Güncelleme Tarihi:
Öncelikle sizi tanıyalım.
Kimdir Derya Öztürk?
Derya Öztürk: Denizli Çivril doğumluyum. Otobüsçü bir ailenin beş çocuğunun ortancasıyım. Ablam edebiyat öğretmeni, abim yurtdışında, küçük erkek kardeşim muhasebeci, küçük kız kardeşim hazır giyim mezunu. Birçok hobisi olan bir Derya’yım.
Neler yapıyorsunuz?
Derya Öztürk: Altı yıldır, çiçeklerle, tablolarla uğraşırım, ruhumu onlarla dinlendiririm. Eski Türk sanatlarına ilgim var. Tezhip ile uğraşıyorum. Çini ve sim sırma yaptım; tüm işlerimi de hep sevdiğim insanlara hediye ettim. Şimdilerde ipek böceği kozalarından çiçekler yapıyorum hatta bir tanesini Genel Başkanımıza (İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener) da hediye ettim. Hocamız, kozadan çiçek yapımını öğretirken, ‘Hocam ben de çiçek gibi oldum’ demiştim. Gerçekten beni sakinleştirdi, ruhumu güzelleştirdi. Sergi açmak en büyük hayalim.
Nasıl tanıştınız?
Derya Öztürk: Yasin ile çocukluktan beri tanışıyoruz diyebiliriz. Akrabayız, amca çocuklarıyız ama çocukluğumuz bir arada geçmedi, bayramdan bayrama, çoğu zaman kısıtlı sürelerde gördük birbirimizi. Yasinler, Çivril’de biz Denizli merkezde yaşıyorduk. Ben lisedeyken, o üniversite okumak için Denizli’ye geldi. Akabinde de peşimde dolanmaya başladı. Nerede kafamı çevirsem, nereye baksam Yasin; sokakta, caddede, çarşıda, pazarda, okul yollarında peşime takılır, ‘Ne yapıyorsun, nasılsın’ diye sorardı. Bir süre sonra bu kadar sık karşılaşmanın tesadüf olmayacağını ve ‘Bu çocuğun bana karşı bir şeyleri var’ diye düşünmeye başladım.
DOĞDUĞU GÜNÜ HATIRLIYORUM
Yasin Öztürk: ‘Ne zaman tanıştınız’ diye sorduğunuzda, ‘Doğduğunda tanıyordum’ diyebilirim. 1979 yılıydı, 6-7 yaşlarındaydım. Tabii insan 6-7 yaşında birkaç tane anı hatırlar. Benim hatırladıklarımın arasında ise Derya’nın doğumu var. Yılbaşı akşamı amcamlardaydık. Sabahında ise Derya’nın doğum haberini aldık. Derya’nın doğumunu hiç unutmadım. Yeni senenin bir armağanıydı Derya. Üniversite okumak için Denizli’ye geldiğimde Derya’nın peşinde koşmaya başladım, okul çıkışlarına yetişmek için efor sarf ettim. Derya’yı ikna etmek çok kolay olmadı. Annesi babası evde yokken çiçeklerle kapısına kadar giderdim ama o kapıda kalırdım. Kapıyı açar, beni görür, suratıma kapatırdı.
‘AİLENİN EN GÜZEL KIZI’
Derya Öztürk: Doğumumu bile hatırlıyor. Tam da orada yazıldı herhalde bir şeyler. Kapıya geldiğinde kovardım, ‘Ne işin var burada, gitsene’ diye. Ailenin en güzel kızı diye kaptı beni, yani daha açık nasıl söyleyeyim. Yasin ilk torun olduğu için ailede çok seviliyordu. Babam da kendi oğlu gibi severdi.
Üniversite devam ederken mi evlendiniz?
Derya Öztürk: Yasin sayemde bitirebildi üniversiteyi; evlenme vaadiyle yoksa uzamıştı. Babası, ‘Bitirmeden evlenemezsiniz’ dedi, Yasin de o hırsla bitirdi.
Yasin Öztürk: Makina bölümü zordur, bir taraftan da siyaset derken lisans 4 yıldır, ben 6 yılda bitirdim (Gülüyor). Altıncı yıla geldim, ‘Okul bitmeden kızı vermeyiz, evlenemezsiniz’ denilince, hemen o sene bitirdim.
DENİZLİ’DE HIZLI BİR TUR
DENİZLİ’de Öztürk çifti ve bir ay sonra 8 yaşına girecek oğulları Yavuz Kürşad bizi karşılıyor. Hürriyet için memleketi Denizli’de hızlandırılmış bir şehir ve lezzet turu organize etmiş İYİ Parti’li Yasin Öztürk. Önce bütme yapıyor sonra doğa harikası Pamukkale travertenlerini, Hierapolis antik kentini, antik havuzu ve tiyatroyu geziyoruz.
EYVAH ÇOCUK GİTTİ!
Yasin Öztürk: Nişanlandık ama beni uğraştırmaya devam ediyordu. ‘Artık tamam’ demiştim. Çünkü mutlu, huzurlu bir yuva kurulmayacaksa olamazdı. Ne olduysa da o andan sonra oldu, Derya benim arkamdan koşmaya başladı. Dedemiz sağ olsun çok destek oldu. Nişanlıyken bayramlarda gittiğimizde, ‘Hadi iki nişanlı gezin gelin’ derdi. Biz 15-20 dakika sonra dönerdik, anlaşamıyoruz ya artık. ‘Hadi bir daha dolaşın’ diyerek yeniden gönderirdi bizi.
Derya Öztürk: Çıktı karşıma bir gün ‘Güle güle Derya’ dedi. ‘Eyvah’ dedim, ‘Çocuk gitti’. O kadar çok üzüldüm ki, oğlak burcu olan beni yalvarttı, inanabiliyor musunuz? İki sene nişanlı kaldık, 96 yılında da evlendik. Nişanlılık dönemindeki fırtınalı zamanları bir daha hiç yaşamadık. Birbirimize bir tek kötü sözümüz bile olmadı.
ASKERDE BİLE AYRILMADIK
Üniversite bitti ama askerlik duruyor. Eşinizi askere nasıl yolladınız?
Derya Öztürk: Askerdeyken bile ayrılmadık. Acemilik hariç askerliği beraber yaptık. Acemiliğini, Ankara’da Etimesgut’ta tankçı olarak yaptı. Usta birliği Bergama’ya çıkınca Çivril’deki evimizi kapattık, topladık pılımızı pırtımızı birlikte gittik. Bergama, hayatımın en güzel zamanlarına ev sahipliği yaptı. Küçük, sıcacık bir ev tuttuk, yeni evliyiz, ilk çocuğumuza hamileyim. Yasin’in mesaili bir işi hiç olmadı. İlk defa askerlik döneminde ayda bir defa nöbet dışında akşam 17.30’da evde olan bir eşim oldu. Farklı bir şehir, ailemden ilk defa uzaktayım ve sadece eşim var. Orada birbirimize daha çok bağlandık diyebilirim. O günleri hep ararım. Tam 1 sene kaldık Bergama’da. Oradan dönüşte ise Denizli’ye yerleştik.
HEMEN ARAR ‘NEREDESİN’
Evde siyaset konuşulur mu?
Yasin Öztürk: Bazen Derya konuşur, ben konuşmam. Kimi zaman Genel Kurul gündemine kaptırıp, güncel konuları kaçırdığımız olabiliyor. Özellikle sosyal medyayı kaçırdığımız, takip edemediğimiz anlar oluyor. Ben çoğu zaman haberleri Derya’dan alırım, o bana mesaj atar. O anlamda gönüllü danışmanlığımı yapıyor.
Derya Öztürk: İYİ Parti’nin grup toplantıları hiç kaçırmam. Evimizde sürekli Meclis TV açık; o olmazsa sosyal medyadan takip. vekil arkadaşların eşleriyle bir araya gelir, kahve içeriz. Tanıdığım, çok sevdiğim abilerim, kardeşlerim, arkadaşlarım oldu.
Yasin Öztürk: Hatta o kadar sıkı bir takipçidir ki, Meclis kapanır kapanmaz 10 dakika içinde hemen ‘Yasin Öztürk nerede? Neden gecikti?’ mesajları gelmeye başlar. Denizli’de yıllardır sorulmayan hesap, Ankara’da sorulur oldu. Ev de sanırım özellikle Meclis’e 10 dakikalık mesafede tutuldu.
HANİ O ESKİ KALPLER
ÖZTÜRK çiftiyle birlikte tandır ocağının başına geçiyoruz. Denizli’nin yöresel hamur işlerinden “bütme” yapacağız. Gözlemeye benzeyen, bazı Denizlililerin “bükme” dediği bütmenin yapımı için kolunu ilk sıvayan Yasin Öztürk oluyor. Derya Hanım da tülbentini bağlayıp başlıyor ilk bezeyi açmaya. “Gamze sen de hamur açacaksın” ısrarından, usta bir hamleyle sıyrılıp yanı başlarına oturuyorum. Yasin Öztürk’ün evliliklerinin ilk yıllarında kahvaltı hazırladığını, yemek yaptığını anlatan Derya Hanım, “Evde yoğurt mayalanırdı. Yasin gider çaktırmadan üzerine nane ile kalp yapar, isimlerimizin baş harflerini yazardı. Son zamanlarda yapmıyor, çok bozuluyorum” diyor.
ADAY OLMASINI İSTEMEMİŞTİM
Siyasetle yoğurulmuş bir hayat... Neler yaşadı Öztürk ailesi?
Derya Öztürk: Yasin’in siyaset hayatını anlatacak olursam, üniversite yıllarından bu yana içinde. İlk kez, 1999 senesinde MHP’de merkez ilçe başkan adaylığıyla birlikte resmi olarak siyasete girme kararı verdi.
Milletvekili adaylığı haberi nasıl verildi? Öncesinde konuşuldu mu?
Derya Öztürk: Aday olmak istediğini söylediğinde, başlarda ben istemedim. Yasin’in yıpranmasından korkmuştum. Ama şimdi iyi ki bu yola girmiş diyorum. İnsanların sevgisini gördükçe, onunla gurur duydum. Seçime kısa bir süre vardı, hızlı bir süreçti. Her yere birlikte gittik, gece 2-3’lerden önce eve girdiğimiz hiç olmadı. Onlar erkeklerle kahvehanelerde oturdu, biz kapı kapı dolaştık. Unutulmaz anılar yaşadım.
ALLAH’TAN SONRA DERYA’DAN KORKARIM
Birbirinizi anlatmanızı istesek hangi özelliklerinizden bahsedersiniz?
Derya Öztürk: Yasin merhametlidir, sevgi doludur; özellikle bize ve çocuklarına karşı. Dışardan bakanlar genellikle sert olduğunu söylerler ama içerde pamuk gibi, kedi gibi bir insandır Yasin. Çok esprili ve komiktir. Her şeye karışır sağ olsun. Öğreticidir mi diyelim...
Yasin Öztürk: Allah’tan sonra Derya’dan korkarım. Ön sezilerine güvenirim, bir insanla ilgili yorum yaptığında dediği çıkar. Ben başlarda direnirim ama önünde sonunda dediği noktaya gelirim. Kötü huyu yok desem yeridir.