsrail'in saldırılarında evlatlarını, torunlarını, akrabalarını, şehit veren bu kardeşlerime acılarını paylaştığımızı çok net bir şekilde söyledim. Bundan bir asır önce topraklarını işgal eden emperyalist güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten kahraman bir milletin evlatları olarak haklı davalarında yanlarında olduğumuzu dile getirdik. İnşallah bundan geri adım atmayacak 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin kurulması için samimiyetle çaba harcamayı sürdüreceğiz" diye konuştu.
“İSRAİL'LE İLİŞKİLERİMİZİ TİCARİ ANLAMDA BAŞTA OLMAK ÜZERE KESTİK, KESİYORUZ"
"Gazze'de 203 gündür aralıksız devam eden soykırımı, hiçbir sebep mazur gösteremez" diyen Erdoğan, "7 Ekim'de yaşananları tasvip edersiniz veya etmezsiniz. Bu tamamen sizin bakış açınızla ilgili bir konudur. Ama bunu öne sürerek kuvözdeki yeni doğmuş bebekleri öldürmeyi, sivillerin üzerine tonlarca bomba yağdırmayı, şehit naaşlarına dahi eziyet etmeyi, bir adet ekmek almak için sıra bekleyen insanları katletmeyi, camileri, kiliseleri, okulları, hastaneleri bilerek hedef almayı, Gazze'yi toplu mezarların olduğu büyük bir kabristana dönüştürmeyi velhasıl savaş hukukunun asgari şartlarına bile riayet etmemeyi haklı çıkaramazsınız. Çok açık söylüyorum. Çocuğunun doğum gününü Gazzeli sabileri öldürerek kutlayan bir zihniyetin insanlıkla en temel insani değerlerle bağı kalmamış demektir. İsrail yönetimi bize laf söylemeden önce bu vahşetle yüzleşmeli, terör örgütü gibi değil hukukla mukayyet bir devlet mantığıyla hareket etmeyi öğrenmelidir. Bunu yapmadıkları müddetçe bizim de İsrailli yöneticilere karşı tavrımız değişmeyecektir. Son olarak daha yeni açıkladım. İsrail'le artık ilişkilerimizi ticari anlamda başta olmak üzere bunu Dışişleri Bakanım da açıkladı. Kestik, kesiyoruz. Şunun da özellikle altını çiziyorum. Türkiye 2 bin yılı aşan tarihinin hiçbir döneminde asla soykırım yapmamış, sömürgeci olmamış, savaşta bile olsa, masumlara dokunmamış bir ülkedir. Bugüne kadar kimsenin inancına, kökenine, kimliğine bakmadan başı dara düşen herkese biz kapımızı açtık. Engizisyondan kaçan Musevilere de Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim adamlarına da biz sahip çıktık ey Netanyahu. Kafkaslar'dan Kalkanlara, Afrika'dan Asya'ya kadar kim zulme uğramışsa hiç düşünmeden biz imdadına koştuk. 13 yıl önce çatışmalar başlayınca Suriyeli komşularımızı nasıl bağrımıza bastıysak Ukrayna'dan kaçan mültecilere de biz güvenli liman olduk. Milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Nerede bir istikrarsızlık ve çatışma varsa menfaat hesabı gütmeden, ateşi söndürmeye çalışıyoruz. Bölgemizde barışın, huzurun, refahın ve güvenliğin hakim olması için samimiyetle gayret gösteriyoruz. Gazze'ye yardımlarda ilk sırada Türkiye yer alıyor. 7 Ekim'den bu yana 13 uçak, 9 gemiyle Gazze'ye gönderdiğimiz insani yardımların toplamı 50 bin tona yaklaştı. Refakatçileriyle birlikte 900 Gazzeli hastaları tedavilerini yaptırmak üzere ülkemize getirdik. İnsani yardımların yanı sıra Refah'taki Kızılay aş evi aracılığıyla günlük 10 bin kişilik sıcak yemek dağıtımını da yapıyoruz. Gazze'nin temiz içme suyu ihtiyacının karşılanması amacıyla günlük 7 ton içme suyunun Gazze'ye geçişini sağlıyoruz" dedi.
“SEÇİM SÜRECİNDE BU KONUDA BÜYÜK BİR HAKSIZLIĞA VE İFTİRAYA MARUZ KALDIK"
Erdoğan, "Ticari açıdan 54 ürün grubunda İsrail'e ihracat kısıtlaması uygulayan tek ülke yine Türkiye'dir. Gazze katliamlarının çok öncesinde askeri amaçla kullanılabilecek malzemelerin sevkini zaten tamamen durdurmuştuk. 9 Nisan'da aldığımız ihracat kısıtlaması kararıyla bu tavrımızı pekiştirmiş olduk. Ancak burada samimi bir üzüntümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz geçen ay ülkemizde mahalli idareler seçimleri yapıldı. Seçim sürecinde bu konuda büyük bir haksızlığa ve iftiraya maruz kaldık. Şahsımızın Filistin davasını savunurken ödediği bedeller ortadayken Türkiye düşmanlarının da sağladığı lojistik destekle birileri ülkemizin ve milletimizin Filistin direnişine verdiği güçlü desteği gölgelemeye çalıştı. Bu kirli kampanyayı meselenin aslını bilmediklerinden değil hırsları akıl ve vicdanlarının önüne geçtiği için yürüttüler. Hatta İsrail'e jet satışı yapıldı iftirası atacak kadar gözlerini kararttılar. Daha ileri gidiyorum. Jet yakıtı gönderdiler diyecek kadar ne yazık ki akıl, vicdan ve ahlak dışı bir sürü iddia gündeme taşındı. Sizin vicdanınız var mıdır? Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının böyle bir adım atması mümkün mü? Ve akıl vicdan ahlak dışı bir sürü iddia bu seçimlerde gündeme taşındı. Daha vahimi o asılsız ithamların İsrail dahil Türkiye'nin dik duruşundan rahatsız olan yabancı odaklar tarafından uluslararası basında ve sosyal medya mecralarında köpürtülerek ülkemiz aleyhine kullanılması çok yaralayıcıydı. Yaralandık. Türkiye'nin çabalarını bilen kardeşlerimiz arasında bile istifam oluşturan bu propagandanın içinin boş olduğu 1 Nisan sabahı itibariyle görülmüştür. Fakat sel gitse de izi kalmış. Üç kuruşluk siyasi çıkar uğruna Filistin'in Türkiye'yle ilişkilerini bilen veya bilmeyen gayet iyi biliyor. Türkiye bizim iktidarımız döneminde böyle bir şey yapar mı yapmaz mı bunu çok iyi biliyorlar. Onlar bu iftiraları atsalar da biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz" diye konuştu.
“KÜRECİK'TEKİ RADAR MERKEZİNİN ÜLKEMİZİN VE İTTİFAKIMIZIN GÜVENLİĞİ DIŞINDA HİÇBİR DEVLETLE İRTİBATI YOKTUR"
Erdoğan, “Gazzelilerin haklarını savunma maskesi altında Filistin'e en büyük desteği veren ülkemiz yıpratılmak, yıldırılmak istenmiştir. Şimdi aynı çevrelerin şu utanmazlığa bak. Kürecik'teki radar üssüyle ilgili benzer yalanlara sarıldığını görüyoruz. Daha önce defalarca açıkladığımız tüm yönleriyle pek çok kez açıklığa kavuşturduğumuz bu meseleyi istismar etmeye çalışıyor. Kürecik'teki radar merkezinin ülkemizin ve ittifakımızın güvenliği dışında hiçbir devletle herhangi bir eskisi bağı, irtibatı yoktur ve olamaz. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir şeye zaten izin vermez. Vermemiştir. Ama bir Müslüman olarak her şeyden önce yalan, Allah'ın ve resulünün en çok nefret ettiği şeydir. Böyle yalan söylemeyin. Kurtulamazsınız. Bunun hesabını da ebedi alemde vereceksiniz. Yalan, çarpıtma ve manipülasyon üzerinden siyaset yapılmaz. Kendi devletine ve milletine iftira atarak da siyasetçilik oynanmaz. Hukukun da, siyasetin de temel kuralı bellidir. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Aksi halde müfteridir. Varsa elinizde bir belgeniz, deliliniz çıkarsınız iddialarınızı ispat edersiniz. Bunu yapmıyorsanız kusura bakmayın ama müfteri damgası yemekten kurtulamazsınız. Sivil toplum, basın ve siyaset fark etmeksizin ülkemizdeki tüm aktörleri özellikle Filistin konusunda daha özenli bir dil kullanmaya davet ediyorum. Gündeme gelmek uğruna hiç kimsenin Türkiye'nin Filistin davasındaki örnek duruşuna gölge düşürme lüksü yoktur. Bu tür kampanyalara aldırmadan, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması amacıyla ilk günden beri diplomatik çabalarımızı devam ettiriyoruz. Vahdet olmadan, rahmet olmayacağına inancıyla Filistin hükümetiyle, Filistinli gruplar arasındaki tefrikanın giderilmesi için temaslarımızı artırdık. Hali hazırda 140 ülkenin tanıdığı Filistin Devletinin tanınırlığının arttırılması noktasında da çabalarımızı yoğunlaştırdık. İspanya Hükümeti'nin ve Başbakan Sayın Pedro Sanchez'in Filistin'in tanınmasıyla ilgili duruşunu takdir ettiğimizi burada vurgulamak istiyorum. Filistin Devleti'ni tanımaya hazırlanan diğer ülkeleri de baskılar karşısında kararlı tutumlarını sürdürmeye çağırıyorum" şeklinde konuştu.
“İSRAİL'İN DAHA FAZLA ŞIMARTILMASINA SEBEP OLAN BU KARARI KABUL ETMİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim burada şunu çok net ifade etmek durumundayım. Filistin halkının Birleşmiş Milletlere tam üye bir devletlerin olmaması hem büyük bir ayıp hem de çok ciddi bir haksızlıktır. Bu adaletsizliğin süratle giderilmesi gerektiğine inanıyorum. Geçen hafta, Güvenlik Konseyi'nde bu yönde atılan adım Amerika Birleşik Devletleri'nin vetosuyla karşılaşmış ve engellenmiştir. Amerika bu kararıyla sadece Filistin halkının değil, güvenlik konseyi üyesi diğer devletlerin iradesini de yok saymıştır. İsrail'in daha fazla şımartılmasına sebep olan bu kararı kabul etmiyoruz. Amerikan yönetimi İsrail'e verdiği koşulsuz askeri ve diplomatik destekle çözüme katkı sunmuyor. Sorunun daha da büyümesine vesile olur. Gazze'de 35 bin insan acımasızca katledilmişken Amerikan Senatosu'nun İsrail'e 25 milyar dolarlık askeri yardım paketini onaylaması bunun en net göstergesidir. Adil bir hakemlik yerine İsrail'e hamilik yapmak bölgemizdeki krizlerin derinleşmesi ve yayılmasından başka hiçbir işe yaramaz" diye konuştu.
“BATILI ÜLKELERİN ARTIK SABIR TAŞIMIZI ÇATLATAN İKİYÜZLÜ POLİTİKALARINI REDDEDİYORUZ"
Erdoğan, “1915 olayları üzerinden Türkiye'ye yönelik asılsız ithamları tekrarlamak yerine Amerikan yönetimi Gazze'ye bakmalı, İsrail'in Gazze'deki soykırım girişimlerini görmeli, bunun engellenmesi için gayret etmelidir. Filistin meselesini, Batılı ülkelerin artık sabır taşımızı çatlatan ikiyüzlü politikalarını reddediyoruz. Amerikan vetosu bizim dünya beşten büyüktür tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir. Yine Gazze krizinde, siyonizmin Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere küresel ölçekteki tahakkümünü bizzat görmüş olduk. Bu süreç siyonist şebekenin ekonomiyi, ticareti, medyayı, sanatı, sinemayı, düşünceyi, akademi dünyasını nasıl esir aldığını ortaya çıkardı. Yıllarca bize demokrasiden bahsedenlerin fikir ve toplanma hürriyetinden dem vuranların söz konusu İsrail olunca İsrail'in çıkarları olunca nasıl faşizan hale geldiklerine hep birlikte şahit olduk" ifadelerini kullandı.
“BM GÜVENLİK KONSEYİ, İSRAİL'E SÖZ GEÇİREMEDİ"
Üniversitelerdeki Filistin'e destek eylemlerine de değinen Erdoğan, “Batı'nın demokrasi, özgürlük, hukuk, ifade ve basın hürriyeti gibi değerleri işin ucu İsrail'e dokununca unutuldu. Hemen rafa kaldırıldı. Son bir haftadır Amerikan Üniversitelerinde yaşananları tüm dünya gibi bizde ibretle takip ediyoruz. Gezi Olaylarında İstanbul'a kamp kuranlar Filistin protestolarını görmüyor. Gazze'deki zulme tepki gösteren aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve siyasetçiler adeta linç ediliyor. Uluslararası basın kuruluşları Gazze'de öldürülen 140'tan fazla gazeteci meslektaşları hakkında çıkıp tek bir cümle dahi kuramıyor. Bütün insanlığın kaderini beş ülkenin keyfine bırakan mevcut yapının devam ettirilmesi mümkün değildir. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna biz inanıyoruz. Ama bunun için hep birlikte daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor. Yüreğinde Kudüs sevgisi taşıyan siz parlamenterlerin desteğiyle daha adil bir dünya hedefine yaklaşacağımıza ben inanıyorum" dedi.