Nereden nereye

Güncelleme Tarihi:

Nereden nereye
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2013 10:30

Paris'te "kaçak" olarak öldü, öldükten sonra Cumhurbaşkanı'ndan ödül geldi.

Haberin Devamı

DOĞUM GÜNÜNDE AHMET KAYA'YA, TÜRKİYE'NİN EN TEPESİNDEN ÖDÜL GELDİ. ÖLDÜKTEN SONRA....

Ahmet Kaya;

1957 yılında Adıyaman'da doğdu, 2000 yılında, ülkesinden ayrı, resmen "kaçak" durumundayken, Paris'te öldü. Ve, doğduğu ülkeden kaçmak zorunda kaldıktan 13 yıl sonra, o ülkenin en üst düzey sanat ödülüne layık görüldü.

Ahmet Kaya'nın hikayesi, Adıyaman'da, 1957 yılında başladı. Malatya'dan Adıyaman'a göç etmiş, da göç etmiş bir ailenin beşinci çocuğu olarak doğdu. Karma bir evliliğin ürünüydü; Annesi ...

İşçi çocuğuydu.

Müzikle, altı yaşında babasının hediye ettiği bağlama sayesinde tanıştı ve çok sevdi. Daha çok küçük yaşlardan itibaren müzikle iç içe yaşamaya başladı; İlk okul günlerinde, dersler biter bitmez plak ve kaset satan bir dükkâna gidiyor, orada çalışıyordu.

Haberin Devamı

"İSTANBUL'UN TAŞI TOPRAĞI ALTIN" MI?

Kaya ailesi, göç ettiği Adıyaman'da da geçim sıkıntısı çekmeye başladı. O dönemdeki "İstanbul'un taşı toprağı altın" söylemi, onları da çekti. Ve aile,

1972'de İstanbul'a göç etti.

Bu göç, Ahmet Kaya'nın eğitimine maloldu. Okulu bırakmak zorunda kaldı. Ailenin geçimine katkı için değişik yerlerde çıraklık, işportacılık yaptı.

"ONLARLA KONUŞAMIYORDUM. GİYİMLERİ, KONUŞMALARI BAŞKAYDI..."

Ahmet Kaya, büyükşehirdeki bu sıkıntılı günleri daha sonra bir belgeselde şöyle anlattı;


"Onlarla konuşmuyordum çünkü onlarla konuşamıyordum. Giyimleri başkaydı, konuşmaları başkaydı. Onlar gibi konuşmaya çalışıyordum. Mesela terziye gidip, onlar gibi pantolon diktirmeye filan başlamıştım. Terzinin yaptırdığı pantolonların üzerime uymadığını görüyordum. Onlara yakışıyordu bana yakışmıyordu. Bir kız vardı bizim okulda; herkesin bir aşkı vardır, çocukluk aşkı. Bir gün gittim dedim ki: 'Biraz seninle konuşsak beş dakika, kaçıyorsun hep...' Bana dedi ki: 'Rica ederim.' Öyle bir ağrıma gitti ki: 'Ben de sana rica ederim,' dedim.. Ben o zaman anlamını bilmiyordum, yani onu bir küfür zannettim."

Haberin Devamı

16 YAŞINDA CEZAEVİ İLE TANIŞTI

Ahmet Kaya, 16 yaşında "yasadışı afiş basmaktan" hapse atıldı. Artık hayata daha siyasi bakıyor, bağlamasını, müziğini siyasi toplantılarda kullanıyordu. Halk Birimleri Derneği'nin faaliyetlerine bağlama çalarak destek verdi.

Müzik, yolunu da açtı; Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir etkinlikle Ruhi Su ile tanıştı. Ardından askerlik geldi. Askerken de müzikten ayrılmadı; Asker ocağında yine bağlaması elindeydi.

Askerlik dönüşü Emine Kaya ile evlendi ve 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.

TEK ÇARE HAPİS Mİ?

Evliliğin ilk yılları ekonomik sıkıntılar çekti. Nitekim bu sıkıntılar, evliliğine de maloldu. Eşi kendisinden ayrıldı. Sonraları o dönemle ilgili yaptığı açıklamalar son derece çarpıcı; Kendi deyimiyle, ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için, "sistemin tersine hareket etmeyi", yani hapse girmeyi bile düşündü.

Haberin Devamı

Ancak yine müzik çare oldu; Uzun uğraşlar sonucu 1985 yılında çıkardığı Ağlama Bebeğim albümü, ilk kez isminin duyulmasını sağladı.

Ancak albüm, siyasi içerik taşıdığı gerekçisiyle toplatıldı.

İkinci albümü Acılara Tutunmak, aynı zamanda ikinci evliliğinin de yolunu açar;

Albümü yayınlayan Değişim Stüdyosu'nun sahibi o dönemde Metris'te tutuklu olan Selda Bağcan'ın kardeşi Sezer Bağcan'dır. Sezer Bağcan, cezaevinde tanıştığı 12 Eylül mağdurlarından Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya'nın tanışmasına verile olur. İkili kısa sürede evlenirler.

"ŞAFAK TÜRKÜSÜ"...

Ahmet Kaya'nın geniş kitleler tarafından tanınmasına da yeni eşi, Gülten Hayaloğlu'nun bir girişimi neden olur; Gülten Hayaloğlu hapishanede idam cezasına mahkûm olan Nevzat Çelik'in "Şafak Türküsü" şiirini Ahmet Kaya'ya iletir. Ve bu şiiri besteleyen Ahmet Kaya, ilk kez çok geniş kitleler tarafından tanınır.

Haberin Devamı

Bu ilk tanınmanın ardından, geniş kitlelerce daha da sevilmesini sağlayacak "An Gelir" albümü çıkar. Büyük bir başarı olan albümün ardından, 1987 yılında da kızı Melis doğar.

Ardından albümler birbiri ardına gelmeye başlar;
Kayınbiraderi Yusuf Hayaloğlu'nun şiirlerini bestelediği "Yorgun Demokrat", ardından da "Başkaldırıyorum" albümleri çıkar.

Bunları, Resitaller-1 albümü ile İyimser Bir Gül ve Resitaller-2 ve "Sevgi Duvarı" albümleri gelir.

Rekor kıran albüm ise "Şarkılarım Dağlara" olur; Bu albüm 2 milyon 800 bin bandrolle, çıktığı yıl satış rekoru kırar. Ancak albümde yer alan "Özgür Çağrı" isimdeki şarkıda geçen, "Abin bir gün dağdan döner, sarılırsın yavrucağım" ve benzeri sözler nedeniyle albüm yasaklanır. Ahmet Kaya'ya da konser yasağı gelir.

Haberin Devamı

Konser veremeyen Ahmet Kaya, film müziklerine yönelir; 1990 yılında Tatar Zaman ve 1992'de Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziklerini yapar.

. Toplam yirmiiki albümünde sadece bir Kürtçe şarkısı (Karwan) vardır ve bir tane de Kürtçe açılış bulunur

"BÖLÜCÜ" SUÇLAMASI...

Toplam 22 albüm çıkaran Ahmet Kaya'nın albümlerinde sadece tek bir Kürtçe şarkı yer aldı; Karwan. Bir albümünde de Kürtçe açılışa yer verdi.

Ancak albümlerdeki şarkılarda yer alan sözler nedeniyle, hakkında "bölücülük yaptığı" gerekçesiyle pekçok soruşturma, dava açıldı. Pekçok albümü toplatıldı, konserleri iptal edildi.

BERLİN KONSERİ...

Ahmet Kaya'nın 1993'te Berlin'de Kürt İşadamları Derneği'nin düzenlediği gecede verdiği konser ise, hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri oldu. Bu konserde yaptığı konuşma nedeniyle, hakkında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dava açıldı.

Açılan davaların ardından, Haziran 1999'da Türkiye'den ayrıldı. Gıyabında yapılan yargılamaların sonucunda toplam 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırıldı

1999 yılında Münih'teki bir başka toplantıda yaptığı konuşma nedeniyle, hakkında yine DGM tarafından soruşturma açıldı.

"HOŞÇAKALIN GÖZÜM" ALBÜMÜNÜ YAPIYORDU Kİ...

2000 yılında, Paris'te "Hoşçakalın Gözüm" adlı albümün kayıtlarını yaparken, kalp krizi geçirdi. Kurtarılamadı ve hayata gözlerini yumdu.

Cenaze töreni, Paris'teki Kürt Enstitüsü'nde gerçekleştirildi ve yine Paris'teki Pere Lachaise mezerlığı'na defnedildi.

VE 2013'TE KÖŞK'TEN ÖDÜL GELDİ...

Ahmet Kaya'nın doğum günü 28 Ekim. Ve ölümünden 13 yıl sonra;

13 yıldır kutlayamadığı doğum gününde, sürgünde "kaçak" olarak ölen Ahmet Kaya;

Kaçtığı ülkesinden, en üst düzeyden ödül geldi.

Ahmet Kaya, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görüldü.

Ve bu ödülü aldığına ilişkin açıklama da, doğum gününde yapıldı...

BAKMADAN GEÇME!