Güncelleme Tarihi:
Erdoğan, dün Ankara’daki ATO Congresium’da düzenlenen Hak-İş Dünya Kadınlar Günü programında özetle şu mesajları verdi:
EN BÜYÜK KADIN DÜŞMANI
“KADIN çocuk doğurduğu için cezalandırılmaz, tam aksine mükâfatlandırılır. Şehirlerde yaşama oranının artmasıyla birlikte kadınların toplumsal hayattaki rollerinde meydana gelen değişimin farkındayız. Bu durum kadının sömürülmesine, ötekileştirilmesine müsamaha göstereceğimiz anlamına asla gelmiyor. Birtakım çevrelerin ısrarla kendi deyimleriyle özgürleştirmek adına kadınları kadın yapan farklılıkları, güzellikleri, imtiyazları ortadan kaldırmaya çalıştığını görüyoruz. Bu zihniyetin yansımalarına bazı belediyelerin, birtakım siyasi partilerin güya Kadınlar Günü için hazırladıkları afişlerde, etkinliklerde şahit oluyoruz. Bu topraklara yabancı ne varsa getirip kadın diye sunan; inancını, kılık kıyafetini aşağılayarak kadına hakaret eden bu karanlık zihniyet esasen en büyük kadın düşmanıdır. Kadını başında örtü var, örtü yok diye ayrıma nasıl tabi tutarsın?
YILLARCA ÜLKEDE BU YAPILDI
Yıllarca bu ülkede bu yapıldı. Eğer başında örtü varsa üniversiteye, okullara, devlet dairelerine, işe almadılar, yoksa aldılar. Ayrımcılığın ta kendisi bu, bunu yaptılar. Hamdolsun biz değiştirdik. Bunların kadını özgürleştirmekten anladıkları kadını kendi ideolojilerine, kendi zihinlerinde kurdukları dünyaya köle yapmaktır. Ailesinden, mahallesinden, toplumundan, değerlerinden kopararak savunmasız bıraktıkları kadını emeğiyle ve bedeniyle istismar etmenin adını özgürlük koyanlar aslında nesillerimizi hedef alıyorlar.
Bugün topla tüfekle yapılan saldırıların çok daha tehlikelisiyle, nesillerimizi hedef alan bir kuşatma teşebbüsüyle karşı karşıyayız. Bunun için televizyondan internete, müzikten sinemaya, modadan mimariye her türlü araç kullanılıyor. Gençlerimizi ruhsuz ceset gibi sadece dünyevi hazların peşinde koşmaya yönlendiren bu tehdide karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz.
Terör örgütlerinin en büyük güç kaynağı bu yeni nesil profilidir. Bölücü terör örgütü de DAİŞ terör örgütü de paralel devlet yapılanması örgütü de aynı kaynaktan besleniyor. Şunu unutmayın. Bu operasyonlar Güneydoğu’da, Doğu’da ülkemizin neresi olursa olsun bölücü terör örgütü terör estirdiği sürece, huzuru yakalayacağımız ana kadar durmayacaktır.
TÜRKİYE TİPİ KADIN HAKLARI
Türkiye’ye özgü başkanlık, Türkiye’ye özgü anayasa diyoruz ya işte bu konuda da Türkiye’ye özgü bir model geliştirmek ve uygulamak zorundayız. Kadın haklarını illa batıdaki formatta ve üslupta ifade etmek, savunmak, hayata geçirmek zorunda değiliz. Kendi tarihi ve kültürel birikimimiz ışığında yanlışları düzelterek, eksikleri tamamlayarak, kadının bir insan, birey, fert olarak varlığını güçlendirecek adımları hep birlikte atabiliriz. İnanın bana böylesi çok daha etkili olacaktır. Eğer batıda gerçek anlamda bir kadın hakları savunuculuğu olsaydı bugün Suriye’de yüz binlerce kadının çocuklarıyla hayatlarını kaybetmesine böyle sessiz kalınmazdı. DAİŞ terör örgütünün internete koyduğu şov amaçlı videolar karşısında ortalığı ayağa kaldıranlar neden Esed’in, devlet terörünün katlettiği masum çocukları ve kadınları görmezden geliyorlar?
ASLA İNANDIRICI GELMİYOR
Sınırlarına çektikleri tel örgülerle, kapattıkları kapılarla, en sert polis müdahaleleriyle kadınları ve çocukları çaresizliğe terk edenlerin Suriye’deki DAİŞ şovlarına karşı hassasiyeti bize asla inandırıcı gelmiyor. Biliyoruz ki bunların kadın, çocuk, mazlum diye dertleri yok. Onların derdi başka. İnancımız ve tarihimiz böyle bir hoyratlığa, vicdansızlığa, ahlaksızlığa izin vermez. Celladına aşık kurbanların ihanetine rağmen bölgede kurulmak istenen bu düzene karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.”
Parlamentoda terör estirenlere gereğini yaparız
“BU ülkede parlamentoya girip de hâlâ parlamentoda terör estirenlere karşı ben diğer siyasi partilerin, atılması gerekli adımları geciktirilmeden atması gerekliliğine inanıyorum. Söylemeye devam edeceğim, zira anayasa, yasalar ortada. Bunların yaptığı özgürlükçü mücadele değildir. Özgürlük mücadelesi, insanların öldürülmesiyle gelmez. Bütün bunların bedeli silahla parlamentoya girmek değildir. Siz silahla mı girmek istiyorsunuz buyurun anayasanın, yasaların amir hükmü ortadadır. Bunun gereğini yaparız, iş olur biter.”
MEKTUBUYLA AĞLATTI
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, törende Bolu’da taşeron işçi olarak çalışan Hacer Güngör’ün okuduğu mektup karşısında gözyaşlarını tutamadı. Kürsüde Erdoğan için yazdığı mektubu okuyan Hacer Güngör, “Allah’ım Cumhurbaşkanımıza hayırlı, uzun ömür ver. Hizmetlerini tamamlamasını nasip et. Ülkemizin, insanlığın ve İslam aleminin ona ihtiyacı var. Şayet buna ömrü vefa etmeyecekse ve benim ömrüm var ise Rabbim lütfen benim ömrümü ona ver. Ömrüm size annenizin ak sütü gibi helal olsun” dedi. Erdoğan Güngör’e teşekkür etti.
TEMENNİM BAŞBAKAN PARAYI ALARAK DÖNER
“GEÇEN hafta Afrika’nın dört ülkesindeydim. Bu dört ülkede insanlara yapılan sömürüyü gördüm. Peki bu dünyada gelişmiş ülke olarak geçinenler, gezinenler var, niçin acaba bunlar buralara ellerini uzatmazlar? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görevini ifa etmiyor. 3 milyon insana şu ana kadar biz 10 milyar dolar harcadık; bunlar faturalı olan. 3 milyar Euro destek vereceğiz dediler. 4 ay geçti, hâlâ verecekler. Sayın Başbakan şu anda Brüksel’de, temenni ederim ki bu parayı alarak döner. Şu ana kadar sadece denizlerden 100 bine yakın mülteciyi botlarımızla kurtardık.”